28. Kasas Suresi / 58.ayet

Oysa biz, daha önce zenginlik ve konforun azgınlaştırdığı nice memleketleri helak ettik. İşte onların yaşadıkları yurtlar! Kendilerinden sonra pek azı dışında oraları yurt edinen olmadı. Zira her şeyin önünde sonunda varisi biziz.

Bknz: (23/64)

Mustafa Çavdar Meali

Kasas 58 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve biz, geçim bolluğuna nail olmuş ve şükretmemiş nice şehirlerin halkını helak ettik; işte pek azı müstesna, kendilerinden sonra insanlara yurt olmayan evleri ve oralara biz varis olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Biz (haram ve haksız yollarla kazanılmış) bol geçimi ile şımarıp azmış (fuhuş ve fesatlığa dalmış) nice ülkelerin halkını helak ettik. İşte meskenleri (harap olmuş viraneleri, sahipsiz ve değersiz haldedir) ; çok az (bir zaman) dışında (onlar da) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Vâris olanlar Biziz.

(Kasas 58)

Abdullah Parlıyan Meali:

Oysa biz, varlık ve konfordan dolayı azgınlaşan nice toplumları yok etmişizdir. İşte gözler önünde, onların yaşadıkları yerler, pek azı dışında onlardan sonra oralarda kimse yerleşmemiştir. Onlara hep biz varis olduk, hepsi bize kaldı.

(Kasas 58)

Adem Uğur Meali:

Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Ahmet Hulusi Meali:

Dünyalığın getirdiği refahla şımarmış nice şehri yok ettik! İşte onların meskenleri! Onlardan sonra, azı hariç, oturanı olmadı! Varisler biz idik.

(Kasas 58)

Ahmet Tekin Meali:

Biz, geçim kaynaklarının çokluğu sebebiyle refahtan şımarmış, nice memleketleri helâk ettik. İşte yerleri, yurtları! Kendilerinden sonra oralarda, pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olduk, bâki olan biziz. Varlıkları, servetleri bizim elimize geçti.

(Kasas 58)

Ahmet Varol Meali

Biz, geçim rahatlığı dolayısıyla şımarmış nice beldeleri helak ettik. İşte konakları; onlardan sonra ancak çok az oturulmuştur. (Oralara) hep biz varis olduk.

(Kasas 58)

Ali Bulaç Meali:

Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

(Kasas 58)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz (böyle) geçimi ile şımarıb azmış nice memleket halkını helâk ettik. İşte meskenleri, (seyahatlerinizde gördüğünüz harabeye dönmüş evleri) ki, kendilerinden sonra pek azı iskân edilmiştir!... Varis olan (bâkî kalan ve hakikî mutasarrıf bulunan) da ancak biz olduk.

(Kasas 58)

Ali Rıza Sefa Meali:

Varlıktan dolayı azıtan nice kentleri yıkıma uğrattık. İşte, onların yaşadıkları yerler; çok azı dışında, onlardan sonra oturulmadı. Çünkü Biz, Her Şeyin Son Sahibiyiz.

(Kasas 58)

Ali Ünal Meali:

Kaldı ki Biz, bol geçimlikleriyle şımarmış nice memleketleri helâk ettik. İşte meskenleri! Kendilerinden sonra, (gelipgeçen yolcuların az bir süreliğine uğradığı) pek azı dışında bir daha onlarda oturan olmadı. Onlara Biz vâris olduğumuz (hepsi ölüp, mülkün hakiki sahibi olarak geriye yine Biz kaldığımız gibi, neticede her şeye vâris olacak yine Biziz).

(Kasas 58)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz, refah içinde şımarmış nice şehirleri helak ettik. İşte meskenleri! Çok azı hariç, kendilerinden sonra oralarda hiç oturulmadı. Her şeylerine yalnızca Biz varis olduk.

(Kasas 58)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Refahın şımarttığı nice memleketleri helak etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz varis olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Bekir Sadak Meali:

Nimet ve refaha karsi nankorluk eden nice kasabalari yok etmisizdir. Iste yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimseler oturabilmistir. Oralara Biz varis olmusuzdur.

