80. Abese Suresi / 12.ayet

Dileyen bundan öğüt alır.

Bknz: (11/114)(13/19)

Mustafa Çavdar Meali

Abese 12 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Dileyen dinler, öğüt alır.

(Abese 12)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alabilir'.

(Abese 12)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bunun için kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir.

(Abese 12)

Adem Uğur Meali:

Dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır,

(Abese 12)

Ahmet Hulusi Meali:

Dileyen Onu hatırlar!

(Abese 12)

Ahmet Tekin Meali:

Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde, kendi iradesini ve tercihini isabetli kullanan Kur'ân'ı düşünür, ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Ahmet Varol Meali

Artık dileyen onu düşünüp öğüt alır.

(Abese 12)

Ali Bulaç Meali:

Artık dileyen, onu 'düşünüp öğüt alsın.'

(Abese 12)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Artık dileyen ondan öğüd alır.

(Abese 12)

Ali Rıza Sefa Meali:

Artık, isteyen, Ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Ali Ünal Meali:

Dileyen herkesin dinleyip, ders alacağı,

(Abese 12)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İsteyen onları idrak eder.

(Abese 12)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Hayır! Yaptığın doğru değil, ayetlerimiz bir öğüttür, dileyen ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Bekir Sadak Meali:

Dileyen onu ogut kabul eder.

(Abese 12)

Besim Atalay Meali:

İsteyip, dileyen onu tutar

(Abese 12)

Celal Yıldırım Meali:

Arzu eden Onu hatırlayıp öğüt alır.

(Abese 12)

Cemal Külünkoğlu Meali:

11,12. Hayır! (Böyle yapman doğru değil.) Çünkü o (Kur'an) bir öğüttür. Dileyen ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Dileyen onu öğüt kabul eder.

(Abese 12)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Dileyen ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Diyanet Vakfı Meali:

11, 12, 13, 14, 15, 16. Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır.

(Abese 12)

Edip Yüksel Meali:

Dileyen bundan öğüt alır.

(Abese 12)

Elmalılı Orjinal Meali:

İmdi onu dileyen tezekkür etsin

(Abese 12)

Elmalılı Yeni Meali:

Artık onu dileyen düşünsün!

(Abese 12)

Erhan Aktaş Meali:

Dileyen kimse ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Gültekin Onan Meali:

Artık dileyen, onu 'düşünüp öğüt alsın'.

(Abese 12)

Hakkı Yılmaz Meali:

11-16 Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Kur’ân, değerli sayfalar içinde, yüceltilmiş, tertemiz temizlenmiş, saygın, iyi yazıcıların ellerinde bir düşündürücüdür. Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

(Abese 12)

Harun Yıldırım Meali:

Artık dileyen onunla ders alsın.

(Abese 12)

Hasan Basri Çantay:

Binaen'aleyh dileyen onu beller.

(Abese 12)

Hayrat Neşriyat Meali:

Artık dileyen ondan nasîhat alır.

(Abese 12)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Artık, kim tercih ettiyse, onu hatırlayıp andı.

(Abese 12)

Hüseyin Atay Meali:

Dileyen onu hatırlar.

(Abese 12)

İbni Kesir Meali:

Dileyen onu düşünüp öğüy alır.

(Abese 12)

İlyas Yorulmaz Meali:

Dileyen o öğüdü düşünür.

(Abese 12)

İskender Ali Mihr Meali:

Artık dileyen kimse, O’nu zikreder (O’ndan öğüt alır).

(Abese 12)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onun için diliyen onu tutar.

(Abese 12)

Kadri Çelik Meali:

Artık dileyen, onu hatırlayıp kendine gelir.

(Abese 12)

Mahmut Kısa Meali:

Öyleyse, dünya ve âhirette kurtuluş ve esenliğe ulaşmak isteyen, ondan öğüt alsın. Kendisini ebedî azâba mahkûm etmek isteyen de, bırak ondan yüz çevirsin!

(Abese 12)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(11-12) Ancak bununla düşünür öğüt alırsın. Bu bir hatırlatmadır.

(Abese 12)

Mehmet Türk Meali:

Dileyen ondan (düşünüp) öğüt alır.

(Abese 12)

Muhammed Celal Şems Meali:

Artık isteyen onu (aklında) tutsun.

(Abese 12)

Muhammed Esed Meali:

kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir

(Abese 12)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Dileyen ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Mustafa Çavdar Meali:

Dileyen bundan öğüt alır.

Bknz: (11/114) - (13/19)

(Abese 12)

Mustafa Çevik Meali:

11-16 Ancak yaratılışının sebebine uygun yaşamak isteyenler, Allah’ın âyetlerinden (vahyinden) öğüt alırlar. Bizim katımızda kayıt altında olan vahyi, yine bizim yanımızda itibarlı, değerli ve güçlü kıldığımız melek (Cebrail), Peygamber’e ulaştırmaktadır.

