10. Yunus Suresi / 97.ayet

Zira onlar hakikatin her türlü belgesi kendilerine gelse bile can yakıcı azabı görene kadar iman etmezler.

Bknz: (32/12)

Mustafa Çavdar Meali

Yunus 97 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Kendilerine her çeşit deliller, mucizeler gösterilse de elemli azabı görmedikçe.

(Yunus 97)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Onlara her (türlü) ayet (ve mucize) getirilse bile, acı azabı görünceye kadar (inkâr ve isyan içinde bocalayacaklardır).

(Yunus 97)

Abdullah Parlıyan Meali:

Kendilerine her türlü kanıtlayıcı belge gelse bile, çok can yakıcı azabı gözleriyle görünceye kadar iman etmezler. Azabı görünce iman ettik derler, ama imanları onlara bir fayda sağlamaz.

(Yunus 97)

Adem Uğur Meali:

Kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır.

(Yunus 97)

Ahmet Hulusi Meali:

İsterse onlara bütün mucizeler gelsin (yine de iman etmezler)... Acı azabı görünceye kadar!

(Yunus 97)

Ahmet Tekin Meali:

Onlara Allah'ın varlığına, birliğine, kudretine, kulluğa, İslâm'a giden yolu gösteren bütün mûcizeler birden gelse, can yakıp inleten müthiş azâbı görünceye kadar iman etmeyecekler.*

(Yunus 97)

Ahmet Varol Meali

Kendilerine bütün ayetler gelse bile! Acıklı azabı görmedikleri sürece (iman etmezler).

(Yunus 97)

Ali Bulaç Meali:

Onlara her ayet getirilse bile.. Acı azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onlara bütün mûcizeler gelse bile; tâ acıklı azabı görecekleri ana kadar...

(Yunus 97)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onlara tüm mucizeler gelse bile; acı bir cezayı görünceye dek.

(Yunus 97)

Ali Ünal Meali:

Onlara her türlü delil ve mucize de gelmiş olsa bile. Meğer ki, o pek acı azabı görmüş olsunlar.

(Yunus 97)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar elem verici azabı görmedikçe, bütün ayet (ve belgeler) onlara gelse de (inanmayacaklardır. Onun için sen bunların inad ve temerrüdlerine bakıp şüpheye düşme.)

(Yunus 97)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onlara bütün ayetler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmazlar.

(Yunus 97)

Bekir Sadak Meali:

(96-97) Dogrusu Rabbinin soz verdigi azabi hak edenler, can yakici azabi gorene kadar kendilerine her turlu belge gelse bile inanmazlar.

(Yunus 97)

Besim Atalay Meali:

Yunus'un ulusundan başka, hiçbir ulus yoktur ki, horlatıcı azabı görünce, inan getirip, inanları fayda vere, bunlar inan ettiğinde, dünya dirliğinde üzerlerinden horluk azabını kaldırmış idik, bir zaman onları da dünya dirliğinde faydalandırdık

(Yunus 97)

Celal Yıldırım Meali:

(96-97) Onlar ki haklarında Rabbin sözü gerçekleşti, kendilerine her türlü âyet (belge ve mu'cize) de gelse, elem verici azabı görmedikçe (emin olunuz ki) inanmazlar .

(Yunus 97)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onlara her türlü ayet gelse bile elem verici azabı görünceye kadar (inanmazlar).

(Yunus 97)

Diyanet İşleri Eski Meali:

96,97. Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü belge gelse bile inanmazlar.

(Yunus 97)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(96-97) Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar.

(Yunus 97)

Diyanet Vakfı Meali:

96, 97. Gerçekten haklarında Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar, kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır.

(Yunus 97)

Edip Yüksel Meali:

Onlara her çeşit mucize gelse bile, acı azabı görünceye kadar (inanmazlar).

