39. Zümer Suresi / 9.ayet

Yoksa böyle biri ile geceleri kâh secdeye kapanarak kâh kıyamda durarak ibadetle meşgul olan, ahiret endişesi taşıyan ve Rabbinin rahmetini ümit eden kimse bir olur mu? Hiç bu bilince sahip olanlarla olmayanlar bir olur mu? Ne var ki bunu ancak temiz akıl sahipleri düşünebilirler.

Bknz: (25/64)(38/28)

Mustafa Çavdar Meali

Zümer 9 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Hiç o, ahiretten sakınarak ve Rabbinin rahmetini umarak geceleri secde eden, kıyamda bulunan ve böylece itaat ve ibadet eden kişiye benzer mi? De ki: Eşit olur mu bilenlerle bilmeyenler? Bunu ancak aklı başında olanlar düşünür, bundan ancak onlar öğüt alır.

(Zümer 9)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Şimdi bunlar mı hayırlıdır, yoksa) Gece yarıları kalkıp namaz için kıyama duran ve secdeye varanlar, canu gönülden itaat edip ahiretten korkan ve Rabbinin (rızasını ve) rahmetini umanlar mı? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler (ilim sahibi kimselerle cahiller) bir olur mu? Şüphesiz, ancak temiz akıl sahipleri düşünüp öğüt alır.”

(Zümer 9)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bu tip kimseler mi hayırlıdır, yoksa gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman kimse mi hayırlıdır?” De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bu gerçeği ancak kavrama yeteneği olanlar anlar ve hatırlarlar.”

(Zümer 9)

Adem Uğur Meali:

Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.

(Zümer 9)

Ahmet Hulusi Meali:

(Böylesi mi) yoksa gecenin bir kısmında kalkıp secdeyi yaşayan ve (Kayyum'un varlığıyla) kaim olarak, sonsuz geleceğin gereklerine hazırlanan; Rabbinin (hakikatindeki Esma kuvvelerinin) Rahmetini (çeşitli özelliklerini açığa çıkarmayı) uman mı? De ki: "Hiç bilenler ile bilmeyenler eşit olur mu? Sadece derin düşünebilen akıl sahipleri bunu anlayabilir. "

(Zümer 9)

Ahmet Tekin Meali:

Yoksa inkâr eden, kâfir, gecenin bir kısım vakitlerinde, ilerleyen saatlerinde kalkan, secdeye kapanarak, uzun uzun kıyamda durarak, sorumluluk şuuruyla namaz kılan, saygıda kusur etmeyen, âhireti, ebedî hayatı hesaba katarak dikkatli ve uyanık davranan, Rabbinin rahmetini uman kimse gibi mi olur? “Hiç bilenlerle, bilerek ibadet edenlerle, bilgi toplumlarıyla, bilmeyenler, bilgiden yoksun olan toplumlar bir olur mu?” de. Ancak akıl ve vicdan sahipleri bunları düşünüp ibret alır.*

(Zümer 9)

Ahmet Varol Meali

Yoksa o, gece saatlerinde secde ederek ve ayakta durarak ibadet eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini uman gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar."*

(Zümer 9)

Ali Bulaç Meali:

Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünürler."

(Zümer 9)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Kâfir mi hayırlıdır), yoksa ahiretin azabından korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak, o gece saatlerinde kalkıp secde ve kıyam halinde ibadet eden mi? (Ey Rasûlüm, onlara) de ki; “- Hiç bilenlerle bilmiyenler bir olur mu?” Ancak gerçek akıl sahibleri anlar (öğüd alır).

(Zümer 9)

Ali Rıza Sefa Meali:

Gece boyunca secde eden ve ayakta duran, sonsuz yaşamın bilincinde olan ve Efendisinin rahmetini dileyerek boyun eğen kişiyle, kim aynı olur? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak sağduyulu olanlar öğüt alırlar!"

