21. Enbiya Suresi / 97.ayet

İşte gerçekleşecek olan vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman inanmayanların gözleri korku ve dehşetten fal taşı gibi açılacak ve:
– Yazıklar olsun bize, bundan önce biz bunu hiç umursamıyorduk, aslında biz kendimize zulmedip yazık etmişiz, diyecekler.

Bknz: (7/187)(14/48)(16/77)(20/105)»(20/107)(22/1)»(22/2)

Mustafa Çavdar Meali

Enbiya 97 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve gerçek vait yaklaşınca işte o zaman kafir olanlar, gözlerini dikip kalacaklar ve yazıklar olsun bize diyecekler, bundan gafildik, hatta zalimdik biz.*

(Enbiya 97)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Hakkın hâkimiyetiyle, inkârcıların ve münafıkların hezimetiyle sonuçlanacağı kesin) Gerçek olan va’ad yaklaşıvermiştir. İşte o zaman (Hakk davayı ve başındaki kutlu şahsı) inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayıp (şaşkınlık ve perişanlığa uğrayacak ve) “yazıklar olsun ki biz bundan tam bir gaflet (ve hıyanet) içindeydik; doğrusu belki de bizler zalim kimselerdik” (diyerek rezil ve zelil duruma düşecekler ve pişmanlıkla dövüneceklerdir).

(Enbiya 97)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve gerçekten meydana geleceği bildirilen kıyamet yaklaştığı vakit, işte o zaman Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin gözleri hemen belerip kalacak, “Eyvah bizlere!” diye yakınacaklar. “Bu kıyamet sözüne karşı, hep umursamaz tavırlar gösterdik. Daha doğrusu bizler, yaratılış maksadına aykırı hareket edenlerdik” diyecekler.

(Enbiya 97)

Adem Uğur Meali:

Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz."

(Enbiya 97)

Ahmet Hulusi Meali:

Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkar edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda - dünyamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zalimler imişiz. "

(Enbiya 97)

Ahmet Tekin Meali:

Gerçek vaat, tehdit, ölüm ve Kıyamet yaklaştığında, işte o zaman kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin gözleri belerir. “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz bu durumdan habersizmişiz. Hayır, hayır, biz inkârda, isyanda, şirkte ısrar eden zâlim kimselermişiz.” derler.

(Enbiya 97)

Ahmet Varol Meali

Hak olan vaad yaklaşmıştır. İşte o zaman inkar edenlerin gözleri dışarı fırlar. "Yazık bize! Doğrusu biz bundan gafletteydik. Hayır, biz zalimlerdik."

(Enbiya 97)

Ali Bulaç Meali:

Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).

(Enbiya 97)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Ve hak olan vaad (kıyamet) yaklaştığı vakit, işte o zaman, kâfir olanların gözleri hemen dikilecek: “- Vah bizlere! Biz bundan gaflet ettik, doğrusu kendimize zulmetmiş olduk.” diyecekler.

(Enbiya 97)

Ali Rıza Sefa Meali:

Zaten sözü verilen gerçek yaklaşmış; nankörlük edenlerin gözleri birden donup kalmıştır: "Vay başımıza gelene! Bundan önce aymazlık içindeydik!" "Hayır! Haksızlık yapanlardan olduk!"

(Enbiya 97)

Ali Ünal Meali:

Artık, hak olan o (Kıyamet) va’dinin gerçekleşme vakti de gelip çatmıştır; işte o zaman, hayatları boyu küfürde ısrar etmiş olanların gözleri birden donakalır. “Eyvah bize!” diye feryat ederler; “Bu ânı hiç hesaba katmıyor ve bu an sanki hiç gelmeyecekmiş gibi tam bir umursamazlık içinde davranıyorduk. Meğer biz, ne yanlış yapmış, kendimize ne yazıklar etmişiz!”

(Enbiya 97)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve gerçek olan kıyamet kopma va’di yakınlaşmış olur. O koptuğu zaman, o kâfirlerin gözleri dışarı fırlar: “Yazıklar olsun bize! Biz bundan habersizdik. Hayır, biz zalimler idik” (derler.)

(Enbiya 97)

Bayraktar Bayraklı Meali:

-Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc setleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman, verilen gerçek söz yaklaştığında inkar edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz, hatta biz zalim kimselermişiz" derler.

(Enbiya 97)

Bekir Sadak Meali:

Gercek vaad yaklastiginda, inkar edenlerin gozleri beleriverir: «Vah bize! Bundan once gaflet icindeydik, hem de zalimdik» derler.

