2. Bakara Suresi / 100.ayet

Onlar ne zaman Allah ile bir ahit yapmışlarsa, içlerinden bir grup bu ahdi/sözü bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu kendi değerlerine bile inanmıyorlar.

Bknz: (2/27)(8/55)»(8/56)(13/1)

Mustafa Çavdar Meali

Bakara 100 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onlarla bir ahde girişildi mi içlerinden bir bölüğü o ahdi bozacak ha. Bir bölüğünün ahdini bozması şöyle dursun, zaten çokları inanmazlar.

(Bakara 100)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Yahudiler) Ne zaman bir ahidde bulundularsa (kiminle anlaşma yaptılarsa), içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Doğrusu, onların çoğu iman etmez (sapkınlardı).

(Bakara 100)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Gerçek şu ki, aslında onların çoğu inanmıyor.

(Bakara 100)

Adem Uğur Meali:

Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

(Bakara 100)

Ahmet Hulusi Meali:

Bir sözleşmeyle anlaşma yaptıkları her defasında, içlerinden bir grup onu bozup atmadı mı! Hayır, onların çoğunluğu iman etmezler!

(Bakara 100)

Ahmet Tekin Meali:

Fâsıklar ne zaman bir antlaşma, bir sözleşme yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir grup çıkıp, onu inkâr ederek, yırtıp atacak öyle mi? Zaten onların çoğu imân etmeyecekler.

(Bakara 100)

Ahmet Varol Meali

Onlar her ne zaman bir ahidde bulundularsa içlerinden bir topluluk onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.*

(Bakara 100)

Ali Bulaç Meali:

Ne zaman bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O Yahûdiler, her ne zaman bir ahd üzerine anlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir topluluk o ahdi bozup atıvermedi mi? Hattâ az bir topluluk değil, onların çoğu ahd tanımaz îmansızlardır.

(Bakara 100)

Ali Rıza Sefa Meali:

Söz verdikleri zaman, onların arasından bir küme, tümünde, o sözü bozup atmadılar mı? Hayır, onların çoğu inanmaz.

(Bakara 100)

Ali Ünal Meali:

(O fasıklar) ne zaman bir ahidde bulunsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? (Evet, hep böyle yapıyorlar; hem küçük bir güruh da değil,) onların çoğu, ahd tanır, iman eder değillerdir.

(Bakara 100)

Bahaeddin Sağlam Meali:

(Onlar bu yüce değerlere inanmadıkları gibi, insanî değerleri de yoktur.) Ne vakit bir sözleşme yaptılarsa, onlardan bir grup tarafından bu sözleşme bozulmuş değil mi? Aslında onlar, (Tevrat’a da) inanıyor değillerdir. (Yalnızca inanıyor görünüyorlar.)

(Bakara 100)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Ne zaman, onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

(Bakara 100)

Bekir Sadak Meali:

Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuslarsa iclerinden bir takimi onu bozmamis midir? Zaten onlarin cogu inanmazlar.

(Bakara 100)

Besim Atalay Meali:

Her ne zaman bir ahit yapmışlarsa, onlardan bir bölük, onu bozmuştur, pek çoğu onların inanmamıştır

(Bakara 100)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar (Yahudiler) ne kadar bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir kısmı onu bozup (peygamberlerin ve mürşitlerin yüzüne) atmadılar mı ? Zaten onların çoğu (ahde bağlı kalmaz ve) dosdoğru imân etmezler.

(Bakara 100)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onlar ne zaman söz verdilerse aralarından bir grup onu bozup bir yana atmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa içlerinden bir takımı onu bozmamış mıdır? Zaten onların çoğu inanmazlar.

(Bakara 100)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden birtakımı o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

(Bakara 100)

Diyanet Vakfı Meali:

Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

(Bakara 100)

Edip Yüksel Meali:

Her ne zaman bir anlaşma yaptılarsa onlardan bir grup onu bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu inanmaz.

(Bakara 100)

Elmalılı Orjinal Meali:

ya o fasıklar hem bunları tanımıyacaklar hem de ne zaman bir ahd üzerine muahede yapsalar her def'asında mutlaka içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? hatta az bir güruh değil ekserisi ahd tanımaz imansızlar

(Bakara 100)

Elmalılı Yeni Meali:

O fasıklar, hem bunları tanımayacaklar, hem de ne zaman bir antlaşma yapsalar her defasında mutlaka içlerinden bir zümre onu bozup atıverecek öyle mi? Hatta az bir zümre değil, onların çoğu antlaşma tanımaz imansızlardır.

(Bakara 100)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar, ne zaman bir söz verdilerse, içlerinden bir zümre onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmiyorlar.

(Bakara 100)

Gültekin Onan Meali:

Ne zaman bir ahidde bulundularsa, onların bir bölümü (feriykun) onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu inanmış değildir.

(Bakara 100)

Hakkı Yılmaz Meali:

Hak yoldan çıkanlar, ne zaman bir ahit üzerine antlaşma yapsalar, onlardan bir grup onu atıvermedi mi? Aslında onların çoğu iman etmiyorlar.

