Fakat Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tutar da tekrar sizin dininize dönersek yalan yere Allah'a iftira etmiş oluruz. Artık o dine dönmemize imkan yok, meğer ki Rabbimiz olan Allah dileye. Rabbimizin bilgisi her şeye yeter, her şeyi şamildir. Allah'a dayandık biz. Rabbimiz, sen bizimle kavmimizin arasında gerçek olanı hükmet ve sen, hükmedenlerin en hayırlısısın.
(Araf 89)
“Öyle ama, Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, yine sizin dininize dönecek olursak, herhalde Allah'a karşı yalan ve iftira etmiş oluruz. O'na dönmemiz, bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz Allah, bunu bizden istemediği sürece, bizim sizin yolunuza dönmemiz asla doğru olmaz. Rabbimiz, sınırsız bilgisiyle herşeyi kuşatmıştır. Biz de Allah'a güvenmişiz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçek olan neyse onu ortaya çıkar. Çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı sensin.”
(Araf 89)
Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.
(Araf 89)
"Allah bizi, o asılsız din anlayışından kurtardıktan sonra, eğer sizin atasal dininize geri dönersek, gerçekten Allah üzerine yalan uydurmuş oluruz... Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi hariç... Rabbimiz, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır... Allah'a tevekkül ettik (hakikatimizdeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman ettik)... Rabbimiz, bizimle toplumumuzun arasını Hak üzere birleştir... Sen en hayırlı Fatih'sin!"
(Araf 89)
“Allah'ın bizi küfürden kurtarmasından sonra, tekrar sizin geleneksel düzeninize, hayat tarzınıza dönersek Allah adına yalan uydurduğumuzu kabullenmiş oluruz. Rabbimiz Allah'ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması dışında, geri dönmemiz olacak şey değildir. Her şey, Rabbimizin ilmi, iradesi, planı içinde gerçekleşmektedir. Allah'a, sadece Allah'a dayanıp güvendik, işlerimizi ona havale ettik. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında adâletle, hakkı ölçü alarak durumumuzu açıklığa kavuşturacak bir hüküm ver, . Sen, açık hükümle sonuca varanların en hayırlısısın." dedi.*
(Araf 89)
Allah bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönersek Allah'a iftirada bulunmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe de zaten sizin dininize dönmemiz söz konusu olamaz. Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak üzere aç (aramızda hak üzere hükmet). Sen açanların (hükmedenlerin) en hayırlısısın."
(Araf 89)
"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın."
(Araf 89)
Doğrusu Allah bizi dininizden kurtarmışken, sizin milletinize (dininize) dönecek olursak, bir yalan uydurarak Allah'a iftira etmişiz demektir. Dininize dönmemiz, bizim için mümkün değil, meğer ki Rabbimiz olan Allah dilemiş olsun. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnız Allah'a güvenmişiz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak olanı hükmet. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”
(Araf 89)
"Allah, bizi ondan kurtardıktan sonra, tekrar sizin dininize dönersek, Allah hakkında yalanlar söyleyerek iftira etmiş oluruz. Efendimiz Allah dilemedikçe, ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Efendimiz, bilgisiyle her şeyi kaplamıştır. Biz, yalnızca Allah'a güvendik!" "Efendimiz! Bizimle toplumumuz arasında adaletle yargı ver. Çünkü Sen, yargı verenlerin en iyisisin!"
(Araf 89)
“Allah bizi sizin o bâtıl inancınızdan ve yolunuzdan kurtardıktan sonra tekrar o aynı yola dönersek, bu takdirde yalan isnadıyla Allah’a iftirada bulunmuş oluruz. Bizim o yola geri dönmemiz asla söz konusu değildir, meğer ki Rabbimiz olan Allah (mazallah hakkımızda başka türlü) dilemiş ola. Rabbimiz, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. (Siz ne yaparsanız yapın, ne derseniz deyin) biz, Allah’a güvenip dayandık. Ey Rabbimiz! Bizimle şu halkımız arasında hükmünü ver ve hakkı ortaya koy; hiç şüphesiz Sen, gerçeği en doğru ve en hayırlı biçimde ortaya koyansın.”
