7. Araf Suresi / 133.ayet

Bunun üzerine biz de onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık mesajlar olarak musallat ettik. Buna rağmen onlar yine de büyüklendiler. Onlar zaten günaha dalmış bir toplum idi.

Bknz: (7/130)(17/101)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 133 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bunun üzerine, ayrıayrı mucize olmak üzere onlara tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik, fakat ululanıp inanmaya tenezzül etmediler ve zaten de suçlu bir topluluktu onlar.

(Araf 133)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ve musibetler) olarak üzerlerine tufan (kasırga felaketi,ekinleri ve meyveleri yiyip bitiren) çekirge (sürüleri), buğday güvesi (gibi haşereleri, gökten) kurbağa ve kan (yağıvermesi gibi musibetleri) musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkâr bir kavim olmayı (terk etmediler).

(Araf 133)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bunun üzerine biz de onlara, selleri, çekirge baskınlarını, haşereleri, kurbağaları ve kana dönüşen suyu musallat ettik. Hepsi de apaçık alametlerdi onlar için, ama burunlarını dikip kibirlendiler. Çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar.

(Araf 133)

Adem Uğur Meali:

Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.

(Araf 133)

Ahmet Hulusi Meali:

Biz de onların üzerine tafsilatlı işaretler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan yağdırdık! (Yine de) büyüklendiler ve suçlu bir topluluk oldular.

(Araf 133)

Ahmet Tekin Meali:

Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri, mûcizeleri olmak üzere, başlarına tûfanlar, çekirgeler, haşereler, kurbağalar ve kan âfetleri musallat ettik. Yine de büyüklük taslamayı, serkeşliği, zorbalığı, diktatörlüğü terketmediler. İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu ve günahkâr bir kavim olmaya devam ettiler.*

(Araf 133)

Ahmet Varol Meali

Biz ayrı ayrı alametler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Ama onlar yine büyüklük tasladılar ve suçlular toplumu oldular.

(Araf 133)

Ali Bulaç Meali:

Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.

(Araf 133)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz de, kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere, başlarına (sel felâketi) tufan, (ekinlerine) çekirge, haşerat, (evlerine) kurbağa ve (sularına) kan gönderdik. Yine de inad ettiler, kibirlendiler. Onlar öyle mücrimler gürûhu idiler.

(Araf 133)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bunun üzerine, başlarına, tufan, çekirge, haşarat, kurbağa ve kan gönderdik. Her biri, ayrı ayrı mucizelerdi. Yine de büyüklük tasladılar ve suçlu bir toplum oldular.

(Araf 133)

Ali Ünal Meali:

(Biz, yine de düşünüp kendilerine gelirler mi diye,) her biri (Ulûhiyet ve Rubûbiyetimizin) bir delili olarak üzerlerine farklı zamanlarda sel baskınları, salgın hastalıklar, ekinlerini mahveden çekirgeler, evlerdeki yiyeceklerine ve kendi bedenlerine üşüşen haşereler ve kurbağalar gönderdik ve bütün sularını kana çevirdik. Ama bütün bunlara rağmen onlar kibir ve inatlarından vazgeçmediler ve sürekli günah hasadıyla meşgul inkârcı bir topluluk olarak kaldılar.

(Araf 133)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bunun üzerine Biz de onların üzerine tufan, çekirge, bit (özellikle meyve biti,) kurbağa ve kan yağdırdık; açık mucizeler olarak (onlara gösterdik.) Fakat kibirlendiler (ve inanmadılar.) Çünkü onlar mücrim (azgın ve suçlu) bir toplum idiler.

(Araf 133)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağa ve kan gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar ve günahkar bir kavim oldular.

(Araf 133)

Bekir Sadak Meali:

Bunun uzerine su baskinini, cekirgeyi, haserati, kurbagalari ve kani birbirinden ayri mucizeler olarak onlara musallat kildik; yine de buyukluk taslayip suclu bir millet oldular.

