19. Meryem Suresi / 87.ayet

O gün hiç kimse şefaat yetkisine sahip değildir ancak yapmış olduğu iman sözleşmesine sadık olanlara Rahman şefaat edecektir.

Mustafa Çavdar Meali

Meryem 87 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Rahmandan ahd almış olanlardan başkaları şefaat de edemez.

(Meryem 87)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Rahman’ın katında ahit almışların (samimi ve seçkin kullarının) dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.

(Meryem 87)

Abdullah Parlıyan Meali:

Sınırsız rahmet sahibi Rahman olan Allah katında söz ve izin alandan başkasının şefaate gücü yetmez.

(Meryem 87)

Adem Uğur Meali:

O gün Rahmân (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.

(Meryem 87)

Ahmet Hulusi Meali:

Rahman'ın indinde ahd edinmiş (hakikati olan bir kısım Esma kuvveleri kendinden açığa çıkmış) olandan başkası, şefaat edemeyecek!

(Meryem 87)

Ahmet Tekin Meali:

Rahmet sahibi Rahman olan Allah katında imanları ile, İslâm'daki sadakatleri ile, rızâyı ilâhîye mazhar olan amelleri ile taahhüt alanların, söz alanların dışında kimse şefaatten nasiplenemeyecek.

(Meryem 87)

Ahmet Varol Meali

Rahman'ın katında bir ahid almış olanların dışındakiler şefaat hakkına sahip olamazlar.

(Meryem 87)

Ali Bulaç Meali:

Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.

(Meryem 87)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Rahman'ın katında bir ahd (iman edip söz ve izin) almış olan kimseden başkaları şefaat etmeye sahip olamıyacaklardır.

(Meryem 87)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bağışlayanın katında, söz almış olanlardan başkası ara buluculuktan pay alamaz.

(Meryem 87)

Ali Ünal Meali:

(Kendilerine şefaatçi, işlerinin görülmesi için aracı olsunlar diye Allah’tan başka ilâhlar edinenler bilmelidirler ki,) Rahmân’ın katında (O’na iman, ibadet ve yakınlıkla) kendilerine şefaat hakkı tanınmış olanların dışında kimsenin şefaat etme hakkı ve yetkisi olmayacaktır.

(Meryem 87)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İman edip Rahman olan Allah’tan bir söz alan hariç, hiç kimse o gün şefaate sahip olamaz.

(Meryem 87)

Bayraktar Bayraklı Meali:

O gün, Rahman'ın katında bir söz almamış olandan başkası asla şefaatte bulunamayacaktır.

(Meryem 87)

Bekir Sadak Meali:

Rahman'in katinda bir ahd almis olandan baskasi asla sefaatte bulunamiyacaktir.

(Meryem 87)

Besim Atalay Meali:

Hiç şefaat bulamazlar, Allah ile ahdi bulunan başka

(Meryem 87)

Celal Yıldırım Meali:

Rahmân'ın yanında bir söz almış olandan başkası şefaate yetkili olmayacak..

(Meryem 87)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Rahman'ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecek.

(Meryem 87)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Rahman'ın katında bir ahd almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır.

(Meryem 87)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

(Meryem 87)

Diyanet Vakfı Meali:

85, 86, 87. Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'ın huzurunda topladığımız, günahkârları da susuz olarak cehenneme sürdüğümüz gün, Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.

(Meryem 87)

Edip Yüksel Meali:

Rahman'ın yanında söz almış olanlardan başkası şefaat (aracılık) edemez.

(Meryem 87)

Elmalılı Orjinal Meali:

Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamıyacaklar

(Meryem 87)

Elmalılı Yeni Meali:

Rahman'ın katında bir söz almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır.

(Meryem 87)

Erhan Aktaş Meali:

Rahman'ın yanında bir "söz" edinmiş olan kimse hariç, bir şefaate sahip olamayacaklar.[1]

1)Rahman'ın hükümlerine tabi olan, onunla bağlantısını koparmamış olan, yaptığı antlaşmaya bağlı kalan kimselerden başkasına bir bağışlanma olmayacaktır. Diğer bir deyimle, bir kimsenin bağışlanması ancak iman edip salihatı yapmış olmasına bağlıdır. Zira Rahman'ın, yüzlerce ayette "iman edip, salihatı yapanlara" Cenneti vereceğine dair sözü vardır. "Şefaate sahip olamazlar." deyimine bakıldığında; ayetteki istisna cümlesinden, buradaki şefaatten kasıt, başkalarının onlar için yapacağı şefaattir. Dolayısı ile buradaki "şefaate sahip olamayacaklar" ifadesi, kimse onlara yardımcı olamayacak demektir.