(Araf 89)
Allah, bizi milliyetinizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, şüphesiz Allah’a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi hariç, biz bir daha o dine dönemeyiz. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizim ile kavmimiz arasında hak ile hükmünü ver. Şüphesiz sen, hükmedenlerin en hayırlısısın.” dedi.
(Araf 89)
"Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer tekrar ona dönersek, Allah hakkında yalan söylemiş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikten sonra, sizin dininize dönmemiz bizim için olur şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasındaki işi gerçekle açığa çıkar. Muhakkak ki sen gerçekleri açığa çıkaranların en üstünüsün!"
(Araf 89)
(88-89) Milletinin buyukluk taslayan ileri gelenleri, «Ey suayb! Ya dinimize donersiniz ya da, and olsun ki seni ve inananlari seninle beraber kasabamizdan cikaririz» dediler. suayb, onlara: «Istemezsek de mi? Allah bizi dininizden kurtardiktan sonra ona donecek olursak, dogrusu Allah'a karsi yalan uydurmus oluruz. Rabbimizin dilemesi bir yana, dininize donmek bize yakismaz. Rabbimizin ilmi her seyi kusatmistir. Biz yalniz Allah'a guvendik. Rabbimiz! Bizimle milletimiz arasinda hak ile Sen hukum ver, Sen hukmedenlerin en hayirlisisin» dedi.
(Araf 89)
Allah bizi dininizden, kurtardıktan sonra, biz eğer ona dönersek, yalan yere Allaha iftiracı oluruz, Tanrımız bulunan Allah dilemez ise, bizim için ona dönmek yok, Tanrımızın bilgisi, her şeyi kaplamıştır, Tanrımıza dayandık, ey Tanrımız! Bizimle ulusumuz arasını hakla yargıla! Şensin hayırlısı yargıcıların
(Araf 89)
Allah bizi kurtardıktan sonra dininize dönecek olursak, şüphesiz Allah'a yalan ile iftira etmiş oluruz. Dininize dönmemiz artık bize yakışmaz ve uygun olmaz; meğerki Allah dilemiş olsun... Rabbimiz ilim yönünden her şeyi kapsayıp kuşatmıştır. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hak ile fetihte bulun; sen fetihte bulunup hükmedenlerin en hayırlısısın.
(Araf 89)
“Allah, bizi ondan (sizin dininizden) kurtardıktan sonra yine ona dönecek olursak; doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Ancak Allah'a dayanıp güvendik biz. Ey Rabbimiz! Kavmimizle bizim aramızda sen, hak ile hüküm ver. Sen, hüküm verenlerin en hayırlısısın.”
(Araf 89)
88,89. Milletinin büyüklük taslayan ileri gelenleri, "Ey Şuayb! Ya dinimize dönersiniz ya da, and olsun ki seni ve inananları seninle beraber kentimizden çıkarırız" dediler. Şuayb, onlara: "İstemezsek de mi? Allah bizi dininizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimizin dilemesi bir yana, dininize dönmek bize yakışmaz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a güvendik. Rabbimiz! Bizimle milletimiz arasında hak ile Sen hüküm ver, Sen hükmedenlerin en hayırlısısın" dedi.
(Araf 89)
"Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek mutlaka Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın."
(Araf 89)
Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın. *
(Araf 89)
'ALLAH bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra ona dönersek ALLAH'a yalan yakıştırmış oluruz. Rabbimiz ALLAH dilemedikçe ona tekrar dönmemiz söz konusu olamaz. Rabbimiz her şeyi bilgisiyle kuşatmıştır. Biz yalnız ALLAH'a güvendik. Bizimle halkımızın arasını hak ile aç ey Rabbimiz. Sen açığa çıkaranların en hayırlısısın.
