34. Sebe Suresi / 19.ayet

Buna rağmen onlar nankörlükleri ile “Rabbimiz, seyahat ederken konakladığımız mesafeler arasını uzat!” demeye getirdiler, böylece kendilerine zulmedip yazık ettiler. Biz de onları selin ardından paramparça edip dağıttık ve geçmişin efsanelerine döndürdük. İşte bunda zorluklara direnip sabreden ve nimetlere şükreden kimseler için alınacak nice ibretler vardır.

Bknz: (7/101)(39/27)

Mustafa Çavdar Meali

Sebe 19 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Rabbimiz dediler, gidip geleceğimiz yerlerin aralarını uzaklaştır ve kendilerine zulmettiler, derken onları masala çevirdik, paramparça ettik onları; şüphe yok ki bunda, adamakıllı sabreden ve iyiden iyiye şükreden her kişiye deliller var elbet.

(Sebe 19)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Onlar ise: “Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır, bunları uzaklaştır) ” dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece Biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

(Sebe 19)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onlar ise, bu bereket, güven ve rahatlığı anlayamadılar da: “Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzdaki konakları, birbirinden uzaklaştır” dediler ve böylece kendilerine yazık ettiler. Biz de onları, bu yüzden dillerde dolaşan, destanlara çevirdik ve darmadağın ettik. Kuşkusuz bunda, sıkıntılara göğüs geren ve Allah'a gönülden şükredenler için, alınacak dersler vardır.

(Sebe 19)

Adem Uğur Meali:

Bunun üzerine: Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır, dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları, ibret kıssaları haline getirdik ve onları büsbütün parçaladık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Ahmet Hulusi Meali:

"Rabbimiz, sefer alanımızı uzat - yay" dediler ve nefslerine zulmettiler... Biz de onları anlatılan ibretlikler kıldık ve onları darmadağın ettik... Muhakkak ki bu olayda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette işaretler vardır.

(Sebe 19)

Ahmet Tekin Meali:

Bunun üzerine onlar: “Ey Rabbimiz! Seyahatlerimizde, öğle vakti ve akşamleyin konakladığımız yerler arasındaki mesafeyi uzat” dediler. Kendilerine, birbirlerine yazık ettiler. Biz de onları ibret verici kıssalar haline getirdik. Onları darmadağın ettik. Bunda, çok sabrederek mücadeleye devam eden, çok şükreden herkes için ibretler, uyarılar vardır.*

(Sebe 19)

Ahmet Varol Meali

Ama onlar: "Rabbimiz! Yolculuklarımızın mesafelerini uzaklaştır" dediler ve kendi kendilerine haksızlık ettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve çokça şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Ali Bulaç Meali:

Onlar ise: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır)" dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

(Sebe 19)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Buna karşı onlar: “-Ey Rabbimiz! (çok kâr yapabilmemiz için bulunduğumuz bu şehirle, mal getirdiğimiz o bereketli şehir arasındaki mesafeyi), seferlerimizin arasını uzaklaştır.” dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları, (kendilerinden sonra gelenlerin dillerinde dolaşan) masallara çevirdik ; ve kendilerini (başka yerlere göç suretiyle) darma dağınık ettik. Şübhesiz ki bunda, çok şükreden her sabırlı için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Ali Rıza Sefa Meali:

Buna karşın, "Efendimiz! Yolculuklarımızın arasını uzaklaştır!" dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları söylence yaptık ve tümünü darmadağın ettik. Aslında, işte bunda, çok dirençli olan, çok şükreden herkes için kesinlikle bir gösterge vardır.[363]

363)Bu suredeki beş ayette anlatılan bu öykü, Sebe toplumunun Mekke ve Kudüs kentleri arasında yaptıkları yolculukları ve Marib barajının çökmesinden sonra Sebe toplumunun ülkelerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını anlatan tarih bilgileriyle örtüşmektedir.

