34. Sebe Suresi / 10.ayet

Andolsun ki biz Davud’a vahiy ve hükümdarlık vererek katımızdan büyük bir lütufta bulunmuştuk:
– Ey dağlar Davud’la birlikte Allah’ı tespih edin ey kuşlar siz de ona katılın! Demiştik. Ayrıca biz ona demiri eritmeyi de öğretmiştik.

Bknz: (21/79)(27/15)

Mustafa Çavdar Meali

Sebe 10 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve andolsun ki biz, Davud'a, katımızdan lutfettik, üstünlük verdik. Ey dağlar dedik, onunla beraber tenzih edin beni ve ey kuşlar, siz de ve ona, demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun, Biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin (ve tüm gizli hazine ve madenlerinizi hizmetine serin " dedik) . Ve kuşlara da (aynısını emrettik) . Ve ona demiri yumuşatıp (emriyle istediği gibi eğriltip şekillendirdik).

(Sebe 10)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve andolsun ki, Davud'a katımızdan bir üstünlük verdik. Ey dağlar ve kuşlar! Davud'la beraber Allah'ın yüceliğini terennüm edin. O'nun elinde demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Adem Uğur Meali:

Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin" dedik. Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki Davud'a bizden bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar (benlik sahipleri), Onunla beraber beni tespih edin ve de kuşlar (ilimle seyredenler)!" Onun için, keskin (demir leblebi olan gerçeği) olanı (hakikate imanı) yumuşattık.

(Sebe 10)

Ahmet Tekin Meali:

Andolsun, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar! Yankılanarak onunla beraber Allah'ı tesbih edin, siz de ey kuşlar, öterek onunla beraber tesbih edin, zikredin.” dedik. Onun için demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ahmet Varol Meali

Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar! Onunla birlikte (onun tesbihini) yankılayın!" Kuşlara da (bunu emrettik). Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Gerçekten Davud'a, tarafımızdan (kendisine has olmak üzere) bir fazilet verdik: “- Ey dağlar ve kuşlar! Davud ile beraber tesbih edin?” dedik. Ona demiri de yumuşattık, (demiri eritmeden, çamur gibi, şekillendirme kudretini, Davud'a verdik).

(Sebe 10)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve gerçek şu ki, Davut'a, Kendi katımızdan, bir üstünlük verdik. "Ey dağlar; Onunla birlikte, Bana yönelin!" "Kuşlar; siz de öyle!" Ve demiri Ona yumuşattık.[359]

359)"Demir" anlamına gelen "Hadid" sözcüğü, 50:22 ayetinde olduğu gibi "Keskin" veya "Katı" anlamlarına da geldiği için, kimi çevirilerde, "Ondaki tüm katılığı yumuşattık." biçiminde çevrilmiştir.

(Sebe 10)

Ali Ünal Meali:

Biz Davud’a tarafımızdan büyük lütf u ihsanda bulunduk. “Ey dağlar! Onunla birlikte Allah’ı tesbih edin, ve ey kuşlar siz de!” Ve demiri onun için yumuşattık (ve kendisine onu şekillendirme imkânı verdik).

(Sebe 10)

Bahaeddin Sağlam Meali:

10, 11. Andolsun! Biz Davud’a, kendimizden bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve ey kuşlar!! Onunla beraber tesbihatlarını tekrar edin!” dedik. Ona: “Geniş zırhlar yap, ölçülü doku!” Ve ordusuna: “(Bunlarla) yararlı işler yapın! Şüphesiz Ben, yaptıklarınızı görmekteyim..” diye onun için demiri yumuşattık. (O, demirden, çok ince silahlar ve sanayiler yaptı ve yaptırdı.)

(Sebe 10)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Davud'a katımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte Allah'ı teşbihe/anmaya katılını!" dedik. Demiri onun için yumuşattık.

(Sebe 10)

Bekir Sadak Meali:

(10-11) «Ey daglar ve kuslar! Davud tesbih ettikce siz de onu tekrarlayin» diyerek and olsun ki, ona katimizdan lutufta bulunduk; «genis zirhlar yap, dokumasini saglam tut» diye ona demiri yumusak kildik. Ey insanlar! Yararli is isleyin; dogrusu Ben yaptiklarinizi grenim.

(Sebe 10)

Besim Atalay Meali:

Katımızdan erdem verdik, Davud'a; «Ey dağlar! Ey kuşlar! Davud ile birlikte tespih ediniz!», Onun için demiri de yumuşattık!

