3. Ali İmran Suresi / 147.ayet

Onların sözü sadece şuydu; “Rabbimiz, günahlarımızı ve haddi aşan tavırlarımızı bağışla ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler toplumuna karşı bize yardım et!”

Bknz: (2/286)(3/173)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 147 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sözleri ancak şuydu: Rabbimiz, yarlıga suçlarımızı, bağışla işlerimizde taşkınlık göstermemizi ve diret ayaklarımızı, yardım et bize kafir kavme karşı.

(Ali İmran 147)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

O (Rabbani âlimler) sadece şunu söylüyorlardı: “Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki (cihad görevimizdeki ihmalkârlık ve) taşkınlıklarımızı bağışla. Ayaklarımızı (Hakk’ta ve cihad yolunda) sağlam tut (kaydırma) . Kâfir (ve zalim) topluluk (ve teşkilat) lara karşı bize yardım et!”

(Ali İmran 147)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onların söyledikleri şuydu: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıkları bağışla, ayaklarımızı yolunda ve savaşta sağlamlaştır, senden gelen gerçekleri örtbas edenlere karşı bize yardım et.”

(Ali İmran 147)

Adem Uğur Meali:

Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!

(Ali İmran 147)

Ahmet Hulusi Meali:

Onların söyledikleri şu idi: "Rabbimiz suçlarımızı ve yaptıklarımızdaki aşırılığı bağışla; bize metanet ve sebat ver; hakikati inkar edenlere karşı bize yardım et, zafer ver. "

(Ali İmran 147)

Ahmet Tekin Meali:

Allah dostları: “Ey Rabbimiz, bizim günahlarımızı, işlerimizdeki aşırılıklarımızı, idaremizdeki şer'i-kanuni sınırları aşan uygulamalarımızı, meşru sınırları tecavüzlerimizi, hatalı ve cahilce davranışlarımızı bağışla. Allah yolunda milletimize, devletimize, ordumuza, ihtiyatlı, akıllı ve cesur kararlar almayı, icraatlar yapmayı nasip eyle, özgüvenimizi ve cesaretimizi artır, şerefimizi ve itibarımızı yücelt. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir kavimlere, nankör toplumlara karşı da bize yardım et” niyazından başka söz söylemezler.

(Ali İmran 147)

Ahmet Varol Meali

Onların sözleri ancak: "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlam tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" demek olmuştur.

(Ali İmran 147)

Ali Bulaç Meali:

Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi.

(Ali İmran 147)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O âlimlerin sözü sadece şuydu: “- Ey Rabbimiz! Bize günahlarımızı ve işlerimizde yaptığımız taşkınlıklarımızı bağışla. Savaşta ayaklarımızı diret ve kâfirler topluluğuna karşı bize zafer ver.”

(Ali İmran 147)

Ali Rıza Sefa Meali:

Yalnızca, şöyle dediler: "Efendimiz! Suçlarımızı ve edimlerimizdeki aşırılıkları bağışla, ayaklarımızı sağlamlaştır ve nankörlük eden topluma karşı bize yardım et!"

(Ali İmran 147)

Ali Ünal Meali:

(Düşmanla karşılaştıklarında) ağızlarından dökülen söz, sadece şundan ibaretti: “Rabbimiz! Günahlarımızı ve vazifemizde, işlerimizde gösterdiğimiz taşkınlıkları bağışla; ayaklarımızı sabit kıl ve şu kâfirler topluluğuna karşı bize yardım ve zafer ihsan eyle!”

(Ali İmran 147)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onların tek sözü şu idi: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı, işimiz konusundaki israfımızı affet. Bize direnç ver, kâfir topluma karşı bize yardım et.”

(Ali İmran 147)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla; ayaklarımızı sabit kıl; kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!"

(Ali İmran 147)

Bekir Sadak Meali:

Dedikleri ancak su idi: «Rabbimiz! Gunahlarimizi, isimizdeki asiriliklarimizi bize bagisla, sebatimizi arttir, inkarci topluluga karsi bize yardim et".

