34. Sebe Suresi / 41.ayet

Melekler:
– Hâşâ sen yücesin, zatını tenzih ederiz, bizim velimiz onlar değil sensin. Bilakis onlar cinlere kulluk ediyorlardı, zira onların çoğu cinlere inanıyordu, derler.

Bknz: (4/116)(17/39)

Mustafa Çavdar Meali

Sebe 41 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Melekler, tenzih ederiz seni derler, sensin bizim sahibimiz ve yardımcımız, onlar değil. Hayır, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı, çoğu, onlara inanıyordu.

(Sebe 41)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Melekler) Derler ki: "Sen Yücesin, bizim Velimiz Sensin, onlar değil. Hayır, onlar (tuzağına kapıldıkları şeytani) cinnlere tapıyorlardı ve çoğu onların (yalanlarına) inanmışlardı." *

(Sebe 41)

Abdullah Parlıyan Meali:

Melekler de: “Sen kudret ve egemenliğinde eksiksiz ve kusursuzsun!” derler. “Onlara karşı bize yakın olan koruyucumuz yalnız sensin, onlar değil. Hayır, onlar bize ibadet ettiklerini zannettikleri zaman, aslında cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanmışlardı” diyecekler.

(Sebe 41)

Adem Uğur Meali:

(Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.

(Sebe 41)

Ahmet Hulusi Meali:

(Melekler) dedi ki: "Subhansın sen. Sensin Veliyy'miz, onlar değil... Bilakis onlar cinne tapıyorlardı; çoğunluğu onlara iman etmişti (tanrı olarak). "

(Sebe 41)

Ahmet Tekin Meali:

Melekler de, “Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karşı sığınacak velimiz, koruyucumuz, işlerimizi havale edeceğimiz hâmimiz, emirlerini dinlediğimiz otorite sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı.” diyecekler.*

(Sebe 41)

Ahmet Varol Meali

Derler ki: "Seni tenzih ederiz. Bizim dostumuz onlar değil sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı."

(Sebe 41)

Ali Bulaç Meali:

(Melekler) Derler ki: "Sen yücesin, bizim velimiz sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi."

(Sebe 41)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Melekler şöyle) diyecekler: “-(Senden başkasına ibadet edilmekten) seni tenzih ederiz. Bizim sığınacak velimiz onlar değil, sensin. Doğrusu onlar cinlere (şeytanlara) tapıyorlardı, çoğu onlara inanmışlardı.”

(Sebe 41)

Ali Rıza Sefa Meali:

Derler ki: "Sen, tüm yakıştırmalardan ayrıksın. Bizim dostumuz onlar değil; Sensin!" "Hayır! Onlar, cinlere hizmet ediyorlardı; çoğu onlara inanmıştı!"

(Sebe 41)

Ali Ünal Meali:

Melekler, “Tesbih ederiz Seni, Sen tapılmada ortakları olmaktan mutlak münezzehsin. Bizim sahibimiz, koruyucumuz, ma’budumuz ancak Sen’sin; bizim onlarla bu manâda hiçbir münasebetimiz olamaz ve olmamıştır.” diyeceklerdir. Hayır, onlar (meleklere de değil,) aslında cinlere tapıyorlardı; çoğu gerçekten onların mü’miniydi.

(Sebe 41)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Melekler: Seni tenzih ederiz. Dostumuz onlar değil, Sen’sin. Belki onlar (bize değil) cinlere tapıyorlardı. Çünkü onların çoğu, cinlere inanıyordu.

(Sebe 41)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Melekler, "Haşa! Seni tenzih ederiz. Sen bizim velimizsin, onlar değil. Tam aksine, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu onlara inanıyorlardı" diyecekler.

(Sebe 41)

Bekir Sadak Meali:

Melekler: «Hasa, bizim dostumuz onlar degil, Sensin. Hayir; onlar bize degil cinlere tapiyorlardi, cogu onlara inaniyorlardi» derler.

(Sebe 41)

Besim Atalay Meali:

Melekler de derler ki: «Sen kutsalsın, sensin onlardan ayrı bizim dostumuz; hayır onlar, cinlere taparlardı, inanırdı pek çoğu da onlara!»