(Sebe 19)

Ali Ünal Meali:

Ne var ki, (bu rahatlık ve güvenlik onları şımarttı ve Allah’a,) “Rabbimiz, seyahatlerimizde konaklama yerlerimiz arasındaki mesafeyi artır!” (dediler ve bu manâda işler yaptılar). Ve (işledikleri günahlarla) kendilerine zulmettiler. Neticede Biz onları (geçmişin ibret sahneleri olarak) nesilden nesile anlatılacak bir hikâye haline getirdik ve bölük bölük her tarafa dağıttık. Elbette bunda (Allah’a itaat ve günahlardan kaçınma konusunda ve bu yolda başlarına gelenlere karşı) çok sabırlı, (Allah’ın nimetlerine) çok şükreden kimseler için mesajlar, ibretler vardır.

(Sebe 19)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Fakat onlar: “Ey Rabbimiz! Bizi birbirimizden uzaklaştır” dediler, kendilerine zulmettiler. Biz de onları, (tarihi) efsanelere çevirdik ve onları paramparça ettik. Şüphesiz bunlarda, sabredip şükredenler için önemli belgeler vardır.

(Sebe 19)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onlar, "Ey Rabbimiz!Bizim yolculuk mesafelerimizi uzat!" dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları dillerde dolaşır sözler haline getirdik. Onları tamamen darmadağın ettik. Şüphesiz bunlarda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için dersler vardır.

(Sebe 19)

Bekir Sadak Meali:

Ama onlar: «Rabbimiz! Yolculuklarimizin mesafesini uzak kil» deyip kendilerine yazik ettiler. Biz de onlari efsane yapiverdik, darmadagin ettik. Dogrusu bunlarda, pek sabreden ve cok sukreden kimseler icin dersler vardir.

(Sebe 19)

Besim Atalay Meali:

Dediler ki: «Tanrımız! Yolculuğun konaklarımızı, uzaklaştır sen», zulmetmiş oldular kendilerine, biz onları destan ettik, büsbütün de batırdık, her sabredip şükredene bunda belgeler vardır

(Sebe 19)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar ise (bu bereket, güven ve rahatlığı anlayamadılar da) «Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konaklarını (birbirinden) uzaklaştır» dediler ve böylece kendilerine haksızlık ettiler. Biz de onları bu yüzden dillerde dolaşan masallara çevirdik ve parçalayıp dağıttık. Şüphesiz ki bunda çokça şükredebilen her çok sabırlı kimse için öğütler ve ibretler vardır.

(Sebe 19)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Fakat onlar (İsyankâr bir eda ile): “Ey Rabbimiz! (çok kâr edebilmemiz için bulunduğumuz şehirle, mal getirdiğimiz o şehir arasındaki mesafeyi), seferlerimizin arasını uzaklaştır” dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları, (kendilerinden sonra gelenlerin dillerinde dolaşan) masallara çevirdik ve kendilerini (başka yerlere göç suretiyle) dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ama onlar: "Rabbimiz! Yolculuklarımızın mesafesini uzak kıl" deyip kendilerine yazık ettiler. Biz de onları efsane yapıverdik, darmadağın ettik. Doğrusu bunlarda, pek sabreden ve çok şükreden kimseler için dersler vardır.

(Sebe 19)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlar ise, "Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Diyanet Vakfı Meali:

Bunun üzerine: Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır, dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları, ibret kıssaları haline getirdik ve onları büsbütün parçaladık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Edip Yüksel Meali:

'Rabbimiz, seferlerimizin arası uzaklaştı,' diyerek kendilerine zulmettiler. Sonunda onları darmadağın edip tarihe gömdük. Her sabırlı ve şükreden kişi için bunda dersler vardır.