(Araf 133)

Besim Atalay Meali:

Onlara azap gelince, dediler ki: «Ey Musa ! Tanrın sana söz verdiği üzere, ona yalvar da bizden bu azabı kaldırır isen, sana inan ederek, Yakup oğullarını seninle göndeririz»

(Araf 133)

Celal Yıldırım Meali:

O nedenle (kudretimizin yüceliğinin) ayrı ayrı belgeleri olmak üzere başlarına tufan (sel baskını) çekirge, haşere, kurbağa ve kan gönderdik ; buna rağmen gurur ve kibir gösterdiler. Zaten onlar suçlu günahkâr bir kavim idiler.

(Araf 133)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Bunun üzerine biz de onlara, ayrı ayrı birer mucize olarak su baskını, çekirge sürüsü, zararlı böcek salgını, kurbağalar ve (sularına) kan gönderdik. Yine de büyüklük taslayarak günahkâr bir toplum oldular.

(Araf 133)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden ayrı mucizeler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular.

(Araf 133)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haşarat), kurbağalar ve kan gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular.

(Araf 133)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.  *

(Araf 133)

Edip Yüksel Meali:

Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik. Buna rağmen büyüklük taslamaya devam ettiler ve suçlu bir topluluk oldular.

(Araf 133)

Elmalılı Orjinal Meali:

Biz de kudretimizin ayrı ayrı ayetleri olmak üzere başlarına tufan gönderdik, çekirge gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik yine inad ettiler ve çok mücrim bir kavm oldular

(Araf 133)

Elmalılı Yeni Meali:

Biz de kudretimizin ayrı ayrı mucizeleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine inat ettiler ve çok suçlu bir toplum oldular.

(Araf 133)

Erhan Aktaş Meali:

Bunun üzerine, Biz de ayrı ayrı ayetler[1] olarak onlara tufan, çekirge, haşarat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine de büyüklük taslayıp suçlu bir toplum olmaya devam ettiler.

1)Mucizeler, kanıtlar, göstergeler.

(Araf 133)

Gültekin Onan Meali:

Bunun üzerine, ayrı ayrı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat ettik. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.

(Araf 133)

Hakkı Yılmaz Meali:

Biz de belirli aralıklarla âyetler olmak üzere üzerlerine tufanı, çekirgeleri, haşereleri, kurbağaları ve kanı gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve bir suçlular toplumu oldular.

(Araf 133)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Bunun üzerine) ayrı ayrı ayetler/mucizeler olan tufan, çekirge, (bit, pire, böcek vb.) haşerat, kurbağalar ve kan yolladık üzerlerine. Yine büyüklenip kibre kapıldılar ve suçlu günahkâr bir toplum oldular.

(Araf 133)

Harun Yıldırım Meali:

Bunun üzerine biz onlara ayrı ayrı ayetler olmak üzere onlara tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağalar ve kan gönderdik. Buna rağmen böbürlendiler de günahkârlar topluluğu oldular.

(Araf 133)

Hasan Basri Çantay:

Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı alametler olmak üzere, başlarına tuufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. (Böyle iken) yine (iman etmeyi) kibirlerine yediremediler. Onlar öyle günahkarlar güruhu idiler.

(Araf 133)

Hayrat Neşriyat Meali:

Artık (biz de) onların üzerine ayrı ayrı mu'cizeler olarak; tûfan, çekirge, haşerât, kurbağalar ve (sularına) kan gönderdik, buna rağmen büyüklük tasladılar ve bir günahkârlar topluluğu oldular.(1)*

(Araf 133)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Tufanı[kuşatıcı belayı]¹, çekirgeyi, haşereyi, kurbağayı ve kanı ayrılmış ayetler [mucizeler] olarak onların üzerine gönderdik. Ardından büyüklük tasladılar ve bir suçlular milleti oldular.

