2. Bakara Suresi / 101.ayet

Onlara ne zaman yanlarında olanı tasdik eden bir elçi gelse, sanki Allah’ın kitabını bilmiyorlarmış gibi arkalarına atar ve gerçeklere kulak tıkarlar.

Bknz: (7/157)(2/109)

Mustafa Çavdar Meali

Bakara 101 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Allah tarafından onlarda bulunan kitabın doğruluğunu bildiren bir peygamber geldi mi kitap ehlinin bir kısmı, Allah'ın kitabını artlarına atarlar, sanki de bilmezler.

(Bakara 101)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ne zaman onlara Allah katından, (kendi) yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına atıp (aykırı davranmışlardı).

(Bakara 101)

Abdullah Parlıyan Meali:

Allah katından kendilerine ellerinde bulunan İlahî kitabı tasdik eden bir elçi geldiğinde, kitap verilenlerden bir gurup Allah'ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Adem Uğur Meali:

Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.

(Bakara 101)

Ahmet Hulusi Meali:

Kendilerine Kitap (bilgi) verilenlerden bir grup, beraberlerinde olanı tasdik eden Allah indinden bir Rasul gelince (Yahudi olmadığı için), Kitabullahı (Hakikat bilgisini ve Sünnetullah'ı) arkalarına attılar, işin hakikatini bilmiyormuşçasına.

(Bakara 101)

Ahmet Tekin Meali:

Allah tarafından onlara, ellerindeki doğru bilgileri, kutsal kitaplardaki bilgileri tasdik edici bir rasûl gelince, kendilerine verilen kutsal kitabın hükmünce sorumlu tutulanlardan bir kısmı, Allah'ın kitabını, sanki hiç tanımıyorlarmış, bilmiyorlarmış gibi, taahhütlerini bozarak, sorumluluklarını yerine getirmediler, Muhammed'in hak peygamberliği ile ilgili, Tevrat'ın ve İncil'in hükümlerini de, Kur'ân'ı da büsbütün kulak arkası ettiler.*

(Bakara 101)

Ahmet Varol Meali

Onlara, Allah katından yanlarındakini doğrulayıcı bir peygamber gelince kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir topluluk sanki hiç bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Ali Bulaç Meali:

Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden bir takımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Yahûdilere, kendileri ile olan Tevrat'ı tasdik edici, Allah tarafından bir peygamber geldiği zaman, kendilerine kitab verilenlerden bir topluluk, sanki onun Allah kitabı olduğunu bilmiyormuş gibi, Tevrat'ı arkalarına attılar ve ondan yüz çevirdiler.

(Bakara 101)

Ali Rıza Sefa Meali:

Yanlarında olanı doğrulayan bir elçi, Allah'ın katından onlara geldiğinde, kitap verilenler arasından bir küme, sözde bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Ali Ünal Meali:

Hem, nihayet kendilerine Allah katından ellerinde bulunan (Tevrat’ı aslî hali, halâ ihtiva ettiği gerçekler ve İlâhî kaynağı itibariyle) tasdik eden bir rasûl gelince önceden kendilerine Kitap verilmiş olanların bir bölümü, sanki (onun Allah tarafından gönderilmiş hak bir Kitap ve onu getiren Rasûl’ün de bekledikleri son Peygamber olduğunu) bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabı’nı omuzlarının arkasına, çok geriye attılar (ne Tevrat’ın O’nunla ilgili haberlerine itibar ettiler, ne de Kur’ân’a gereken saygı ve alâkayı gösterdiler).

(Bakara 101)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve ne zaman ki; Allah katından Tevrat’ı doğrulayıcı bir elçi geldi. O kitap verilmişlerden bir kısmı Allah’ın kitabını arkalarına attılar. Sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi…

(Bakara 101)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onlara, yanlarındaki kitabı doğrulayan peygamber geldiği zaman, kendilerine kitap verilenlerden bir grup, güya hakikati bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atarak ondan yüz çevirmişlerdi.

(Bakara 101)

Bekir Sadak Meali:

Ellerinde olani dogrulayan bir peygamber Allah katindan onlara gelince Kitab verilenlerden bir takimi, bilmiyorlarmis gibi, Allah'in Kitabi'ni arakalarina attilar.

(Bakara 101)

Besim Atalay Meali:

Ne zaman Allah katından yanlarında bulunan kitabı gerçekleyen bir peygamber geldiğinde onlara, bir takım kitaplılar sanki bilmezler gibi, Tanrının kitabını arkaya bırakırlar

(Bakara 101)

Celal Yıldırım Meali:

Onlara Allah katından yanlarındaki şeyi (Kitab'ı) tasdîk edici bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir kısmı, sanki onu bilmiyorlarmış gibi. Allah'ın kitabını arkalarına attılar da.