(Sebe 19)

Elmalılı Orjinal Meali:

Buna karşı onlar "ya rabbena, seferlerimizin arasını uzaklaştır" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve temamen didik didik dağıttık, şübhesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ayetler var

(Sebe 19)

Elmalılı Yeni Meali:

Buna karşı onlar: "Ey Rabbimiz, yolculuklarımızın mesafesini uzaklaştır!" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki, bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.

(Sebe 19)

Erhan Aktaş Meali:

Fakat onlar: "Rabb'imiz! Yolculuk mesafelerimizi uzat.[1]" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları dillerde dolaşan sözler[2] yaptık. Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Kuşkusuz bunda çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin tamamı için kesinlikle ayetler[3] vardır.

1)Verilen nimetlerle yetinmeyerek daha çok kazanmak için, ihtiyaç sahiplerini daha çok soymak için, çok konaklama yerleri ve uzun yolculuklar istediler.
2)Nesilden nesile aktarılan efsane.
3)İşaretler, göstergeler.

(Sebe 19)

Gültekin Onan Meali:

Onlar ise: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç [şehirlerimiz birbirine çok yakındır]" dediler ve kendi nefslerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsaneler[e konu olan bir halk] kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

(Sebe 19)

Hakkı Yılmaz Meali:

Sonra da onlar: “Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır!” dediler ve nefislerine yanlış; kendi zararlarına işler yaparak haksızlık ettiler. Şimdi de Biz onları efsaneler yaptık ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda tüm kendisine verilen nimetlerin karşılığını çokça ödeyen sabreden için elbette alâmetler/göstergeler vardır.

(Sebe 19)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlar: “Rabbimiz! Yolculuklarımızın arasını aç.” dediler ve nefislerine zulmetmiş oldular. Onları (insanların akıbetlerini konuştuğu) masal hâline getirdik ve onları paramparça ettik. Şüphesiz ki bunda, çokça sabreden ve çokça şükreden herkes için ayetler vardır.

(Sebe 19)

Harun Yıldırım Meali:

Bunun üzerine: Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır, dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları, ibret kıssaları haline getirdik ve onları büsbütün parçaladık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Hasan Basri Çantay:

Onlar ise (buna karşı). "Ey Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaşdır" demişler, kendilerine yazık etmişlerdi. İşte biz de onları masallara çeviriverdik. Onları darma dağınık etdik. Şübhesiz ki bunda çok sabır (ve) çok şükreden herkes için elbette ibretler vardır.

(Sebe 19)

Hayrat Neşriyat Meali:

Fakat (onlar:) “Rabbimiz! Seferlerimizin (yolculuk yaptığımız şehirlerin) arasını uzaklaştır!” dediler ve kendilerine zulmettiler; nihâyet onları efsânelere çevirdik ve onları tamâmen parçalanmış olarak darmadağın ettik. Şübhesiz ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ibretler vardır.

(Sebe 19)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından "RAB'bimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır." dediler ve kendi canlarına zulüm ettiler. Derken, onları sözler [efsaneler] yaptık ve onları tamamen parçalanmış toz haline getirdik. Gerçekten, işte bunlarda, çokça sabır eden ve çokça teşekkür eden herkes için mutlaka (arkeolojik) ayetler [kanıtlar] vardır.

(Sebe 19)

Hüseyin Atay Meali:

Ancak "Rabbimiz, yolculuklarımızın arasını uzak yap" deyip kendilerine yazık ettiler. Biz de onları efsane yapıverdik. Darmadağın ettik. Doğrusu bunda çok dirençli olan ve çok şükreden kimseler için dersler vardır.

(Sebe 19)

İbni Kesir Meali:

Fakat onlar dediler ki: Rabbım, yolculuklarımızın arasını uzaklaştır. Ve kendi öz nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsaneler kılıverdik, darmadağınık ettik. Muhakkak ki bunda; çok sabreden ve çok şükreden herkes için ayetler vardır.