(Araf 89)
Doğrusu Allah bizi kurtarmış iken sizin milletinize dönecek olur isek bir yalan söyliyerek Allaha iftira etmiş imişiz demek olur, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir, meğer ki rabbımız Allah dilemiş olsun, rabbımız her şeyi ılmiyle kuşatmış, biz Allaha dayanmışız, ey bizim rabbımız kavmimizle bizim aramızı hakk ile fetih buyur, sen fatihlerin en hayırlısısın
(Araf 89)
Doğrusu Allah bizi ondan kurtarmış iken sizin dininize dönecek olursak bir yalan söyleyerek Allah'a iftira etmişiz demek olur. Ona tekrar dönmemiz bizim için olacak şey değildir, meğer ki, Rabbimiz olan Allah dilemiş olsun! Rabbimiz herşeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz Allah'a güvenmişiz. Ey, bizim Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında hak ile hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!"
(Araf 89)
O, bizi ondan kurtardıktan sonra, eğer tekrar sizin milletinize[1] dönersek, Allah'a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabb'imiz Allah dilemedikçe[2] bizim ona dönmemiz olacak şey değildir. Rabb'imizin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnızca Allah'a tevekkül[3] ettik. Ey Rabb'imiz! Bizimle kavmimizin arasında gerçeği ortaya çıkar. Sen, gerçeği ortaya çıkaranların en hayırlısısın.
1)Yaşam tarzınıza, uygarlığınıza, kültürünüze.
2)Allah, bizi zorla ona döndürmedikçe.
3)Allah'a güvenme, O'na dayanma; her türlü çabayı gösterdikten sonra sonucu Allah'a bırakma.
(Araf 89)
"Tanrı bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Tanrı'ya karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. rabbimiz olan Tanrı'nın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Tanrı'ya tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hüküm ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın."
(Araf 89)
88-89 Toplumundan büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Ya seni ve seninle beraber inananları kentimizden kesinlikle çıkarırız, ya da bizim dinimize/ yaşam tarzımıza dönersiniz!” Şu‘ayb, dedi ki: “İstemesek de mi! Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize/yaşam tarzınıza dönersek, kesinlikle Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi dışında ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz bilgisi ile her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a güvenip dayandık.” –Ey Rabbimiz! Bizimle toplumumuz arasında hak ile hükmet. Çünkü Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!–
(Araf 89)
“Bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönersek, Allah’a yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında bizim ona dönmemiz mümkün değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır ve biz yalnızca Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hakla hükmet. Sen, hükmedenlerin en hayırlısısın.”
(Araf 89)
“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönersek Allah’a yalan iftira etmiş oluruz. Bizim için sizin dininize dönmek yoktur, ancak Rabbimizin dilemesi müstesna. Rabbimizin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hüküm ver! Şüphesiz sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”
(Araf 89)
"(Öyle amma) Allah bizi ondan kurtardıkdan sonra yine sizin dininize dönersek Allaha karşı muhakkak yalan düşmüş, iftira etmişizdir (demekdir). Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir, Meğer ki Rabbimiz olan Allah dileye. Rabbimizin ilmi her şey'i kaplamışdır. Biz ancak Allaha güvenib dayandık. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasında Sen hak olanı hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın".
(Araf 89)
“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra eğer (tekrar) sizin dîninize dönersek, şübhesiz ki Allah'a karşı, yalan iftirâ etmiş oluruz! Hem Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi müstesnâ, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz, herşeyi ilmen kuşatmıştır (bizim hâlimizi de bilir). Ancak Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak ile aç (hüküm ver); çünki sen (en müşkil şeyleri dahi) açanların(hüküm verenlerin) en hayırlısısın!”
(Araf 89)
"Kendisinden bizi Allah kurtardıktan sonra tekrar dini görüşünüzün içine tekrar dönersek Allah'ın üzerinden bir yalan uydurmuş [oluruz]. Onun içine geri dönmemiz bizim için [mümkün] olmaz. Ancak RAB'bimiz Allah'ın tercih etmesi durumu hariçtir. RAB'bimiz her şeyi bilgi bakımından kuşattı. Sadece Allah'a güvenip dayandık (tevekkül ettik). RAB'bimiz! Bizimle milletimizin arasını hak ile [gereğince] aç. Sen, açanların en iyisisin (hayırlısısın)."