(Zümer 9)

Ali Ünal Meali:

Böyle biri, gece saatlerinde Allah karşısında boyun büküp ibadete duran, secde edip kıyamda kalan, Âhiret’ten endişe eden ve Rabbisinin rahmetini uman (mü’min) insan gibi midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ne var ki, (böylesi hakikatler üzerinde) ancak gerçek idrak sahipleri düşünür ve onlardan ders çıkarır.

(Zümer 9)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bütün gece secde ederek ve ayakta yalvaran, ahiret azabından sakınan, Rabbinin rahmetini uman ile (böyle olmayan bir olur mu?) De ki: “Bilenler ile bilmeyenler, hiç bir olur mu? Hiç şüphesiz ancak akıl sahipleri (bunu) idrak edip anlar.”

(Zümer 9)

Bayraktar Bayraklı Meali:

"Yoksa o, gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinden rahmetini uman gibi midir?" De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür."

(Zümer 9)

Bekir Sadak Meali:

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun buken, ahiretten cekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Dogrusu ancak akil sahipleri ogut alirlar.*

(Zümer 9)

Besim Atalay Meali:

Geceleyin secde eden, ayakta duran, ahretten çekinen, Tanrısının rahmetini umunan kimse mi hayırlıdır? Diyesin ki: «Bilenlerle bilmiyenler bir düzeyde mi? Öğüt alır ancak aklı olanlar»

(Zümer 9)

Celal Yıldırım Meali:

Yoksa böylesi, gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibâdetini yapıp Âhiret'ten çekinen, Rabbı'nın rahmetini uman kimse gibi midir ? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ? Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alır.

(Zümer 9)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Yoksa o (sadece sıkıntılı zamanlarında dua eden kimse), gece vakitlerinde (namazda) secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahireti dikkate alarak Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi olur mu? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Doğrusu sadece derin düşünebilen akıl sahipleri bunu anlayabilir.”

(Zümer 9)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar."*

(Zümer 9)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde halinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.

(Zümer 9)

Diyanet Vakfı Meali:

Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.

(Zümer 9)

Edip Yüksel Meali:

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak meditasyonda bulunan, ahiretin bilincinde olan ve Rabbinin rahmetini uman birine ne dersiniz? De ki, 'Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?' Ancak akıl sahipleri öğüt alır

(Zümer 9)

Elmalılı Orjinal Meali:

Yoksa o gece saatlerinde kalkan secdeye kapanıp kıyam durarak daima vazıfesini yapan Ahıreti sayar ve rabbının rahmetini umar kimse gibi olur mu? Hiç bilirlerle bilmezler müsavi olur mu? Ancak temiz akıllı olanlar anlar

(Zümer 9)

Elmalılı Yeni Meali:

Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, ayakta durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıllı olanlar anlar.

(Zümer 9)

Erhan Aktaş Meali:

Gece saatlerinde secde ederek, kıyam durarak itaatkar olan, ahireti hesaba katan ve Rabb'inin rahmetini uman kimse, bu nankörlerle bir tutulur mu hiç? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?[1]" Kesinlikle yalnızca temiz akıl sahipleri öğüt alırlar.

1)Gerçeği idrak etmiş olanlar. Gerçeğin vahiy olduğuna inananlar. Bu ve benzeri daha birçok ayette yer alan "ilim" ve "alim" sözcükleri; Allah'ın, nasıl bir Allah olduğunu idrak etmek; kesin, doğru ve gerçek bilgi kaynağının vahiy olduğuna inanmak, tevhidi bilince sahip olmak; gerçeği görmenin, bilmenin ve kavramanın ayırdında ve bilincinde olmak demektir. Bu nedenle, Kur'an'da yer alan her alim sözcüğüne "bilgin", her ilim sözcüğüne de "bilgi" anlamı vermek kesinlikle doğru değildir. "Bilenler" sözcüğünden kasıt, "alim" olmayı sağlayan hadis, fıkıh, kelam, siyer vb. ilimlere sahip olmak demek değildir. Zaten ayetin girişinde de bu çok açık ve anlaşılır olarak ifade edilmektedir: bir yandan nankörlük edenler, diğer yandan şükredenler; bu iki zümre birbirleri ile kıyaslanarak; hiç nankörlük edenlerle şükredenler bir olur mu denmektedir.