(Yunus 97)

Elmalılı Orjinal Meali:

Velevse kendilerine her ayet gelmiş olsun, ta o elim azabı görecekleri ana kadar

(Yunus 97)

Elmalılı Yeni Meali:

(evet imana gelmezler) -kendilerine her türlü mucize gelse bile- o acı azabı görecekleri ana kadar.

(Yunus 97)

Erhan Aktaş Meali:

Onlara, her türlü ayet[1] gelse bile yine de can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar.

1)Mucize, kanıt, gösterge.

(Yunus 97)

Gültekin Onan Meali:

Onlara her ayet getirilse bile... Acı azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

Hakkı Yılmaz Meali:

(96,97) Şüphesiz, şu, aleyhlerinde Rabbinin Kelime'si hak olmuş olan kimseler, kendilerine bütün alâmetler/göstergeler hep birden gelse, yine de o acıklı azabı görünceye kadar iman etmezler.

(Yunus 97)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlara tüm ayetler de gelmiş olsa (sonuç değişmez). Can yakıcı azabı görünceye kadar (iman etmezler).

(Yunus 97)

Harun Yıldırım Meali:

Onlara her ayet getirilse bile... Acı azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

Hasan Basri Çantay:

(96-97) Üzerlerine Rabbinin kesilmesi hak olmuş bulunanlar (yok mu?) onlar, velev kendilerine her (hangi bir) ayet gelmiş olsun, acıklı bir azab görecekleri (zama) na kadar iman etmezler.

(Yunus 97)

Hayrat Neşriyat Meali:

96,97. Muhakkak ki üzerlerine Rabbinin (azab) sözü (hükmü) hak olanlar, kendilerine bütün âyetler gelmiş olsa bile, o (pek) elemli azâbı görünceye kadar (isyanları sebebiyle) îmân etmezler.(3)*

(Yunus 97)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(96-97) Gerçekten, kendilerine RAB'binin kelimesi hak olmuş [kesinleşmiş] olanlar -kendilerine her bir ayet [kanıt] gelse bile- can yakıcı azabı görünceye kadar inanmazlar.

(Yunus 97)

Hüseyin Atay Meali:

(96-97) Doğrusu, Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, her türlü belge onlara gelse bile acıklı azabı görene kadar inanmazlar.

(Yunus 97)

İbni Kesir Meali:

Onlara her türlü ayet gelse bile elem verici azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlara tüm mucizeler gelse, hatta acıklı azabı görseler de (iman etmezler).

(Yunus 97)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve eğer onlara bütün âyetler gelse bile, elîm azabı görene kadar (onlar mü’min olmazlar - âyet 96).

(Yunus 97)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Allah'ın bütün belgeleri gelmiş olsa bile, acıklı azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

Kadri Çelik Meali:

Kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar (iman etmezler).

(Yunus 97)

Mahmut Kısa Meali:

Hakikati tüm berraklığıyla gösteren her türlü mûcize önlerine konulsa bile, yine de inkârda diretecekler; ta ki,son nefeslerini verirken o can yakıcı azâbı kendi gözleriyle görünceye kadar! Fakat böyle bir imanın da faydası olmayacaktır.

(Yunus 97)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nitekim onlar, her türlü ayet getirilse bile çetin azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

Mehmet Türk Meali:

İşte onlara; acıklı azapla karşılaşacakları zamana kadar, ne tür mûcize getirirsen getir, (onlar asla îman etmezler.)

(Yunus 97)

Muhammed Celal Şems Meali:

Kendilerine her türlü mucize gelse bile, acı azabı görmeden (asla inanmayacaklar.)

(Yunus 97)

Muhammed Esed Meali:

Kendilerine her türlü kanıtlayıcı belge gelse bile, ta ki (öte dünyada kendilerini bekleyen) o çok can yakıcı azabı gözleriyle görünceye kadar...

(Yunus 97)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Can yakıcı azabı görene kadar, kendilerine her türlü kanıt gelse bile inanmazlar.