(Bakara 100)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Her söz verdiklerinde onlardan bir grup sözünü bozmadı mı? (Hayır, öyle değil!) Aslında onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Harun Yıldırım Meali:

Ne zaman bir ahitle bağlandılarsa, içlerinden bir grup onu bozuvermedi mi? Zaten onların pek çoğu îmân etmezler.

(Bakara 100)

Hasan Basri Çantay:

Onlar ne zaman bir ahid ile bağlandılarsa içlerinden bir güruh onu bozub atıvermedi mi? Hayır, (bir güruh değil), onların çoğu (ahid tanımazlar), iman etmezler.

(Bakara 100)

Hayrat Neşriyat Meali:

Nitekim ne zaman söz vererek bir andlaşma yapsalar, içlerinden bir kısmı onu bozmadı mı? Hayır! Onların çoğu îmân etmezler.

(Bakara 100)

Hubeyb Öndeş Meali: /

[Hadlerini aşanlar] ne zaman bir anlaşma yaptılarsa, onlardan bir grup onu [anlaşmayı] değersizce atmadılar mı [bozmadılar]? Aksine, onların çoğunluğu inanmıyor!

(Bakara 100)

Hüseyin Atay Meali:

Onlar, her ne zaman bir antlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir bölük onu bir kenara atmamış mıdır? Hayır! Onların çoğu inanmaz.

(Bakara 100)

İbni Kesir Meali:

Onlar, ne zaman bir ahidle bağlandılarsa içlerinden bir güruh onu bozup atmadı mı? Hayır, onların bir çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

İlyas Yorulmaz Meali:

O yoldan çıkmış olanlar, ne zaman bir antlaşma yapsalar, onlardan bir gurup antlaşmayı bozarlar. Hayır hayır, onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlardan bir kısmı, bir ahd yaptıkları zaman, her defasında onu nakzettiler mi (bozmadılar mı)? Evet (bozdular), onların çoğu îmân etmezler.

(Bakara 100)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onlar ne zaman bir antlaşma yapmışlarsa içlerinden birtakımı bu antlaşmayı bozmamışlar mıydı? Çünkü, onların pek çoğu inanmıyan kimselerdir.

(Bakara 100)

Kadri Çelik Meali:

Onlar ne zaman bir anlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir takımı onu bir yana itmiştir. Zaten onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Mahmut Kısa Meali:

Ne zaman bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden bir grup, her defasında onu bozup bir kenara atmadı mı? Aslında, onların çoğu zaten inanmıyor! Çünkü;

(Bakara 100)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Bunlar ne zaman ahitte bulunsa, hemen bir kısmı o ahdi mi bozmadılar? Aslında gerçek şu ki, ahdi bozmaları bir yana, onların çoğu inanmazlar.

(Bakara 100)

Mehmet Türk Meali:

O (Yahûdîler) ne zaman kuvvetli bir söz verdilerse, içlerinden bir grup onu hep bozmadı mı? Aslında onların çoğu, (bilerek) inanmayacaklar.

(Bakara 100)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlar, ne zaman bir sözleşme yapsalar, aralarından bir kısmı sözlerinden dönerler. Onlardan çoğu, imana yanaşmazlar bile.

(Bakara 100)

Muhammed Esed Meali:

Ne zaman (Allah'a) söz verdilerse bazıları sözlerini (çiğneyip) bir kenara atmadı mı? Gerçek şu ki, aslında onların çoğu inanmıyor.

(Bakara 100)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa içlerinden bir bölümü o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların çoğu inanmaz.

(Bakara 100)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlar ne zaman Allah ile bir ahit yapmışlarsa, içlerinden bir grup bu ahdi/sözü bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu kendi değerlerine bile inanmıyorlar.

Bknz: (2/27) - (8/55)»(8/56) - (13/1)

(Bakara 100)

Mustafa Çevik Meali:

