29. Ankebut Suresi / 51.ayet

Hem kendilerine okunan bu kitabı/Kuran’ı sana indirmiş olmamız, onlara mucize olarak yetmiyor mu? Oysa bunda inanacak bir toplum için tarifsiz bir rahmet ve ilahi bir öğüt vardır.

Bknz: (7/203)(4/82)(16/64)

Mustafa Çavdar Meali

Ankebut 51 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onlara yetmez mi ki şüphe yok, sana kitap indirdik, onlara okunup durmada; şüphe yok ki bu kitapta elbette inanan topluluğa hem rahmet var, hem öğüt.

(Ankebut 51)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Sana indirdiğimiz O Kitap -ki karşılarında okunup duruyor- onlara yeterli olmadı mı? Onda iman edecek bir kavim için elbette (büyük) bir rahmet ve bir öğüt ve zikir vardır. (Çünkü Kur'an; dini, ahlâki, siyasi, ekonomik ve sosyal her türlü sorunun çözümüne esas olacak temel hükümleri içeren en yetkili ve en kutsi kaynaktır.)

(Ankebut 51)

Abdullah Parlıyan Meali:

Hayret doğrusu! Kendilerine okunup duran bu kitabı, sana indirmemiz onlara yetmez mi? Şüphesiz O'nda iman eden bir toplum için, hem rahmet, hem de öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Adem Uğur Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.

(Ankebut 51)

Ahmet Hulusi Meali:

Kendilerine bildirilen O BİLGİ'yi sana inzal etmiş olmamız, onlara yeterli gelmedi mi? Muhakkak ki bunda iman eden topluma elbette bir rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Ahmet Tekin Meali:

Sana sorumluluklarını tevdi etmek üzere indirdiğimiz, halen kendilerine okunmakta olan kitap, Kur'an mucize olarak zalimlere-müşriklere (ehl-i kitaba) yetmiyor mu? Elbette iman eden bir kavim için Kur'an'da rahmet, öğüt ve ibretler vardır.*

(Ankebut 51)

Ahmet Varol Meali

Kendilerine okunan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda iman eden bir topluluk için bir rahmet ve öğüt vardır.*

(Ankebut 51)

Ali Bulaç Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.

(Ankebut 51)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Sana indirdiğimiz bu Kur'an, o mucize istiyenlere karşı okunub dururken, (hâlâ mucize olarak) kendilerine kâfi gelmedi mi? Şübhesiz ki Kur'an'da, iman edecek bir millet için büyük bir rahmet ve bir öğüd var.

(Ankebut 51)

Ali Rıza Sefa Meali:

Kendilerine okunan Kitap'ı, sana indirmiş olmamız, onlara yetmedi mi? Aslında, işte bunda, inanan bir toplum için kesinlikle bir rahmet ve bir öğreti vardır.[331]

331)Muhammed peygamberin tek mucizesinin Kur'an'ın ona indirilmesi olduğu ve başka bir mucize beklenmemesi bildirilmiştir.

(Ankebut 51)

Ali Ünal Meali:

Hem, kendilerine okunan, tebliğ edilen bu Kitabı sana indiriyor olmamız onlar için yeterli değil mi? Onu indirmemizde iman eden bir topluluk için hiç şüphesiz büyük bir rahmet ve yeterli bir ders vardır.

(Ankebut 51)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlara okunan bir kitabı üzerlerine indirmemiz onlara yetmedi mi? Şüphesiz o Kur’anda inanan bir toplum için rahmet ve mesaj vardır.

(Ankebut 51)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Kendilerine okuduğun kitabı sana indirmiş olmamız onlara mucize olarak yetmedi mi? Çünkü bunda, inanacak bir toplum için kesinlikle rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Bekir Sadak Meali:

Kendilerine okunan bir Kitap'i sana indirmis olmamiz onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan topluluk icin rahmet ve ibret vardir. *

(Ankebut 51)

Besim Atalay Meali:

Onlara yetmez mi ki, sana kitap gönderdik, onlara okunuyor, inanan bir ulusçün bunda hem rahmet var, hem dahi öğüt vardır

(Ankebut 51)

Celal Yıldırım Meali:

Bizim sana indirdiğimiz Kitab'ın onlara karşı okunması kendilerine yetmiyor mu ? Şüphesiz ki bunda imân eden bir millete rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Kendilerine okunan (bu) Kitab'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman edecek bir toplum için rahmet ve ibret vardır.