(Sebe 41)

Celal Yıldırım Meali:

Melekler, «seni tesbîh ve tenzîh ederiz; onlar değil, sen bizim yegâne sahibimizsin. Hayır, onlar, cinlere tapıyorlardı; çoğu onlara inanmışlardı,» diyecekler.

(Sebe 41)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Melekler de:) “Senin şanın yücedir. Bizim koruyucumuz onlar değil, sensin. Hayır, onlar bize değil, cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu” diyecekler.

(Sebe 41)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Melekler: "Haşa, bizim dostumuz onlar değil, Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

(Sebe 41)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Melekler) derler ki: "Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu."

(Sebe 41)

Diyanet Vakfı Meali:

(Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.

(Sebe 41)

Edip Yüksel Meali:

Dediler ki, 'Sen yücesin, velimiz (dostumuz) onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyordu.'

(Sebe 41)

Elmalılı Orjinal Meali:

Demişlerdir: Zati sübhanına arzı tenzih ederiz, sensin onlara karşı bizim sığınacak veliymiz, hayır onlar cinlere tapıyorlardı, ekserisi onlara inanmışlardı.

(Sebe 41)

Elmalılı Yeni Meali:

"Seni tenzih ederiz. Sensin onlara karşı bizim sahibimiz! Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanmıştı!" diyeceklerdir.

(Sebe 41)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar: "Seni tenzih[1] ederiz. Bizim velimiz[2] onlar değil, Sen'sin. Bilakis, onlar, cinlere[3] kulluk ediyorlardı. Çoğu onlara inanıyorlardı." dediler.

1)Eş koşulanların ve eş yakıştırılan niteliklerin tamamından arındırma.
2)Koruyucu, yardımcı, gözeten, destekleyici, yandaş.
3)Duyuları ile kavrayamadıkları uydurulmuş, gizemli varlıklara.

(Sebe 41)

Gültekin Onan Meali:

(Melekler) Derler ki: "Sen yücesin, bizim velimiz sensin, onlar değil. Hayır onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara inançlılardı."

(Sebe 41)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlar: “Seni tenzih ederiz. Onlara karşı bizim koruyucu, yol gösterici yakınımz Sensin. Tam tersi onlar gizli güçlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inananlardı” dediler.

(Sebe 41)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Diyecekler ki: “Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz/dostumuz sensin, onlar değil.” (Hayır, öyle değil!) İşin aslı, cinlere ibadet ediyorlardı. Ve çoğu, cinlerin (söylediği: “Melekler Allah’ın kızlarıdır.”, “Bunlar sizi Allah’a yakınlaştırır.” gibi batıl sözlere) iman ediyorlardı.

(Sebe 41)

Harun Yıldırım Meali:

(Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.

(Sebe 41)

Hasan Basri Çantay:

(Melekler de): "Seni (ortakdan) tenzih ederiz. Bizim yarimiz onlar değil, Sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı ve çoğu onlara iman edicilerdi" diyecekler.

(Sebe 41)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Melekler:) “Seni tenzîh ederiz; bizim velîmiz onlar değil, sensin! Hayır! (Onlar,)cinlere (şeytanlara) tapıyorlardı. Onların çoğu, onlara inanan kimselerdi” derler.

(Sebe 41)

Hubeyb Öndeş Meali: /

[Melekler] "Ne münasebet! sen onlardan beride bizim velimizsin. Hayır! Onlar, Cine kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu, onlara inançlıdır." dediler.

(Sebe 41)

Hüseyin Atay Meali:

Onlar "Hâşâ! Bizim dostumuz onlar değil, Sensin. Hayır! Onlar cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanmıştı" derler.

(Sebe 41)

İbni Kesir Meali:

Melekler: Tenzih ederiz Seni, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır, onlar cinnlere tapıyorlardı ve çoğu da onlara iman etmişlerdi, derler.

(Sebe 41)

İlyas Yorulmaz Meali:

Melekler “Sen her şeyden yüce ve eksikliklerden uzaksın, Bize kulluk edenlerin dışında, bizim sahibimiz yalnızca sensin. Halbuki onların çoğu inanarak, ne olduğumuzu bilmedikleri halde, bizlere (cinlere) kulluk ediyorlardı” dediler.

(Sebe 41)

İskender Ali Mihr Meali:

(Melekler) dediler ki: "Sen Sübhan’sın (herşeyden münezzeh, çok yüce). Bizim velîmiz onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu, onlara (cinlerin söylediklerine) inananlardır."

