80. Abese Suresi / 2.ayet

Gözleri görmeyen kişi yanına geldi diye.

Bknz: (11/30)

Mustafa Çavdar Meali

Abese 2 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Yanına kör geldi diye.

(Abese 2)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Kendisine (dini konuları öğrenmek üzere) o âmâ (gözleri görmeyen kişi) geldi (ve kendisini meşgul etti) diye (böyle tepki gösterdi).

(Abese 2)

Abdullah Parlıyan Meali:

kör olan kimse geldi diye.

(Abese 2)

Adem Uğur Meali:

Âmânın kendisine gelmesinden ötürü

(Abese 2)

Ahmet Hulusi Meali:

O ama geldi diye.

(Abese 2)

Ahmet Tekin Meali:

Demek kendisine âmâ geldi diye böyle yaptı.

(Abese 2)

Ahmet Varol Meali

Kendisine o kör kişi geldi diye.

(Abese 2)

Ali Bulaç Meali:

Kendisine o kör geldi diye.

(Abese 2)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Kendisine o a'mâ geldi diye...

(Abese 2)

Ali Rıza Sefa Meali:

Kör adam geldi diye.

(Abese 2)

Ali Ünal Meali:

(Allah Rasûlü’yle beraberken) O’na âmâ zat geldi diye.

(Abese 2)

Bahaeddin Sağlam Meali:

1, 2. Ona o kör geldi diye, surat astı ve yüz çevirdi.

(Abese 2)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Kendisine ama geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun.

(Abese 2)

Bekir Sadak Meali:

(1-2) Yanina kor bir kimse geldi diye (Peygamber )yuzunu asip cevirdi.

(Abese 2)

Besim Atalay Meali:

Ona kör geldiğinde

(Abese 2)

Celal Yıldırım Meali:

(1-2) Kendisine o iki gözü kör geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi.

(Abese 2)

Cemal Külünkoğlu Meali:

1,2. (Peygamber) kendisine kör adam geldi diye yüzünü ekşitti ve çevirdi.

(Abese 2)

Diyanet İşleri Eski Meali:

1,2. Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.

(Abese 2)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(1-2) Kendisine o ama geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.

(Abese 2)

Diyanet Vakfı Meali:

1, 2, 3, 4. (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

(Abese 2)

Edip Yüksel Meali:

O kör adam geldi diye.

(Abese 2)

Elmalılı Orjinal Meali:

Çünkü ona a'ma geldi

(Abese 2)

Elmalılı Yeni Meali:

Ona ama geldi diye.

(Abese 2)

Erhan Aktaş Meali:

O gözleri görmeyen geldi diye.

(Abese 2)

Gültekin Onan Meali:

Kendisine o kör geldi diye.

(Abese 2)

Hakkı Yılmaz Meali:

1-2 Elçi, kendisine, o kör adam geldi diye yüzünü ekşitti ve sırt çevirdi.

(Abese 2)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kendisine kör olan (Abdullah b. Ümmü Mektum) gelince.

(Abese 2)

Harun Yıldırım Meali:

Kendisine o kör geldi diye.

(Abese 2)

Hasan Basri Çantay:

kendisine o a'maa geldi diye.

(Abese 2)

Hayrat Neşriyat Meali:

1,2. Kendisine a'mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve döndü.(1)*

(Abese 2)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(1-2) Kör, kendisine geldi diye surat astı ve yüz çevirdi.

(Abese 2)

Hüseyin Atay Meali:

1-2 Yanına kör bir kimse geldi diye yüzünü astı ve döndü.

(Abese 2)

İbni Kesir Meali:

Kendisine a'ma geldi diye.

(Abese 2)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kör olan birisi geldi diye.

(Abese 2)

İskender Ali Mihr Meali:

Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle).

(Abese 2)

Kadri Çelik Meali:

Yanına o kör geldi diye.

(Abese 2)

Mahmut Kısa Meali:

Cahiliye döneminin değer yargılarına göre hem bireysel hem de ekonomik ve sosyal açıdan zayıf kabul edilen, aynı zamanda gözleri görmeyen bir mümin, Peygamberin yanına gelerek, onun çok önemli gördüğü bu konuşmasını yarıda kesti ve kendi ölçülerine göre “ayak takımı” olarak bildikleri kimseleri meclislerinde görmek istemeyen müşrikleri tedirgin edip, onların dâvete kulak vermelerini engelledi diye.