(Sebe 10)

Celal Yıldırım Meali:

And olsun ki, Davud'a kendi katımızdan bir üstünlük verdik; «Ey dağlar ve kuşlar, Onunla beraber tesbihte bulunup sesinizi çıkarın!» dedik ve ona demiri yumuşattık da,

(Sebe 10)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki biz, Davud'a kendi katımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! O Allah'ın yüceliğini terennüm ettikçe siz de edin!” dedik. Ayrıca demiri avucunda yumuşattık. *

(Sebe 10)

Diyanet İşleri Eski Meali:

10,11. "Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim.

(Sebe 10)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(10-11) Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir lütuf verdik. "Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin" dedik ve "(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. "Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm" diye vahyettik.

(Sebe 10)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. «Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin» dedik. Ona demiri yumuşattık.  *

(Sebe 10)

Edip Yüksel Meali:

Katımızdan Davud'a lütufta bulunmuştuk: 'Ey dağlar, ilahisine katılın; ey kuşlar sizler de.' Ona demiri yumuşatmıştık.

(Sebe 10)

Elmalılı Orjinal Meali:

Şanım hakkı için Davuda bizden bir fadıl verdik: ey dağlar çınlayın onunla beraber ve ey kuşlar! dedik ve ona demiri yumuşattık

(Sebe 10)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, çınlayın (tesbih edin) onunla beraber, siz de ey kuşlar!" dedik ve ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun ki, katımızdan Davud'a bir fazilet[1] verdik. Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber övgüyü tekrarlayın. Ve onun için demiri yumuşattık.[2]

1)Üstünlük, ayrıcalık.
2)Demiri eritmeyi ve işlemeyi; kendisini korumayı ve savunmayı öğrettik.

(Sebe 10)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte [benim tesbihimi] dönderin / tekrarlayın (evvibiy)" (dedik) ve kuşlara da [aynısını emrettik]. Ve ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Hakkı Yılmaz Meali:

(10,11) Ve andolsun ki Biz Dâvûd'a tarafımızdan bir fazlalık ve kuşları verdik; “Ey dağlar! Onunla beraber dönün!” Ve o'nun için demiri yumuşattık: Bol bol zırhlar yap ve biçimlemede ölçülendir. –Siz de sâlihi işleyin. Kesinlikle Ben yaptıklarınızı en iyi görenim.–

(Sebe 10)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki biz, Davud’a kendi tarafımızdan bir üstünlük/seçkinlik verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber (beni tesbih edişini) tekrarlayın.” Ve ona, demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin" dedik. Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki biz Davuuda bizden bir imtiyaz verdik. "Ey dağlar, onunla birlikde tesbih edin" (dedik), kuşlara da (bunu emretdik). Ona demiri de (mum gibi) yumuşatdık.

(Sebe 10)

Hayrat Neşriyat Meali:

10,11. Şânım hakkı için, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla berâber tesbîh edin!” (dedik). Ve “Geniş zırhlar yap!” diye demiri ona yumuşattık.(1) “Hem dokumasında ölçüyü gözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve (ehlinle birlikte) sâlih amel işleyin! Çünki ben ne yaparsanız hakkıyla görenim” (diye vahyettik).*

(Sebe 10)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(10-11) Elbetteki, Davud'a bizden bir ikram verdik. "Ey dağlar! Onunla beraber dönüp dolaşıp-sabah akşam tenzih edin¹ ve [siz de öyle] ey kuşlar!" [dedik]. Bir de "geniş zırhlar yap, dokumada ölçülü ol [düzenli yap] ve düzgün-iyi eylemlerde bulunun. Gerçekten ben, eylemlerinizi bir devamlı görendir." diye demiri, onun için [Davut için] yumuşattık.

(Sebe 10)

Hüseyin Atay Meali:

10-11 Andolsun ki, Davud’a katımızdan bolluk verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla birlikte Allah’ın kanunlarına uyun." "Geniş zırhlar yap, dökümünü ölçümlü tut" diye ona demiri yumuşattık. Yararlı iş işleyin; doğrusu, Ben yaptıklarınızı görmekteyim.

(Sebe 10)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; Davud'a, katımızdan lutuf ihsan ettik. Ey dağlar; onunla birlikte siz de tesbih edin ve kuşlar da. Ona demiri yumuşak kıldık.