(Meryem 87)

Gültekin Onan Meali:

Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.

(Meryem 87)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlar, Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] katından bir garanti söz almış olan kimse hariç –ki bu hiç kimseye verilmemiştir–, yardıma-desteğe sahip olamayacaklardır.

(Meryem 87)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Er-Rahmân’ın katında söz almış olanların dışında, hiç kimse şefaat yetkisini elinde bulundurmayacaktır.

(Meryem 87)

Harun Yıldırım Meali:

O gün Rahmân (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.

(Meryem 87)

Hasan Basri Çantay:

Çok esirgeyici (Allahın) nezdinde ahd edinmiş olanlardan başkaları şefaat (hakkına) malik olmayacaklardır.

(Meryem 87)

Hayrat Neşriyat Meali:

(O gün,) Rahmân'ın katında söz (izin) almış olanlardan başkası şefâat (hakkın)a sâhib olmayacaktır.

(Meryem 87)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Rahman'dan bir anlaşma edinen kimse[ler] dışında, onlar şefaat'e sahip olmazlar.

(Meryem 87)

Hüseyin Atay Meali:

Rahmanın katında bir ant almamış olandan başkası asla şefaatte bulunamayacaktır.

(Meryem 87)

İbni Kesir Meali:

Rahman'ın katında, ahid almış olanlardan başkası asla şefaatta bulunamayacaktır.

(Meryem 87)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ancak o gün yalnızca Rahman dan ahit alanlar şefaate (yardıma) kavuşurlar.

(Meryem 87)

İskender Ali Mihr Meali:

Rahmân’ın indinde, ahd ittihaz edenlerden (Allah’tan ahd alanlardan) başkası şefaate malik olamaz.

(Meryem 87)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Esirgeyiciden söz almış olanlardan başkaları ise bağış diliyemiyeceklerdir.

(Meryem 87)

Kadri Çelik Meali:

Rahmanın katında ahit almışların dışında, (onlar) şefaate malik olamayacaklardır.

(Meryem 87)

Mahmut Kısa Meali:

İşte O Gün, şefaat konusunda Rahmân’dan özel bir söz almış olanlar dışında, hiç kimse bir başkasının kurtuluşu için aracılık edemeyecektir.Şefaat eden de, ancak O’nun izin verdiği ve gerçekten bağışlanmayı hak eden kimselere şefaat edebilecektir. İnkârcılığın bir başka şekli daha var ki:

(Meryem 87)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Malum gün, Rahman katında ahid almışlardan başkası şefaatte bulunamazlar

(Meryem 87)

Mehmet Türk Meali:

Rahman’ın yetki verdiği kimseler dışında hiç kimse bir başkasına şefâat,1 edemez.*

(Meryem 87)

Muhammed Celal Şems Meali:

(85-87) Bizim takvayı benimsemiş olanları, Rahman (olan Allah’ın) huzuruna (onurlu) misafirler olarak toplayıp ulaştıracağımız, suçluları ise sürerek Cehennem’e götüreceğimiz gün, Rahman (olan Allah’tan) söz almış olandan başka kimse, şefaat (yetkisine) sahip olamayacaktır.

(Meryem 87)

Muhammed Esed Meali:

(bu Günde, hayattayken) O sınırsız rahmet Sahibi'yle bir bağ, bir bağlantı içine girmiş olmadıkça kimse şefaatten pay alamayacaktır.

(Meryem 87)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bağışlayıcı olan Allah'ın katından bir söz almış olanlar dışında hiç kimsenin o gün kayırma yetkisi olmayacaktır.

(Meryem 87)

Mustafa Çavdar Meali:

O gün hiç kimse şefaat yetkisine sahip değildir ancak yapmış olduğu iman sözleşmesine sadık olanlara Rahman şefaat edecektir. (Meryem 87)

Mustafa Çevik Meali:

Hesap günü, dünya hayatlarında iman edip, sorumluluklarını yerine getirerek yaşamış olanlar dışında, hiç kimseye Allah şefaat etmeyecektir.

(Meryem 87)

Mustafa İslamoğlu Meali:

(İşte o gün) O Rahmet kaynağıyla yaptığı (iman) sözleşmesine sadık kalanlar dışında, hiç kimse şefaate nail olamayacaktır.