(Bakara 101)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onlara ne zaman Allah tarafından yanlarındakini (Tevrat'ın aslını) doğrulayan bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap verilenlerden bir topluluk, Allah'ın kitabını, sanki hiç bilmiyormuş gibi arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Yanlarındakini doğrulayan bir Peygamber, Allah katından onlara gelince Kitap verilenlerden bir takımı, bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitab'ı (Tevrat'ı) doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitab'ını (Tevrat'ı) arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Diyanet Vakfı Meali:

Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.

(Bakara 101)

Edip Yüksel Meali:

Yanlarındakini doğrulayan bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. Bilmezlermiş gibi...

(Bakara 101)

Elmalılı Orjinal Meali:

hem Allah tarafından onlara beraberlerindekini tasdikleyici bir Peygamber gelince, eski kitab verilenlerden bir kısmı Allahın kitabını, omuzlarının arkasına attılar sanki bilmiyorlarmış gibi de

(Bakara 101)

Elmalılı Yeni Meali:

Onlara Allah tarafından yanlarındaki kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Erhan Aktaş Meali:

Ne zaman onlara, Allah'tan, yanlarındakini tasdik edici bir elçi gelse, Kitap Ehli'nden bir grup, sanki hiç haberleri yokmuş gibi, elçinin getirdiğine sırt çevirirler.

(Bakara 101)

Gültekin Onan Meali:

Ne zaman onlara Tanrı katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerin bir bölümü (feriykun), sanki bilmiyorlarmış gibi Tanrı'nın kitabını arkalarına (keennehüm) attılar.

(Bakara 101)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve ne zaman Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir elçi geldi, daha önce kendilerine Kitap verilen kimselerden bir grup, sanki bilmezlermiş gibi Allah'ın kitabını sırtlarının arkasına attılar.

(Bakara 101)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Allah katından, yanlarında olan Kitab’ı doğrulayan bir resûl kendilerine geldiğinde, kendilerine Kitap verilenlerden bir grup bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabı’nı sırtlarının gerisine attılar.

(Bakara 101)

Harun Yıldırım Meali:

Ne zaman onlara Allah katından,beraberlerindekini tasdik eden bir rasul geldiyse, kitap verilenlerden bir grup –sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını sırtlarının arkasına attılar.

(Bakara 101)

Hasan Basri Çantay:

Onlara ne zaman Allah katından nezdlerindeki (Kitabı) tasdik edici (ve doğrultucu) bir peygamber geldiyse kendilerine Kitab verilen (o kimse) lerden bir güruh sanki onlar (hakıykati) bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını sırtlarının arkasına atmış (ondan yüz çevirmişidir.

(Bakara 101)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem onlara, Allah tarafından yanlarında olanı (Tevrât'ı) tasdîk edici bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir tâife, sanki kendileri bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitâbını sırtlarının gerisine attılar.

(Bakara 101)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onlara [hadlerini aşanlara] ne zaman Allah'ın katından, yanlarında bulunanları doğrulayan olarak bir elçi geldiyse, kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir grup sanki bilmiyorlar gibi Allah'ın kitabını değersizce arkalarına attılar..

(Bakara 101)

Hüseyin Atay Meali:

Ellerinde olanı doğrulayan bir elçi Allah katından kendilerine gelince, kitap verilenlerden bir bölük, bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitabını arkalarına attılar.

(Bakara 101)

İbni Kesir Meali:

Onlara, ne zaman Allah tarafından yanlarındaki kitabı tasdik edici bir peygamber geldiyse, kendilerine kitab verilenlerden bir güruh, sanki bilmiyormuş gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atıverdi.

(Bakara 101)

İlyas Yorulmaz Meali:

Allah'ın katından, onların yanında bulunan kitabı tasdik eden bir elçi geldiğinde, ehli kitaptan bir gurup, elçinin getirdiği kitabı (yazılı emirleri) sanki bilmiyorlarmış gibi, hemen arkalarına attılar.

(Bakara 101)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlara Allah’ın katından yanlarındaki (Kitab’ı) tasdik eden (doğrulayan) bir resûl geldiği zaman, kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi, Allah’ın Kitab’ını arkalarına attılar.

(Bakara 101)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onlara Allah katından ellerinde bulunan Kitap'ı doğrulayıcı bir elçi gelince, kendilerine bu Kitap verilenler gerçek olduğunu bilmiyorlarmış gibi, bunu artlarına atıverdiler.