(Sebe 10)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz Davud'a kendimizden bir lütuf verdik. Ey Dağlar! Davut la birlikte beni yüceltin. Ey Kuşlar! Sizde (onlara katılın). Demiri Davut için yumuşattık (demirin nasıl işleneceğini öğrettik).

(Sebe 10)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki Dâvud (a.s)’a, Bizden bir fazilet verdik (nefsini tasfiye ettik). Ey dağlar, onunla beraber bana yönelin ve ey kuşlar (siz de)! Ve Biz de ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ant olsun ki Biz Davut'a kendiliğimizden ulu bir vergi verdik. Ey dağlar! Onunla birlikte çınlayın. Ey kuşlar! Siz de. Onun için demiri de yumuşattık.

(Sebe 10)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin” dedik. Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Mahmut Kısa Meali:

Biz, Dâvûd’a tarafımızdan büyük bir lütuf ve üstünlük bahşetmiştik: Dağları, taşları onun emrine vermiş ve “Ey dağlar; Davud ile birlikte siz de Allah’ı tesbih edin ve ey kuşlar Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini terennüm ederken, siz de ona eşlik edin!” diye ilham etmiştik. Ayrıca, ona demiri işleme sanatını öğretmiş, madenleri onun elinde âdetâ hamur gibi yumuşatmıştık.

(Sebe 10)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

En güzel imtiyazı Davut'a verdik "Ey dağlar! Ey kuşlar! onunla tesbih edin hep beraber!" Bakın ayrıca demiri ona yumuşattık. (Onu ölçülü kullanarak dokuyarak yapıver eserler)

(Sebe 10)

Mehmet Türk Meali:

10,11. Yemin olsun Biz, Dâvût’a tarafımızdan, “ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte (Beni anmak için) çınlayın” diyerek, lütufta1 bulunduk.2 Ve: “Zırhlar yap ve (onları) düzenli bir biçime sok.” diyerek, demiri de (Dâvût’un) emrine verdik.3 (Ey îman edenler!) Hepiniz, (îman ettiğiniz) iyi işleri yapın. Gerçekten Ben bütün yaptıklarınızı hakkıyla görürüm.*

(Sebe 10)

Muhammed Celal Şems Meali:

Şüphesiz Biz, Davud’a Katımızdan büyük bir lütuf ihsan etmiştik. “Ey dağlarda (yaşayanlar) ve ey kuşlar (Bknz. 21:79, 38:18), (Davud ile) birlikte (Allah’ın önünde) eğilin,” (demiştik.) Biz kendisi için demiri yumuşatmıştık.

(Sebe 10)

Muhammed Esed Meali:

Ve (böylece) Biz Davud'u lütfumuzla onurlandırdık: "Siz ey dağlar! Onunla birlik olup Allah'ın yüceliğini terennüm edin! Ve (siz de) ey kuşlar!" Biz o'ndaki bütün sertliği ve katılığı yumuşattık

(Sebe 10)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, biz, Davud'a katımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte beni ululayın!" dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Mustafa Çavdar Meali:

Andolsun ki biz Davud’a vahiy ve hükümdarlık vererek katımızdan büyük bir lütufta bulunmuştuk: – Ey dağlar Davud’la birlikte Allah’ı tespih edin ey kuşlar siz de ona katılın! Demiştik. Ayrıca biz ona demiri eritmeyi de öğretmiştik.

Bknz: (21/79) - (27/15)

(Sebe 10)

Mustafa Çevik Meali:

