34. Sebe Suresi / 53.ayet
Sebe 53 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Ve gerçekten de önce ona kafir olmuşlardı ve uzak bir yerdeyken gizli şeye dair dillerine geleni söylüyorlardı.
(Sebe 53)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Oysa daha önce Onu (Kur’an’ı ve Resulüllah’ı) kesinlikle inkâr ediyorlardı; ve onlar uzak bir yerden (asılsız ihtimallerle tahmin yürütüyor) gayba (görünmeyen karanlıklara taş) atıp duruyorlardı (İslam’a dil uzatıyorlardı).
(Sebe 53)Abdullah Parlıyan Meali:
Halbuki daha önce, dünyada Allah'ı, peygamberi, kitabı inkâr etmişlerdi, insan kavrayışının ötesindeki bazı şeylere yani cennet, cehennem, mahşer ve hesaba dil uzatıyorlardı.
(Sebe 53)Adem Uğur Meali:
Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Ahmet Hulusi Meali:
Daha önce o hakikati inkar etmişlerdi! Hakikatten uzak olarak, gaybları hakkında ileri geri atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Ahmet Tekin Meali:
Halbuki, daha önce, hakkı inkârda ısrar etmişlerdi. Uzak bir yerden gaybla, duyu ve bilgi alanı ötesiyle ilgili tahmin yürütüyorlar, mesnetsiz ileri-geri konuşuyorlardı.*
(Sebe 53)Ahmet Varol Meali
Daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı. [4]*
(Sebe 53)Ali Bulaç Meali:
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı).
(Sebe 53)Ali Fikri Yavuz Meali:
Halbuki daha önce (dünyada) O'nu= Hz. Peygamberi inkâr etmişlerdi; ve bilmedikleri şeye haktan uzak olarak lâf atıp duruyorlardı; (Peygamber için sihirbazdır, şairdir, kâhindir diyorlardı).
(Sebe 53)Ali Rıza Sefa Meali:
Zaten daha önce, Onu inkar etmişlerdi ve gizli gerçekler hakkında uzaktan atıp duruyorlardı.
(Sebe 53)Ali Ünal Meali:
Gerçek şu ki, onu önceden, (inanmaları gereken zamanda) inkâr etmişlerdi; ve çok uzak bir mevkiden, tamamen gayb olan (Âhiret’e) atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Bahaeddin Sağlam Meali:
Çünkü daha önce (ona yakın iken,) onu inkâr etmişlerdi. Çok uzak bir yerden, (tahminlerle) gayba taş atıyorlardı.
(Sebe 53)Bayraktar Bayraklı Meali:
Onlar, bu duruma düşmeden önce inkar etmişler, bilmeden uzaktan taş atmışlardı.
(Sebe 53)Bekir Sadak Meali:
Oysa onu daha once inkar etmisler, uzak bir yer olan dunyadan gorunmeyene dil uzatmislardi.
(Sebe 53)Celal Yıldırım Meali:
Halbuki daha önce onu inkâr etmişler, uzak yerden gaybe taş atmışlar (bilmedikleri şeye dil uzatmışlardı.
(Sebe 53)Cemal Külünkoğlu Meali:
Hâlbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi. O zaman insan kavrayışının ötesindeki (ahiret) hakkında uzaktan laf atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Diyanet İşleri Eski Meali:
Oysa onu daha önce inkar etmişler, uzak bir yer olan dünyadan görünmeyene dil uzatmışlardı.
(Sebe 53)Diyanet İşleri Yeni Meali:
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi ve uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Diyanet Vakfı Meali:
Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Edip Yüksel Meali:
Halbuki daha önce onu yalanlamışlardı. Bilgileri olmayan konularda uzaktan atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Elmalılı Orjinal Meali:
Halbuki evvel ona küfretmişlerdi, uzak yerden gaybe taş atıyorlardı
(Sebe 53)Elmalılı Yeni Meali:
Oysa daha önce O'na küfretmişlerdi, uzak yerden gaybe taş atıyorlardı.
(Sebe 53)Erhan Aktaş Meali:
Oysaki daha önce onu[1] kesin olarak yalanlamışlardı. Uzak bir yerden[2] gayb[3] hakkında atıp tutuyorlardı.
1)Vahyi, hesap gününü.
2)Dünyadayken.
3)Ahiret hayatının varlığı hakkında.
Gültekin Onan Meali:
Oysa daha önce ona küfretmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı).
(Sebe 53)Hakkı Yılmaz Meali:
Hâlbuki daha önce dünyada O'nu kesin olarak bilerek reddetmişlerdi/ O'na inanmamışlardı. Uzak bir yerden boşa atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak yerden gaybı taşlayıp duruyorlar. (Dünyaya dönüp, tekrar iman etmeyi istemeleri, onların bilgisizlik içinde gaybı taşladıklarını ve çaresizliklerini gösterir.)
(Sebe 53)Harun Yıldırım Meali:
Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Hasan Basri Çantay:
Halbuki daha evvel ona küfretmişlerdi. Uzak bir yerden gaybe atıb tutuyorlardı.
(Sebe 53)Hayrat Neşriyat Meali:
Hâlbuki daha önce onu gerçekten inkâr etmişlerdi. Ve uzak bir yerden gayba (taş)atıyor (bilmeden ileri geri konuşuyor)lardı.
(Sebe 53)Hubeyb Öndeş Meali: /
(52-53) "Ona inandık" dediler. Çok uzak bir yerden [inancı] elde etmek kendileri için nasıl (mümkün) olur ki? Halbuki daha önceden onun [Hak olduğu gerçeğini] örtüp göz ardı etmişlerdi. Çok uzak bir yerden gayb'ı [bilinmeyeni] atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Hüseyin Atay Meali:
Oysa onu daha önce inkâr etmişler, uzak bir yerden görülmeyene dil uzatıyorlardı.