(Enbiya 97)

Besim Atalay Meali:

Gerçek olan söz yaklaşmaktadır, o zaman kâfirlerin gözleri dikilerek: «Biz bunu anlamamıştık, hayır zalim kimselerdik!» diyeceklerdir

(Enbiya 97)

Celal Yıldırım Meali:

Hak olan va'd (Kıyametin safhaları) yaklaşınca bir de bakarsın ki o inkâr edenlerin gözleri belerip kalır, «eyvah bize! Biz bundan gaflette bulunuyorduk; daha doğrusu biz zâlimler idik» derler.

(Enbiya 97)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Gerçek vaadin (kıyamet gününün) eşiğine gelindiğinde inkârcıların bakışları dehşetten donakalacak ve “Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz bu ana karşı hep umursamazlık göstermiştik. Biz gerçekten kendimize zulmeden kimselerden olduk” (diyecekler).

(Enbiya 97)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: "Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik" derler.

(Enbiya 97)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkar edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz" derler.

(Enbiya 97)

Diyanet Vakfı Meali:

Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! «Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz.»  *

(Enbiya 97)

Edip Yüksel Meali:

Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: 'Vah bize, Biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk.'

(Enbiya 97)

Elmalılı Orjinal Meali:

ve hak va'd yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek "eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk" diyecekler

(Enbiya 97)

Elmalılı Yeni Meali:

ve gerçek va'd yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gözleri belerecek (bir noktaya dikilip kalacak): "Eyvah bizlere, biz bundan gaflet ettik! Hayır, kendimize zulmetmiş olduk!" diyecekler.

(Enbiya 97)

Erhan Aktaş Meali:

Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, gerçeği yalanlayan nankörlerin gözleri korku ile büyür. "Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz."

(Enbiya 97)

Gültekin Onan Meali:

(96-97) Yecuc ve Mecuc(un sedleri) açıldığında, onlar her bir tepeden akın ederler. Gerçek olan vaad yaklaşmıştır, işte o zaman, küfredenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).

(Enbiya 97)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve gerçek vaat yaklaştığı zaman kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kişilerin gözleri dönüverir: “Eyvah bizlere! Kesinlikle biz bundan bilgisizlik/duyarsızlık içindeydik. Aslında biz yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler idik.”

(Enbiya 97)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Hak olan vaad/kıyamet yaklaşmıştır. (O, vuku bulduğunda) kâfirlerin gözleri yuvalarından fırlayacak ve (diyecekler ki:) “Eyvahlar olsun bize! Muhakkak ki biz, bundan gaflet içerisindeydik. (Hayır, öyle değil!) Bilakis, biz zalimler idik.”

(Enbiya 97)

Harun Yıldırım Meali:

Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz."

(Enbiya 97)

Hasan Basri Çantay:

(96-97) Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkar) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik" (diyecekler).

(Enbiya 97)

Hayrat Neşriyat Meali:

96,97. Nihâyet Ye'cüc ve Me'cüc'ün (seddi) açıldığı ve onların her tepeden akın etmekte olduğu ve gerçek va'd (olan kıyâmet)in yaklaştığı zaman bir de bakarsın ki, inkâredenlerin gözleri (dehşetten) donuktur. “Eyvah bize! Hakikaten bundan gaflet içindeydik,(biz) bil'akis (nefsimize) zulmeden kimseler imişiz!” (derler).

(Enbiya 97)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(96-97) Sonunda, kendileri her bir tepeden akın ederken, yecüc ve mecüc['ün seddi] açıldığı ve gerçek vaat yaklaştığı zaman, gerçeği örtmüş olanlar "Vay halimize! Bundan yana habersizlik içindeydik. Aksine! Zalimler idik" [derken] bakışları (gözleri) donup kalır.

(Enbiya 97)

Hüseyin Atay Meali:

Verilen gerçek söz yaklaştığında, hemen inkâr edenlerin gözleri beleriverir: "Vah bize! Şüphesiz bundan önce dalgınlık içindeydik, hayır, zalimdik."

(Enbiya 97)

İbni Kesir Meali:

Ve gerçek vaad yaklaştığı zaman; o küfredenlerin gözleri belerip kalır: Vah bize, bundan önce gaflet içindeydik, biz gerçekten zalimler idik.

(Enbiya 97)

İlyas Yorulmaz Meali:

Allah'ın vaat ettiği gerçeklerin olması yakınlaşmıştır. O gün geldiğinde, gerçekleri inkar etmiş olanların gözleri şaşkınlık içerisinde “Bu yeniden diriliş gününden bihaber olarak yaşadığımız için, bize yazıklar olsun, böyle yapmakla kendimize haksızlık yapmışız” derler.