(Abese 2)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(1-2) Astı yüzünü ve geri döndü, çünkü âmâ gelmişti.

(Abese 2)

Mehmet Türk Meali:

1,2. (Peygamber) kör adamın kendisine gelmesinden1 hoşlanmadı2 ve yüzünü çevirdi.*

(Abese 2)

Muhammed Celal Şems Meali:

(1-2) Kendisine bir kör geldi diye, o yüzünü astı ve arkasını döndü.

(Abese 2)

Muhammed Esed Meali:

çünkü kör bir adam o'na yaklaşmıştı!

(Abese 2)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Yanına kör bir adam geldi diye.

(Abese 2)

Mustafa Çavdar Meali:

Gözleri görmeyen kişi yanına geldi diye.

Bknz: (11/30)

(Abese 2)

Mustafa Çevik Meali:

1-10 Ey Peygamber! Müşriklerin önderlerine Allah’ın davetini tebliğ etmekteyken, gözleri görmeyen âmânın gelip, sana soru sormasından “Şimdi sırası mıydı?” dercesine rahatsız olup suratını astın. Oysa o kimse büyük bir heyecanla öğrenmek ve arınmak için gönlünü açarak gelmişti. Öte yandan ilgini yoğunlaştırdığın müşrikler ise, kendilerini her bakımdan yeterli gördükleri için davetini inatla inkâr ediyorlardı. Sen onların arınmak istemeyişlerinden sorumlu değilsin, o yüzden öğüt almak isteyenden uzak durup da ona suratını ekşitme.

(Abese 2)

Mustafa İslamoğlu Meali:

yanına âmâ geldi diye...

(Abese 2)

Osman Okur Meali:

(1-4) Amâ'nın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

(Abese 2)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Kendisine âmânın gelmesinden dolayı.

(Abese 2)

Ömer Öngüt Meali:

Kendisine o âmâ geldi diye.

(Abese 2)

Ömer Sevinçgül Meali:

çünkü ona âmâ geldi!

(Abese 2)

Sadık Türkmen Meali:

Kendisine o kör/âmâ adam geldi diye.

(Abese 2)

Seyyid Kutub Meali:

Yanına âma geldi diye.

(Abese 2)

Suat Yıldırım Meali:

(1-2) Yanına görmeyen (ama) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.

(Abese 2)

Süleymaniye Vakfı Meali:

O kör[1], sana geldi diye[2].

1)Surenin iniş sebebi ile ilgili rivayet şudur: Abdullah b. Ümmü Mektum, Allah'ın Elçisi sallallahu aleyhi ve selleme gelerek "Ya Muhammed, beni yanına al ve bilgilendir" dedi. Peygamberin yanında müşriklerin büyüklerinden biri vardı. Peygamber ondan yüz çevirip müşrike yöneliyor ve şöyle diyordu: ‘Ey falanın babası, sözümde bir sakınca görüyor musun? O da, (putlara akıtılan) kanlar hakkı için hayır, sözünde bir sakınca görmüyorum diyordu.' (Muvatta, Kur'an, 8; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an, 72. (beni bilgilendir) ifadesi Tirmizi'de geçer.)
2)Bir yazıda veya konuşmada "Sen…" veya "Siz …" yerine "O…" veya "Onlar…" denmesi, Arap edebiyatında ifadeye güzellik katar. Buna iltifat denir. Burada da iltifat olduğundan "Yüzünü ekşitti ve sırtını döndü, o kör, ona geldi diye" ifadesinden sonra "Ne biliyorsun, belki o kendini geliştirecekti" denerek üçüncü şahıstan ikinci şahsa geçilmiştir. Türkçede iltifat sanatı olmadığından tercüme bu sanata göre değil, cümlenin akışına göre yapılmıştır.  

(Abese 2)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(1-2) Gözleri görmeyen adam ona geldiğinde, o, suratını astı ve ona sırtını döndü.

(Abese 2)

Şaban Piriş Meali:

Ona gözleri görmeyen kimse geldi diye.

(Abese 2)

Talat Koçyiğit Meali:

1-2 Kendisine bir âmâ geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi.

(Abese 2)

Tefhimul Kuran Meali:

Kendisine o kör geldi diye.

(Abese 2)

Ümit Şimşek Meali:

Yanına âmâ geldi diye.

(Abese 2)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yanına kör adam geldi diye.

(Abese 2)