3. Ali İmran Suresi / 188.ayet

Sakın, yaptıkları kötülüklerle sevinen ve sahip olmadıkları özelliklerle anılmaktan hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acıklı bir azap vardır.

Bknz: (2/44)(14/42)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 188 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sakın sanma yaptıklarıyla sevinenlerin, yapmadıkları işlerden dolayı övülmeyi arzulayanların azaptan kurtulacakları bir yer olabileceğini, sakın sanma onların azaptan kurtulacağını. Onlar içindir elemli bir azap.

(Ali İmran 188)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Meydana) Getirdikleri (bazı sonuçlarla) sevinip gururla ferahlananları ve yapmadıkları (ve başaramadıkları) şeyler (ve sahip olmadıkları meziyet ve marifetler) nedeniyle övülüp (sahte kahraman gibi alkışlanmaktan) hoşlananları (kazançlı ve kıymetli) sayma (bu gibileri boşuna imrenip durma) ve onları azaptan (ve Allah’ın gazabından) kurtulmuş da sanma! Onlar için acı bir azap (ve alçaltıcı bir akıbet) vardır.

(Ali İmran 188)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ettikleri kötülüklere sevinen ve yapmadıkları iyiliklerle övülmek isteyenlerin, davranışlarını doğru sanma, onların azaptan kurtulacaklarını da sanma, onlar için acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Adem Uğur Meali:

Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Ahmet Hulusi Meali:

O yaptıklarıyla mağrur olup, yapmadıkları ile övülmekten hoşlananları bir şey sanma! Onların azaptan kurtulacağını da sanma! Onlara feci bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Ahmet Tekin Meali:

Muhammed'in hak peygamber olduğunu gizleyerek, yalanlayarak, nifaklarıyla sevinen, İbrâhim dinine mensup olduklarını söyleyerek, hayata geçirmedikleri İbrâhim'in sünnetiyle övülmek isteyenlerin azaptan kurtulacaklarını sanma, evet sanma. Onlar için can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.*

(Ali İmran 188)

Ahmet Varol Meali

Kesinlikle şu yaptıklarına sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını zannetme. Onlar için acıklı bir azap vardır.*

(Ali İmran 188)

Ali Bulaç Meali:

Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O ettikleri fenalıklara sevinen ve yapmadıkları şeyde (hakka bağlanmamak hususunda) övünmeyi seven kimseleri de sakın azâbdan kurtulmuş bir yerde sanma, onlar için çok acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Ali Rıza Sefa Meali:

Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmeyi sevenlerin, cezadan kurtulacak bir yerde olduklarını sanma. Onlar için, acı bir ceza vardır.

(Ali İmran 188)

Ali Ünal Meali:

Sakın zannetme ki, yaptıklarıyla ve ellerine geçen (o pek önemsiz dünyalıkla) sevinen, ayrıca (“samimi dindar, Allah’ın Kanunu’nun koruyucuları, Allah’ın gerçek dostları” olarak anılmak gibi) asla muvaffak olamadıkları payeler ve yapmadıkları hizmetlerle anılıp övülmeyi arzulayan bu kimseler, evet sakın zannetme ki onlar, azaptan yakayı kurtarabileceklerdir. Onların hakkı, pek acı bir azaptır.

(Ali İmran 188)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Yaptıkları ile sevinen, yapmadıklarıyla övülmek isteyenlerin, azaptan kurtulacaklarını sanma! Onlar için elem verici bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Sanma ki bu şekilde başardıklarıyla övünen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar azaptan kurtulabilecekler. Onlar için elem verici bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Bekir Sadak Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadiklariyla ovulmekten hoslananlarin, sakin onlarin azabdan kurtulacaklarini sanma; elem verici azab onlaradir.

(Ali İmran 188)

Besim Atalay Meali:

Verilenle sevinenler, yapmadıklariyle övünmeyi sevenler, kendilerini azaptan uzakta hiç sanmayalar, onlar için ağrıtıcı azap var

(Ali İmran 188)

Celal Yıldırım Meali:

Yaptıklarına ferahlanan, yapmadıkları şey ile övülmesini sevenlerin sakın azâbdan kurtulacaklarını sanma ; sakın sanma, çünkü onlar için çok acıklı bir azâb vardır.

(Ali İmran 188)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Sanma ki, bu şekilde başardıklarıyla övünen ve yapmadıkları ile övülmekten hoşlanan kişiler azaptan kurtulabilecekler. Onlar için elem verici bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananların, sakın onların azabdan kurtulacaklarını sanma; elem verici azab onlaradır.