(Sebe 19)

İlyas Yorulmaz Meali:

Dediler ki “Rabbimiz! Bizim seyahat ettiğimiz yollarımızdan, o helak olmuş toplumları uzak tut” (Onları görmek istemiyoruz) diyerek kendi nefislerine zulmettiler. Bizde onları darmadağınık bir hale getirip cezalandırmak suretiyle, onları efsane haline getirdik. Bu olaylarda, sabredip şükredenler için alınacak ibret sahneleri var.

(Sebe 19)

İskender Ali Mihr Meali:

Fakat onlar: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzak kıl." dediler. Ve kendilerine zulmettiler. Böylece onları (nesilden nesile anlatılan) "hadîs" kıldık Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin hepsi için elbette ayetler (ibretler) vardır.

(Sebe 19)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Oysaki onlar: «Ey çalabımız! Konak yerlerimizin arasını uzaklaştır» dediler. Böylece kendilerine kıydılar. Biz de onların varlıklarını bir masala döndürdük. Kendilerini darma dağın ettik. Bunda çok katlanan, çok şükreden bütün insanlar için kesin belgeler vardır.

(Sebe 19)

Kadri Çelik Meali:

Bunun üzerine onlar ise, “Rabbimiz, yolculuklarımızın arasını aç” dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsane kıldık (dillere düşürdük) ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

(Sebe 19)

Mahmut Kısa Meali:

Fakat onlar, aralarında zulüm ve haksızlığı yaygınlaştırarak, lisan-ı hal ile âdetâ, “Ey Rabb’imiz, yol güzergâhı üzerinde bulunan konaklarımız arasındaki mesafeyi uzat. Artık mesafeler çok kısa kalıyor. Şimdiki haliyle bunu herkes yapabilir. Biz güçlü, kuvvetli, her türlü imkana sahip insanlarız. Daha uzun mesafelere, daha büyük işlere lâyığız!” diyerek şımardılar. Büyüklük tasladılar. Kendilerine yazık ettiler. Biz de onları paramparça edip Arabistan’ın dört bir yanına dağıtarak, bir zamanlar dillere destan Sebe ülkesini, artık unutulmuş bir efsaneye dönüştürdük. Hiç kuşkusuz bunda, musîbetler karşısında isyan etmeyip sabreden ve nîmetler karşısında şımarmayıp şükreden kimseler için nice ibret dersleri vardır.

(Sebe 19)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Ey Rabbimiz, sefer yerlerimizin arasını aç. (Beldelerimiz birbirine yakındır)" dediler. Seçtikleri duada kendilerine zulmettiler. Böylece onları efsane yaptık, darmadağın oldular. En gerçek şey şudur ki: Çok sabreden ve şükreden herkes için alınacak hayli ibretler vardır.

(Sebe 19)

Mehmet Türk Meali:

Ama onlar: “Ey Rabbimiz! Yolculuklarımızın arasını uzaklaştır.”1 diyerek kendi kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssaları haline getirdik ve onları darmadağın ettik. Şüphesiz bunda, çok sabreden2 ve çok şükreden herkes için ibretler vardır.*

(Sebe 19)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Şükredecekleri yerde) onlar, “Ey Rabbimiz! Yolculuklarımızı uzun kıl,” dediler. Onlar kendilerine zulmettiler. Biz (de) onları (eski zamanların) hikâyelerine çevirdik ve paramparça ettik. (Hz. Süleyman (a.s.) döneminde, Yemen de dahil olmak üzere tüm Arabistan kendisine tabiydi. Ancak ondan sonra bu yerleşimler mahvoldu ve onlar arasındaki yolculuklar da zorlaştı. Böylece onlar yok olup gittiler ve birer hikâye olarak anılmaya başlandılar.) Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden (kimse) için (birçok) deliller vardır.

(Sebe 19)

Muhammed Esed Meali:

Buna rağmen onlar, "Rabbimiz seyahat menzillerimiz arasındaki mesafeyi uzattı!" dediler. Ve böylece kendi kendilerine zulmetmiş oldular. Biz de bunun üzerine onları (geçmişin) efsane(lerinden biri)si haline döndürdük ve darmadağın ettik. Kuşkusuz bunda, sıkıntılara göğüs geren ve (Allah'a) gönülden şükredenler için alınacak dersler vardır.