(Kasas 58)

Besim Atalay Meali:

Geçimleri bolluğundan şımaran nice şehirleri yok ettik, işte bunların — pek azında— oturulan yurtları, vârisleri biz olduk

(Kasas 58)

Celal Yıldırım Meali:

Biz, geçimleri konusunda refah içinde şımaran nice kasaba halkını yok ettik. İşte onların kalıntıları; kendilerinden sonra pek az kimseler o yerlerde oturabilmiştir. (Onlara) biz, evet biz vârisler olduk.

(Kasas 58)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Oysa biz, varlık ve refahtan ötürü şımarıp azmış nice toplumları helak ettik. İşte, onların yaşadıkları yerler! Onlardan sonra oralarda pek az insanın dışında kimse yerleşmedi. Onların tamamına biz varis olduk (çünkü herkes göçüp gittikten sonra, ebediyen kalacak olan yalnızca biziz).

(Kasas 58)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Nimet ve refaha karşı nankörlük eden nice şehri yok etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimseler oturabilmiştir. Oralara Biz varis olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helak etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.

(Kasas 58)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Edip Yüksel Meali:

Kendilerine verilen nimetlere nankörlük eden nice toplumları yok etmişizdir. İşte şunlar, kendilerinden sonra pek az kimse tarafından ikametgah edinilmiş evleridir. Oralara biz varis olduk.

(Kasas 58)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bununla beraber biz maışetiyle şımarmış nice memleket helak ettik, işte meskenleri bir daha arkalarından meskun olmadı meğer ki pek az, ve hep biz varis olduk

(Kasas 58)

Elmalılı Yeni Meali:

Bununla birlikte Biz, refahtan şımarmış nice memleketleri helak ettik. İşte arkalarından pek az oturulabilmiş olan yerleri! Onlara Biz varis olduk.

(Kasas 58)

Erhan Aktaş Meali:

Şımararak, geçindikleri şeylere şükretmeyen nice kenti yıkıma uğrattık. İşte bunlar, onların yerleşim yerleri! Kendilerinden sonra pek az kullanılan evleri. Şimdi onların hepsi bize kaldı.

(Kasas 58)

Gültekin Onan Meali:

Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

(Kasas 58)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz, geçimleriyle şımarmış nice kenti değişime/yıkıma uğratmışızdır. İşte, onların yerleri! Kendilerinden sonra pek az oturulmuş olan meskenleri. Ve Biz, vârislerin ta kendisiyiz.

(Kasas 58)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Yaşam koşulları ve refahın kendilerini şımarttığı nice toplumu helak ettik. İşte onların evleri! Onlardan sonra -çok az bir zaman dışında- oralarda oturulmamış (oralar viraneye dönmüştür). Oralara biz vâris olduk.

(Kasas 58)

Harun Yıldırım Meali:

Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Hasan Basri Çantay:

Biz, (bol) geçimi ile (halkı) şımarmış nice memleket (ler) helak etdik. İşte kendilerinden sonra ancak pek az kimselerin konabileceği (haraab) meskenleri! (Bütün onlara.) biz varis olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hâlbuki (bol ve rahat) geçimleri ile şımarmış nice şehir (halkını) helâk ettik. İşte şu (harâb olmuş) meskenleri! Kendilerinden sonra (oralarda) ancak pek az oturulabilmiştir. Çünki (onlara) vârisler, biz olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Kendi yaşam kaynaklarına şımarmış kaç tane kenti helak ettik... İşte bunlar, onlardan sonra ancak pek az yurt edinilmiş olan yurtlarıdır. Biz, mirasçılar olmuştuk.

(Kasas 58)

Hüseyin Atay Meali:

Yaşayışlarında şımarmış nice kentleri yok etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Ancak kalıcı olan Biziz.

(Kasas 58)

İbni Kesir Meali:

Biz; nimet ve refahıyla şımarmış nice kasabaları yok etmişizdir. İşte kendilerinden sonra çok az kimselerin oturabileceği yerleri. Ve oralara varis olanlar Biz'dik, Biz.

