2. Bakara Suresi / 157.ayet

İşte bunlar Rablerinden sürekli bir destek ve rahmet üzeredirler ve işte bunlar doğru yolu bulmuş olanlardır.

Bknz: (16/9)(17/9)

Mustafa Çavdar Meali

Bakara 157 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Öyle kimselerdir onlar ki Rablerinden yarlıganma ve rahmet onlara. Onlardır doğru yolu bulanlar.

(Bakara 157)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(İşte) Rablerinden salavât (bağışlanma ve fazilet) ve rahmet bunların üzerinedir ve bunlar hidayete erenlerin ta kendileridir.

(Bakara 157)

Abdullah Parlıyan Meali:

İşte Rablerinden bağışlama ve rahmet onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Adem Uğur Meali:

İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Ahmet Hulusi Meali:

İşte bunlar üzerinedir Rablerinin salavatı (hakikatlerini fark ettirmek üzere tecellisi) ve rahmeti (Esma'sının açığa çıkış seyri güzellikleri)... İşte bunlardır hidayet bulanların ta kendileri...

(Bakara 157)

Ahmet Tekin Meali:

İşte onlar, Rablerinden övgüye, bağışlanmaya ve rahmete mazhar olanlardır. Onlar, işte onlar doğru yolu bulan, İslâm'ı yaşayarak sebat edenlerdir.

(Bakara 157)

Ahmet Varol Meali

İşte böylelerine Rablerinden bağışlanma ve rahmet vardır. Doğru yol üzere olanlar da bunlardır.

(Bakara 157)

Ali Bulaç Meali:

Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.

(Bakara 157)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O teslimiyet gösterip Rablerine sığınanlar üzerine, Rablerinden mağfiret, rahmet (ve cennet) vardır; ve işte onlar, hidayete ermiş olanlardır.

(Bakara 157)

Ali Rıza Sefa Meali:

İşte onlara, Efendileri tarafından bağışlanma ve rahmet vardır. Doğru yola erişenler, işte onlardır.

(Bakara 157)

Ali Ünal Meali:

Onlar öyle kimselerdir ki, Rabbileri dualarını kabûl buyurur, ihtiyaçlarını giderir, günahlarını bağışlar ve (dünyada da Âhiret’te de) kendilerine rahmetle muamelede bulunur. Ve onlar, kâmil manâda hidayete erdirilmiş olanlardır.

(Bakara 157)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bunlar için Rablerinden bağışlanmalar ve rahmet (başarı) vardır. Ve bunlar doğru yolu bulanlardır.

(Bakara 157)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İşte Rablerinden af ve rahmet onlaradır ve doğru yola girenler de onlardır.

(Bakara 157)

Bekir Sadak Meali:

Rablerinin magfiret ve rahmeti onlaradir. O'nun yolunda olanlar da onlardir.

(Bakara 157)

Besim Atalay Meali:

İşte, Tanrılarınca bunlar bağışlanarak, yarlıganırlar, işte doğru yolu bulanlar da bunlardır

(Bakara 157)

Celal Yıldırım Meali:

İşte onlar (o sabredip Allah'a bağlılık ve teslimiyet gösterenler var ya) onlara, Rab'larından bol mağfiretler ve rahmet vardır. Doğru yola erişenler de onlardır.

(Bakara 157)

Cemal Külünkoğlu Meali:

İşte Rablerinden bağışlanma ve rahmet onların üzerinedir ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Rablerinin mağfiret ve rahmeti onlaradır. O'nun yolunda olanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.

(Bakara 157)

Diyanet Vakfı Meali:

İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.*

(Bakara 157)

Edip Yüksel Meali:

İşte onlara, Rab'lerinden destek ve rahmet vardır. Onlar doğruya ulaşanlardır.

(Bakara 157)

Elmalılı Orjinal Meali:

işte onlar, rablarından salavat-ü rahmet onlara ve işte hidayete erenler onlar

(Bakara 157)

Elmalılı Yeni Meali:

İşte onlar! Onlara Rablerinden mağfiretler ve rahmet vardır ve işte onlar, doğru yola erenlerdir.

(Bakara 157)

Erhan Aktaş Meali:

İşte Rabb'lerinden, onlara bağışlama ve rahmet vardır. İşte onlar, doğru yolu bulanlardır.

(Bakara 157)

Gültekin Onan Meali:

Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.

(Bakara 157)

Hakkı Yılmaz Meali:

İşte onlar; Rablerinden, birtakım destekler ve rahmet kendilerinedir. İşte onlar, kılavuzlandıkları doğru yolu bulanların da ta kendisidir.