(Sebe 19)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Buna karşı onlar: "Ey rabbimiz, yolculuklarımızın mesafesini uzaklaştır!" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve büsbütün dağıttık. Kuşkusuz ki, bunda çok şükreden ve çok sabreden herkes için elbette ibretler vardır.

(Sebe 19)

Mustafa Çavdar Meali:

Buna rağmen onlar nankörlükleri ile “Rabbimiz, seyahat ederken konakladığımız mesafeler arasını uzat!” demeye getirdiler, böylece kendilerine zulmedip yazık ettiler. Biz de onları selin ardından paramparça edip dağıttık ve geçmişin efsanelerine döndürdük. İşte bunda zorluklara direnip sabreden ve nimetlere şükreden kimseler için alınacak nice ibretler vardır.

Bknz: (7/101) - (39/27)

(Sebe 19)

Mustafa Çevik Meali:

18-20 Oysa Biz, Sebe halkına bu helakten önce bereketli ve mübarek kıldığımız şehirler arasında, birbirlerine yakın, birbirlerini görebilen beldeler de kurdurup, rahatça, güven içinde gece gündüz gidip gelerek de birbirinizden istifade edip, doğruya yönelin demiştik. Fakat onlar bu imkânlardan yüz çevirerek, “Rabbimiz bizi birbirimizden uzaklaştır, aramızdaki mesafeleri uzat.” demeye başlayıp, kendi kendilerine zulmettiler. Hâlbuki yakın olmanın nimetlerinden yararlanarak Rablerine nankörlükten birbirlerini koruyabilirlerdi. Fakat onlar bundan yüz çevirdiler, Biz de onları efsanelere konu olan bir azapla cezalandırıp darmadağın ettik. Sebe halkının kıssasında öğüt almak isteyenler için ibretler vardır. Bundan ancak Rablerinin verdiği nimetler üzerinde düşünen ve Allah’a karşı sorumluluk hissedenler ibret alırlar. Böylece İblis’in insanoğlunu yoldan çıkaracağına dair yemini, Sebe Halkı üzerinde de gerçekleşmiş oldu. Nitekim içlerinden pek az mü’min dışında hepsi İblis’e uydu.

(Sebe 19)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Buna rağmen onlar "Rabbimiz! Sefer menzillerimiz arasındaki mesafeyi uzat!" de(meye getir)diler ve böylece kendilerine zulmetmiş oldular. Bunun üzerine biz de onları geçmişin efsanelerine döndürdük ve param parça edip dağıttık. Hiç şüphesiz bütün bunlarda, derin bir şükran duygusuyla O'na kutllukta direnen herkes için mutlaka alınacak dersler vardır.

(Sebe 19)

Osman Okur Meali:

Buna karşın onlar : "Ey Rabbimiz, daha çok, daha uzak yerler isteriz" diyerek kendilerine yazık ettiler. Bizde onları darmadağın ederek (kendilerin den sonra gelenlerin dillerinde dolaşan) masallara çevirdik. Bu olayda şükretmesini bilen her kanaatkar için nice ders vardır. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

(Sebe 19)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Fakat onlar: «Rabbimiz! Bizim seferlerimiz arasını uzaklaştır» dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları dillere destan ettik ve onları büsbütün parçalamakla parçaladık. Şüphe yok ki, bunda herbir sabreden, şükreyleyen için elbette ibretler vardır.

(Sebe 19)

Ömer Öngüt Meali:

"Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır. " dediler ve onlar kendilerine yazık ettiler. Biz de onları bu yüzden efsane yapıverdik ve onları darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden ve çok şükreden kimseler için âyetler (ibretler) vardır.