(Kasas 58)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz geçimliklerini beğenmeyip inkarcı davranan nice şehirleri yok ettik. Onların bıraktığı bu topraklara, onlardan sonra pek az insan yerleşti. Zaten oraların sahibi biziz.

(Kasas 58)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve azarak, maişetlerine şükretmeyen nice ülkeyi helâk ettik. İşte bunlar, onların meskenleri, onlardan sonra (çok) az bir süre hariç, iskân edilmedi (oturulmadı). Ve Biz, onların varisleri, Biziz.

(Kasas 58)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz geçim bolluğu içinde şımarmış kalmış olan nice illeri yokettik. İşte barınakları! Kendileri göçüp gittikten sonra onlar ancak pek az kimseyi barındırabiliyorlar. Bütün bunlar bize kalmıştır.

(Kasas 58)

Kadri Çelik Meali:

Biz, yaşama biçimleriyle refah içinde şımarıp azmış nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

(Kasas 58)

Mahmut Kısa Meali:

Biz, sahip oldukları servet ve zenginlikle şımarıp azgınlaşan nice ülkeleri helâk ettik! Gidin bu harabelerin durumunu kendi gözlerinizle görün; bir zamanlar cıvıl cıvıl insanlarla dolup taşan bu şehirler, şimdi nasıl virane ve perişan bir hâle gelmiş! İşte, bir zamanlar göz kamaştıran görkemli sarayları, köşkleri, lüks villaları ve evleri; pek az kimse dışında, onlardan sonra bu evlerde hiç kimse oturamadı ve sahip oldukları ne varsa, hepsi bir kez daha Bize kaldı! O hâlde, bugünkü zâlimlerin başına gelecek olanlar da bundan farklı olmayacaktır. Ancak şu da var ki;

(Kasas 58)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Aşikardır ki; helak ettik, yaşam biçimleriyle refahtan şımarıp azmış olan nice memleketler. Sonrasında ise meskenlerinde kendilerinden çok azı oturmuştur. Oraya varis olan bizizdir.

(Kasas 58)

Mehmet Türk Meali:

(Hâlbuki) Biz, refahından dolayı şımarmış nice memleketi helâk ettik. İşte onların, kendilerinden sonra, ancak çok az kimsenin oturulabildiği yerleri! (Oralarda) baki kalan sadece Biz olduk.

(Kasas 58)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz geçim kaynaklarının (bolluğundan) dolayı şımaran nice yerleşimleri helâk ettik. (Bak, işte) bunlar onların evleri! Kendilerinden sonra, orada hiç kimse oturmadı. (Onlara ancak) Biz, vâris olduk.

(Kasas 58)

Muhammed Esed Meali:

Oysa, Biz, varlık ve refahtan ötürü azgınlaşan nice toplumları yok etmişizdir; işte, (gözönünde) onların yaşadıkları yerler: pek azı dışında, onlardan sonra oralarda kimse yerleşmemiştir; çünkü herkes göçüp gittikten sonra, ebediyyen kalacak olan yalnızca Biziz!

(Kasas 58)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Biz, geçim bolluğu içinde yaşamış, fakat, gerçeği kabul etmemiş nice kentleri yok ettik. İşte yerleri ki, onlardan sonra orada çok az oturan oldu. Onların mirasçısı biz olduk.

(Kasas 58)

Mustafa Çavdar Meali:

Oysa biz, daha önce zenginlik ve konforun azgınlaştırdığı nice memleketleri helak ettik. İşte onların yaşadıkları yurtlar! Kendilerinden sonra pek azı dışında oraları yurt edinen olmadı. Zira her şeyin önünde sonunda varisi biziz.

Bknz: (23/64)

(Kasas 58)

Mustafa Çevik Meali:

Biz geçmişte refahtan, lüksten şımarıp azgınlaşan, nice kavimleri azabımızla helak ettik. Bakın, işte onların boş kalan yurtları ve evleri, onlardan sonra da içlerinden kurtardığımız mü’minler dışında, oralarda yerleşen olmadı. Zaten her yerin ve her şeyin gerçek sahibi Allah’tır.