(Ali İmran 147)

Besim Atalay Meali:

Onlar ancak: «Ey Tanrımız! Bizim günahlarımızı, işlerimizde yaptığımız taşkınlıkları bağışlayasın, bizi dayandır, kâfir olan ulusun üzerine bize yardım et!»

(Ali İmran 147)

Celal Yıldırım Meali:

(Evet) onların (bu durumda da) sözleri şu oldu : «Ey Rabbimiz ! Günahlarımızı, işlerimizdeki aşırılıklarımızı affedip bağışla ; (hak yolunda) ayaklarımızı sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.

(Ali İmran 147)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onların (böyle zamanlardaki) tek söyledikleri şuydu: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla! Adımlarımızı sağlamlaştır ve inkârcılara karşı bize yardım et!”

(Ali İmran 147)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Dedikleri ancak şu idi: "Rabbimiz! Günahlarımızı, işimizdeki aşırılıklarımızı bize bağışla, sebatımızı arttır, inkarcı topluluğa karşı bize yardım et".

(Ali İmran 147)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onların sözleri ancak, "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kafir topluma karşı bize yardım et" demekten ibaretti.

(Ali İmran 147)

Diyanet Vakfı Meali:

Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!

(Ali İmran 147)

Edip Yüksel Meali:

Sözleri yalnızca şuydu: 'Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlam tut ve inkarcı topluluğa karşı bize zafer ver.'

(Ali İmran 147)

Elmalılı Orjinal Meali:

Başka bir söyledikleri de yoktu, sade: ya Rabbena bize günahlarımızı ve işimizde taşkınlıklarımızı mağfiret buyur, cihad meydanında ayaklarımızı iyi dire ve kafirlere karşı bizleri mansur kıl, diyorlardı

(Ali İmran 147)

Elmalılı Yeni Meali:

Onların: "Ey Rabbimiz günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla, savaş alanlarında ayaklarımızı iyi dire ve kafirlere karşı bizlere zafer ver!" demekten başka bir sözleri de yoktu.

(Ali İmran 147)

Erhan Aktaş Meali:

Onların sözleri ancak şuydu: "Ey Rabbimiz! Suçlarımızı ve yaptığımız taşkınlıkları bağışla, ayaklarımızı sabit kıl, gerçeği yalanlayan nankörlere karşı bize yardım et."

(Ali İmran 147)

Gültekin Onan Meali:

Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve buyruğumuzdaki / buyrultumuzdaki aşırılıklarımızı / ihmalimizi bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler kavmine karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi.

(Ali İmran 147)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onların sözleri de sadece: “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı bağışla ve ayaklarımızı sabitle, kâfirler; Senin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenler toplumuna karşı bize yardım et!” idi.

(Ali İmran 147)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Başlarına gelen sıkıntılarda) sadece şöyle söylemekle yetindiler: “Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizde var olan aşırılıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı sabit kıl! Kâfirler topluluğuna karşı bize yardımcı ol.”

(Ali İmran 147)

Harun Yıldırım Meali:

Onların sözü: “Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sabit kıl ve kafirler toplumuna karşı bize yardım et!” demelerinden başka bir şey olmadı!

(Ali İmran 147)

Hasan Basri Çantay:

İşte onların sözü "Ey Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı yarlığa. (Muharebede) ayaklarımızı iyice diret. Kafirler güruhuna karşı bize yardım et" demelerinden başka bir şey değildi.

(Ali İmran 147)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bunun üzerine (onların:) “Rabbimiz! Bizim için günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sâbit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle!” demelerinden başka bir sözleri olmadı.

(Ali İmran 147)

Hubeyb Öndeş Meali: /

ve sözleri "RAB'bimiz, cezayı gerektiren işlerimizi, işimizde aşırıya gitmemizi bize bağışla, ayaklarımızı (senin yoluna) sabitle ve kâfirler [gerçeği örtenler] milletine karşı bize yardım et" demelerinden başkası olmadı.