(Sebe 19)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Rabbimiz yolumuzu uzattı!” dediler. Kendilerine yazık etmiş oldular. Biz de onları yerle bir ettik. Sonrakilere bir efsane yaptık! Sabırlı ve şükürlü kimseler için bunda ibretler vardır.

(Sebe 19)

Sadık Türkmen Meali:

“Rabbimiz seferlerimizin arasındaki mesafeyi uzat” dediler. (Ülkelerini genişletmek için fetihlere giriştiler). Böylece kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve onları darmadağın ettik! Şüphesiz bunda ibretler vardır. Çok sabreden, çok şükreden herkes için!

(Sebe 19)

Seyyid Kutub Meali:

Fakat onlar «Ey Rabbimiz! Seferlerimizi uzun aralıklı yap!» diyerek kendilerine yazık ettiler. Bunun üzerine onları dillere düşürdük, toplumlarını parçalayarak öteye beriye dağıttık. Hiç kuşkusuz sabırlıların ve şükredenlerin bu olaylardan çıkaracakları bir çok dersler vardır.

(Sebe 19)

Suat Yıldırım Meali:

Fakat onlar: "Ya Rabbena, seferlerimizin arasını uzaklaştır (şehirlerimiz birbirine çok yakın, bunların arasını uzat, daha uzun mesafelere gidelim, ülkemizi genişlet)" diye dua ettiler ve böylece kendilerine yazık ettiler. Biz de onları dillere destan olan, hayret ve ibretle bahsedilen masal haline getirdik, başka yerlere göç etmeleri suretiyle darmadağın ettik. Bunda elbette çok sabırlı, çok şükürlü olan kimselerin alacakları hayli ibretler vardır.

(Sebe 19)

Süleyman Ateş Meali:

"Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır (şehirlerimiz birbirine çok yakın, bunlarını arasını uzat da daha uzun mesafelere gidelim)" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik, onları darmadağın ettik. Şüphesiz bunda, sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Ama onlar, kendilerini yanlış işlere soktukları halde "Sahi Rabbimiz, yolculuklarımızın arasını daha da uzat" diye dua ediyorlardı. Biz de onları darmadağın ederek sırf hikayeleri anlatılan kişiler haline getirdik. Bunda, çok sabreden ve çok şükreden kimseler için dersler vardır.

(Sebe 19)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Buna rağmen, kendilerine yazık ederek: "Biz daha uzak yerlere gitmek istiyoruz" dediler. Biz de onları darmadağın ederek efsane haline getirdik. Doğrusu bunda, çok sabreden ve çok şükreden kimselerin alacağı dersler vardır.

(Sebe 19)

Şaban Piriş Meali:

- Rabbimiz, yolculuklarımızın mesafesini uzaklaştır, dediler. Kendi kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsane haline getirdik, darmadağın ettik. İşte bunda her sabırlı ve şükür eden kimse için bir ibret vardır.

(Sebe 19)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlar, "Rabbımız! Yolculuklarımızın mesâfesini uzat" demişler ve böylece kendilerine zulmetmişlerdi. Biz de onları efsane haline getirmiş ve darmadağın etmiştik. İşte bunda, bütün sabredenler ve şükredenler için ibretler vardır.

(Sebe 19)

Tefhimul Kuran Meali:

Onlar ise: «Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır)» dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Hiç şüphe yok bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

(Sebe 19)

Ümit Şimşek Meali:

Fakat onlar “Rabbimiz, konaklarımızın arasını uzat” dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları darmadağın edip dillere düşürdük. Çok sabredip çok şükretmesini bilen herbir kul için bunda ibretler vardır.

(Sebe 19)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ama onlar, tutup şöyle dediler: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır!" Böylece kendilerine zulmettiler de biz de onları efsaneler haline getirdik; hepsini darmadağın ettik. İşte bunda, gereğince sabreden, yeterince şükreden herkes için elbette ibretler vardır.

(Sebe 19)