(Ali İmran 188)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Diyanet Vakfı Meali:

Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Edip Yüksel Meali:

Sanma ki verdikleriyle gururlanan ve yapmadıkları şeylerden ötürü övülmeyi sevenler, evet sanma ki onlar azaptan kurtulacak. Onlara acıklı bir azap var

(Ali İmran 188)

Elmalılı Orjinal Meali:

O ettiklerine sevinen ve yaptıkları işle metholunmayı seven kimseleri de sakın azabdan azade sanma, hem onlara elim bir azab var

(Ali İmran 188)

Elmalılı Yeni Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları işle övülmeyi seven kimseleri de sakın azaptan kurtulur sanma! Onlara elim bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Erhan Aktaş Meali:

Yaptıkları ile sevinen, yapmadıkları ile övülmek istenen kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Gültekin Onan Meali:

Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Hakkı Yılmaz Meali:

O yaptıkları şeylerle sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övülmek isteyenleri sakın hesaba katma! Onların azaptan kurtulacak bir yerde olacaklarını da sanma! Ve onlar için çok acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Yaptıklarından ötürü sevinen/şımaran ve yapmadıklarından ötürü övülmekten hoşlananların azaptan kurtulduklarını sanma! (Sakın böyle düşünme!) Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Harun Yıldırım Meali:

Yaptıklarıyla sevinen, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananları sakın (kurtulmuş) sanma! Onların azaptan kurtulacaklarını zannetme! Onlar için çok acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Hasan Basri Çantay:

Getirdikleriyle (etdikleri kötülüklerle) kıvanan, yapmadıkları ile de öğütmelerini arzu eden o kimseler (yok mu?) onların azabdan kurtulacak (selamet) bir yerde bulunacaklarını zinhar sanma, zinhar sanma. Onlara pek acıklı bir azab vardır.

(Ali İmran 188)

Hayrat Neşriyat Meali:

Sakın zannetme ki o yaptıklarıyla sevinen, yapmadıkları şeylerle de övülmeyi arzu edenler, evet, sakın onları sanma ki azabdan kurtulacaklar! Çünki onlar için (pek) acı bir azab vardır.(1)*

(Ali İmran 188)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Sakın [meydana] getirdiklerinden dolayı sevinen ve hiç yapmadıklarından dolayı övünmeyi sevenlerin azaptan kurtaracak yerde olduklarını sanma!¹ kesinlikle sanma! Onlar için acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Hüseyin Atay Meali:

Yaptıklarına sevinenleri ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenleri sakın dikkate alma, asla bunların azaptan kurtulacaklarını da sanma. Acıtıcı azap da onlaradır.

(Ali İmran 188)

İbni Kesir Meali:

Ettikleri ile sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenlerin azabtan kurtarılacaklarını sanma. Onlar için pek acıklı bir azab vardır.

(Ali İmran 188)

İlyas Yorulmaz Meali:

(Fakirlere vermedikleri halde) Verdikleri şeylerle övünenleri ve yapmadıkları şeylerle başkaları tarafından övülmeyi sevenlerin, azaptan kurtulduklarını zannetme, onlar için acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

İskender Ali Mihr Meali:

Sakın zannetme ki, (Kitab Ehli’ninden olup, Kitap’tandır diyerek) getirdikleri şey ile (doğrusunu gizleyip, gerçeği açıklamayarak yaptıkları ile) ferahlayan (sevinen) kimseler ve yapmadıkları ile övülmeyi seven kimseler ki, bundan sonra onların azaptan kurtulacak bir yerde olduğunu sanma. Ve onlar için “Elîm Azap” vardır.

(Ali İmran 188)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O kimseler ki yaptıkları kötülükle içleri açılır, yapmadıkları iyilikle de övülmeyi isterler, sakın sen onların azaptan kurtulacak bir yerde bulunacaklarını sanma. Onlar için acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Kadri Çelik Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmeyi sevenlerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma; (aksine) elem verici azap onlaradır.

(Ali İmran 188)

Mahmut Kısa Meali:

Yaptığı bu utanç verici işlerle övünç duyan, fakat yapması gerektiği hâlde yapmadığı işlerle ve sahip olmadığı üstün ahlâkî niteliklerle övülmekten hoşlananların azaptan kurtulacaklarını sanma! Aksine, onlar için cehennemde can yakıcı bir azap vardır! Bu azaptan kurtulmak ve ilâhî nîmetlere kavuşmak isteyenler, şu hakîkate kulak vermelidirler:

(Ali İmran 188)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Mutlak yaptıklarına sevinen, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar Rahatça azaptan kurtulacaklardır diye sanma. Onlara elemli azap vardır.

(Ali İmran 188)

Mehmet Türk Meali:

O yaptıklarıyla övünen ve yapmadıklarıyla da övülmek isteyenlerin, azaptan kurtulabileceklerini sanma ve sakın böyle bir zanna1 kapılma.2 Zîrâ onlar için (âhirette) acıklı bir azap vardır.*

(Ali İmran 188)

Muhammed Celal Şems Meali:

Yaptıklarıyla sevinenler ve yapmadıklarıyla (da) övülmeyi sevenlerin, azaptan kurtulacaklarını hiç sanma. Onlara acı bir azap (mukadderdir).