(Zümer 9)

Gültekin Onan Meali:

Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu. Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünürler.

(Zümer 9)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ya da gece saatlerinde kalkan, boyun eğip teslimiyet göstererek, dikelerek, ahretten çekinerek daima saygıda duran ve Rabbinin rahmetini uman o kimse, öyle yapmayan gibi midir? De ki: “Hiç bilen kimseler ve bilmeyen kimseler eşit olur mu?” Kesinlikle sadece temiz akıl sahibi olanlar öğüt alırlar/gereği gibi düşünürler.

(Zümer 9)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Bu mu,) yoksa geceleri secdede ve kıyamda geçiren, ahiret (azabından) sakınan ve Rabbinin rahmetini umarak gönülden ve sürekli (Allah’a kulluk eden mi daha hayırlıdır)? Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak akıl sahipleri öğüt alır.

(Zümer 9)

Harun Yıldırım Meali:

Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.

(Zümer 9)

Hasan Basri Çantay:

Yoksa, o, ahiret (azabın) dan korkarak, Rabbinin rahmetini umarak gecenin saatlerinde secdeye kapanır, kıyamda durur bir halde taat ve ibadet eden kimse (gibi) midir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl saahibleridir ki (bunları) hakkıyle düşünür.

(Zümer 9)

Hayrat Neşriyat Meali:

Yoksa gece saatlerinde secde eden ve ayakta duran (samîmi bir mü'min) olarak ibâdet eden, âhiret (azâbın)dan sakınan ve Rabbisinin rahmetini uman o kimse (kâfir olan kimse gibi) midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak (selîm) akıl sâhibleri ibret alır.”

(Zümer 9)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Yoksa, gönülden itaatkar kimse gecenin saatlerinde secde halinde ve ayakta iken, Ahirete [son hayata] dikkat ederken ve RAB'binin rahmetini umarken, [isyan eden kimse gibi midir]?¹ "Bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Sadece sağlıklı akıl sahipleri düşünüp öğüt alır" de.

(Zümer 9)

Hüseyin Atay Meali:

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, sonrakinden çekinen, Rabbinin acımasını dileyen kimdir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak öz akıllılar anımsamaya çalışırlar.

(Zümer 9)

İbni Kesir Meali:

Yoksa o, geceleyin secde ederek, kıyamda durarak itaat eden, ahiretten korkan ve Rabbının rahmetini dileyen kimse gibi midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alıp düşünür.

(Zümer 9)

İlyas Yorulmaz Meali:

Yoksa gönüllü olarak gecenin bazı vakitlerini secde ederek ve ayakta namaz kılarak geçiren, ahiret hesabından korkan ve Rabbinin merhametini umanla, bunları yapmayan eşit midir? Deki “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri bunları düşünebilir.”

(Zümer 9)

İskender Ali Mihr Meali:

Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl’elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder."

(Zümer 9)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O tanımaz kimse yoksa öbür dünyanın azabından çekinerek çalabının esirgemesini diliyerek, gecenin saatlerinde yere kapanarak, dikilip tapkıda bulunan kimse gibimidir? De ki: «Bilenle bilmiyen bir olur mu? Ancak sağ düşünenler öğütlenirler.»

(Zümer 9)

Kadri Çelik Meali:

(Küfre sapan kimse,) Gece saatlerinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umut eden (kimse gibi) midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Hiç şüphesiz sadece temiz akıl sahipleri hatırlayıp kendine gelir.”