(Ankebut 51)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Kendilerine okunan bir Kitap'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan topluluk için rahmet ve ibret vardır.*

(Ankebut 51)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Diyanet Vakfı Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.

(Ankebut 51)

Edip Yüksel Meali:

Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Elmalılı Orjinal Meali:

Yetişmedi mi daha onlara ki sana kitab indirdik, karşılarında okunup duruyor? Şübhesiz ki onda iyman edecek bir kavm için muhakkak bir rahmet ve ilahi bir ıhtar var

(Ankebut 51)

Elmalılı Yeni Meali:

Karşılarında okunup duran Kitab'ı sana indirmemiz yetmedi mi onlara? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır.

(Ankebut 51)

Erhan Aktaş Meali:

Kendilerine okunan Kitap'ı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? Kuşkusuz bunda[1] inanan bir toplum için bir rahmet[2] ve zikir[3] vardır.

1)Kur'an'da.
2)İnsanlığa kurtuluşun yollarını gösteren, onları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan.
3)Öğüt.

(Ankebut 51)

Gültekin Onan Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda inanan bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.

(Ankebut 51)

Hakkı Yılmaz Meali:

Kendilerine okunan Kitab'ı şüphesiz Bizim sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan Kitap kendilerine yetmiyor mu? Şüphesiz ki bunda, iman eden bir topluluk için rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Harun Yıldırım Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.

(Ankebut 51)

Hasan Basri Çantay:

Sana indirdiğimiz o kitab — ki (müstemirren) karşılarında okunub duruyor — onlara kafi gelmedi mi? Onda iman edecek bir kavm için elbette (büyük) bir rahmet (ve ni'met) ve bir öğüt var.

(Ankebut 51)

Hayrat Neşriyat Meali:

Şübhesiz bizim sana indirdiğimiz (ve) kendilerine okunup durmakta olan bu Kitab, onlara yetmedi mi? Şübhesiz bunda, îmân edecek bir kavim için, gerçekten bir rahmet ve bir nasîhat vardır.(2)*

(Ankebut 51)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Kendilerine okunup teşvik edilen kitabı sana indirmemiz onlara hiç yetmedi¹ mi? Gerçekten, bunda mutlaka bir rahmet ve inanan bir millet için mutlaka hatırlatma (zikir) vardır.

(Ankebut 51)

Hüseyin Atay Meali:

Kendilerine okunan bu Kitab’ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Doğrusu bunda inanan ulusa acıma ve hatırlatma vardır.

(Ankebut 51)

İbni Kesir Meali:

Kendilerine okunan bu kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda inanan bir kavim için rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

İlyas Yorulmaz Meali:

Mucize olarak kendilerine okunan, sana indirdiğimiz kitap onlara yetmiyor mu? Elbette ki bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

İskender Ali Mihr Meali:

Onlara okunmakta olan Kitab’ı, sana nasıl indirdiğimiz kendilerine kâfi gelmedi mi? Muhakkak ki mü’min olan bir kavim için bunda elbette rahmet ve zikir vardır.

(Ankebut 51)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Yoksa onlara okunmakta olan Kitap'ı sana bildirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda inananlar takımı için kesin bir esirgeme, bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Kadri Çelik Meali:

Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman etmekte olan bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir hatırlatma vardır.

(Ankebut 51)

Mahmut Kısa Meali:

Kendilerine gece gündüz okunup duran ve her ayeti başlı başına birer mûcize olan bu Kitabı sana göndermemiz, onlara mûcize olarak yetmiyor mu? Hiç kuşkusuz bunda, inanmaya gönlü olan insanlar için rahmet ve şefkatimizin en açık bir tecellîsi ve kulaklara küpe olması gereken bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Bu ayetleri açıkça okunan kitap yetmez mi? İman eden kavme elbette rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Mehmet Türk Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitabı, sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?1 Şüphesiz bu (kitapta,) inanan bir topluluk için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt vardır. *

(Ankebut 51)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlara okunup (anlatılan) en mükemmel Kitab’ı sana indirmemiz, (bir mucize olarak) kendilerine yetmez mi? Şüphesiz bunda iman edenler için (büyük) bir rahmet ve nasihat vardır.