(Bakara 101)

Kadri Çelik Meali:

Allah katından onlara ellerinde olanı doğrulayan bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir takımı bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Mahmut Kısa Meali:

Allah tarafından onlara, yanlarında bulunan Tevrat’ı onaylayan bir Elçi gelince, kendilerine daha önce Kitap verilmiş olan bu insanlardan bazıları, sanki hakîkati hiç bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabını kaldırıp arkalarına atıverdiler! Allah’ın kitabını atınca da, onun yerini hurâfe ve masallarla doldurdular:

(Bakara 101)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Kitap verilenlerden bir kısmı, ne zaman Allah katından gelse bir elçi, Açıkça ellerindekini doğrulasa, sanki bilmiyorlarmış gibi davranırlar (Reddederler o kendilerine gelen) Allah'ın Kitabını ve arkalarına atarlar.

(Bakara 101)

Mehmet Türk Meali:

Onlara Allah katından; yanlarındaki kitabı doğrultucu bir Peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir takımı, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi, Allah’ın Kitabını arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Muhammed Celal Şems Meali:

Allah Katından kendilerine, ellerinde bulunan (Kitab’ı) doğrulayan bir peygamber gelince, o Kitap verilenlerden bir kısmı, bilmiyormuş gibi, Allah’ın (o yeni) Kitabı’nı arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Muhammed Esed Meali:

Ve(şimdi bile), ne zaman Allah'tan onlara halen sahip oldukları hakikati tasdik eden bir elçi gelse, kendilerini önceki çağlarda vahyedilen kelama bağlı sayanlardan bazısı, (O'nun dediklerinin) farkında değillermiş gibi ilahi kelama sırtlarını dönerler.

(Bakara 101)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayıcı bir elçi gelse, kitap verilenlerden bir topluluk, sanki Allah'ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi onu kaldırıp arkalarına atmışlardır.

(Bakara 101)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlara ne zaman yanlarında olanı tasdik eden bir elçi gelse, sanki Allah'ın kitabını bilmiyorlarmış gibi arkalarına atar ve gerçeklere kulak tıkarlar.

Bknz: (7/157) - (2/109)

(Bakara 101)

Mustafa Çevik Meali:

99-103 Ey Peygamber! Biz sana, insanları yaratılışlarının sebebi olan hayat nizamı ile yaşamaya davet eden âyetler indirdik, bunları müşrik ve kâfir olarak yaşamaya kendini şartlandırmış olanlardan başkası inkâr etmez. Geçmişte olduğu gibi, Yahudilerden birçoğu Allah’ın davetine uyacaklarına dair söz vermelerine rağmen sözlerinden dönerler. Aslında onlar inanıp iman etmek istemeyenlerdir. Bu Yahudilere ellerinde bulunan kitapta kalmış olan, Allah’ın âyetlerini onaylayan Peygamber ve Kur’an gelip de, elleriyle bozmuş olduklarının yerine buna uymaları söylenince, sanki Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun farkında değillermiş gibi içlerinden çoğu davetten yüz çevirirler ve tıpkı Süleyman’ın hükümdarlığı döneminde şeytanın fısıltılarının, kışkırtmalarının peşine takılan, şeytan tabiatlı kimselerin Süleyman’a iftira atıp sihirbaz dedikleri gibi, şimdi aynı yalan ve iftirayı senin için de söylüyorlar. Hâlbuki Süleyman Rabbine asla nankörlük etmedi ve batıla sapıp sihirbazlık da yapmadı. Fakat şeytana yoldaş olan bir kısım Yahudiler, Rablerine nankörlük edip sihire yöneldiler. Gerçeği, asıl bağlamından kopararak ters yüz edip sihirbazlık yapmaya kalkıştılar. Şimdi bu Yahudiler de vaktiyle Babil’deki soydaşları olan ve sihirbazların meliki (kralı) diye anılan iki kişiye (Harut ve Marut’a) indirilene uyduklarını söylüyorlar. Oysa onlara herhangi bir bilgi de indirilmemişti. Zaten Harut ile Marut da insanlara sihirbazlığın bir göz boyama sanatı, bir imtihan aracı olduğunu ve bunun kötüye kullanılması halinde insanı şirke ve küfre götüreceğini söylemeden hiç kimseye bir şey de öğretmiyorlardı. Fakat müşrik ve kâfirliğe kendilerini şartlandırmış, şeytan tabiatlı olmayı kişilik haline getirmiş kimseler, Harut ve Marut’tan, kadın ile kocasının arasını açıp bundan da çıkar elde etmeye, toplumun yapısını yozlaştırmaya yönelik tuzaklar/planlar öğrenmenin peşine düşmüşlerdi. Gerçek olan şu ki, Allah’ın izni olmadan hiç kimse hiçbir şekilde sihir ve büyü gibi yollara başvurarak bir başkasına zarar veremez. Bu gibi yolları iş edinenlerin ve onlara uyanların, âhiretin güzelliklerinden nasibi yoktur. Bunlar kendi elleriyle cehennemi satın almaktalar; keşke bunu anlayabilselerdi. Oysa Allah’ın peygamberleri ve kitapları ile daveti olan ilâhî nizamın ahlakı ile yaşamaya çalışsalardı, Allah katında kazanacakları mükâfat elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