(Zümer 9)

Mahmut Kısa Meali:

“Şimdi söyleyin bakalım; bu cehennemlik insan mı daha hayırlıdır; yoksa âhiret azâbının dehşetinden korkarak ve Rabb’inin rahmetini umarak, gece vakitlerinde namaz için yatağını terk eden; bazen secde ederek, bazenkıyamda durarak O’na içtenlikle ibâdet eden tertemiz bir mümin mi? O câhillere de ki: “Öyle ya; bu hakîkati bilenlerle bilmeyenler hiçAllah katında eşit olabilir mi? Nitekim, ancak akıl ve sağduyu sahipleri bu altın tavsiyelerden öğüt alırlar.”

(Zümer 9)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Üzerinde durup iyi düşünün: Böyle olanların durumu mu iyi, yoksa gece geç saatlerinde dualar Münacatları ahiret endişesi ile Rabbinin rahmeti umarak gah secde, gah kıyam ile ibadetler Edenin durumu mu daha iyidir? De ki:" Hiç bilenlerle bilmeyenler bir midir? Ancak ibret alır, Rızasıyla düşünüp sağduyulu, akıl sahipleri." (Akl-ı selimlere ibret almak için erdemdir.)

(Zümer 9)

Mehmet Türk Meali:

Yoksa (bu adam), hiç geceleri kalkıp da secde ederek ayakta durarak (Rabbine) gönülden ibâdet eden, âhiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini ümit eden (kimse) gibi olur mu?1 (Ey Muhammed! Onlara): “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”2 de. Şüphesiz bunu ancak temiz akıl sahibleri, idrak edebilirler.3 *

(Zümer 9)

Muhammed Celal Şems Meali:

Gecenin saatlerinde ibadet eden, (bazen) secde eden, (bazen de) ayakta duran, ahiretten (de) korkan ve Rabbinin rahmetini uman bir kimse, (bilgi sahibi olan değil midir?) De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olabilir mi?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.

(Zümer 9)

Muhammed Esed Meali:

Yoksa siz, gece boyunca (namazda) secde ederek yahut ayakta durarak kendini (Allah'a) ibadete adayan, öteki dünyayı gözeten ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (ile kendinizi bir mi tutuyor)sunuz?" De ki: "Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?" (Ancak) yalnızca akıl iz'an sahipleri bunun farkındadır!

(Zümer 9)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Böyle birisi, ahiretten sakınıp rabbinin bağışını umarak geceler boyunca secdede ve ayakta ibadet eden kimse gibi olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları gereğince düşünür.

(Zümer 9)

Mustafa Çavdar Meali:

Yoksa böyle biri ile geceleri kâh secdeye kapanarak kâh kıyamda durarak ibadetle meşgul olan, ahiret endişesi taşıyan ve Rabbinin rahmetini ümit eden kimse bir olur mu? Hiç bu bilince sahip olanlarla olmayanlar bir olur mu? Ne var ki bunu ancak temiz akıl sahipleri düşünebilirler.

Bknz: (25/64) - (38/28)

(Zümer 9)

Mustafa Çevik Meali:

Gece gündüz kıyamda durup secde ederek Rabbine itaat ve ibadet edip, O’nun şefkat ve merhametini umarak, âhireti düşünüp hesap endişesi ile yaşayanlarla O’na sırtını dönen nankörler bir olur mu? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak aklını doğru kullananlar bu gerçeği kavrayabilirler.

(Zümer 9)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Yoksa (böyle biri), gece vakitlerinde secde ve kıyamda durup kendisini ibadete adayan, Ahiret kaygısı taşıyan ve Rabbinin rahmetini dilenen kimseyle hiç aynı tutulur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ne var ki, sadece akleden kalbe sahip olanlar bunu kavrayabilir."

(Zümer 9)

Osman Okur Meali:

Hiç bu (inkârcı/nankör) kimse; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi midir? De ki: "Hiç bilen (şirksiz iman eden)lerle bilmeyen (doğru dürüst iman etmeyen)ler bir olur mu?" Doğrusu ancak, aklını doğru kullananlar anlar/düşünüp öğüt alır.