(Ali İmran 188)

Muhammed Esed Meali:

Sanma ki bu şekilde başardıklarıyla övünen ve yapmadıkları ile övülmekten hoşlananlar azaptan kurtulabilecekler. Onları (ahirette) şiddetli bir azap beklemektedir.

(Ali İmran 188)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sakın, yaptıklarına sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananların cezadan kurtulacaklarını sanma. Onlar için acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Mustafa Çavdar Meali:

Sakın, yaptıkları kötülüklerle sevinen ve sahip olmadıkları özelliklerle anılmaktan hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acıklı bir azap vardır.

Bknz: (2/44) - (14/42)

(Ali İmran 188)

Mustafa Çevik Meali:

187-189 Allah geçmişte kendilerine peygamber ve kitap gönderdiklerinden söz almıştı, kendilerine kitapla bildirilenleri, peygamberlerden sonra da gizlemeyip insanlara açıklayacaklar, davete devam edeceklerdi. Fakat onlar Allah’a verdikleri bu sözlerini kulak ardı ettiler, geçici ve basit dünya menfaatlerini seçtiler. Böylece kendi zararlarına olacak çok kötü bir değiş tokuş yaptılar. Bir taraftan bu yaptıkları yanlışları ile sevinip, yapmadıkları ile de övünürken Allah’ın azabından kurtulabileceklerini sanmasınlar. Böyleleri için çok acı bir azap hazırlanmıştır. Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’a aittir ve O dilediği her şeyi yapmaya kâdirdir.

(Ali İmran 188)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Sanma ki yaptıkları (bu tür) işlerle sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar, evet onlar, sanma ki azaptan kurtulabilecekler: Onları şiddetli bir azap beklemektedir.

(Ali İmran 188)

Osman Okur Meali:

Sakın, yaptıkları (kötülüklerle) ferahlayan, yapmadıkları şeylerle övülmekten hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

O getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları ile de metholunmalarını arzu eden kimseleri sakın sanma, artık onları zannetme ki, onlar azabtan kurtulacakları bir yerde bulunacaklardır. Ve onlar için pek acıklı bir azab vardır.

(Ali İmran 188)

Ömer Öngüt Meali:

O yaptıkları ile sevinen ve yapmadıkları ile de övülmeyi sevenleri sakın azaptan kurtulacak sanma! Onlar için elem verici bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Ömer Sevinçgül Meali:

Yapıp ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmekten hoşlananların, o acılı azaptan kurtulacaklarını sanma. Pek acılı bir azap onları bekliyor!

(Ali İmran 188)

Sadık Türkmen Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için çok acıklı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Seyyid Kutub Meali:

Yaptıklarına sevinen ve yapmadıklarına karşılık övülmekten hoşlananlar var ya, sakın onların azaptan kurtulabileceklerini sanma, onları acıklı bir azap beklemektedir,

(Ali İmran 188)

Suat Yıldırım Meali:

Yaptıklarından ötürü sevinen, öbür taraftan yapmadıkları işlerden dolayı övülmek isteyen kimselerin sakın azaptan yakayı kurtaracaklarını sanma! Çünkü onlara o can yakıcı azap vardır.

(Ali İmran 188)

Süleyman Ateş Meali:

O ettiklerine sevinen, yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenlerin, azabdan kurtulacaklarını sanma. Onlar için acı bir azab vardır.

(Ali İmran 188)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Yaptıklarıyla mutlu olan, yapmadıklarıyla övülmek isteyen bu kimselerin azaptan kurtulacaklarını düşünme[1]. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır.

1)Bunlar bazı ayetleri gizlemelerine karşılık dünyalıklar elde ederler. Fakat bu yönleriyle anılmak istemez, kendilerinin dine en büyük hizmet yapan kişi olarak anılmalarını arzu ederler.

(Ali İmran 188)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları işler yüzünden övülmekten hoşlananların azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar, can yakıcı bir azaba uğrayacaklardır.

(Ali İmran 188)

Şaban Piriş Meali:

Sakın, yaptıkları (kötülüklerle) ferahlayan, yapmadıkları şeylerle övülmekten hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Talat Koçyiğit Meali:

Yaptıklarıyla sevinen, yapmadıklarıyla da övülmeyi arzulayan kimselerin, azâbtan kurtulacak bir mevkide olduklarını sakın zannetme. Onlar için elim bir azâb vardır.

(Ali İmran 188)

Tefhimul Kuran Meali:

Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmeden hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acıklı bir azab vardır.

(Ali İmran 188)

Ümit Şimşek Meali:

Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananları azaptan kurtulurlar sanma. Onlar için acı bir azap vardır.

(Ali İmran 188)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O ettikleriyle zevklenen, yapmadıkları şeylerle övünmeyi seven kişileri bir şey sanma. Artık, onları azaptan kurtulmuş da sanma. Korkunç bir azap vardır onlar için.

(Ali İmran 188)