76. İnsan Suresi / 8.ayet
İnsan 8 ayeti için diğer mealler.
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.
(İnsan 8)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Kendileri, ona duydukları sevgiye (ihtiyaç ve ilgiye) rağmen yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yedirenler (onların ihtiyaçlarını giderenlerdir).
(İnsan 8)Abdullah Parlıyan Meali:
Allah'a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlardı.
(İnsan 8)Adem Uğur Meali:
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Ahmet Hulusi Meali:
O'nun sevgisi ile yoksulu, yetimi ve ellerine mahkum olanları doyururlar.
(İnsan 8)Ahmet Tekin Meali:
Çevresi, çaresi olmayan yoksula, yetime, dula, kimsesize ve esire, sevdikleri, yemek ihtiyacında oldukları yiyecekleri can ü gönülden isteyerek yedirirler.
(İnsan 8)Ahmet Varol Meali
Kendilerinin ona sevgi duymalarına rağmen [1] yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.*
(İnsan 8)Ali Bulaç Meali:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Ali Rıza Sefa Meali:
Kendilerinin sevdiği yemeği, yoksullara, yetimlere ve tutsaklara da yedirirler.
(İnsan 8)Ali Ünal Meali:
Kendileri ihtiyaç duydukları ve yemek istedikleri halde yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire verirler;
(İnsan 8)Bahaeddin Sağlam Meali:
Kendileri muhtaç oldukları halde, isteyerek yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler.
(İnsan 8)Bayraktar Bayraklı Meali:
- Adaklarını yerine getirirler ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar. Sevdikleri gıdalardan yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz, size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık, ne de teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz suratsız, çok katı bir günün azabından ötürü Rabbimizden korkarız" derler.
(İnsan 8)Bekir Sadak Meali:
Onlar icleri cektigi halde, yiyecegi yoksulla, oksuze ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Celal Yıldırım Meali:
(8-9) Allah sevgisi için (veya mala olan sevgilerine rağmen) fakire, yoksula, yetime ve esîre yedirirler. Sizi ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz.
(İnsan 8)Cemal Külünkoğlu Meali:
8,9,10. Ve kendileri ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, fakire, yetime ve esire ikram ederler ve (yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz. Çünkü biz, yüzleri asık duruma getiren çetin bir günde Rabbimizin azabından korkarız.” *
(İnsan 8)Diyanet İşleri Eski Meali:
Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Diyanet Vakfı Meali:
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.*
(İnsan 8)Erhan Aktaş Meali:
İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler.
(İnsan 8)Gültekin Onan Meali:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Hakkı Yılmaz Meali:
(5-22) Şüphesiz, “iyi adamlar”, kâfur katılmış bir tastan içerler, fışkırtıldıkça fışkırtılacak bir pınardan ki ondan, verdikleri sözleri yerine getiren, kötülüğü yayılan bir günden korkan ve “Biz sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz ve sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz; evet, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde Rabbimizden korkarız” diyerek Allah sevgisi için/sevmesine rağmen yiyeceği, yoksula ve öksüze ve tutsağa veren Allah'ın kulları içerler. Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur; onlara aydınlık ve sevinç rastlayacak, sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve ipekleri verecek; orada tahtlara kurulmuş olarak kalacaklar; orada bir güneş de, dondurucu bir soğuk da görmeyecekler ve bahçenin gölgeleri onların üzerlerine sarkacak ve alçaltıldıkça alçaltılacak. Ve aralarında gümüş bir kap ve billûr kâseler dolaştırılacak, -kendilerinin ayarladığı billûrları gümüştendir-. Ve orada onlar, karışımı zencefil olan bir tastan sulanırlar, orada Selsebil denilen bir pınardan... Ve aralarında büyümez, yaşlanmaz çocuklar dolaşır; onları gördüğünde, saçılmış birer inci sanacaksın! Orayı gördüğünde, mutluluk ve büyük bir mülk ve yönetim göreceksin; üzerlerinde ince, yeşil ipekli, parlak atlastan giysiler olacak; gümüş bileziklerle süslenmiş olacaklar; Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecek. Şüphesiz ki bu, sizin için karşılıktır. Çalışmalarınız da karşılık ödenecek niteliktedir.
(İnsan 8)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Ona olan sevgilerine/iştahlarına rağmen yemeği, miskine/ihtiyaç sahibi yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Hasan Basri Çantay:
(Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihalarına) rağmen yoksulu, yetimi, esiri doyururlar (dı).
(İnsan 8)Hayrat Neşriyat Meali:
Ona (o mala) olan arzularına (ve kendi ihtiyaçlarına) rağmen, yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler(di).
(İnsan 8)Hubeyb Öndeş Meali: /
Yemeği, onu¹ sevmeleri üzerine herhangi bir yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Hüseyin Atay Meali:
7-8 Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, onlar kötülüğü salgın olan bir günden korkarlar. Onlar, içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler.