(Ankebut 51)

Muhammed Esed Meali:

Hayret! Bu ilahi kelamı, kendilerine iletmen için sana göndermiş olmamız onlara yetmez mi? Kuşkusuz onda rahmet(imizin tezahürü) ve iman edecek kimseler için bir uyarı vardır.

(Ankebut 51)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için kuşkusuz ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Mustafa Çavdar Meali:

Hem kendilerine okunan bu kitabı/Kuran’ı sana indirmiş olmamız, onlara mucize olarak yetmiyor mu? Oysa bunda inanacak bir toplum için tarifsiz bir rahmet ve ilahi bir öğüt vardır.

Bknz: (7/203) - (4/82) - (16/64)

(Ankebut 51)

Mustafa Çevik Meali:

Ey Peygamber! Kendilerine okunmakta olan Kur’an’ı sana göndermemiz, mucize olarak onlara yetmez mi? Şüphesiz bu Kur’an yaratılışlarının amacını kavramak, dünya ve âhiret hayatlarında mutlu, onurlu ve şerefli yaşamak isteyenler için bir öğüt ve uyarıdır.

(Ankebut 51)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ne yani! Şimdi bu ilahı kelamı, kendilerine iletmen için sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Elbet bunda, inanancak bir toplum için tarifsiz bir rahmet ve ilahi bir uyarı zaten vardır.

(Ankebut 51)

Osman Okur Meali:

(Mucize olarak) Kendilerine okunan (bu) Kitab'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman edecek bir toplum için rahmet ve ibret vardır.

(Ankebut 51)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Onlara kafi gelmedi mi ki, şüphesiz Biz senin üzerine kitabı indirdik, onlara karşı tilâvet olunmaktadır. Muhakkak ki, onda imân eden bir kavim için elbette bir rahmet ve bir nasihat vardır.

(Ankebut 51)

Ömer Öngüt Meali:

Kendilerine okunan Kitab'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Şüphesiz ki iman eden bir kavim için bunda rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sana kitap indirmişiz, onlara okunuyor, kendilerine yetmiyor mu bu! Onda, inanan kimseler için ‘sonsuz mutluluğu kazandıran’ ilahi merhamet var, inanmaya yatkın kimseler için uyarılar var.

(Ankebut 51)

Sadık Türkmen Meali:

Hayret! Kendilerine okunan Kitabı sana indirmemiz, onlara (mucize olarak) yetmedi mi? Şüphesiz ki bunda (Kur’an’da); gerçeklere inanan bir toplum için elbette bir rahmet ve bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Seyyid Kutub Meali:

Kendilerine okunan bu Kitab'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu ? Bu olay, mü'minler için ders alınacak, düşündürücü bir rahmettir.

(Ankebut 51)

Suat Yıldırım Meali:

Hem kendilerine okunan bu kitabı indirmemiz onlara kafi gelmiyor mu? Elbette bunda iman edecek kimseler için bir rahmet ve yeterli bir ders vardır.

(Ankebut 51)

Süleyman Ateş Meali:

Kendilerine okunan Kitabı sana indirmemiz, onlara yetmedi mi? Şüphesiz inanan bir toplum için bunda bir rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Anlaşılır bir şekilde okunan bu Kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? İnanan bir topluluk için bu bir ikram ve doğru bilgidir.

(Ankebut 51)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onlara duyurman için sana indirdiğimiz bu Kitap kendilerine yetmiyor mu? Doğrusu onda, iman edenler için rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Şaban Piriş Meali:

Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız, onlara yetmez mi? Çünkü onda inanacak bir toplum için rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Talat Koçyiğit Meali:

Kendilerine okunan Kitab'ı sana indirmiş olmamız, onlara yetmedi mi? Bu kitap'ta îman eden bir kavim için, muhakkak ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Tefhimul Kuran Meali:

Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Hiç şüphe yok, bunda iman etmekte olan bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.

(Ankebut 51)

Ümit Şimşek Meali:

Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? İman edecek bir topluluk için, hiç kuşkusuz, onda bir rahmet ve öğüt vardır.

(Ankebut 51)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

(Ankebut 51)