7. Araf Suresi / 91.ayet

Derken dehşetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve bulundukları yere öylece cansız yığılıp kaldılar.

Bknz: (26/188)»(26/190)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 91 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken, şiddetli bir depremle azaba uğradılar, yurtlarında diz çökmüş bir halde yüzükoyun kapanarak helak olup gittiler.

(Araf 91)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar (hepsi helak oldular).

(Araf 91)

Abdullah Parlıyan Meali:

Derken bir sarsıntı onların işini bitirdi de, cansız olarak yurtlarında diz üstü yıkılıp kaldılar.

(Araf 91)

Adem Uğur Meali:

Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü donakaldılar.

(Araf 91)

Ahmet Hulusi Meali:

Onları o şiddetli sarsıntı yakaladı... Yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Araf 91)

Ahmet Tekin Meali:

Derken, şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı onların işini bitirdi. Sabahleyin yurtlarında yere çarpılarak çakılıp kalanlar oldular.*

(Araf 91)

Ahmet Varol Meali

Bunun üzerine onları kuvvetli bir sarsıntı aldı ve yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Araf 91)

Ali Bulaç Meali:

Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Araf 91)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Nihayet onları, o korkunç zelzele (sarsıntı) yakalayıverdi. Böylece evlerinde çöküp helâk oldular.

(Araf 91)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bunun üzerine, zorlu bir sarsıntı onları yakaladı ve kendi ülkelerinde diz üstü çöküp kaldılar.

(Araf 91)

Ali Ünal Meali:

Nihayet o korkunç sarsıntı onları kıskıvrak yakaladı da, (hiçbir kurtulma zaman ve imkânı bulamadan) oldukları yerde yüzüstü kapaklanıp gittiler.

(Araf 91)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bunun üzerine bir deprem onları yakaladı; evlerinde yığılıp kaldılar.

(Araf 91)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Derken o müthiş sarsıntı onları yakalayıverdi; yurtlarında diz üstü çöktüler.

(Araf 91)

Bekir Sadak Meali:

Bu yuzden onlari bir sarsinti tuttu ve olduklari yerde diz ustu cokuverdiler.

(Araf 91)

Besim Atalay Meali:

Hemen, bir deprenti çattı onlara, hepsi de yüzü kuylu düştüler

(Araf 91)

Celal Yıldırım Meali:

(91-92) Bunun üzerine onları müthiş sarsıntı yakalayıverdi ve (böylece) kendi yurtlarında oldukları yerde dizüstü çöküp kaldılar; Şuâyb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç şenşatır yaşamamış gibi oldular. Şuâyb'ı yalanlayanlar ziyana uğrayanların tâ kendileri oldular.

(Araf 91)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Derken, onları müthiş bir deprem yakalayıverdi ve yurtlarında/evlerinde cansız olarak dizüstü donakaldılar. *

(Araf 91)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.

(Araf 91)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Derken, onları o korkunç sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.

(Araf 91)

Diyanet Vakfı Meali:

Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü donakaldılar.

(Araf 91)

Edip Yüksel Meali:

Bunun üzerine onları bir sarsıntı yakaladı da evlerinde diz üstü çöküverdiler.

(Araf 91)

Elmalılı Orjinal Meali:

Derken onları o recfe tutuverdi, derhal vatanlarında çöke kaldılar

(Araf 91)

Elmalılı Yeni Meali:

Derken onları o dehşetli sarsıntı yakalayıverdi ve hemen yurtlarında çökekaldılar.

(Araf 91)

Erhan Aktaş Meali:

Derken şiddetli bir sarsıntı onları yakaladı ve yurtlarında dizüstü çöke kaldılar.

(Araf 91)

Gültekin Onan Meali:

Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Araf 91)

Hakkı Yılmaz Meali:

91-92 Bunun üzerine o müthiş sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. Şu‘ayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç oturmamış/zenginlik sürmemiş gibi oldular. Şu‘ayb'ı yalanlayanlar var ya, işte ziyana uğrayanlar, kendileri oldular.

(Araf 91)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Bunun üzerine) onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı. Öz yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Araf 91)

Harun Yıldırım Meali:

Nihayet onları şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

(Araf 91)

Hasan Basri Çantay:

Bunun üzerine onları o müdhiş zelzele yakalayıverdi de yurdlarında diz üstü çöken (helake uğrayan) kimseler oldular.

(Araf 91)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bunun üzerine onları o sarsıntı yakaladı da yurtlarında dizüstü çöküp kalan kimseler oldular.