(Abese 12)

Mustafa İslamoğlu Meali:

gönüllü olan herkes ondan öğüt alabilir,

(Abese 12)

Osman Okur Meali:

(11-12) Hayır, o bir hatırlatmadır. Artık kim gayret göstererek düşünürse (kuran’dan ancak o öğüt) alır.

(Abese 12)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık dileyen onu düşünür (hatırlar).

(Abese 12)

Ömer Öngüt Meali:

Dileyen ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Ömer Sevinçgül Meali:

dileyen, ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Sadık Türkmen Meali:

Dileyen kimse onu düşünüp öğüt alır.

(Abese 12)

Seyyid Kutub Meali:

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

(Abese 12)

Suat Yıldırım Meali:

Artık isteyen ders alır.

(Abese 12)

Süleyman Ateş Meali:

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

(Abese 12)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Kim ne yapmışsa[1] onu hatırlayacaktır[2].

1)Burada şae (شاء) fiiline (كوَّن) kevvene = oluşturdu" anlamı verilmiştir. Çünkü şae (شاء)  şey (شَيْء)'den türemiştir. Şey (شَيْء) hem mastar hem isimdir. Mastar anlamı "oluşturma" isim anlamı ise kendisi veya ölçüsü oluşmuş varlıktır. Allah Teala şöyle buyurur:إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئاً أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ  "Bir şeyi irade ettiğinde yaptığı, sadece ona "ol" demektir; sonra o şey oluşur." (Yasin 36/82) Ayetteki شَيْئاً (= şey'en) mastar, ondaki tenvin ise muzafun ileyhten ıvazdır. Yani ifade, شيْئَ شَيئٍْ iken muzafun ileyh olan şey شيئ kaldırılmış yerine tenvin konmuştur. Kaldırılan isimdir ve mastar olan  شيئ'in mef'ulüdür. Ayetteki كُنْ tam fiildir ve faili şey (شيئ)'dir. Şey (شيئ)'in kendisi henüz oluşmamış olsa da ölçüsü oluştuğu için emre muhatap kılınmıştır. Ayetteki  فَيَكُونُ(feyekun) da tam fiildir. Bu sebeple (إِذَا أَرَادَ شَيْئاً)'e; إحداث شيء و تكوينه إِذَا أَرَادَ = bir şeyi var etmek ve oluşturmak istediği zaman'. anlamı verilir. Çünkü tam olan كُنْ = kün'ün anlamı, kevvin  كوِّنْ= oluşmaya başla!" veya "uhdus أحدث = varlık sahnesine çık" şeklindedir. Buradan hareketle mastar olan شيئ 'in, ihdas (إحداث) ve tekvin (تكوين) anlamında olduğu ortaya çıkar. İhdas, yokken var etmek, tekvin ise oluşturmaktır. Bize göre tekvin anlamı daha uygundur Şey (شَيْء) mastarından (شاء) fiili türetilmiştir. Aslı (شَيَأَ)'dir. Ya (ي)'dan önce fetha olduğu için ya elife dönüşmüş ve (شاء) olmuştur. Mastar ile fiil arasında anlam farkı olmaz; tek fark fiilin bir zaman dilimi içinde olmasıdır. Şey mastarının anlamı (تكوين)  tekvin olduğu için şae (شاء)'nin anlamı da "(كوَّن) kevvene =oluşturdu" olur. Daha geniş izah için "Doğru Bildiğimiz Yanlışlar - Abdülaziz  Bayındır" adlı kitabın ikinci baskısındaki ilgili bölüme bkz.
2)Ayet şu şekilde takdir edilerek anlam verilmiştir: من كون شيئا ذكره  (bir şey yapan onu hatırlar) Suçlar bağışlansa bile ahirette kişiye gösterilecektir. Allah Teala şöyle buyurur: "Kim zerre kadar iyilik yapmış olsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük yapmış olsa onu da görür." (Zilzal 99/7-8)

(Abese 12)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(11-12) Hayır! Bunlar birer öğüttür. Dileyen onlardan öğüt alır.

(Abese 12)

Şaban Piriş Meali:

Dileyen kimse onu korur/aklında tutar.

(Abese 12)

Talat Koçyiğit Meali:

Dileyen o öğüdü alır.

(Abese 12)

Tefhimul Kuran Meali:

Artık dileyen, onu 'düşünüp öğüt alsın.'

(Abese 12)

Ümit Şimşek Meali:

İsteyen ondan öğüt alır.

(Abese 12)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

(Abese 12)