(Yunus 97)

Mustafa Çavdar Meali:

Zira onlar hakikatin her türlü belgesi kendilerine gelse bile can yakıcı azabı görene kadar iman etmezler.

Bknz: (32/12)

(Yunus 97)

Mustafa Çevik Meali:

96-98 Böyleleri kendilerine gerçeğin her türlü delili ve mucizesi gösterilse bile yine de inanmazlar ta ki can yakıcı azap ile karşılaşıncaya kadar. Keşke azap başlarına gelmeden, yaratılış sebepleri olan hayat tarzına dönselerdi! Yunus’un kavmi dışında, davete önce karşı çıkıp, sonra da azapla karşılaşacaklarını akledip ilahi nizama sarılan başka bir toplum çıkmadı. Onlar Allah adına yapılan davet ile yaşamaya dönünce, Biz de onları dünya hayatlarında zelil ve perişan olacakları azaptan kurtardık ve onlara bu süre içinde hidayet üzere yaşamanın, gücünü, şerefini ve mutluluğunu tattırıp nimetlerimizden bolca yararlandırdık.

(Yunus 97)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İsterse hakikatin her tür belgesi (ayaklarına kadar) gelmiş olsun: ta ki can yakıcı azabı görünceye kadar...

(Yunus 97)

Osman Okur Meali:

(96-97) Gerçekten haklarında Rabbinin sözü (firavun gibi dünyada iken helak hükmü) sabit olanlar, kendilerine (istedikleri) her türlü ayet (mucizeler) gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır.

(Yunus 97)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Velev ki, onlara her âyet gelsin. Pek acıklı azabı görünceye kadar (küfürlerinde devam ederler).

(Yunus 97)

Ömer Öngüt Meali:

Kendilerine (istedikleri) bütün âyetler (mucizeler) gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar (inanmazlar).

(Yunus 97)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kendilerine her türlü ayet de gelse ‘inanmamakta direnirler’. Can yakıcı azabı görünceye kadar!

(Yunus 97)

Sadık Türkmen Meali:

Bütün ayetler onlara gelmiş olsa bile, acı azabı görünceye kadar!

(Yunus 97)

Seyyid Kutub Meali:

Onlara bütün uyarıcı mesajlar gelse bile. Ancak acıklı azabı görünce iman ederler.

(Yunus 97)

Suat Yıldırım Meali:

(96-97) (Kafir olarak ölüp cehenneme gideceklerine dair) haklarında Rabbinin hükmü kesinleşmiş olanlar, her türlü mucize de önlerine gelse, gayet acı azabı görmedikçe iman etmezler.

(Yunus 97)

Süleyman Ateş Meali:

Onlara bütün ayetler gelmiş olsa bile, acı azabı görünceye kadar (inanmazlar).

(Yunus 97)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bütün mucizeler(ayetler) önlerine gelse bile acıklı azabı görünceye kadar böyle gider.

(Yunus 97)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(96-97) Kendilerine her türlü âyet gelse bile, haklarında Rabbinin hüküm verdikleri, can yakıcı azabı görünceye kadar iman etmez.

(Yunus 97)

Şaban Piriş Meali:

Can yakıcı azabı görene kadar, kendilerine her türlü belge gelse bile...

(Yunus 97)

Talat Koçyiğit Meali:

96-97 Üzerlerine Rabbının (azâb) sözü gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelmiş olsa bile, o acı azabı görmedikçe, yine de îman etmezler.

(Yunus 97)

Tefhimul Kuran Meali:

Onlara her ayet getirilse bile.. Acıklı azabı görünceye kadar.

(Yunus 97)

Ümit Şimşek Meali:

Onlara her türlü âyet gelecek olsa bile, o acı azabı görmedikçe sana inanmazlar.

(Yunus 97)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Tüm ayetler onlara gelse bile. Ta, o korkunç azabı görünceye kadar...

(Yunus 97)