(Ali İmran 147)

Hüseyin Atay Meali:

Sözleri ancak şunu söylemekti: "Rabbimiz! Günahlarımızı, işlerimizdeki tutumsuzluğumuzu bize bağışla, ayaklarımızı sağlam kıl, nankör ulusa karşı bize yardım et."

(Ali İmran 147)

İbni Kesir Meali:

Sadece: Ey Rabbımız, günahlarımızı ve işimizdeki israfımızı bize bağışla, sebatımızı artır; kafirler güruhuna karşı bize yardım et, diyorlardı.

(Ali İmran 147)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ancak onların sözü her defasında “Rabbimiz bize günahlarımızı bağışla, işlerimizdeki taşkınlıklarımızı affet, ayaklarımızı sabitle ve inkarcı topluluklara karşı bize yardım et” demeleri olmuştur.

(Ali İmran 147)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onların sözleri: "Rabbimiz, bizim günahlarımızı mağfiret et ve işimizdeki israfımızı (aşırılığımızı) bağışla. Ve ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et." demekten başka birşey olmadı.

(Ali İmran 147)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onların sözleri yalnız şu oldu: «Ey çalabımız! Artık Sen bizim günahlarımızı, işlerimizdeki taşkınlıklarımızı yarlığa. Ayaklarımızı kaydırma. Seni tanımıyanlar takımına karşı Sen bize yardım et.»

(Ali İmran 147)

Kadri Çelik Meali:

Dedikleri ancak şu idi: “Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bize bağışla, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirlere karşı bize yardım et.”

(Ali İmran 147)

Mahmut Kısa Meali:

Onlar bu çetin imtihânlardan geçerken bile, tek söyledikleri şuydu: “Ey Rabb’imiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıkları bağışla! Er meydanlarında dizlerimize derman, yüreğimize cesaret vererek adımlarımızı sağlamlaştır ve inkâr edenlere karşı bize yardım et!”

(Ali İmran 147)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"İşlerimizdeki aşırılıklarımızı ve günahlarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlamlaştır. Münkirler topluluğuna karşı bize yardım et." onların sözü buydu, başkası değildir.

(Ali İmran 147)

Mehmet Türk Meali:

Onlar sadece: “Ey Rabbimiz! Bizim günâhlarımızı ve yaptığımız işlerdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı kaydırma ve kâfirler karşısında bize yardım et.” demişlerdir.

(Ali İmran 147)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Ey Rabbimiz, kusurlarımızı ve amellerimizdeki aşırılığı bağışla. Adımlarımızı sağlamlaştır. Kâfir olanlara karşı bize yardım et!” dediler.

(Ali İmran 147)

Muhammed Esed Meali:

Onların tek söyledikleri şuydu: "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıkları bağışla! Adımlarımızı sağlamlaştır ve hakikati inkar edenlere karşı bize yardım et!"

(Ali İmran 147)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onların sözleri yalnızca şunlar olmuştur; "Rabbimiz, günahlarımızı ve aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlamlaştır ve inkarcılar topluluğuna karşı bize yardım et."

(Ali İmran 147)

Mustafa Çavdar Meali:

Onların sözü sadece şuydu; “Rabbimiz, günahlarımızı ve haddi aşan tavırlarımızı bağışla ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler toplumuna karşı bize yardım et!”

Bknz: (2/286) - (3/173)

(Ali İmran 147)

Mustafa Çevik Meali:

146-148 Nice peygamberler, mü’minlerle sırt sırta verip kendilerine saldıranlarla savaştılar, bu uğurda karşılaştıkları zorluklara karşı direndiler, gevşeklik göstermeyip boyun eğmediler. Allah bu uğurda cihat ederken güçlüklere göğüs gerenleri sever. İşte bu mü’minler savaş meydanlarında hep şöyle dua ederlerdi: “Rabbimiz, günahlarımızı, kusurlarımızı, işlerimizdeki aşırı gitmişliklerimizi bağışla, düşman karşısında ayaklarımızı sağlamlaştır, bize yardım et.” Sonunda Allah da onlara, hem dünyada hem de âhirette en güzel nimetlerini bağışladı. Allah imanında böylesine samimiyet ve sebat gösterenleri sever.

