7. Araf Suresi / 130.ayet

Andolsun ki biz Firavun hanedanını, belki akıllanırlar diye yıllarca kıtlık ve kuraklıkla cezalandırdık.

Bknz: (2/155)(7/133)(22/11)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 130 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Andolsun ki biz, düşünüp ibret alsınlar diye Firavun'u ve soyunu yıllarca kuraklığa ve kıtlığa uğrattık.

(Araf 130)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre) sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Abdullah Parlıyan Meali:

Gerçekten de Firavun ve halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyle kıskıvrak yakaladık ki, akıllarını başlarına toplar da, ders alırlar diye.

(Araf 130)

Adem Uğur Meali:

Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki Al-i Firavun'u, belki nedenini düşünürler diye, senelerle (kuraklık) ve ürün kıtlığıyla bunalttık.

(Araf 130)

Ahmet Tekin Meali:

Andolsun, biz Firavun'un kavmini düşünüp ibret alsınlar diye senelerce kıtlık ve ürün noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık.

(Araf 130)

Ahmet Varol Meali

Şüphesiz biz Firavun'un ailesini belki öğüt alırlar diye kıtlık ve meyvelerden eksiltme yoluyla sıktık.

(Araf 130)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Ali Fikri Yavuz Meali:

And olsun ki, biz, Firavun ailesini, düşünüp ibret alsınlar diye, tuttuk senelerce mahsul kıtlığı ve kuraklıkla kıvrandırdık.

(Araf 130)

Ali Rıza Sefa Meali:

Gerçek şu ki, Firavun ailesini, yıllar süren kuraklık ve ürün kıtlığına uğrattık; belki öğüt alırlar diye.

(Araf 130)

Ali Ünal Meali:

Gerçekten Firavun oligarşisini yıllarca kıtlık, kuraklık ve gelir darlığına maruz bıraktık ki, düşünüp ibret alsınlar.

(Araf 130)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve andolsun! Biz Firavun milletini, kıtlık yılları ve kuraklıkla yakaladık, belki ibret alırlar diye…

(Araf 130)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun ki, Firavun'a uyanlar ders alsınlar diye, onları yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığı ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsinlar diye, yillarca kurakliga ve urun kitligina ugrattik.

(Araf 130)

Besim Atalay Meali:

Onlara bir iyilik gelecek olsa: «Bu bizim hakkımızdır» demektedirler, kötülük geldiğinde, Musa ile arkadaşların uğursuz sayarlar, iyi bilin ki onların uğursuzluğu, Allah katından, pek çokları bilmezler

(Araf 130)

Celal Yıldırım Meali:

And olsun ki Fir'avn taraftarlarını, öğüt ve ibret alsınlar diye kıtlık yılları ve ürünlerinin noksanlığıyla tutup (sıkıntıya uğrattık).

(Araf 130)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki; biz, Firavun hanedanını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklık ve mahsul kıtlığı ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Edip Yüksel Meali:

Firavun tarafını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik.

(Araf 130)

Elmalılı Orjinal Meali:

Filhakika ali Fir'avnı tuttuk senelerce kıtlık ve hasılat eksikliğiyle sıktık, gerekti ki düşünüb ıbret alsınlar

(Araf 130)

Elmalılı Yeni Meali:

Gerçekten biz, Firavun'a bağlı olanları senelerce kıtlık ve hasılat eksikliği ile kıvrandırdık, gerektir ki, düşünüp ibret alsınlar!

(Araf 130)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun ki belki ders alırlar diye, Firavuncuları yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığıyla cezalandırdık.

(Araf 130)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve andolsun ki Biz, Firavun sülâlesini, düşünüp öğüt alsınlar diye senelerle kuraklıklarla/senelerce kıtlık ve ürün noksanlığı ile yakaladık.

(Araf 130)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki biz, Firavun ailesini düşünüp öğüt alırlar diye uzun yıllar kıtlık ve meyvelerden eksiltme ile imtihan ettik.

(Araf 130)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun biz Firavun hanedanını belki düşünürler diye yıllarca kuraklık ve ürün darlığına uğrattık.

(Araf 130)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki biz Fir'avn hanedanını, düşünüb ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklıkla, mahsullerin kıtlığıyle tutub sıkdık.

(Araf 130)

Hayrat Neşriyat Meali:

Muhakkak ki (biz,) Fir'avun ehlini, belki ibret alırlar diye (yıllarca) kıtlıklar ve mahsûllerden bir eksiltme ile yakaladık (cezâlandırdık).

(Araf 130)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elbetteki, Firavun'un ailesini öğüt almaları beklendiği için kıtlık seneleri¹ ile ve ürünlerden eksiltme ile yakalamıştık.

(Araf 130)

Hüseyin Atay Meali:

Andolsun, Biz de Firavun ailesini hatırlayıp düşünmeleri için yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; Biz, Firavun hanedanını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklık ve mahsullerinin kıtlığıyla tutup sıktık.