7-11 Gerçeğin üstünü örtmeye kendilerini şartlandırmış olanlar da birbirlerine alaylı bir biçimde, “Ölüp parçalara ayrılıp, un ufak olduktan sonra yeniden diriltilip hesaba çekileceğinizi söyleyen şu adama bakın, kim bilir daha buna benzer neler söyleyecek.” derler. Arkasından da şöyle demeye devam ederler: “Bu adam, ya kendi uydurduklarını Allah’a isnat eden bir yalancı yahut aklını oynatmış bir deli.” Hayır gerçek hiç de onların dediği gibi değil, aslında o Âhiret Günü’ne inanmak istemeyenler, Hesap Günü ile karşılaşmak istemedikleri için, saplandıkları bataklıkları içinde debelenip durmakta, gerçeği duymak istememektedirler. Bunlar kendilerini çepeçevre kuşatan göğün, yerin ve her ikisinin arasında bulunanlara, kurduğumuz nizamla onlara nasıl hükmettiğimize bakıp da hiç düşünmüyorlar mı? Şayet Biz dilersek onları yerin dibine batırır ya da başlarına gökten taş yağdırırız. Aklını kullanıp düşünenlerin ve Allah’ı layıkıyla kavrayanların bu âyetlerden çıkaracağı dersler vardır. Gökyüzünde ve yeryüzünde yarattıklarımıza nasıl hükmettiğimizi görüp düşünen Davud, Rabbinin ilim ve kudretinin yüceliğini kavrayıp, O’nun davetine yürekten sarılınca Biz de ona peygamberlik ve hükümdarlık bahşettik. Dağların ve kuşların Rablerinin kendileri için oluşturduğu nizam ve yasalara teslim olarak yaşayışları, âdeta Davud’un teslimiyetine de ilham kaynağı olup onu teşvik ediyordu. Biz Davud’a demiri eritip, ona hükmetmeyi de öğrettik ve ona insan vücudunu koruyacak ne ince ne de kalın olmak üzere zırh yapmasını bellettik. Sonra da, yaptıklarını ve yapacaklarını Allah’ın rızası doğrultusunda kullanmasını bildirdik. Ey mü’minler! Ne yaparsanız yapın, Allah’ın sizin yaptıklarınızdan haberdar olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

(Sebe 10)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Doğrusu Biz Davud'u katımızdan (işte bu nedenle) ödüllendirmiştik: "Ey dağlar! Onun sesine ses katın! Siz (öyle yapın ey) kuşlar!" Dahası, Biz ondaki bütün katılığı ve sertliği yumuşattık (ve dedik ki):

(Sebe 10)

Osman Okur Meali:

Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir fazilet verdik. «Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin» dedik. Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Şanım hakkı için Biz Dâvud'a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O'nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki Davut'a kendi katımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin!" (dedik). Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ömer Sevinçgül Meali:

Andolsun, “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla birlikte seslenin!” diye Davud’a bir nimet verdik. Ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Sadık Türkmen Meali:

VE ANT OLSUN, Biz Davud’a katımızdan bir iyilik verdik. “Ey dağlar! Siz de onunla birlikte yankılanın! Ve ey kuşlar, tesbih edin/anın”. Ve demiri yumuşatma (tekniğini) ona öğrettik.

(Sebe 10)

Seyyid Kutub Meali:

Biz gerçekten Davud'a kendi katımızdan ayrıcalık sunduk. «Ey dağlar, o tesbih ettikçe siz de söylediklerini tekrarlayın. Ey kuşlar sizde» dedik. Ayrıca demiri avucunda yumuşattık.

(Sebe 10)

Suat Yıldırım Meali:

(10-11) Biz Davud'a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: "Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah'ın yüceliğini terennüm edin." dedik. Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) "Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum." buyurduk.

(Sebe 10)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin. Ve ey kuşlar (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık:

(Sebe 10)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Davut'a katımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar onunla birlikte Allah'a yönelin. Ey kuşlar, siz de yönelin." dedik. Demiri Davut için yumuşattık.

(Sebe 10)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Davud'a lütufta bulunduk. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber Allah'ın yüceliğini gösterin" dedik ve ona demir işleme sanatını öğrettik.

(Sebe 10)

Şaban Piriş Meali:

Davud'a katımızdan bir lütuf vermiştik. -Ey dağlar ve kuşlar Davud'la birlikte yönelin. Ona demiri de yumuşatmıştık.

(Sebe 10)

Talat Koçyiğit Meali:

10-11 "Ey dağlar ve kuşlar! Dâvûd'la beraber tesbih edin" diyerek katımızdan Davud'a, lutufta bulunmuş; Ona da "geniş zırhlar yap; dokumasını da sağlam tut" diyerek demiri onun için yumuşatmıştık. (Ey Dâvûd ve ailesi!) Sâlih amel işleyin. Şüphesiz ben, yaptıklarınızı hakkıyle görürüm.

(Sebe 10)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. «Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin» (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.

(Sebe 10)

Ümit Şimşek Meali:

Biz Davud'a tarafımızdan bir lütufta bulunmuştuk. “Ey dağlar ve ey kuşlar, onunla beraber tekrarlayın”(2) dedik. Demiri de onun için yumuşattık.*

(Sebe 10)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, biz, Davud'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.

(Sebe 10)