(Bakara 157)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Bunlar, Rablerinden üzerlerine bir övgü/destek ve rahmet olanlardır. Ve yine bunlar hidayete erenlerin ta kendileridir.

(Bakara 157)

Harun Yıldırım Meali:

İşte onlar var ya, onlar için Rablerinden salavat ve rahmet vardır, işte onlar hidayete erenlerin ta kendileridir.

(Bakara 157)

Hasan Basri Çantay:

Onlar (o teslimiyyet ve istircaı gösterenler yok mu?) Rablerinden mağfiretler ve rahmet hep onların üzerindedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin ta kendileridir.

(Bakara 157)

Hayrat Neşriyat Meali:

İşte onlara Rablerinden mağfiretler ve bir rahmet vardır. Hidâyete erenler de işte ancak onlardır.

(Bakara 157)

Hubeyb Öndeş Meali: /

RAB'lerinden salavat¹ [bağışlama, övgüler] işte onların (evet!) onların üzerinedir, bir Rahmet [de onların üzerinedir.] işte onlar, yol bulanların ta kendileridir.

(Bakara 157)

Hüseyin Atay Meali:

İşte onlara, Rablerinden nimetler ve acıma vardır. İşte, onlar doğru yoldadırlar.

(Bakara 157)

İbni Kesir Meali:

İşte onlar için Rabbları tarafından mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete erenler de onlardır.

(Bakara 157)

İlyas Yorulmaz Meali:

İşte böyleleri, Rableri tarafından yardım ve hoşgörü (salavat), aynı zamanda bol nimetle (rahmet) karşılanır. İşte doğru yolda olanlar onlardır.

(Bakara 157)

İskender Ali Mihr Meali:

İşte onlar (dünya hayatında Allah’a mutlaka döneceklerinden emin olanlar) ki Rab’lerinden salâvât ve rahmet onların üzerinedir. İşte onlar, onlar hidayete ermiş olanlardır.

(Bakara 157)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onlar çalaplarının yarlıgaması, esirgemesi kendi üzerlerinde olanlardır, doğru yolu tutanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Kadri Çelik Meali:

Rablerinin mağfiret ve rahmeti onlaradır. Hidayeti bulanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Mahmut Kısa Meali:

İşte, Rablerinin rahmet, nîmet ve bereketleri hep onlarla birliktedir; doğru yolu bulanlar da ancak onlardır. Şimdi de, en çetin imtihânlar karşısında bile yılmadan, yıkılmadan sabretmesini bilen bir mümin hanımın ibret verici kıssasına kulak verin: Hz. İbrahim, Allah’ın emri gereğince, eşi Hacer’i ıssız Mekke vadisine bırakıp gitmişti. Kızgın çölde tek başına kalan Hacer, yavrusu İsmail’e su bulabilmek amacıyla Safa ile Merve tepeleri arasında defalarca koşuşturmuş ve nihâyet Allah, yerden tatlı, güzel ve özel bir su çıkararak ona yardım etmişti. İşte, Allah’a olan güven ve umudunu yitirmeden, sabırla mücâdele etmenin sembolü olan bu fedâkâr annenin anısına, Safâ ile Merve arasında sa’yetmek, yani hızlı adımlarla yedi defa gidip gelmek, İbrahim (a)’dan kalan hac ibadetinin bir bölümü olarak o gün hâlâ uygulanmaktaydı. Fakat zamanla müşrikler, buna birtakım şirk unsurları katmışlardı. Bu yüzden, yaptıkları bütün ibâdetlerin mutlaka Kur’an ve Sünnet kaynaklı olmasına özen gösteren Müslümanlar, bu ibâdeti yapıp yapmamakta tereddüde düşmüşlerdi. Bunun üzerine, aşağıdaki ayetler nâzil oldu:

(Bakara 157)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rablerinden bağışlanma ve rahmet onlara. İşte hidayete erenler bunlardır.

(Bakara 157)

Mehmet Türk Meali:

İşte, Rablerinin en büyük affı1 ve merhameti bunların üzerinedir ve gerçekten dosdoğru yolda olanlar da bunlardır.2*

(Bakara 157)

Muhammed Celal Şems Meali:

İşte onlara, Rableri tarafından çeşitli bereket ve rahmet (nazil olur.) Hidayete erenler (de,) onlardır.

(Bakara 157)

Muhammed Esed Meali:

İşte Rablerinin nimetleri ve lütfu onlar içindir ve doğru yol üzerinde olanlar işte onlardır!