(Araf 91)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Derken şiddetli çalkalanma kendilerini yakaladı. Ardından kendilerinin yurdunda çökmüş bir halde sabahladılar.

(Araf 91)

Hüseyin Atay Meali:

Bundan ötürü onları şiddetli bir titreme tuttu ve yurtlarında dizüstü çöküverdiler.

(Araf 91)

İbni Kesir Meali:

Bunun üzerine onları sarsıntı yakalayıverdi. Ve yurtlarında dizüstü çökenler oldular.

(Araf 91)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sonra onları bir sarsıntı yakaladı ve yurtlarında dizlerinin üstüne çöküp kaldılar.

(Araf 91)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece şiddetli bir sarsıntı onları yakaladı. Bunun üzerine kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Araf 91)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine deprem onları öyle bir sarstı ki oldukları yerde yüzükoyun düşüp öldüler.

(Araf 91)

Kadri Çelik Meali:

Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu da böylece evlerinde diz üstü çöküverenler oldular.

(Araf 91)

Mahmut Kısa Meali:

Derken, ansızın dehşet verici bir gürültüyle patlayan ve şehrin altını üstüne getiren korkunç bir sarsıntı çarpıverdi onları ve cansız bir hâlde, oldukları yere seriliverdiler!

(Araf 91)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ardından dayanılmaz bir sarsıntı oldu ve dizüstü kapanmış sabahladılar.

(Araf 91)

Mehmet Türk Meali:

Bunun üzerine, büyük bir sarsıntı onları hemen yakalayıverdi ve oldukları yerde, diz üstü çöke kaldılar.1*

(Araf 91)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bunun üzerine onları, (şiddetli bir) deprem yakaladı ve evlerinde yüz üstü düşüp kaldılar.

(Araf 91)

Muhammed Esed Meali:

Derken, bir deprem onların işini bitirdi: kendi evlerinde cansız olarak yere serilip kaldılar.

(Araf 91)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.

(Araf 91)

Mustafa Çavdar Meali:

Derken dehşetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve bulundukları yere öylece cansız yığılıp kaldılar.

Bknz: (26/188)»(26/190)

(Araf 91)

Mustafa Çevik Meali:

91-92 Sonunda onları da ansızın müthiş bir depremle bulundukları yerde yakalayıp helak ettik. Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi yok olup gittiler.

(Araf 91)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Derken şiddetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve kendi yurtlarında cansız donakaldılar.

(Araf 91)

Osman Okur Meali:

Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü dona kaldılar.

(Araf 91)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Derken onları şiddetli bir zelzele yakaladı da yurtlarında diz üstü çöken kimseler oldular.

(Araf 91)

Ömer Öngüt Meali:

Derken kendilerini müthiş bir sarsıntı yakalayıverdi, yurtlarında dizüstü çökekaldılar.

(Araf 91)

Ömer Sevinçgül Meali:

Derken, onları şiddetli bir deprem yakaladı. Oldukları yere devrilip can verdiler!

(Araf 91)

Sadık Türkmen Meali:

Hemen onları titreme yakaladı. Evlerinde diz üstü çökekaldılar.

(Araf 91)

Seyyid Kutub Meali:

Bu arada ani bir yersarsıntısına tutuldular da oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.

(Araf 91)

Suat Yıldırım Meali:

Derken şiddetli bir deprem onları kıskıvrak yakaladı ve derhal oldukları yerde çökekaldılar.

(Araf 91)

Süleyman Ateş Meali:

Derken o müthiş sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

(Araf 91)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Çok geçmeden onları öyle bir sarsıntı tuttu ki bulundukları yere çöküp kaldılar.

(Araf 91)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bunun üzerine korkunç bir sarsıntıya yakalandılar ve evlerinde cansız yere serilip kaldılar.

(Araf 91)

Şaban Piriş Meali:

(91-92.) Onları dehşetli bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde çöküp kaldılar. Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orda hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanların asıl kendileri mahvoldu.

(Araf 91)

Talat Koçyiğit Meali:

İşte bunun üzerine, o kâfirleri öyle bir sarsıntı yakalamıştı ki, kendi yurdlarında çökekalmışlardı.

(Araf 91)

Tefhimul Kuran Meali:

Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Araf 91)

Ümit Şimşek Meali:

Sonra onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar.

(Araf 91)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bunun üzerine o korkunç titreşim/o büyük zelzele onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.

(Araf 91)