34. Sebe Suresi / 52.ayet
Sebe 52 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Ve diyecekler ki: İnandık ona, fakat bu uzak bir yerde nereden imana kavuşacaklar, ondan faydalanacaklar?
(Sebe 52)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
(Bu durumda mecburen) "Biz O’na (Allah’a ve Kur’an’ına) iman ettik" derler; ancak onlara böyle uzak bir yerden (ve çok geç kalınmış bir halde hidayete) el uzatmaları (ve iman nimetine kavuşmaları artık) nerede? (Çünkü son pişmanlık faydasızdır.)
(Sebe 52)Abdullah Parlıyan Meali:
İş işten geçtikten sonra o gün: “Biz O'na iman ettik” derler; ama uzak yerden, yani dünyaya tekrar dönüp kurtuluşa ermeleri onlar için ne mümkün.
(Sebe 52)Adem Uğur Meali:
(İş işten geçtikten sonra:) "Ona inandık" demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Ahmet Hulusi Meali:
"O'na (hakikatimizde olarak) iman ettik" dediler... (Öyle olsaydı) bu uzaklık nasıl oluşurdu ki!
(Sebe 52)Ahmet Tekin Meali:
İş işten geçtikten sonra: “Ona iman ettik” demişlerdir. Uzak bir yerden, ulaşılması mümkün olmayan bir yerden imana el uzatmak, ona kavuşmak, onlar için ne mümkün!*
(Sebe 52)Ahmet Varol Meali
"Ona inandık" derler. Ama onlar için, uzak bir yerden [3] (imana) ulaşmak nerede?*
(Sebe 52)Ali Bulaç Meali:
"Biz O'na iman ettik" derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?
(Sebe 52)Ali Fikri Yavuz Meali:
(Ve azabı gördükleri zaman): “-Biz O'na= Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman ettik.” demektedirler; fakat uzak bir yerden (ahiretten) tevbe etmek nerede?
(Sebe 52)Ali Ünal Meali:
İş işten geçtikten sonra, “Ona (Kur’ân’a) inandık!” derler. Ama, bu kadar uzak bir mevkiden imana ve kurtuluşa ulaşmayı artık nasıl ümit edebilirler ki?!
(Sebe 52)Bahaeddin Sağlam Meali:
52. Telaşa düştükleri zamanı bir görseydin! Onlara kurtuluş olmayacaktır. Ve yakın bir yerden yakalanacaklardır. (O gün) “O Kur’ana inandık” derler. Fakat çok uzak bir yerden nasıl ona ulaşacaklardır?!
(Sebe 52)Bayraktar Bayraklı Meali:
Onlar o zaman, "Gerçeğe inandık" derler. Uzak bir yerden ona nasıl ulaşacaklar?
(Sebe 52)Bekir Sadak Meali:
(51-52) Onlari korktuklari zaman bir gorsen; artik kurtulus yoktur; cehenneme yakin bir yerde yakalanmislardir. O zaman, «Allah'a inandik» derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasil kolayca ulasirlar?
(Sebe 52)Besim Atalay Meali:
Biz O'na inandık!» diyeceklerdir, ırak bir yerden, nice ulaşılır inan işine?
(Sebe 52)Celal Yıldırım Meali:
«Biz O'na imân ettik» derler. Ama uzak bir yerden (Âhiret'ten imâna) el sunmak (Dünya'ya yeniden döndürülmek) onlara nereden?
(Sebe 52)Cemal Külünkoğlu Meali:
(Azabı gördükleri zaman:) “Biz O'na (Peygamber'e) inandık” derler. Ama iyice uzağında kaldıkları (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imanı nasıl yakalayacaklar?
(Sebe 52)Diyanet İşleri Eski Meali:
51,52. Onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur, cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır. O zaman, "Allah'a inandık" derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasıl kolayca ulaşırlar?
(Sebe 52)Diyanet İşleri Yeni Meali:
(Azabı görünce), "ona inandık derler" ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan) iman elde etmek nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Diyanet Vakfı Meali:
(İş işten geçtikten sonra:) «Ona inandık» demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Elmalılı Orjinal Meali:
Ve "iyman ettik ona" demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?
(Sebe 52)Elmalılı Yeni Meali:
Ve: "O'na iman ettik!" demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?
(Sebe 52)Erhan Aktaş Meali:
"O'na iman ettik." dediler. Bunu uzak bir yerden[1] nasıl elde edebilirler?