(Bakara 157)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İşte onlara rablerinden gelen bir destek ve esirgeme vardır. Ve doğru yola ulaşanlar yalnızca onlardır.

(Bakara 157)

Mustafa Çavdar Meali:

İşte bunlar Rablerinden sürekli bir destek ve rahmet üzeredirler ve işte bunlar doğru yolu bulmuş olanlardır.

Bknz: (16/9) - (17/9)

(Bakara 157)

Mustafa Çevik Meali:

155-157 Biz, sizin Allah’ın davetine olan samimiyetinizi ve teslimiyetinizi biraz korku, biraz açlık, mallarınız, canlarınız ve ürünlerinizden eksilterek sınayacağız. Sen bu sıkıntılar karşısında gevşemeyen, inancından geri adım atmayan mü’minleri, Allah’ın mükâfatları ile müjdele. Onlar başlarına bir musibet geldiğinde şöyle derler: “Allah bizi yeryüzünde, İslâmî hayat nizamını hâkim kılıp, ona göre de yaşayalım diye yarattı ve bunca nimetlerle donattı. Sonunda O’na döndürüleceğiz ve layık olduğumuz karşılığı göreceğiz. Biz zaten Allah için varız, sonunda da O’na kavuşacağız.” İşte hayatın amacını kavramış, ona uygun davranışlar ortaya koyan bu mü’minlere Allah gerekli desteği verecek, şefkat ve merhameti ile muamele ederek âhirette de cennetine koyacaktır.

(Bakara 157)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İşte bunlar, Rablerinin sürekli destek ve bağışına mazhar olanlardır. Doğru yolda olanlar da bunlardır.

(Bakara 157)

Osman Okur Meali:

İşte Rablerinden bağışlama ve destek hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlarda onlardır

(Bakara 157)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

işte onlar için Rableri tarafından mağfiretler ve rahmet vardır. Hidâyete erenler de onlardır.

(Bakara 157)

Ömer Öngüt Meali:

İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır, yalnızca onlar doğru yolu bulmuşlardır.

(Bakara 157)

Ömer Sevinçgül Meali:

Rableri, onların günahlarını affeder. Merhametiyle kendilerine nice nimetler verir. Çünkü onlar doğru yolda olanlardır.

(Bakara 157)

Sadık Türkmen Meali:

İşte onlara (o müminlere) Rablerinden bağışlanmalar ve rahmet vardır ve onlar, doğru yolu (doğru hayat tarzını) bulanların ta kendileridir.

(Bakara 157)

Seyyid Kutub Meali:

İşte Rabblerinden mağfiret (salâvat) ve rahmet onların üzerinedir ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Suat Yıldırım Meali:

İşte Rab'leri tarafından bol mağfiret ve rahmete mazhar olanlar onlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.

(Bakara 157)

Süleyman Ateş Meali:

İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Bakara 157)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sahiplerinin (Rablerinin) sürekli desteği[1]ve iyiliği onlaradır. Doğru yolda olanlar onlardır.

1) Âyetin metninde geçen salavat = صَلَوَاتٌ , salat = صلاة  kelimesinin çoğuludur. Kök anlamı, bir şeyi bırakmamak ve sürekli arkasında olmaktır. (Lisan'ul-Arab) Allah Teala, yapılan iyi davranışları, daha iyisiyle ödüllendirir. Bir ayet şöyledir: "Erkek olsun, kadın olsun, kim inanıp güvenerek iyi iş yaparsa ona güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de yaptıklarının en güzeline göre veririz." (Nahl 16/97) Allah'ın yaptığı imtihanları, büyük bir sabırla kazanmaya odaklanan kişi, onun sürekli desteğini ve yardımını hak etmiş olur. 

(Bakara 157)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

İşte Rableri onlara acıyacak ve günahlarını bağışlayacaktır. Çünkü onlar doğru yoldadırlar.

(Bakara 157)

Şaban Piriş Meali:

Onlara, Rab'lerinden bir mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete ermiş olanlar, işte onlardır.

(Bakara 157)

Talat Koçyiğit Meali:

Rablarından gelen mağfiret ve rahmet, işte onların üzerindedir; hidayete ermiş olanlar da, yine onlardır.

(Bakara 157)

Tefhimul Kuran Meali:

Rablerinden (olan bir salat) bağışlanma ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.

(Bakara 157)

Ümit Şimşek Meali:

İşte onlar için Rablerinden bağışlanmalar ve bir rahmet vardır. Ve onlar, doğru yola ermiş olanların tâ kendileridir.

(Bakara 157)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte böyleleri üzerine Rablerinden selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş olanlar.

(Bakara 157)