(Araf 133)

Hüseyin Atay Meali:

Bunun üzerine, su baskınını, çekirgeyi, kimili, kurbağaları ve kanı, birbirinden ayrı belgeler olarak üzerlerine saldık. Yine de büyüklendiler ve suçlu bir ulus oldular.

(Araf 133)

İbni Kesir Meali:

Bunun üzerine, biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük taslayıp suçlular güruhu oldular.

(Araf 133)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sonra bizde onlara, suçlu bir topluluk oldukları için, ortalığı yerle bir eden tufanı, çekirgeleri, haşaratı, kurbağaları ve kanı açıklayıcı işaretler (mucizeler) olarak gönderdik. Sonra, yoldan çıkmış bir topluluk oldukları için yine de büyüklendiler.

(Araf 133)

İskender Ali Mihr Meali:

Bundan sonra, onların üzerine ayrı ayrı (zaman zaman) mucizeler, tufan, çekirge (afeti), bit (afeti), kurbağa (afeti) ve kan gönderdik. Buna rağmen kibirlendiler ve mücrim (günahkâr ve suçlu) bir kavim oldular.

(Araf 133)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine Biz de onların üzerine su baskınını, çekirgeleri, keneleri, kurbağaları, kanı gönderdik ki bunların herbiri ayrı bir belge idi. Onlar yine de büyüklük tasladılar. Onlar suçlular takımı idiler.

(Araf 133)

Kadri Çelik Meali:

Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağalar ve kan gönderdik de yine büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.

(Araf 133)

Mahmut Kısa Meali:

Biz de, her biri başlı başına birer mûcize olarak, üzerlerine günlerce sel suları boşaltan tufanı, her yeri kaplayarak hayatı felç eden sürü sürü çekirgeleri, ürünleri mahveden zararlı böcekleri, nehirleri ve şehirleri dolduran kurbağaları ve içme sularını kızıla boyayan kanı gönderdik. Fakat bütün bu uyarılara karşılık, küstahça kibirlenip sürekli suç işleyen bir topluma dönüştüler.

(Araf 133)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Filvaki bunun üzerine ayrı ayrı mucize olarak, çekirgeler, Arazilere haşaratlar, kurbağalar, tufan ve kan musallat ettik. Reddedip yine kibir gösterdiler. Günahkar bir topluluk oldular.

(Araf 133)

Mehmet Türk Meali:

Biz de her biri (kudretimizin) birer işareti olarak onlara; tûfân,1 çekirge, haşereler,2 kurbağalar ve kan3 mûcizeleri gönderdik. Fakat böbürlendiler ve (Hakk’a inanmayarak) günâhkâr bir toplum, oldular.4*

(Araf 133)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bunun üzerine Biz, onlara tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik. (Bunlar) ayrı ayrı mucizelerdi. Onlar (gene de) kibirlenip suçlu bir kavim oldular.
( Bkz.: “Nehir kan olup aktı,” Tevrat, Çıkış, 7:20-21. Bit ve kurbağalarla ilgili: Çıkış, 8, Dolu ile gelen tufan için: Çıkış, 9, Çekirgelerle ilgili: Çıkış, 10.)

(Araf 133)

Muhammed Esed Meali:

Bunun üzerine, Biz de onlara selleri, çekirge (baskınlarını), haşereleri, kurbağaları ve kan(a dönüşen suyu) musallat ettik; (hepsi de) apaçık ayetler/alametlerdi (onlar için): ama burunlarını dikip kurumlandılar; çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar.

(Araf 133)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Biz de onlara, açık kanıtlar olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar ve günahkar bir topluluk oluverdiler.

(Araf 133)

Mustafa Çavdar Meali:

Bunun üzerine biz de onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık mesajlar olarak musallat ettik. Buna rağmen onlar yine de büyüklendiler. Onlar zaten günaha dalmış bir toplum idi.