1)Asıl iman etme yeri dünyaydı. O, şimdi çok uzak. Dünyadayken iman etmemiş olanlar için ahirette iman etmenin bir yararı olmaz.
Gültekin Onan Meali:
"Biz O'na inandık" derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?
(Sebe 52)Hakkı Yılmaz Meali:
Ve onlar: “O'na iman ettik” dediler. Fakat onlar için uzak bir yerden el sunmak/ulaşabilmek nerede?
(Sebe 52)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
“Ona iman ettik.” derler. O uzak mekândan onu nasıl elde edecekler ki? (Tevbe ve iman yeri dünyaydı. Artık ona çok uzaklar.)
(Sebe 52)Harun Yıldırım Meali:
"Ona inandık" demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Hasan Basri Çantay:
"Ona iman etdik" demişlerdir. Fakat onlar için (dünyaye) uzak (kalmış) bir yerden (tevbeye) el sunmak nerede?.
(Sebe 52)Hayrat Neşriyat Meali:
Artık (iş işten geçtikten sonra): “Ona (Muhammed'e) îmân ettik” demişlerdir. Fakat uzak bir yerden (âhiret âleminden, dünyada olması gereken îmânı) elde etmek, onlar için nasıl (mümkün) olur?
(Sebe 52)Hubeyb Öndeş Meali: /
(52-53) "Ona inandık" dediler. Çok uzak bir yerden [inancı] elde etmek kendileri için nasıl (mümkün) olur ki? Halbuki daha önceden onun [Hak olduğu gerçeğini] örtüp göz ardı etmişlerdi. Çok uzak bir yerden gayb'ı [bilinmeyeni] atıp tutuyorlardı.
(Sebe 52)Hüseyin Atay Meali:
51-52 Onlar ürktükleri zaman bir görsen, artık kaçış yoktur; yakın bir yerden yakalanmışlardır. "O’na inandık" derler, artık uzak bir yerden nasıl alabilirler?
(Sebe 52)İbni Kesir Meali:
O'na inandık demişlerdir. Ama uzak bir yerden nasıl kolayca imana ulaşılır?
(Sebe 52)İlyas Yorulmaz Meali:
“O na (Allah'a) iman ettik” dediler. Fakat kurtulmaları çok uzak olduğu halde, onların nasıl bir kurtuluş ümitleri olabilir ki?
(Sebe 52)İskender Ali Mihr Meali:
Ve "O’na îmân ettik." dediler. (Hidayete) uzak bir yerden (dalâletten) onlar (îmânı) nasıl elde ederler?
(Sebe 52)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
«Allah'a inandık» diyecekler. Ancak, nasıl olur da onlar bu kadar uzak yerden inanca kavuşabilirler?
(Sebe 52)Kadri Çelik Meali:
“Biz ona (Kur'an'a) iman ettik” derler; ancak onu uzak bir yerden (berzahtan dünyaya) nasıl uzanıp alacaklar ki?
(Sebe 52)Mahmut Kısa Meali:
İşte o zaman, “Biz şimdi ona inandık!” diye yalvaracaklar fakatbu kadar uzak bir mesafeden nasıl dünyaya ellerini uzatıp imanı alabilecekler? Kaçan fırsat bir daha ele geçer mi hiç?
(Sebe 52)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Sonra da "Biz iman ettik" derler; Ama imana ulaşmak o uzak yerden nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Mehmet Türk Meali:
(İşte o zaman onlar): “Biz O (Allah’a) îman ettik” derler. Ancak onlar o uzak yer (olan âhiretten dünyaya dönüp de) îmana nasıl ulaşacaklar?1*
(Sebe 52)Muhammed Celal Şems Meali:
Onlar, “Biz bu (kelâma) inandık,” diyecekler. Ama o kadar uzak bir yerden (imanı) elde etmeleri nasıl mümkün olabilir?
(Sebe 52)Muhammed Esed Meali:
ve (görsen, nasıl) "Biz (şimdi) ona inandık!" diye yalvarırlar fakat nasıl bu kadar uzaktan (kurtuluşa) ere(ceklerini ümit ede)bilirler?
(Sebe 52)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
"Ona inandık," demektedirler. Ama o kadar uzaktan inanca el uzatmak ne mümkün?