99-103 Ey Peygamber! Biz sana, insanları yaratılışlarının sebebi olan hayat nizamı ile yaşamaya davet eden âyetler indirdik, bunları müşrik ve kâfir olarak yaşamaya kendini şartlandırmış olanlardan başkası inkâr etmez. Geçmişte olduğu gibi, Yahudilerden birçoğu Allah’ın davetine uyacaklarına dair söz vermelerine rağmen sözlerinden dönerler. Aslında onlar inanıp iman etmek istemeyenlerdir. Bu Yahudilere ellerinde bulunan kitapta kalmış olan, Allah’ın âyetlerini onaylayan Peygamber ve Kur’an gelip de, elleriyle bozmuş olduklarının yerine buna uymaları söylenince, sanki Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun farkında değillermiş gibi içlerinden çoğu davetten yüz çevirirler ve tıpkı Süleyman’ın hükümdarlığı döneminde şeytanın fısıltılarının, kışkırtmalarının peşine takılan, şeytan tabiatlı kimselerin Süleyman’a iftira atıp sihirbaz dedikleri gibi, şimdi aynı yalan ve iftirayı senin için de söylüyorlar. Hâlbuki Süleyman Rabbine asla nankörlük etmedi ve batıla sapıp sihirbazlık da yapmadı. Fakat şeytana yoldaş olan bir kısım Yahudiler, Rablerine nankörlük edip sihire yöneldiler. Gerçeği, asıl bağlamından kopararak ters yüz edip sihirbazlık yapmaya kalkıştılar. Şimdi bu Yahudiler de vaktiyle Babil’deki soydaşları olan ve sihirbazların meliki (kralı) diye anılan iki kişiye (Harut ve Marut’a) indirilene uyduklarını söylüyorlar. Oysa onlara herhangi bir bilgi de indirilmemişti. Zaten Harut ile Marut da insanlara sihirbazlığın bir göz boyama sanatı, bir imtihan aracı olduğunu ve bunun kötüye kullanılması halinde insanı şirke ve küfre götüreceğini söylemeden hiç kimseye bir şey de öğretmiyorlardı. Fakat müşrik ve kâfirliğe kendilerini şartlandırmış, şeytan tabiatlı olmayı kişilik haline getirmiş kimseler, Harut ve Marut’tan, kadın ile kocasının arasını açıp bundan da çıkar elde etmeye, toplumun yapısını yozlaştırmaya yönelik tuzaklar/planlar öğrenmenin peşine düşmüşlerdi. Gerçek olan şu ki, Allah’ın izni olmadan hiç kimse hiçbir şekilde sihir ve büyü gibi yollara başvurarak bir başkasına zarar veremez. Bu gibi yolları iş edinenlerin ve onlara uyanların, âhiretin güzelliklerinden nasibi yoktur. Bunlar kendi elleriyle cehennemi satın almaktalar; keşke bunu anlayabilselerdi. Oysa Allah’ın peygamberleri ve kitapları ile daveti olan ilâhî nizamın ahlakı ile yaşamaya çalışsalardı, Allah katında kazanacakları mükâfat elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

(Bakara 100)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ne yani, her söz verişlerinde onlardan bir kısmı bu sözden dönmedi mi? Maalesef onların çoğu güven duygusundan yoksun kalmışlardır.

(Bakara 100)

Osman Okur Meali:

Onlar ne zaman söz verdilerse aralarından bir grup verdiği sözü bozup bir yana atmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ya her ne zaman bir ahd ile muâhede yapacak olsalar onlardan bir gürûh o ahdi bozup atacak mı? Belki onların ekserisi imân etmezler.

(Bakara 100)

Ömer Öngüt Meali:

Onlar ne zaman bir andlaşma yapsalar, içlerinden bir güruh onu bozup arkalarına atmadılar mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Ömer Sevinçgül Meali:

Her ne zaman bir söz verdilerse, onların bir takımı sözleşmelerini bozmamış mıdır! Onların çoğu kesinlikle inanmıyor!

(Bakara 100)

Sadık Türkmen Meali:

Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden birtakımı o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların birçoğu iman etmiyor.

(Bakara 100)

Seyyid Kutub Meali:

Onlar ne zaman bir ahit yaptılar ise aralarından bir grup onu bozup bir yana atmadı mı? Aslında onların çoğu inanmaz.

(Bakara 100)

Suat Yıldırım Meali:

O fasıklar hem bunları reddedecek, hem de ne zaman bir anlaşma yapsalar, içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? (Hatta sadece az bir güruh da değil), onların ekserisi ahit tanımaz imansızlardır.

(Bakara 100)

Süleyman Ateş Meali:

Ne zaman bir ahit (andlaşma) yaptılarsa, onlardan bir grup o ahdi bozup atmadı mı? Zaten çokları inanmazlar.

(Bakara 100)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bunlar ne zaman bir anlaşma yapsalar, içlerinden birtakımı yükümlülüklerini üstünden atar; değil mi? Aslında bunların çoğu güveni kötüye kullanır.[1]

1)Burada if'al babının hemzesine izale anlamı verilmiştir. 

(Bakara 100)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah'a ne zaman söz verdilerse bir kısmı sözünden dönmedi mi? Hayır, onların çoğu inanmıyor.

(Bakara 100)

Şaban Piriş Meali:

Onlar ne zaman bir söz vermişlerse, içlerinden bir grup bu sözü bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Talat Koçyiğit Meali:

Oysa Yahûdîler, ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa, onlardan bir zümre, bu ahdi bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu îman etmez.

(Bakara 100)

Tefhimul Kuran Meali:

Onlar, ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa, içlerinden bir bölümü onu atıp bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.

(Bakara 100)

Ümit Şimşek Meali:

Onların her söz verişinde, içlerinden bir topluluk o sözü bozup bir kenara atmadı mı? Doğrusu, onların çoğu iman etmiyor.

(Bakara 100)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bir ahitle söz verdikleri her seferinde, içlerinden bir fırka ahdi kaldırıp atmadı mı? Doğrusu şu ki, onların çokları iman etmezler.

(Bakara 100)