26. Şuara Suresi / 98.ayet

O zaman sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutmuşuz.

Bknz: (2/21)»(2/22)(2/165)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 98 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sizi, alemlerin Rabbiyle bir tuttuğumuz zaman.

(Şuara 98)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

“Çünkü sizi (din tahripçilerini ve sahte şefaatçileri) âlemlerin Rabbiyle eşit (aynı seviyede) tutuyorduk.”

(Şuara 98)

Abdullah Parlıyan Meali:

Çünkü sizin gibi yaratılmış varlıkları, alemlerin Rabbıyla bir tutuyorduk.

(Şuara 98)

Adem Uğur Meali:

Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

(Şuara 98)

Ahmet Hulusi Meali:

"Hani sizi Rabb-ül alemin ile eşit kılmıştık. "

(Şuara 98)

Ahmet Tekin Meali:

“Biz, sizi, âlemlerin bütün varlıkların Rabbi ile eşit tutuyor muşuz?”

(Şuara 98)

Ahmet Varol Meali

Çünkü sizi alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.

(Şuara 98)

Ali Bulaç Meali:

"Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

(Şuara 98)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Çünkü (ey putlar), sizi âlemlerin Rabbine denk tutuyorduk.

(Şuara 98)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Çünkü Evrenlerin Efendisini, sizinle aynı tutuyorduk!"

(Şuara 98)

Ali Ünal Meali:

“Sizi Âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.

(Şuara 98)

Bahaeddin Sağlam Meali:

“Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi olan Allah ile eşit tutuyorduk.”

(Şuara 98)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: "Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır.Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."

(Şuara 98)

Bekir Sadak Meali:

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

(Şuara 98)

Besim Atalay Meali:

Âlemlerin Tanrısıyla bir tutmuştuk biz sizi

(Şuara 98)

Celal Yıldırım Meali:

Çünkü sizi, âlemlerin Rabbı ile eşit seviyede tutuyorduk.

(Şuara 98)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.

(Şuara 98)

Diyanet İşleri Eski Meali:

96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

(Şuara 98)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Çünkü sizi, alemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk."

(Şuara 98)

Diyanet Vakfı Meali:

Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

(Şuara 98)

Edip Yüksel Meali:

'Çünkü sizi evrenlerin Rabbine denk tutuyorduk.'

(Şuara 98)

Elmalılı Orjinal Meali:

Çünkü sizi rabbül'alemin seviyyesinde tutuyorduk

(Şuara 98)

Elmalılı Yeni Meali:

Çünkü sizi alemlerin Rabbi seviyesinde tutuyorduk.

(Şuara 98)

Erhan Aktaş Meali:

"Çünkü sizi alemlerin Rabb'i ile bir tutuyorduk."

(Şuara 98)

Gültekin Onan Meali:

"Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin rabbiyle eşit tutuyorduk."

(Şuara 98)

Hakkı Yılmaz Meali:

(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!”

(Şuara 98)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a denk tutmuş (O’nu sever gibi sizi sevmiş, O’ndan korkar gibi sizden korkmuş, O’na yönelir gibi size tevbe vermiş, O’ndan medet umar gibi sizin himmetinize sığınmış ve O’nun otoritesine boyun eğer gibi sizin yasalarınıza boyun eğmiştik).”

(Şuara 98)

Harun Yıldırım Meali:

“Çünkü sizi alemlerin rabbi ile eşit tutuyorduk.”

(Şuara 98)

Hasan Basri Çantay:

"Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk".

(Şuara 98)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Çünki, sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.”

(Şuara 98)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Bir vakit, alemlerin [varlıkların] RAB'biyle sizi eşitlemekte[eşit saymakta] idik."

(Şuara 98)

Hüseyin Atay Meali:

96-102 Cehennemde aralarında çekişerek derler ki: "Andolsun biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi aracımız da, içtenli bir dostumuz da yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."

(Şuara 98)

İbni Kesir Meali:

Hani biz, sizi alemlerin Rabbı ile bir tutmuştuk.

(Şuara 98)

İlyas Yorulmaz Meali:

(Kendilerini azdıranlara) “Biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.”

(Şuara 98)

İskender Ali Mihr Meali:

Âlemlerin Rabbi ile sizi (putları) bir tutuyorduk.