(Sebe 52)Mustafa Çavdar Meali:
Onlar orada “Biz inandık” diye feryat ederler ama iş işten geçtikten sonra bunca uzak mesafeden inanıp kurtuluşa ermek ne mümkün!Bknz: (6/26)»(6/28) - (23/99)»(23/108) - (32/12)
(Sebe 52)Mustafa Çevik Meali:
50-54 De ki: “Şayet ben bildirilen doğrulardan saparsam kendime zulmetmiş, zarar vermiş olurum. Rabbimin davetine uyarsam, ancak o zaman doğru yolu bulmuş olurum. Allah kuluna şah damarından daha yakındır ve O her şeyi işitir.” Sen Allah’ın âyetlerine kulağını tıkayıp aklını kullanmayanların Kıyamet Günü kıskıvrak yakalandıkları zaman ki korkuyla nasıl büzüldüklerini, kaçacak yer bulamayıp da perişan olduklarını bir görsen! İşte O Gün: “Biz peygamberlerin Allah adına yaptıkları davete inandık.” diyecekler. Fakat asıl inandık, iman ettik demeleri gereken dünya, artık onlardan çok uzakta kalmıştır. Bu Gün iman etmelerinin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır. Hâlbuki onlar hakikate sırtlarını dönmüş, umursamazlıktan gelmişlerdi. Şimdi bunlar kendilerinden öncekiler gibi dünyaya geri döndürülüp O’na yönelmenin arzusu ile yalvaracaklar, fakat artık dünyaya dönüş ile aralarına aşılması imkânsız bir set çekilmiştir.
(Sebe 52)Mustafa İslamoğlu Meali:
İşte onlar (o zaman) "Biz ona inandık!" diye haykırırlar. Ama bunca uzak mesafeden (kurtuluşa) zahmetsizce ulaşmak nasıl ve nereden mümkün olacak?
(Sebe 52)Osman Okur Meali:
(51-52) Onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur; (cehenneme) yakın bir yerde yakalanmışlardır. O zaman, "ona inandık" derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden (dünya bittikten sonra ) imana kavuşmak nasıl mümkün olabilir?
(Sebe 52)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Ve demiş olurlar ki, ona imân ettik. Fakat onlara uzak bir yerden el sunmak nerede?
(Sebe 52)Ömer Öngüt Meali:
"Ona inandık!" demektedirler. Amma uzak yerden el sunmak (dünyaya yeniden döndürülmek) nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Ömer Sevinçgül Meali:
“Allah’a inandık!” demektedirler. Fakat bunca uzak yerden erişmek ne mümkün!
(Sebe 52)Sadık Türkmen Meali:
Ve: “O’na iman ettik” dediler. Onlar için uzak bir yerden imana ulaşmak, nasıl mümkün olur ki?
(Sebe 52)Seyyid Kutub Meali:
O'na inandık derler, ama artık iyice uzağında kaldıkları imanı nasıl yakalayacaklardır?
(Sebe 52)Suat Yıldırım Meali:
İş işten geçtikten sonra "Peygambere inandık." demektedirler; ama uzak yerden, ta dünyadan imanı nasıl alabilsinler?
(Sebe 52)Süleyman Ateş Meali:
"Ona inandık" demektedirler, ama uzak yerden (ta dünyadan imanı) nasıl alabilsinler?
(Sebe 52)Süleymaniye Vakfı Meali:
"Tamam biz ona inandık" derler ama, o kadar uzaklaşmışken ona nereden ulaşacaklar?
(Sebe 52)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
"Artık ona iman ettik" diye yalvarırlar. Ama bu kadar uzaktan, kaçırdıkları fırsatı nasıl yakalayacaklar?
(Sebe 52)Şaban Piriş Meali:
-Ona inandık, derler. Bu kadar uzak yerden ona nasıl ulaşılır? (İnanmak neye yarar?)
(Sebe 52)Talat Koçyiğit Meali:
İşte o zaman derler ki: "Allah'a îman ettik." Bu kadar uzak yerden îmanı kolayca almak, onlar için nasıl mümkün olur?
(Sebe 52)Tefhimul Kuran Meali:
«Biz O'na iman ettik» derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?
(Sebe 52)Ümit Şimşek Meali:
“Ona iman ettik” demektedirler. Ama o kadar uzaktan imana el atmak ne mümkün?(6)*
(Sebe 52)Yaşar Nuri Öztürk Meali
"Ona inandık!" dediler. Ama nasıl mümkün olur onlar için imana ulaşmak o uzak yerden!
(Sebe 52)