(Enbiya 97)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve hak vaad yaklaştı. İşte o zaman kâfir olanların gözleri (korku ile) büyür. (Derler ki): “Bize yazıklar olsun. Biz bundan gaflet içindeydik. Meğer biz zalimler olmuşuz (kendimize zulmetmişiz).”

(Enbiya 97)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İşte o aralık doğru olarak söz verilen kalkış yaklaşınca tanımazların gözleri dikile kalacak: «Yazık oldu bize. Biz bunun böyle olacağını hiç düşünmemiştik. Doğrusu, biz kıyıcılık etmiş kimseleriz.»

(Enbiya 97)

Kadri Çelik Meali:

Gerçek olan söz yaklaşmıştır. İşte o zaman, küfre sapanların gözleri yuvalarından fırlayacak, “Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zulme sapmıştık” (diyecekler).

(Enbiya 97)

Mahmut Kısa Meali:

İşte o zaman, gerçekleşeceğinde asla kuşku olmayan o vaad, yani kıyâmet vakti yaklaşmış demektir. Ve nihayet kıyâmet kopacak ve tüm insanlar yeniden diriltilip Rablerinin huzuruna getirilecekler. İşte o anda, inkârcıların gözleri korku ve dehşetle yerinden fırlayacak ve “Vay başımıza gelenlere!” diye feryat edecekler, “Biz nasıl oldu da, buna karşı böylesine umursamazlık gösterdik; yok yok, aslında düpedüz zâlim kimselerdik biz!” diyecekler, fakat son pişmanlık fayda vermeyecek:

(Enbiya 97)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nihayetinde gerçek olan vaad yaklaşmıştır. İşte o vakit. Münkirlerin gözleri fırlayacaktır: Bize eyvahlar olsun. Tam bir gaflet içindeydik. Bizler zalim kimselerdik diyecekler.

(Enbiya 97)

Mehmet Türk Meali:

96,97. Ye’cuc ve Me’cuc(un setleri)1 açılıp da onlar, her bir tepeden akın etmeye başlayınca ve gerçekten vâdedilen (kıyamet anı) yaklaşınca,2 bir de bakarsın ki kâfirler, gözleri yuvalarından fırlamış bir şekilde: “Yazıklar olsun bize, biz bu (kıyamet) anından tam bir gaflet içerisindeymişiz ve (üstelik bir de) bizler, (hakikaten) zâlimlerdenmişiz.” derler.*

(Enbiya 97)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Allah’ın) gerçek olan vaadi yaklaştığında, kâfirler sabit bakıp kalacaklar. Onlar, “Bize yazıklar olsun. Biz bu konuda hep gaflet içindeydik. Hatta biz zalimlerdik,” (diyecekler.)

(Enbiya 97)

Muhammed Esed Meali:

(ki o zaman) başa gelmesi kaçınılmaz olan (kıyamet) söz(ün)ün gerçekleşmesi de yaklaşmış olacaktır. O zaman ki, hakkı inkara şartlanmış olan kimselerin gözleri yerinden oynayacak ve (birbirlerine:) "Vah bize!" (diye yakınacaklar), "Bu (kıyamet sözüne) karşı hep umursamazlık gösterdik! Çünkü, zulüm ve kötülük yap(maya eğilimli ol)an kimselerdik!"

(Enbiya 97)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Artık hak olan sözün gerçekleşmesi yaklaşmış, inkar edenlerin gözleri donakalmıştır. "Eyvah bize!" derler. "Bundan habersizdik. Aslında biz kendimize yazık etmişiz."

(Enbiya 97)

Mustafa Çavdar Meali:

İşte gerçekleşecek olan vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman inanmayanların gözleri korku ve dehşetten fal taşı gibi açılacak ve: – Yazıklar olsun bize, bundan önce biz bunu hiç umursamıyorduk, aslında biz kendimize zulmedip yazık etmişiz, diyecekler.

Bknz: (7/187) - (14/48) - (16/77) - (20/105)»(20/107) - (22/1)»(22/2)

(Enbiya 97)

Mustafa Çevik Meali:

96-99 Şirki, küfrü, zulmü ve bozgunculuğu tabiatları haline getirmiş, azgın Yecüc ve Mecüc takımı yeryüzünün her yanına dağılıp saldırmaya başlayınca, bu gerçekle yüz yüze kalanlar Allah’ın daveti hayat nizamına dönüş için artık çok geç kalmış olacaklar. Kıyamet günü müşrik ve kâfirlerin gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi açılacak ve “Yazıklar olsun bize, uyarılmamıza rağmen bu Kıyamet gerçeğini umursamayıp, ciddiye almamıştık. Şimdi anladık ki böyle düşünmekle kendimize yazık etmişiz.” diyecekler. O Gün onlara şöyle seslenilecek: “Sizler ve Allah’la birlikte ilah edindikleriniz cehennem odunu olacaksınız ve hep birlikte yanacaksınız. O uydurup, kutsallaştırıp, yardım umarak peşlerine takılıp ilah edindiklerinizin kendilerini kurtarmaya bile güçleri yetmeyen zavallılar olduğunu gördünüz mü? Onlar da siz de hak ettiğiniz cehennemde ebedî kalacaksınız.”