(Şuara 98)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Çünkü biz sizi bütün varlıkların çalabı ile bir tutmakta idik.

(Şuara 98)

Kadri Çelik Meali:

“Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.”

(Şuara 98)

Mahmut Kısa Meali:

Çünkü ey azgınlar; sizi egemenlik ve hüküm verme konusundaÂlemlerin Rabb’i olan Allah ile bir tutuyorduk.

(Şuara 98)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(98-99) Alemlerin Rabbine sizi eşit tutuyorduk. Bizi saptıranlar o suçlulardan başkası değildir.

(Şuara 98)

Mehmet Türk Meali:

“(Ey ilâhlarımız!) Çünkü biz, sizi âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.”

(Şuara 98)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Çünkü Biz sizleri, âlemlerin Rabbi olan Allah ile bir tutmaktaydık.”

(Şuara 98)

Muhammed Esed Meali:

çünkü, siz(in gibi yaratılmış varlıklar)ı alemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk;

(Şuara 98)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Çünkü biz sizi evrenlerin rabbi ile eşit tutuyorduk."

(Şuara 98)

Mustafa Çavdar Meali:

O zaman sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutmuşuz.

Bknz: (2/21)»(2/22) - (2/165)

(Şuara 98)

Mustafa Çevik Meali:

92-102 Cehennemi hak edenlere, “O peşine düşüp, kullukta kusur etmediğiniz ilahlarınız şimdi nerede? Bakalım onların kendilerine ya da size yardıma güçleri yetecek mi?” denilecek. Sonunda hem onlar hem de bilinçsizce onların peşlerinden gidenler, hep birlikte iblisin avanesi olarak cehennem ateşine atılacaklar. Ve orada birbirlerini suçlayarak, “Vallahi biz dünyada iken, büsbütün sapıklık içinde yaşamışız, sizin gibi yaratılmışların uydurduğu hayat nizamlarına uyup, sizi âlemlerin Rabbi ile bir tutmuştuk, dolayısı ile bizi siz saptırdınız, şirki, küfrü hayat nizamı halinde bize kabullendirdiniz. Fakat bugün ne bize arka çıkabiliyor, ne de dostluk gösterebiliyorsunuz. Keşke dünya hayatına tekrar dönme imkânımız olsa da, biz de Allah adına, peygamber ve kitaplarla yapılan davete iman edip teslim olanlardan olabilsek.” diyerek pişmanlık içinde kıvranacaklar.

(Şuara 98)

Mustafa İslamoğlu Meali:

o zaman sizi alemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk;

(Şuara 98)

Osman Okur Meali:

Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

(Şuara 98)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Çünkü biz sizi (ey putlar) Âlemlerin Rabbine müsavî tutuyorduk.»

(Şuara 98)

Ömer Öngüt Meali:

“Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. ”

(Şuara 98)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Bir zamanlar sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutardık.

(Şuara 98)

Sadık Türkmen Meali:

Biz o zaman sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk!

(Şuara 98)

Seyyid Kutub Meali:

Çünkü sizleri alemlerin Rabb'ine denk tutmuştuk.

(Şuara 98)

Suat Yıldırım Meali:

(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülalemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkan olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

(Şuara 98)

Süleyman Ateş Meali:

"Çünkü sizi alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk."

(Şuara 98)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Çünkü sizi Âlemlerin Rabbi ile bir tutardık.

(Şuara 98)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(96-102) O Gün orada birbirlerini suçlayarak: "Allah şahit, biz, apaçık sapıklık içindeydik. Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk. Ama bizi günahkar önderlerimiz saptırdı. Şimdi ne kurtulmamıza aracılık edecek biri var, ne de sâdık bir dostumuz... Keşke o hayata geri dönsek de iman edenlerden biri olsak" derler.

(Şuara 98)

Şaban Piriş Meali:

Çünkü sizi evrenin sahibi ile eşit tutmuştuk.

(Şuara 98)

Talat Koçyiğit Meali:

"Zira sizi âlemlerin Rabbı ile eşit tutmuştuk."

(Şuara 98)

Tefhimul Kuran Meali:

«Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

(Şuara 98)

Ümit Şimşek Meali:

“O vakit sizi Âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.

(Şuara 98)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Çünkü sizi alemlerin Rabbi'yle aynı düzeyde tutuyorduk."

(Şuara 98)