(Sebe 41)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Melekler de diyecekler: «Seni ulularız. Bizim koruyucumuzsun. Bizim onlarla ilişiğimiz yoktur. Onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, pek çokları bu cinlere inanıyorlardı.»

(Sebe 41)

Kadri Çelik Meali:

(Melekler) Derler ki: “Sen yücesin! Bizim velimiz sensin; onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapmaktaydı ve çoğu onlara iman etmiş kimselerdi.”

(Sebe 41)

Mahmut Kısa Meali:

Melekler, “Hâşâ, ne haddimize!” diyecekler, “Sen, sınırsız kudretinle her türlü eksiklikten, noksanlıktan uzaksın, yücesin! Onların bu iftiralarına karşı bizim sığınacağımız yegâne sahibimiz, yegâne dostumuz Sensin! Aslında onlar bize değil, farkında olmadan cinlere tapıyorlardı; hattâ pek çokları, cinlere tapmak gerektiğine ciddî ciddî inanıyorlardı.”

(Sebe 41)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Bizim dostumuz velimiz sensin, onlar değil. Seni tenzih ederiz sen yücesin" der onlar. Elbette hayır, onlar cinlere tapıyordu ve onların çoğu onlara iman etmişlerdi. (der melekler)

(Sebe 41)

Mehmet Türk Meali:

(Melekler de): “Sen eksikliklerden yücesin, bizim sahibimiz onlar değil Sensin. Tam tersine onların çoğu cinlere îman edip, onlara tapıyorlardı.” diyecekler.

(Sebe 41)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlar diyecekler ki: “Sen her türlü eksiklikten uzaksın. Dostumuz (olan) Sensin, onlar değil!” Onlar (hayali ve) gizli varlıklara taparlardı. Çoğu, ancak onlara inanırlardı.

(Sebe 41)

Muhammed Esed Meali:

Melekler: "Sen, kudret ve egemenliğinde eksiksiz ve kusursuzsun!" derler, "Bize yakın olan (yalnız) Sensin, onlar değil! Hayır, onlar (bize ibadet ettiklerini zannettikleri zaman, aslında) duyuları ile kavrayamadıkları güçlere (körcesine) tapıyorlardı; çoğu onlara inanmıştı".

(Sebe 41)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Melekler; "Seni ulularız!" derler. "Onlarla bizim hiçbir ilgimiz yok; bizim velimiz sensin. Onlar bize değil, cinlere tapıyordu; çoğu onlara inanıyordu."

(Sebe 41)

Mustafa Çavdar Meali:

Melekler: – Hâşâ sen yücesin, zatını tenzih ederiz, bizim velimiz onlar değil sensin. Bilakis onlar cinlere kulluk ediyorlardı, zira onların çoğu cinlere inanıyordu, derler.

Bknz: (4/116) - (17/39)

(Sebe 41)

Mustafa Çevik Meali:

40-43 Hesap Günü Allah dünya hayatlarında meleklerin yardımına sığınanlarla melekleri bir araya getirecek ve onlardan soracak, “Sizleri Allah’la birlikte ilah edinip yardım talep ederek Allah’a ortak koşanlar bunlar mıydı?” Melekler ise şöyle cevap verecekler: “Hâşâ! Bizim asla onların bizden beklediklerini yapmaya gücümüz yetmez. Onlar bizim dostumuz da olamazlar, bizim dostumuz Sensin. Onlar şeytanın vesvesesine kapılıp, körcesine onun tuzağına düşüp oyununa alet oldular.” Bunun üzerine müşrik ve kâfirlere Allah şöyle diyecek: “Siz yaratılmış olanlardan hiçbiriniz, bir diğerinize ne bir fayda verebilir ne de gelecek bir zararı önlemeye güç yetirebilirsiniz. Şimdi inanmak istemediğiniz cehennem azabını tadın bakalım!” Bunlar Allah adına apaçık âyetlerle kendilerini davet eden Peygamber’e: “Bu adam bizleri atalarımızın hayat nizamından koparmak, onun yerine başka bir nizam kurmak isteyen biri, söyledikleri de kendi uydurduklarından başka bir şey değil. Kur’an’da Allah’a isnat ettiği büyüleyici sözlerden ibaret bir düzmece.” diyerek karşı çıkmışlardı.

