7. Araf Suresi / 107.ayet

Bunun üzerine Musa asasını yere bıraktı. O anda ne görsünler! Asa apaçık bir yılan oluvermiş!

Bknz: (26/30)»(26/33)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 107 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Musa, sopasını yere attı, derken sopa apaşikar kocaman bir yılan oldu.

(Araf 107)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bunun üzerine Musa asasını yere attı. “Oo bir de ne görsünler!” koskoca bir ejderha!

(Araf 107)

Adem Uğur Meali:

Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

(Araf 107)

Ahmet Hulusi Meali:

(Bunun üzerine Musa) asasını bıraktı, birden o asa büyük bir yılan olarak göründü!

(Araf 107)

Ahmet Tekin Meali:

Bunun üzerine Mûsâ asâsını yere attı. Asâ hemen, âşikâre bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Ahmet Varol Meali

Bunun üzerine (Musa) asasını attı ve bir anda apaçık bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Ali Bulaç Meali:

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bunun üzerine Mûsa, asâsını yere bıraktı. Hemen o anda asâ, kocaman bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bunun üzerine, değneğini attığında, apaçık büyük bir yılan oldu.

(Araf 107)

Ali Ünal Meali:

Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi.. bir de ne görsünler, o asâ bir ejderha kesilivermiş!

(Araf 107)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Musa, asasını atar atmaz ortaya apaçık bir ejderha olarak çıkıverdi.

(Araf 107)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Bunun üzerine Musa asasını yere attı, o hemen tam anlamıyla bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Bekir Sadak Meali:

(107-108) Musa, asasini yere atar atmaz apacik bir yilan oluverdi; elini cikardi, bakanlar bembeyaz oldugunu gorduler. *

(Araf 107)

Besim Atalay Meali:

Musa değneğini yere atınca, hemen açıkça bir ejderha oluvermişti

(Araf 107)

Celal Yıldırım Meali:

Bunun üzerine Musa, Asa'sını bırakıverdi, derken ansızın o açık ortada büyükçe bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Bunun üzerine Musa, asasını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha oldu.

(Araf 107)

Diyanet İşleri Eski Meali:

107,108. Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.

(Araf 107)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Bunun üzerine Musa, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha.

(Araf 107)

Diyanet Vakfı Meali:

Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

(Araf 107)

Edip Yüksel Meali:

Asasını attı, iri bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bunun üzerine asasını bırakıverdi, ne baksın o koskoca bir ejderha kesiliverdi

(Araf 107)

Elmalılı Yeni Meali:

Bunun üzerine asasını bırakıverdi. Bir de ne görsün; koskoca bir ejderha kesiliverdi.

(Araf 107)

Erhan Aktaş Meali:

Bunun üzerine, Musa asasını yere bıraktı, asa sahici bir ejderha oldu.

(Araf 107)

Gültekin Onan Meali:

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Hakkı Yılmaz Meali:

107-108 Bunun üzerine Mûsâ, bilgi birikimini ortaya attı, o da birdenbire apaçık bir “silip süpüren” kesiliverdi. Gücünü de sıyırıp açığa koydu; artık gücü, izleyenler için mükemmel, tam kusursuzca idi.

(Araf 107)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Bunun üzerine) Musa asasını attı. (Bir de ne görsün!) O apaçık bir yılan oluvermiş.

(Araf 107)

Harun Yıldırım Meali:

Bunun üzerine asasını bıraktı da o hemen açıkça ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Hasan Basri Çantay:

Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhadır.

(Araf 107)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bunun üzerine (Mûsâ) asâsını (yere) bıraktı. Bir de baktılar ki, o, apaçık bir ejderhâ!(1)*

(Araf 107)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Asasını attı, birden bire o [asa] apaçık bir dev yılan [oldu]!

(Araf 107)

Hüseyin Atay Meali:

Asasını yere atar atmaz besbelli bir yılan oldu.