(Araf 89)
"Hani, Allah, bizi dininizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönecek olsak, Allaha karşı kesin yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi bir yana, dininize dönmek bize yaraşmaz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Yalnız Allah’a güveniriz. Ey Rabbimiz! Bizim ile ulusumuz arasını gerçekten açıklığa kavuştur. Sen açıklığa çıkaranların en iyisisin" dedi.
(Araf 89)
Allah, bizi ondan kurtardıktan sonra yine sizin dininize dönecek olursak; doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbımız olan Allah'ın dilemesi bir yana, O'na dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbımızın ilmi her şeyi kuşatmıştır. Ancak Allah'a dayanıp güvendik biz. Rabbımız, kavmimizle bizim aramızda Sen, hak ile hüküm ver. Sen, hüküm verenlerin en hayırlısısın.
(Araf 89)
“Allah bizi sapıklıktan kurtardıktan sonra, eğer sizin dininize dönersek, Allah adına yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe, bizim için sizin batıl dininize dönmemiz mümkün değil. Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a güvendik. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasını hak (adalet) ile ayır, sen doğru ile yanlışı ayıranların en hayırlısısın” dedi.
(Araf 89)
“Allah’ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah’a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fethedenlerin (fatihlerin) en hayırlısısın.”
(Araf 89)
Doğrusu Allah bizi bir defa ondan kurtardıktan sonra biz yine sizin dininize dönecek olursak Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Allah bunu dilemedikçe biz nasıl olur da ona dönebiliriz? Bizim çalabımız bilgisiyle her nesneyi kaplayıcıdır. Biz kendimizi çalabımıza ısmarladık. Ey çalabımız! Bizimle ulusumuz arasında olanı Sen doğrulukla yargıla. Sen ki açıklayıcıların yey olanısın.»
(Araf 89)
“Allah bizi dininizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimizin dilemesi bir yana, dininize dönmek bize yakışmaz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hüküm ver, sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”
(Araf 89)
“Allah bizi sizin şu bâtıl dininizden kurtardıktan sonra, eğer yeniden ona dönecek olursak, gerçekten doğru ile yanlışı birbirine karıştırmış ve açıkça Allah’a iftira etmiş oluruz. Oysa Rabb’imiz Allah sizin dininize dönmemizi dilemedikçe —ki O inkâra dönmemizi dilemez— ona dönmemiz asla söz konusu olamaz. İnsanoğlunun bilgisi sınırlıdır, fakat Rabb’imizin sonsuz ilmi her şeyi kuşatmıştır. Bu yüzden biz, yalnızca O’na güveniriz.”
Şuayb Peygamber hakîkati bile bile reddeden bu inatçı kâfirlerin imana geleceğinden iyice ümit kesince, Allah’a el açıp yalvarmaya başladı:
“Ey Rabb’imiz, artık bizimle şu zâlim halkımız arasında hükmünü ver! Kuşkusuz Sen, hüküm verenlerin en hayırlısısın!”
(Araf 89)
(Ve devamla): “Doğrusu Allah bizi o (kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek, Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Allah dilemedikçe bizim o (küfre) geri dönmemiz mümkün değildir. Çünkü Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a güveniriz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla aramızdaki (anlaşmazlığı) hak olan kurallarınla çöz. Çünkü anlaşmazlıkları en iyi çözüme bağlayan sensin.” dedi.
(Araf 89)
“Allah bizi (dininizden) kurtardıktan sonra, biz gene dininize dönersek, Allah’a mutlaka yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz olan Allah dilemedikçe, ona dönmemiz mümkün değildir. Rabbimiz ilim bakımından, her şeyi kapsamaktadır. Biz yalnız Allah’a güveniriz. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında, hak ile karar ver. Sen, karar verenlerin en iyisisin.”
(Araf 89)
"Çünkü, bakın,kalkıp yeniden sizin yolunuza dönecek olsaydık -hem de Allah bizi ondan kurtardıktan sonra- o zaman, Allaha düpedüz yalan yakıştırmış olurduk. Rabbimiz Allah bunu bizden istemediği sürece, bizim sizin yolunuza dönmemiz asla doğru olmaz. Rabbimiz sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır; biz de güvenimizi Allaha bağışlamışız. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında hak neyse, ortaya çıkar; çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı Sensin!"