(Bakara 101)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onlara Allah katından ellerindeki hakikati doğrulayan bir elçi gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabına sırt döndüler;

(Bakara 101)

Osman Okur Meali:

Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince Kitap verilmiş olanlardan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terk ettiler.

(Bakara 101)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onlara Allah Teâlâ tarafından yanlarındaki kitabı musaddık olan bir resûl gelince o kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir gürûh sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına atıverdiler.

(Bakara 101)

Ömer Öngüt Meali:

Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı doğrulayan bir peygamber gelince, ehl-i kitaptan bir grup Allah'ın kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Ömer Sevinçgül Meali:

Allah katından ellerinde bulunan kitabı onaylayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerin bir bölümü, Allah’ın kitabını arkalarına atıverdiler. Sanki bilmiyorlarmış gibi!

(Bakara 101)

Sadık Türkmen Meali:

Onlara Allah katından, yanlarındakini tasdik edici bir rasûl/elçi geldiği zaman; kendilerine kitap verilenlerden bir grup Allah’ın kitabını, hiçbir şey bilmiyorlar gibi kaldırıp arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Seyyid Kutub Meali:

Onlara Allah katından önlerindeki kitabı onaylayan bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerin bir grubu, Allah'ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi onu arkalarına attılar.

(Bakara 101)

Suat Yıldırım Meali:

Onlara, Allah katından, ellerinde ki Tevrat'ı tasdik eden bir Peygamber gelince, O Ehl-i kitaptan bir kısmı, güya gerçeği hiç bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atarak ondan yüz çevirdiler de

(Bakara 101)

Süleyman Ateş Meali:

Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı doğrulayıcı bir elçi gelince, Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allah'ın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar.

(Bakara 101)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Allah katından, yanlarındakini (Tevrat'ı) onaylayan bir Kitap[1] gelince, Kitap verilenlerden bir kısmı Allah'ın bu Kitabını, sanki hiç bilmiyorlarmış gibi kulak ardı ettiler.

1)Ayette geçen Resul (رسول), hem bilgi hem de bilgiyi ileten elçi anlamındadır (Müfredat). Bilgi, elçiden önemli olduğundan Allah Teala şöyle demiştir: "Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?" (Al-i İmran 3/144) Elçimiz Muhammed'in, Allah'tan getirdiği bilgiler Kur'an'da toplandığından artık bizim için Resul, Kur'an'dır. Bu yüzden resul kelimesine, yerine göre Allah'ın Kitab'ı anlamını vereceğiz.  

(Bakara 101)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah katından ne zaman sahip oldukları hakikati doğrulayan bir peygamber gelse, Kitap verilenlerin bir kısmı sanki onu hiç bilmiyormuş gibi Allah'ın Kitab'ına arkasını döner.

(Bakara 101)

Şaban Piriş Meali:

Onlara ne zaman yanlarında olanı tasdik eden bir elçi gelse kendilerine kitap verilenlerden bir grup sanki Allah'ın kitabını bilmiyorlarmış gibi arkalarına atarlar.

(Bakara 101)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlara Allah katından ellerindeki Kitabı doğrulayan bir Peygamber geldiği zaman, kendilerine kitap verilenlerden bir zümre, sanki bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitabını arkalarına atlılar.

(Bakara 101)

Tefhimul Kuran Meali:

Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir peygamber gelse, kendilerine kitap verilenlerden bir takımı, sanki kendileri hiç bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar...

(Bakara 101)

Ümit Şimşek Meali:

Onlara ne zaman Allah katından, ellerindekini doğrulayan bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap verilenlerden bir topluluk, Allah'ın kitabını, sanki hiç bilmiyormuş gibi arkasına atıverdi.

(Bakara 101)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah katından kendilerine, ellerinde bulunanı tasdikleyici bir resul geldiğinde, kitap verilenlerden bir fırka, Allah'ın Kitabı'nı hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.

(Bakara 101)