(Sebe 41)

Mustafa İslamoğlu Meali:

(Melekler) "Aşkın olan zatını tenzih ederiz ki onlar değil, Sensin bizim velimiz! Hayır, onlar öteden beri cinlere tapıyorlardı; bunların çoğu onlara iman etmişti!" diyecekler.

(Sebe 41)

Osman Okur Meali:

Melekler: "Haşa, bizim dostumuz onlar değil, Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere (azmışlara) tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

(Sebe 41)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Melekler de (diyeceklerdir ki, Yarabbi!) «Seni tenzih ederiz. Bizim velîmiz, onlar değil Sen'sin. Hayır. Onlar cinlere tapar olmuşlardı. Onların birçokları onlara imân ediciler idi.»

(Sebe 41)

Ömer Öngüt Meali:

Melekler: "Seni tesbih ederiz, bizim dostumuz onlar değil sensin. Onlar aslında cinlere tapıyorlardı ve çoğu onlara inanmıştı. " derler.

(Sebe 41)

Ömer Sevinçgül Meali:

Melekler, “Sen bütün kusurlardan ıraksın! Sensin bizim dostumuz. Hayır, onlar cinlere tapıyor, çoğu onlara inanıyordu” derler.

(Sebe 41)

Sadık Türkmen Meali:

Derler ki: “Seni tenzih ederiz/Sen yücesin! Bizim velimiz/koruyucumuz onlar değil Sensin. Hayır onlar, cinlere (görmedikleri varlıklara) sığınıyor/kulluk ediyorlardı. Birçoğu onlara iman edicilerdi.”

(Sebe 41)

Seyyid Kutub Meali:

Melekler derler ki; «Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederiz. Bizim dayanağımız, koruyucumuz onlar değil sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı.»

(Sebe 41)

Suat Yıldırım Meali:

Onlar: "Müşriklerin iddialarından Seni tenzih ederiz. Bizim dostumuz, koruyucumuz onlar değil, sadece Sensin! Hayır, onlar bize değil, cinlere tapıyor ve ekserisi onlara inanıyorlardı." diye cevap verirler.

(Sebe 41)

Süleyman Ateş Meali:

(Melekler) derler ki: "Sen yücesin, bizim velimiz (koruyucumuz) onlar değil, sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyorlardı."

(Sebe 41)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Melekler: "Biz sana içten boyun eğeriz, bize en yakınımız (velimiz) onlar değil, sensin. Aslında onlar, görmedikleri varlıklara[1] kulluk ediyor, çoğu onlara inanıyordu" diyeceklerdir.

1)Tercüme ettiğimiz kelime الْجِنَّ=cin'dir. Cin,görünmeyen demektir. Melekler, ayette sözü edilen müşriklerin, kendilerine değil, görmedikleri hayali varlıklara ibadet ettiklerini ifade etmektedirler.

(Sebe 41)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Melekler: "Sen her türlü eksiklikten uzaksın. Bize yakın olan onlar değil, Sen'sin. Onlar bize değil, cinlere kulluk ediyordu; çoğu onlara inanıyordu" derler.

(Sebe 41)

Şaban Piriş Meali:

-Seni tenzih ederiz, Bizim velimiz sensin. Onlar değil. Hayır, onlar cinlere kulluk ediyorlardı. Çoğu onlara inanıyordu, derler.

(Sebe 41)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlar da şöyle derler: Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz, onlar değil sensin. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Çoğu onlara îman eden kimselerdi."

(Sebe 41)

Tefhimul Kuran Meali:

(Melekler) Derler ki: «Sen yücesin, bizim velimiz sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapmaktaydı ve çoğu onlara iman etmişlerdi.»

(Sebe 41)

Ümit Şimşek Meali:

Melekler “Seni tenzih ederiz,” derler. “Onlarla bizim hiçbir ilgimiz yok; bizim velimiz Sensin. Onlar bize değil, cinlere tapıyordu; çoğu onlara inanıyordu.”

(Sebe 41)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Melekler derler ki: "Tespih ederiz seni! Bizim Veli'miz sendin, onlar değil. Doğrusu şu ki, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu cinlere iman etmekteydi."

(Sebe 41)