(Enbiya 97)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İmdi, mutlaka gerçekleşecek olan sözün vakti yaklaşmıştır: işte o zaman, küfürde ısrar edenler, gözleri yuvalarından fırlatmış bir halde "Yazıklar olsun bize!" (diyecekler), "Doğrusu biz bu (söze) karşın gaflete dalmışız; dahası (böyle yapmakla) kendi kendimize kıymışız!"

(Enbiya 97)

Osman Okur Meali:

Gerçek olan söz yaklaşmıştır. İşte o zaman, küfre sapanların gözleri yuvalarından fırlayacak, “Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zulme sapmıştık” (diyecekler).

(Enbiya 97)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve doğru olan vaad (Kıyamet günü) yaklaştığı zaman, artık kâfirlerin gözleri muzdarip bir hale gelecek, (ve diyeceklerdir ki:) «Eyvah bizlere! Biz bundan gaflette bulunmuş olduk. Hayır. Biz zalimler olduk.»

(Enbiya 97)

Ömer Öngüt Meali:

Gerçek olan vaad yaklaştığında, kâfirlerin gözleri yuvalarından fırlar. “Yazıklar olsun bize! Biz bundan gerçekten gâfildik, hatta biz gerçekten zâlimlermişiz. ” derler.

(Enbiya 97)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sözü verilen kıyamet gelir kapıya dayanır. İnkâr edenlerin gözleri belerir. Kendilerini kınamaya başlarlar, “Eyvahlar olsun bize! Biz bunu umursamıyorduk! Kendimize yazık etmişiz!” derler.

(Enbiya 97)

Sadık Türkmen Meali:

(Yecüc Mecüc seddinin açılışıyla) gerçek olan söz (kıyamet) yaklaşmıştır. İşte o zaman inkârcı kişilerin gözleri donup kalmıştır: “Vah vah, yazıklar olsun bize! Biz bundan gaflet içinde imişiz. Hayır aksine biz zalimlermişiz.”

(Enbiya 97)

Seyyid Kutub Meali:

Gerçek vaadin (kıyamet gününün) eşiğine gelindiğinde kâfirlerin bakışları dehşetten donakalır ve «Eyvah halimize! Biz bu anın geleceğinden gafil yaşadık, biz gerçekten zalimlerden olduk» derler.

(Enbiya 97)

Suat Yıldırım Meali:

(96-97) Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vadin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kafirlerin gözleri birden donakalır. "Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!" diyecekler.

(Enbiya 97)

Süleyman Ateş Meali:

Gerçek va'd (yani kıyamet) yaklaşmış olur. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar).

(Enbiya 97)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Artık gerçek tehdidin (cehennemin) vakti yaklaşmıştır. Birde bakarsın ki bu kafirlerin gözleri fal taşı gibi açılmış "Yazık oldu bize, bunu hesaba katmamıştık, aslında yanlış yapıyorduk" diyorlar.

(Enbiya 97)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

İşte o zaman, başa gelmesi kaçınılmaz olan o söz gerçekleştiğinde, kafirlerin bakışı dehşetten donakalır. "Yazıklar olsun bize! Biz bu söze aldırmıyorduk, çünkü zalim kimselerdik" derler.

(Enbiya 97)

Şaban Piriş Meali:

İşte gerçek vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman kafirlerin gözleri dehşetten bakakalır: - Eyvah bize, bundan önce biz gaflet içindeydik. Biz gerçekten zalim kimselerdik.

(Enbiya 97)

Talat Koçyiğit Meali:

Gerçek vad olan kıyamet artık yaklaşmıştır, işte o zaman, küfredenlerin gözleri donakalır ve "yazıklar olsun bize! Biz, bundan gaflet içinde idik; daha zâlimdik" derler.

(Enbiya 97)

Tefhimul Kuran Meali:

Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, küfre sapanların gözleri yuvalarından fırlayacak: «Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zulme sapmıştık» (diyecekler).

(Enbiya 97)

Ümit Şimşek Meali:

Artık hak olan vaad yaklaşmış, inkâr edenlerin gözleri donakalmıştır. “Eyvah bize!” derler. “Bundan habersizdik. Aslında biz kendimize yazık etmişiz.”

(Enbiya 97)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler.

(Enbiya 97)