(Araf 89)
"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra biz sizin dininize dönersek, Allah adına yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz olan Allah dilemedikçe sizin dininize dönmemiz olacak şey değildir. Rabbimin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a dayanıp güvendik. Rabbimiz, sen bizimle halkımız arasındaki gerçeği ortaya çıkar. Çünkü; gerçeği ortaya çıkaranların en iyisi sensin."
(Araf 89)
- Allah bizi, ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönecek olursak, o zaman Allah’a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe sizin inancınıza dönmemiz mümkün değildir, zira Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnızca Allah’a dayandık. Rabbimiz! Bizim ile kavmimiz arasındaki engelleri kaldır, zira sen gönülleri fethedenlerin en hayırlısısın!
Bknz: (11/88)
(Araf 89)
88-89 Kavminin yöneticisi ve kendini beğenmiş ileri gelenleri Şuayb’a, “Ey Şuayb! Ya bizim dinimize dönersiniz ya da seni ve beraberindeki iman edenleri yurdumuzdan sürüp çıkarırız.” dediler. Şuayb da onlara: “Biz istemesek de zorla, baskıyla mı yapacaksınız bunu?” dedi ve ardından da, “Allah, sizin kokuşmuş, zulme dayalı, insanı insana kul eden nizamınızdan bizi kurtarmışken, onu tekrar kabul edip dönmek demek, Allah’a güvenmemek, âyetlerini yalanlamak, nankörlük ve iftira etmektir. Allah asla bundan razı olmaz. O yüzden sizin talebinizi kabul etmemiz mümkün değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır ve her şeyin en doğrusunu da O bilir. Biz yalnızca O’na yönelir ve O’na güveniriz. Rabbimiz bizimle şu müşrik ve kâfir kavim arasındaki hükmünü ver, hüküm verenlerin en hayırlısı Sensin.” dedi.
(Araf 89)
Hem Allah bizi ondan kurtardıktan sonra kalkıp sizin inanç sisteminize dönecek olursak, uydurduğumuz yalanı Allah'a isnat etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece inancınıza dönmemiz asla mümkün değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır (ve) biz Allah'a güvenmişizdir: Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasındaki engelleri kaldır! Çünkü Sen, engel kaldıranların en hayırlısısın!"
(Araf 89)
Allah bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek Allah'a yalan yere iftira atmış oluruz. Bizim sizin dininize geriye dönmemiz asla mümkün olacak bir şey değildir. Bunda da ancak Rabbimiz olan Allah'ın yardımıyla sabit kalırız. Rabbimizin bilgisi her şeyi kapsamına almıştır. Biz sırf Allah'a dayanırız. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hüküm ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın."
(Araf 89)
Eğer Allah Teâlâ bizi ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek muhakkak Allah'a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Bizim için onda dönmek olamaz. Meğer ki, Rabbim olan Allah Teâlâ dileyecek olsun. Rabbimiz her şeyi ilmen muhîttir. Allah Teâlâa tevekkül etmişizdir. «Ey Rabbimiz! Bizim aramızla kavmimizin arasını hak ile feth-et, ve Sen fatih olanların hayırlısısın.»
(Araf 89)
“Allah bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra tekrar dininize dönersek, Allah'a karşı iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikten sonra geri dönmemiz bizim için olacak şey değil! Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a güvendik. ” Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adâletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.
(Araf 89)
“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra sizin yolunuza dönersek Allah hakkında yalan söylemiş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi bir yana, sizin dininize dönmemiz imkânsızdır. Rabbimiz sınırsız ilmiyle her şeyi kapsamıştır. Biz yalnız Allah’a güveniriz. Rabbimiz! Bizimle halkımız arasında sen hüküm ver. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!”