(Kasas 58)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ama Biz, refahın şımartıp azgınlaştırdığı nice ülkeyi helak etmişiz. Bakın, işte onların yaşadıkları mekanlar! Pek azı dışında arkalarından oralara bir daha yerleşen olmadı: ve zaten her şeyin ebedi varisi sadece Biziz.

(Kasas 58)

Osman Okur Meali:

Oysa biz, varlık ve refahtan ötürü şımarıp azmış nice kavimleri helak ettik. İşte, onların yaşadıkları yerler! Onlardan sonra oralarda pek az insanın dışında kimse yerleşmedi. Onların tamamına biz varis olduk (çünkü herkes göçüp gittikten sonra, kalacak olan yalnızca biziz).

(Kasas 58)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve bir nice kasabayı da helâke uğrattık ki, (ahalisi) maişetlerinin çokluğuyla şımarmış idi. İşte şu onların konaklarıdır ki, onlardan sonra pek azı müstesna (kimseye). İkametgâh olmadı ve Bizler varisler olduk.

(Kasas 58)

Ömer Öngüt Meali:

Biz nice memleketleri helâk etmişizdir ki, halkı bol geçimleri ve refahıyla şımarmıştı. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az bir zaman hariç, kimse oturmadı. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Ömer Sevinçgül Meali:

Oysa, servetiyle şımarmış nice memleketleri yerle bir ettik. İşte onların bir zamanlar yaşadıkları yerler! Oralarda kendilerinden sonra pek az kimse oturabildi. Hepsi bize kaldı!

(Kasas 58)

Sadık Türkmen Meali:

Ve halkı refah içinde şımarmış olan, nice şehirleri yıkıma uğrattık. İşte onların meskenleri! Onlardan sonra oralarda az bir süre oturulabilmiştir. Onlara vâris olanlar Biziz.

(Kasas 58)

Seyyid Kutub Meali:

Biz refah içinde şımarmış nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimse oturabilmiştir. Onlara hep biz varis olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Suat Yıldırım Meali:

Bununla beraber Biz, kazançlarının çokluğu sebebiyle şımarmış pek çok memleketi helak ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturuldu. Bütün onlara Biz varis olduk (hepsi geçti, baki Biz'iz).

(Kasas 58)

Süleyman Ateş Meali:

Biz refah içinde şımarmış nice kenti helak ettik. İşte şunlar, onların meskenleri, onlardan sonra oralarda pek az oturuldu. Onlara hep biz varis olduk (hepsi bize kaldı).

(Kasas 58)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Biz geçim bolluğu içinde şımarmış nice kentleri yok ettik. İşte oturdukları yerler! onlardan sonra pek az kullanıldı. Onların varisi biz olduk.

(Kasas 58)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Oysa Biz, refahtan dolayı şımarıp azan nice toplumu yok ettik. İşte yaşadıkları yerler... Pek azı dışında oralara kimse yerleşmemiş. Sonunda oraların hepsi Bize kalacak.

(Kasas 58)

Şaban Piriş Meali:

Biz, geçim bolluğu içinde yaşamış fakat, hakkı kabul etmemiş nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri, onlardan sonra orada çok az oturan oldu. Onların mirasçısı biz olduk.

(Kasas 58)

Talat Koçyiğit Meali:

Biz, yaşayışını inkâr eden nice şehirler helak etmişizdir. İşte yerleri; kendilerinden sonra oralarda çok az oturulmuştur. Oralara vâris biz olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Tefhimul Kuran Meali:

Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

(Kasas 58)

Ümit Şimşek Meali:

Oysa Biz geçimlerinin bolluğuyla şımarmış nice ülkeleri helâk ettik. İşte onların, pek az istisnasıyla, kendilerinden sonra bomboş kalmış meskenleri! Onlara da Biz vâris olmuşuzdur.

(Kasas 58)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yaşayışı şımarıklık ve gösterişe yol açmış nice kenti helak ettik biz. İşte yerleri yurtları! Onlardan sonra oralarda çok az oturuldu. Biziz varis olanlar, biz.

(Kasas 58)