(İnsan 8)İlyas Yorulmaz Meali:
Sevdikleri yiyeceklerden fakirlere, yetimlere ve esirlere yedirirler.
(İnsan 8)İskender Ali Mihr Meali:
Ve sevdiği taamı (yemeği), miskinlere (fakir ve yoksullara), yetimlere ve esir olanlara yedirirler.
(İnsan 8)Kadri Çelik Meali:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.*
(İnsan 8)Mahmut Kısa Meali:
Mala mülke karşı yüreklerinde sevgi duydukları hâlde, sırf Allah rızası için yoksulu, yetimi ve esiri doyurur, onlara maddî mânevî her türlü yardım ve desteği sağlamak için çırpınırlar.
(İnsan 8)Mehmet Türk Meali:
Onlar, sevdikleri yiyeceği yoksula, yetime ve esire (seve seve) yedirirler.1*
(İnsan 8)Muhammed Celal Şems Meali:
Onlar, yemeği sevdikleri halde, (onu) yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Muhammed Esed Meali:
Ve kendi istekleri ne kadar çok olursa olsun, muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler,
(İnsan 8)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Onlar; kendi canları çekmesine karşın yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
(İnsan 8)Mustafa Çavdar Meali:
Onlar kendileri muhtaç olduğu halde yoksulu, yetimi ve esiri doyururlar. (İnsan 8)Mustafa Çevik Meali:
5-19 Davet olundukları doğru yolda yaşamak için canla başla gayret edenlere ise, Rablerinin onlar için hazırladığı cennetlerde lezzetli ve hoş kokulu bitki özlerinden oluşan, kaynağı yalnızca cennette olan doyumsuz içecekler ikram edilecek. Bunlar Rablerine verdikleri sözlerinde duran ve Kıyamet Günü’nün dehşetini akıllarından çıkarmayıp, O’ndan çekinen kimselerdir. İşte böylesi mü’minler, Allah’ın rızasını kazanmak için, kendi isteklerini bastırıp, muhtaçlara yetimlere ve esirlere yedirip içirir, yardım ederler. Kendi kendilerine de, “Biz bu yardımları Rabbimizin rızasını kazanmak için yapıyoruz ve insanlardan bunun karşılığını beklemiyoruz” ardından da, “Biz, Rabbimizin herkes gibi bize de bahşettiği nimetleri, kim için ve ne için kullandığımızın hesabını soracağına iman ediyoruz.” derler. İşte bu imanları ve yaptıkları iyilikleri sebebiyle Allah onları Kıyamet Günü’nün dehşetinden koruyacak, yüzlerine nur, gönüllerine huzur ve sükûn bahşedecek, sonra da onları bu uğurda gayret ederken karşılaştıkları zorluklara, imanlarından taviz vermeden direnmeleri sebebi ile cennette tarifi imkânsız mükâfatlarla ödüllendirecek. Onlar orada ipekli giysileri içinde koltuklarına yaslanacak, ne can yakıcı sıcak ne de soğuktan etkilenmeden, cennet ağaçlarının altında gölgelenecekler. Meyve ağaçlarına kolayca ulaşabilecek, gümüş kaplarla yiyecek, billur kristal bardaklarla içecekler ikram edilecek. Sel sebil denilen pınarlardan içinde zencefil karışımı içecekler sunulacak ve onlar orada ölümsüz gençlikler yaşayacak, her biri etrafa serpilmiş inciler gibi gözükecekler. Cennette her nereye baksan, eşsiz güzellikte nimetler ve ihtişamlı saltanatların yaşandığını görürsün.
(İnsan 8)Mustafa İslamoğlu Meali:
ve kendi istek ve arzularına rağmen muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler;
(İnsan 8)Osman Okur Meali:
Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara.
(İnsan 8)Ömer Öngüt Meali:
Kendi canları çektiği halde; yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Ömer Sevinçgül Meali:
Kendileri arzulu da olsalar yemeklerini yoksula, yetime, esire yedirirler.
(İnsan 8)Sadık Türkmen Meali:
Onlar kendi canları çekmesine rağmen yemeği; yoksula, yetime ve esire yedirirler:
(İnsan 8)Seyyid Kutub Meali:
Onlar içleri çektiği halde yemeklerini yoksullara, yetimlere ve tutsaklara yedirirler.
(İnsan 8)Suat Yıldırım Meali:
Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah'ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler.
(İnsan 8)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Malı sevmelerine rağmen, yoksullara, kimsesizlere ve esirlere yedirirler.
(İnsan 8)Talat Koçyiğit Meali:
İçlerinin çekmesine rağmen, yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yediririler.
(İnsan 8)Tefhimul Kuran Meali:
Kendileri, ona karşı duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(İnsan 8)Ümit Şimşek Meali:
Canlarının çektiği yemeği yoksula, yetime ve esire seve seve yedirirler.
(İnsan 8)