(Meryem 87)

Osman Okur Meali:

(O cehennemi hak edenler) hiçbir şefaata (kurtuluşa) nail olmayacak. Sadece Rahman ile (dünya hayatında) anlaşmaya sadık kalanlar (kurtuluşa erecekler). (1)
1- Rahman’ın hükümlerine tabi olan, onunla bağlantısını koparmamış olan, yaptığı antlaşmaya bağlı kalan kimselerden başkasına Allah tarafından bir bağışlanma olmayacaktır. Diğer bir deyimle, bir kimsenin bağışlanması ancak iman edip salihatı yapmış olmasına bağlıdır. Zira Rahman’ın, yüzlerce ayette “iman edip, salihatı yapanlara” Cenneti vereceğine dair sözü vardır. “Şefaate sahip olamazlar.” deyimine bakıldığında; ayetteki istisna cümlesinden, buradaki şefaatten kasıt, başkalarının onlar için yapacağı şefaattir ki asla böyle birşey mümkün olmayacak. Dolayısı ile buradaki “şefaate sahip olamayacaklar” ifadesi, kimse onlara yardımcı olamayacak demektir.

(Meryem 87)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Şefaate mâlik olamayacaklardır, ancak Rahmân'ın nezdinde bir ahd alan müstesna.

(Meryem 87)

Ömer Öngüt Meali:

Rahman'ın huzurunda söz ve izin alandan başkasının şefaata gücü yetmez (izin verilmez).

(Meryem 87)

Ömer Sevinçgül Meali:

Rahmanın katında bir söz alandan başka hiç kimsenin şefaat yetkisi olamaz.

(Meryem 87)

Sadık Türkmen Meali:

Rahmân’ın katında bir ahit edinen kimseden başkaları, şefaate malik/sahip olamazlar.

(Meryem 87)

Seyyid Kutub Meali:

Allah'ın bu yolda yetki verdiği kimseler dışında hiç kimse bir başkasına aracılık, şefaat edemez.

(Meryem 87)

Suat Yıldırım Meali:

Rahman'ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecek.

(Meryem 87)

Süleyman Ateş Meali:

Yalnız Rahman'ın huzurunda söz almış olanlardan başkaları şefa'at edemezler.

(Meryem 87)

Süleymaniye Vakfı Meali:

(Orada) Rahman'dan söz almış olanlar[1] dışında kimse şefaat hakkına sahip olamayacaktır[2].

1) Şirk günahı işlememiş olanlar. Çünkü "Allah, kendisine ortak koşulmasını (şirki) bağışlamaz#. Bunun altında olanları, tercih ettiği kişi# için bağışlar." (Nisa 4/48)
2) Şefaat, birinin eşlik etmesini istemek, eşlik etmek veya arka çıkmaktır. (El-Ayn, Müfredat). Mahşer günü kimseye şefaat edilmeyecektir. "Öyle bir günden çekinip korunun ki o gün kimse kimsenin yerine ceza çekmeyecek, kimseden şefaat kabul edilmeyecek, kimseden fidye alınmayacak ve kimseye yardım edilmeyecektir." (Bakara 2/48) Dünyada insanlar birine destek olabilirler. "İyi bir işe destek veren ondan bir pay alır; kötü bir işe destek veren de ondan dolayı bir sorumluluk üstlenir." (Nisa 4/85) Bu ayetlere göre Cennete gitmiş biri, şirk günahı ile değil de diğer günahlarından dolayı cehennemde olan bir yakınını yanına isteyebilir. İster dünyada ister cehenneme gitmiş biri için olsun, şefaat ancak Allah'ın onayıyla olabilir.

(Meryem 87)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sonsuz rahmet sahibiyle bağlarını koparanlar kayırılmayacaktır.

(Meryem 87)

Şaban Piriş Meali:

Rahman'ın katında bir söz almış olandan başka hiç bir kimse şefaat edemez.

(Meryem 87)

Talat Koçyiğit Meali:

Rahman'ın katında, bir ahid almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemez.

(Meryem 87)

Tefhimul Kuran Meali:

Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olamayacaklardır.

(Meryem 87)

Ümit Şimşek Meali:

Rahmân'dan bir söz almış olanlar dışında hiç kimsenin o gün şefaat yetkisi olmaz.

(Meryem 87)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkanı bulamazlar.

(Meryem 87)