(Sebe 53)İbni Kesir Meali:
Halbuki daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)İlyas Yorulmaz Meali:
Halbuki daha önceden Allah'ı inkar edip, hiçbir bilgileri olmadığı halde, gayb (dirilme ve hesap günü) hakkında yalanlamalarda bulunuyorlardı.
(Sebe 53)İskender Ali Mihr Meali:
Ve daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden (dalâletten) gayba (lâf) atıyorlardı.
(Sebe 53)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
Oysaki bundan önce Onu tanımamışlardı. Görmeden, bilmeden uzaktan uzağa Onu çekiştirip durmuşlardı.
(Sebe 53)Kadri Çelik Meali:
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi; onlar uzak bir yerden (dünyadan) gayb (ahiret) hakkında atıp tutuyorlardı (yalanlıyorlardı).
(Sebe 53)Mahmut Kısa Meali:
Oysa daha önce fırsat varken onu inkâr etmişlerdi! Tâ uzaklardan, nasıl da âhiret hakkında câhilce atıp tutuyorlardı!
(Sebe 53)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Eh zaten daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir mekandan gayb için atıp tutuyorlardı onlar.
(Sebe 53)Mehmet Türk Meali:
Oysa daha önce onlar, o (âhireti) inkâr ediyorlar ve uzaktan ğayba dil uzatıyorlardı.
(Sebe 53)Muhammed Celal Şems Meali:
Oysa daha önce onu reddetmişlerdi. Onlar, uzakta gizli (bir yerden,) kafadan (uydurulmuş boş itirazlar) ileri sürecekler.
(Sebe 53)Muhammed Esed Meali:
Halbuki önceleri hakikati inkara kalkışmışlar ve insan kavrayışının ötesindeki bazı şeylere uzaktan dil uzatmışlardı.
(Sebe 53)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir yerden, bilgileri olmayan bir konuda atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Mustafa Çavdar Meali:
Oysaki onlar bu gerçekler karşısında yalana sarılmış. Dünya gibi uzak bir mesafeden ahirete dil uzatıyorlardı. (Sebe 53)Mustafa Çevik Meali:
50-54 De ki: “Şayet ben bildirilen doğrulardan saparsam kendime zulmetmiş, zarar vermiş olurum. Rabbimin davetine uyarsam, ancak o zaman doğru yolu bulmuş olurum. Allah kuluna şah damarından daha yakındır ve O her şeyi işitir.” Sen Allah’ın âyetlerine kulağını tıkayıp aklını kullanmayanların Kıyamet Günü kıskıvrak yakalandıkları zaman ki korkuyla nasıl büzüldüklerini, kaçacak yer bulamayıp da perişan olduklarını bir görsen! İşte O Gün: “Biz peygamberlerin Allah adına yaptıkları davete inandık.” diyecekler. Fakat asıl inandık, iman ettik demeleri gereken dünya, artık onlardan çok uzakta kalmıştır. Bu Gün iman etmelerinin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır. Hâlbuki onlar hakikate sırtlarını dönmüş, umursamazlıktan gelmişlerdi. Şimdi bunlar kendilerinden öncekiler gibi dünyaya geri döndürülüp O’na yönelmenin arzusu ile yalvaracaklar, fakat artık dünyaya dönüş ile aralarına aşılması imkânsız bir set çekilmiştir.
(Sebe 53)Mustafa İslamoğlu Meali:
Oysa ki onlar daha önceden inkar etmişler ve (dünya gibi) uzak bir noktadan (ahiret gibi) idraki aşan bir gerçeğe dil uzatmışlardı.
(Sebe 53)Osman Okur Meali:
Hâlbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi. O zaman insan kavrayışının ötesindeki (ahiret) hakkında uzaktan laf atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Halbuki, O'nu evvelce inkar etmişlerdi ve gayba uzak bir yerden taş atıyorlardı.
(Sebe 53)Ömer Öngüt Meali:
Halbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Sadık Türkmen Meali:
Halbuki, daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayba taş atıp duruyorlardı.
(Sebe 53)Seyyid Kutub Meali:
Vaktiyle onu inkâr etmişlerdi, o zaman uzaktan karanlığa taş atıyorlardı.
(Sebe 53)Suat Yıldırım Meali:
Halbuki daha önce onu inkar etmişlerdi ve uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı!
(Sebe 53)Süleyman Ateş Meali:
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak yerden görülmeyene taş atıyorlardı.
(Sebe 53)Süleymaniye Vakfı Meali:
Oysa daha önce görmezlikten gelerek[1] uzakça bir yerden karanlığa taş atıyorlardı[2].
1) kendilerini gerçeğe kapatarak
2) boş işlerle uğraşıyorlardı
Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Oysa daha önce hakikati inkar etmiş ve gayba uzaktan dil uzatmışlardı.
(Sebe 53)Şaban Piriş Meali:
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir yerden atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Talat Koçyiğit Meali:
Oysa önceden O'nu inkâr etmişlerdi. Uzak yerden gayba taş atıyorlardı,
(Sebe 53)Tefhimul Kuran Meali:
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı).
(Sebe 53)Ümit Şimşek Meali:
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi; o zaman gayb âlemi hakkında uzaktan uzağa atıp tutuyorlardı.
(Sebe 53)Yaşar Nuri Öztürk Meali
Daha önce inkar etmişlerdi onu. Gayba taş atıp duruyorlardı o uzak yerden.
(Sebe 53)