(Araf 107)

İbni Kesir Meali:

Bunun üzerine asasını bıraktı. Bir de ne görsünler; o, apaçık bir ejderhadır.

(Araf 107)

İlyas Yorulmaz Meali:

Musa asasını yere atınca, asa birden bire açık bir şekilde yılan oldu.

(Araf 107)

İskender Ali Mihr Meali:

Bunun üzerine (Musa A.S) asasını atınca o (asa) açıkça bir yılan (ejderha) oldu.

(Araf 107)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine Musa değneğini yere bırakıverdi. Derken değnek göz göre göre yılan oluverdi.

(Araf 107)

Kadri Çelik Meali:

Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Mahmut Kısa Meali:

Bunun üzerine Mûsâ asâsını atıverdi yere; bir de ne görsünler, o cansız değnek, kocaman bir yılana dönüşmüş!

(Araf 107)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Asasını yere attı, bunun üzerine. Anında kocaman bir ejderha oluverdi

(Araf 107)

Mehmet Türk Meali:

(Bunun üzerine Mûsa) âsâsını bıraktı. Bir de baktılar ki âsâ, gerçek bir yılan (oluvermiş.)1*

(Araf 107)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Bunun üzerine Musa,) değneğini (yere) bıraktı. O (da,) hemen apaçık bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Muhammed Esed Meali:

Bunun üzerine (Musa), asasını yere bıraktı: Oo! (bir de ne görsünler!) düpedüz bir yılandı, bu;

(Araf 107)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bunun üzerine Musa, değneğini yere attı ve o birden korkunç bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Mustafa Çavdar Meali:

Bunun üzerine Musa asasını yere bıraktı. O anda ne görsünler! Asa apaçık bir yılan oluvermiş!

Bknz: (26/30)»(26/33)

(Araf 107)

Mustafa Çevik Meali:

106-108 Bunun üzerine Firavun Musa’ya dedi ki: “Şu bize getirdiğin delilleri ortaya koy da, gerçekten peygamber misin görelim.” Musa da bunun ardından asasını yere bıraktı, asa birden büyük bir yılana, sonra da elini koynuna sokup çıkarınca, eli de bembeyaz bir ışık kaynağına dönüştü.

(Araf 107)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bunun üzerine (Musa) asasını yere bıraktı: Fakat o da ne? Düpedüz bır yılandı o!

(Araf 107)

Osman Okur Meali:

Bunun üzerine ( Musa), asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (sü’banun mübin; ejderha) oluverdi;

(Araf 107)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Ömer Öngüt Meali:

Bunun üzerine asasını yere attı. Bir de ne görsünler! Apaçık bir ejderha!

(Araf 107)

Ömer Sevinçgül Meali:

Musa, asasını yere bıraktı. O asa kocaman bir yılan oldu!

(Araf 107)

Sadık Türkmen Meali:

Bunun üzerine asasını attı, o birden apaçık kocaman bir yılan/ejderha oluverdi!

(Araf 107)

Seyyid Kutub Meali:

bunun üzerine Musa, elindeki değneği yere attı, değnek o anda sahici bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Suat Yıldırım Meali:

(107-108) Bunun üzerine Musa, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş!

(Araf 107)

Süleyman Ateş Meali:

Bunun üzerine (Musa), asasını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi).

(Araf 107)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Musa hemen değneğini yere attı. Birden bire tam bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bunun üzerine Musa, değneğini attı ve değnek hemen bir yılan oluverdi.

(Araf 107)

Şaban Piriş Meali:

O anda Musa bastonunu attı. Şimdi o apaçık bir ejderha olmuştu.

(Araf 107)

Talat Koçyiğit Meali:

Bunun üzerine Mûsâ asasını yere atmış, o da birden apaçık bir yılan haline gelivermişti.

(Araf 107)

Tefhimul Kuran Meali:

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

(Araf 107)

Ümit Şimşek Meali:

Musa asâsını attığında o koca bir yılan kesiliverdi.

(Araf 107)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bunun üzerine Musa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.

(Araf 107)