(Zümer 9)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Yoksa o kimse ki, gece saatlerinde (ibadete) müdavimdir, secde edici ve kıyamda bulunucu olarak ahiret azabından hazer eder ve Rabbinin rahmetini rica eyler. (Bununla böyle olmayan müsavî olur mu?) De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavî olabilirler mi?» Ancak, saf akıl sahipleri düşünüverir. (Bundan ibret alırlar).

(Zümer 9)

Ömer Öngüt Meali:

Yoksa o, geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak sağlam akıl sahipleri öğüt ve ibret alırlar.

(Zümer 9)

Ömer Sevinçgül Meali:

Geceleyin saygıyla yerlere kapanarak, ayakta durarak kulluk eden, ahiretten ‘yargılama sürecinden, cehennemden’ çekinen, Rabbinin engin merhametini dileyen kimseyle, o ‘inkâr eden, yüz çeviren azgın’ bir olur mu! “Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” de. Bunu da ancak akıl sahipleri düşünür!

(Zümer 9)

Sadık Türkmen Meali:

HİÇ bu (inkârcı/nankör) kimse; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi midir? De ki: ‘Hiç bilen(iman eden)lerle bilmeyen(iman etmeyen)ler bir olur mu?’ Doğrusu ancak, aklını doğru kullananlar anlar/düşünüp öğüt alır.

(Zümer 9)

Seyyid Kutub Meali:

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabb'inin rahmetini dileyen kimse inkâr eden kimse gibi olur mu? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Doğrusu ancak aklı selim sahipleri öğüt alır.

(Zümer 9)

Suat Yıldırım Meali:

Şimdi iyi düşünün: Böyle olanın durumu mu iyi, yoksa gece saatlerinde, ahiretten endişe edip Rabbinin rahmetini umarak gah secdede, gah kıyamda ibadet edenin durumu mu iyi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akl-ı selim sahipleri, sağ duyulu olanlar düşünüp ibret alır.

(Zümer 9)

Süleyman Ateş Meali:

Yoksa o, gece sa'atlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman gibi midir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Doğrusu ancak sağduyu sahipleri öğüt alır.

(Zümer 9)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Böyle biri ile Ahiret için hazırlık yapmak ve Rabbinin ikramını umabilmek için gece vakitlerinde secde eden ve kıyamda bulunan kişi aynı olur mu? De ki "Bilenle bilmeyen bir midir?" Bunu ancak, sağlam duruşlu olanlar anlarlar.

(Zümer 9)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Hiç bu kimseyle, âhiretten korkarak Allah'a boyun eğen ve Rabbinin rahmetini umarak gecelerini secde ve kıyamla geçiren bir olur mu? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Bunu sadece akıl sahipleri anlayabilir.

(Zümer 9)

Şaban Piriş Meali:

Yoksa gece saatlerini secde ederek ve kıyama durarak, itaatle geçiren, ahiretten çekinip, Rabb'inin rahmetini uman mı? Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? de! Ancak sağduyu sahipleri düşünüp öğüt alır.

(Zümer 9)

Talat Koçyiğit Meali:

(Şimdi, böyle bir kimse mi daha iyidir,) yoksa gece saatlerini secde ederek ve ayakta durarak taat içinde geçiren, âhiretten çekinen ve Rabbının rahmetini bekleyen mi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu"? Ancak akıl sahipleri öğüt alır.

(Zümer 9)

Tefhimul Kuran Meali:

Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Hiç şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünmektedir.»

(Zümer 9)

Ümit Şimşek Meali:

Böyle birisi, âhiretten sakınıp Rabbinin rahmetini umarak geceler boyunca secdede ve kıyamda ibadet eden kimse gibi olur mu? De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak aklıselim sahipleri bundan ibret alır.

(Zümer 9)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır."

(Zümer 9)