Bknz: (7/130) - (17/101)

(Araf 133)

Mustafa Çevik Meali:

Bunun üzerine Biz de her biri bir mucize olmak üzere selleri, çekirge sürü lerini, kurbağa sürülerini, buğday güvelerini, kana dönüştürdüğümüz suyu başlarına musallat ettik. Bunlar onlara Allah’ın apaçık mesajları idi fakat yine de büyüklük taslayıp kibirlenerek müşrik ve kâfir olmaktan vazgeçmediler.

(Araf 133)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bunun üzerine Biz de onlara tufanı, çekirge ve kurbağa sürülerini, zararlı böcekleri ve kan(kırmızı suyu) musallat etti; (bunlar) apaçık mesajlardı, fakat yine büyüklük tasladılar: Zira onlar günaha batmış bir topluluktular.

(Araf 133)

Osman Okur Meali:

Bizde ayrı ayrı ayetler (mucizeler) olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere kurbağalar ve kan gönderdik; büyüklük tasladılar ve yinede günahkâr bir kavim oldular.

(Araf 133)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık Biz onların üzerine ayrı ayrı harikalar olmak üzere tufanı, çekirgeleri, böcekleri, kurbağaları, kan gönderdik. Yine böbürlendiler ve günahkârlar olan bir kavim oldular.

(Araf 133)

Ömer Öngüt Meali:

Bunun üzerine biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına sel baskını, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de kibirlerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar gürûhu idiler.

(Araf 133)

Ömer Sevinçgül Meali:

Biz de, üzerlerine su baskını, çekirge, haşereler, kurbağalar ve suyun kana dönüşmesi gibi afetleri gönderdik. Bunlar, birbirine benzemeyen birer alâmetti. Fakat onlar yine de büyüklük tasladılar. Günahlara dalan suçlu bir toplum olmayı sürdürdüler.

(Araf 133)

Sadık Türkmen Meali:

Biz de üzerlerine; tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik; ayrı ayrı mucize/ayetler olarak, ama yine de kibirlendiler ve suçlu bir topluluk olmayı sürdürdüler.

(Araf 133)

Seyyid Kutub Meali:

Biz de onlara, ayrı ayrı birer mucize olarak su baskını, çekirge sürüsü, zararlı böcek salgını, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de burun kıvırarak günahkâr bir toplum oldular.

(Araf 133)

Suat Yıldırım Meali:

Biz de kudretimizin ayrı ayrı delilleri olarak onların üzerine tufan gönderdik, çekirgeler gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik. Yine de inad edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.

(Araf 133)

Süleyman Ateş Meali:

Biz de onların üzerine ayrı ayrı mu'cizeler olarak tufan, çekirge, kımıl (haşerat), kurbağalar ve kan gönderdik; ama yine büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.

(Araf 133)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Biz de üzerlerine su baskını, çekirge, kımıl ve kurbağa salgını ve kanı, herbiri ayrı ayrı birer gösterge (ayet) olarak gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar ve suçlular topluluğu haline geldiler.

(Araf 133)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Biz de onlara, su baskınlarını, çekirge sürülerini, haşereleri, kurbağaları ve kanı apaçık âyetler olarak gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar, çünkü onlar günahkar kimselerdi.

(Araf 133)

Şaban Piriş Meali:

Bu yüzden onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık işaretler olarak musallat ettik. Buna rağmen büyüklendiler. Onlar zaten suçlu bir toplum idi.

(Araf 133)

Talat Koçyiğit Meali:

Bunun üzerine biz de ayrı ayrı mucizeler olmak üzere, onlara tufan, çekirge, kımıl, kurbağa ve kan göndermiştik. Ne var ki onlar, yine büyüklük taslamışlardı. Zaten günahkâr bir kavimdiler.

(Araf 133)

Tefhimul Kuran Meali:

Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkâr bir kavim oldular.

(Araf 133)

Ümit Şimşek Meali:

Biz de onlara ayrı ayrı mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine de onlar iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve bir mücrimler güruhu olup çıktılar.

(Araf 133)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz de onlar üzerine, açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkar bir topluluk oluverdiler.

(Araf 133)