(Ali İmran 147)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onların söylediği yalnızca şuydu: "Rabbimiz! Günahlarımızı ve haddi aşan tavırlarımızı bağışla! Bizi sabit kadem kıl ve kafir topluma karşı bize yardım et!"

(Ali İmran 147)

Osman Okur Meali:

Onların sözü: Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılığımızı bağışla, ayaklarımızı sabit kıl, kafir kavme karşı bize yardım et! Demekten başka bir şey değildi.

(Ali İmran 147)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onların sözleri başka değil, şöyle demekten ibaretti: «Ey Rabbimiz! Bizim için günahlarımızı ve işlerimizdeki israflarımızı mağfiret buyur ve ayaklarımızı sabit kıl ve bizlere kâfirler gürûhu üzerine nusret ver.»

(Ali İmran 147)

Ömer Öngüt Meali:

Onların sözleri sadece şöyle demekten ibaretti: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla. Ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et. ”

(Ali İmran 147)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sadece, “Rabbimiz! İşlediğimiz günahlarımızı bağışla. Yapıp ettiklerimizdeki aşırılıklarımızı affet. Hakta sebatımızı artır. İnkârcılara karşı bize yardım et” dediler.

(Ali İmran 147)

Sadık Türkmen Meali:

Onların sözleri ancak; “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti.

(Ali İmran 147)

Seyyid Kutub Meali:

Onlar sadece «Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve davranışlarımızdaki aşırılıklarımızı affeyle, ayaklarımızı kaydırma ve kâfirler karşısında bize yardım et» demişlerdir.

(Ali İmran 147)

Suat Yıldırım Meali:

Evet onların bu durumda dedikleri sadece şu oldu: "Ey bizim kerim Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet! Ayaklarımızı hak yolda sabit kıl ve kafirler güruhuna karşı bize yardım eyle!"

(Ali İmran 147)

Süleyman Ateş Meali:

Sadece şöyle diyorlardı: "Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işimizde taşkınlığımızı bağışla, ayaklarımızı (yolunda) sağlam tut, kafir topluma karşı bize yardım eyle!"

(Ali İmran 147)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Dedikleri sadece şuydu: "Rabbimiz (Sahibimiz)! Günahlarımızı ve davranışlarımızdaki aşırılıkları bağışla! Ayaklarımızı kaydırma! Şu kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!"

(Ali İmran 147)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Ancak şöyle dediler: "Rabbimiz! Günahlarımızı ve davranışlanmızdaki aşırılıkları bağışla; bize direnme ve dayanma gücü ver. Kâfirlere karşı bize yardım et."

(Ali İmran 147)

Şaban Piriş Meali:

Onların sözü: -Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılığımızı bağışla ayaklarımızı sabit kıl, kafir topluma karşı bize yardım et! demekten başka bir şey değildi.

(Ali İmran 147)

Talat Koçyiğit Meali:

Onların sözleri de, "Rabbımız! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılığımızı bağışla; ayaklarımızı (hak yolda) sabit tut ve kafir milletlere karşı bize yardım et" demekten başkası değildir

(Ali İmran 147)

Tefhimul Kuran Meali:

Onların söyledikleri: «Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kâfirler topluluğuna karşı yardım et.» demelerinden başka bir şey değildi.

(Ali İmran 147)

Ümit Şimşek Meali:

Onların söyledikleri de şu sözlerden başkası değildi: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıkları bağışla. Bize sebat ver. Kâfirler güruhuna karşı bize yardım et.”

(Ali İmran 147)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sözleri yalnız şu olmuştur: "Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!"

(Ali İmran 147)