(Araf 130)

İlyas Yorulmaz Meali:

Firavun ailesini belki düşünürler diye, yıllar süren yoklukla yakaladık ve elde ettikleri ürünleri azalttık.

(Araf 130)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki; firavunun ailesini yıllarca ürünlerden kıtlığa uğrattık. Böylece onlar tezekkür etsinler diye.

(Araf 130)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İşte, Biz Firavungillere yıllar yılı kuraklık, ürün darlığı çektirdik, öğütlensinler diye.

(Araf 130)

Kadri Çelik Meali:

Hiç şüphesiz biz de Firavun ailesini ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Mahmut Kısa Meali:

Andolsun Biz, Mısır halkına kıtlıklar vererek ve orada yetişen ürünleri azaltarak Firavun ve yandaşlarını defalarca cezalandırdık ki, belki düşünüp ibret alırlar. Fakat ibret alamadılar. Şöyle ki:

(Araf 130)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Firavun ve soyunu andolsun ki düşünüp ibret alsın diye kuraklığa Akıllarını başlarına alırlar diye yıllarca kıtlığa mahkum etmişizdir.

(Araf 130)

Mehmet Türk Meali:

Gerçekten Biz Firavun sülâlesini, düşünüp ibret alsınlar diye senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup-kıvran-dırdık.

(Araf 130)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz Firavun (ve kavmi) nasihat alsın diye, senelerce kuraklık ve meyvelerin kıtlığı ile (onları) cezalandırdık.

(Araf 130)

Muhammed Esed Meali:

Gerçekten de Firavunun halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyla kıskıvrak yakaladık ki akıllarını başlarına toplar da ders alırlar.

(Araf 130)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Gerçek şu ki, biz, Firavun han soyunu belki düşünürler diye kuraklık ve yıllarca ürünlerini eksiltmekle cezalandırdık.

(Araf 130)

Mustafa Çavdar Meali:

Andolsun ki biz Firavun hanedanını, belki akıllanırlar diye yıllarca kıtlık ve kuraklıkla cezalandırdık.

Bknz: (2/155) - (7/133) - (22/11)

(Araf 130)

Mustafa Çevik Meali:

Allah, Firavun’un kavmini, düşünüp de akıllarını başların alsınlar, gerçeği görüp Rablerinin davetine yönelsinler diye kuraklık ve kıtlığa mahkûm ederek de uyardı.

(Araf 130)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Doğrusu Biz Firavun'un halkını, akıllarını başlarına toplasınlar diye kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik.

(Araf 130)

Osman Okur Meali:

Andolsun ki, bizde Firavun'a uyanları tezekkür etsinler (ders alsınlar) diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve andolsun ki, Fir'avun'un kavmini senelerce kaht ve galaya ve meyvelerin eksikliğine giriftar ettik, düşünüp de mütenessih olsunlar diye.

(Araf 130)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki biz Firavun hânedânını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklığa, mahsul kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Ömer Sevinçgül Meali:

Andolsun, belki düşünür de ibret alırlar diye Firavun halkını nice seneler kuraklık ve kıtlıkla sıktık.

(Araf 130)

Sadık Türkmen Meali:

GERÇEKTEN Biz, Firavun sülalesini tuttuk/kıskıvrak yakaladık, senelerce; kıtlıkla, ürünlerini azaltmakla sıktık ki, hatırlayıp (akıllarını başlarına alıp) ders/ibret alsınlar!..

(Araf 130)

Seyyid Kutub Meali:

Andolsun ki, biz Firavunoğulları'nı ola ki, akılları başlarına gelir diye yıllarca süren kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Suat Yıldırım Meali:

Biz Firavun hanedanı düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık.

(Araf 130)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun biz, Fir'avn ailesini tuttuk, öğüt alsınlar diye yıllarca kıtlıkla ve ürünleri azaltmakla sıktık.

(Araf 130)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Firavun hanedanına, belki akıllarını başlarına alırlar diye yıllar yılı kuraklık ve gelir darlığı yaşattık.

(Araf 130)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Gerçekten de, Firavun halkını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklığa ve kıtlığa uğrattık.

(Araf 130)

Şaban Piriş Meali:

Firavun hanedanını belki düşünürler diye kuraklık ve yıllarca ürünlerini eksiltmekle cezalandırdık.

(Araf 130)

Talat Koçyiğit Meali:

Ve filhakika biz, Firavun hanedanını, belki düşünürler diye senelerce ürün kıtlığı ile tutup sıkmıştık.

(Araf 130)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun, biz de Firavun aile (çevre) sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

(Araf 130)

Ümit Şimşek Meali:

And olsun, Biz Firavun hanedanını, ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklık ve kıtlığa uğrattık.

(Araf 130)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

(Araf 130)