(Araf 89)
(O zaman) Allah’a karşı yalan uydurup iftira etmiş oluruz; Allah bizi ondan kurtardıktan sonra yolunuza dönersek eğer! Ona dönmemiz bizim için olur şey değildir; Rabbimiz Allah dilerse (aklımızı alırsa) başka! Rabbimiz ilimce herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a güvendik. Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasını hak ile/adalet ile aç. (Adalet ile) hüküm verip açanların en hayırlısı Sensin!”
(Araf 89)
Allah bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek Allah'a yalan yere iftira atmış oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe bir daha sizin dininize dönmemiz sözkonusu değildir. Rabbimizin bilgisi her şeyi kapsamına almıştır. Sırf Allah'a dayanırız biz. Ey Rabbimiz, soydaşlarımız ile aramızdaki anlaşmazlığı sen hak uyarınca çözüme bağla. Çünkü anlaşmazlıkları en iyi çözüme bağlayan sensin!'
(Araf 89)
"Allah bizi sizin o batıl dininizden kurtardıktan sonra kalkıp tekrar dininize dönecek olursak Allah'a büyük bir iftira atmış oluruz. Allah göstermesin, sizin inancınıza dönmemiz kesinlikle mümkün değil! Rabbimizin ilmi her şeyi kapsar. Biz yalnız Allah'a dayanırız. Ey bizim Rabbimiz! Bizimle şu halkımız arasında Sen adil hükmünü ver, haklı haksız açığa çıksın. Sen elbette hüküm verenlerin en iyisisin!"
(Araf 89)
Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer tekrar ona dönersek, Allah'ın üzerine yalan atmış oluruz. Rabbimiz Allah, dilemedikten sonra o(sizin dediğiniz di)ne dönmemiz, bizim için olur şey değildir. Rabbimiz, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a dayanmışız. (Ey) Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasın(daki iş)i gerçekle aç(ığa çıkar). Muhakkak ki sen (gerçekleri) aç(ığa çıkar)anlanın en iyisisin!"
(Araf 89)
"Allah'ın bizi kurtarmasından sonra tutar sizin düzeninize dönersek Allah'a karşı tam bir yalan uydurmuş oluruz. Düzeninize dönmemiz olacak şey değildir; Rabbimiz olan Allah döndürürse başka. Rabbimiz bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a güvenip dayandık. Ey Rabbimiz! Bizi halkımızdan en doğru bir biçimde ayır. Ayırmayı en iyi yapan sensin."
(Araf 89)
"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra dininize dönersek, Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz olan Allah dilemedikçe, bizim o dine dönmemiz mümkün değildir. Rabbimiz her şeyi bilmektedir. Biz, Allah'a dayandık. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında doğru kararı Sen ver. Çünkü en iyi karar veren Sen'sin."
(Araf 89)
Allah bizi, ondan kurtardıktan sonra dininize dönersek, Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Bizim için, Rabbimiz Allah dilemedikçe tekrar ona dönmemiz imkansızdır. Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz, Allah'a bağlandık. Rabbimiz, bizim ile kavmimiz arasında hak ile hükmet. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın!
(Araf 89)
"Allah bizi, sizin dîninizden kurtardıktan sonra, dîninize tekrar döndüğümüz takdirde, elbette Allah'a yalan iftira etmiş oluruz. Rabbımız Allah dilemedikten sonra. Bizim için artık, (sizin) dîne dönmemiz (mümkün) olmaz. Rabbımız, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül etmişizdir. Rabbımız! Bizimle kavmimiz arasında hak ile hükmet; sen, hükmedenlerin en hayırlısısın."
(Araf 89)
«Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın.»
(Araf 89)
“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra biz sizin dininize dönersek, Allah adına yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe sizin dininize dönmemiz olacak şey değildir. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz, Sen bizimle kavmimiz arasında hükmünü ver. Hüküm verenlerin en hayırlısı Sensin.”
(Araf 89)
"Allah bizi, milletimizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek yalan düzüp Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece, sizin milletinize dönmemiz söz konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice herşeyi kuşatmıştır. Allah'a dayanıp güvendik biz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın."
(Araf 89)