7. Araf Suresi / 161.ayet

Hani bir zamanlar onlara:
– Şu beldeye yerleşin ve oradaki nimetlerden istediğiniz gibi istifade edin ve „Bizi bağışla’ diye tevazu ile kapıdan girin ki biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım, iyi davrananları daha fazla ödüllendiririz denilmişti.

Bknz: (2/61)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 161 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Hani o zaman onlara, bu şehirde yerleşin ve dilediğiniz yerde dilediğiniz şeyi yiyin ve bu makam, suçların döküldüğü makamdır deyin, kapıdan yerlere kapanırcasına eğilerek girin de suçlarınızı örtelim, iyi hareket edenlerin mükafatını daha da fazlasıyla verelim denmişti.

(Araf 161)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Hatta) Onlara: "Şu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden (helâl ve meşru şekilde kazanıp) yiyin, (ve sadece; Rabbimiz Senden) 'dileğimiz bağışlanmadır' (diye dua edin) ve kapısından secde ederek girin, (Biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) artıracağız" denildiğinde, (bu teklifi bile kötüye kullanmışlardı).

(Araf 161)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey İsrailoğulları! Hani size şöyle dendiği zamanı hatırlayın: “Bu ülkede yerleşin ve oranın tüm ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanın ve bunu yaparken: Bizden günahlarımızın yükünü kaldır, diye niyaz edin; ve alçak gönüllü olarak şehrin kapısından girin ki, böylelikle sizin günahlarınızı bağışlayalım ve iyilik yapanları kat kat ödüllendirelim.”

(Araf 161)

Adem Uğur Meali:

Onlara denildi ki: Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, "bağışlanmak istiyoruz" deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız.

(Araf 161)

Ahmet Hulusi Meali:

Hani onlara: "Şu şehirde yerleşin... Ondan istediğiniz yerden yeyin. 'Mağfiret et', deyin ve kapısından secdenin anlamını yaşayarak girin ki, hatalarınızı sizin için mağfiret edelim... Muhsinlere daha da ziyade edeceğiz" denildi.

(Araf 161)

Ahmet Tekin Meali:

Hani onlara: "Şu şehre, Kudüs'e yerleşin. Orada Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde, tercihinizi isabetli kullanarak dilediğiniz yerlerde yiyin. Kelime-i tevhidi ikrar edin, doğruları söyleyin, ya Rabbi bizi affet deyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından saygıyla birlikte secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan mü'minlere nimetlerimizi daha da artıracağız." denilmişti.

(Araf 161)

Ahmet Varol Meali

Onlara: "Şu şehirde oturun, orada istediğiniz yerden yiyin, 'bağışlanma diliyoruz (:hitta)' deyin ve secde ederek kapıdan girin ki biz de hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha fazlasını vereceğiz" denilmişti.

(Araf 161)

Ali Bulaç Meali:

Onlara: "Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yeyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız" denildiğinde,

(Araf 161)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O vakit onlara (İsrailoğullarına) şöyle denilmişti; “- Şu şehirde (Beytü'l-Makdis'de) yerleşin ve onun mahsüllerinden dilediğinizi yeyin; günahlarımızı bağışla, diye dua edin. O şehrin kapısından, Allah'a şükr için secde ederek girin ki, size suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ileride ziyadesini vereceğiz.”

(Araf 161)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ayrıca, onlara, şöyle denilmişti: "Şu kente yerleşin ve istediğiniz yerden yiyin. Ve ‘Bizi bağışla!' diyerek kapıdan secde ederek girin; suçlarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara, daha da çoğunu vereceğiz!"[131]

131)"Secde ederek girin!" olarak yazdığımız "Succeden" söylemi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Alçakgönüllü olarak girin!" veya "Tevazu ile eğilerek girin!" veya "Saygı kapanışı yaparak girin!" biçiminde çevrilmiştir. 2:58 ve 4:154 ayetlerinde de aynı yorum ayrılıkları vardır.

(Araf 161)

Ali Ünal Meali:

Bir vakit de (çölde dolaşıp dururlarken onları nihayet bir beldeye yönlendirdik) ve kendilerine şöyle buyurduk: “Bu beldeye yerleşin ve oradan dilediğiniz şekilde yiyin, için. Dua edin, mağfiret dilenin, sadakat gösterin ve beldenin kapısından âdeta secde halinde, mütevazı ve emirlerimize boyun eğmiş olarak girin (katiyen aşırılık, taşkınlık ve bozgunculuğa düşmeyin ve şımarmayın); Biz de hatalarınızı, sürçmelerinizi bağışlayalım.” İyilikten başka bir şey düşünmeyen ve Bizi görüyormuşçasına, en azından Bizim kendilerini gördüğümüzün şuuru içinde davrananlara ise mükâfatlarını arttıracağız.

(Araf 161)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve hatırlayın ki; onlara: “Bu şehre girin, ondan istediğiniz yerden yiyin, Allah’tan mağfiret dileyin, şehrin kapısından secde ederek girin, günahlarınızı bağışlarız; iyilik yapanlara, güzel davrananlara da (bu nimetimizi) artıracağız.” denildi.

(Araf 161)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Hani onlara denildi ki: "Bu ülkede yerleşiniz ve oranın ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanınız ve bunu yaparken 'Bizden günahlarımızın yükünü kaldır' diye niyaz ediniz! Saygıda bulunarak kapıdan giriniz ki, sizin günahlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları kat kat ödüllendireceğiz."

(Araf 161)

Bekir Sadak Meali:

Onlara: «su sehirde oturun, diledigniz gibi yiyip icin, «affet!» deyin ve secde ederek kapisindan girin; Biz de yanilmalarinizi bagislariz. Iyi davrananlara daha da artiracagiz» denmisti.

(Araf 161)

Besim Atalay Meali:

Onlara: «Bu şehirde oturasınız, yiyin ne ki dilerseniz, yarlıganmak istiyoruz deyiniz, kapıdan da secde ederek girin, bağışlarız sizin günahlarınızı, iyilik edenleri artıracağız» denildiğinde

(Araf 161)

Celal Yıldırım Meali:

Bir zaman onlara : Şu kasabaya yerleşin ve dilediğiniz yerde dilediğiniz gibi yiyin ; «günahlarımızı ve ağırlıklarımızı kaldırıp at!» deyin ve kapıdan eğilerek tevazu ile girin ki, hatâlarınızı bağışlayalım, denildi. İyilik edenlere mükâfatlarını artıracağız.

(Araf 161)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Hani onlara denmişti ki: “Şu kasabada (Kudüs ya da Eriha'da) oturunuz, orada ne isterseniz yiyiniz, kasabanın kapısından girerken, başlarınızı eğerek (hürmet ve tevazu ile) girin ve ‘bağışla bizi' deyiniz ki, günahlarınızı bağışlayalım ve iyilik edenlerin mükâfatını artıralım.”

(Araf 161)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlara: "Şu şehirde oturun, dilediğiniz gibi yiyip için, "affet!" deyin ve secde ederek kapısından girin; Biz de yanılmalarınızı bağışlarız. İyi davrananlara daha da artıracağız" denmişti.

(Araf 161)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

O zaman onlara denilmişti ki: "Şu memlekete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi yiyin ve 'Hıtta (Ya Rabbi, bizi affet)' deyin. Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz."

(Araf 161)

Diyanet Vakfı Meali:

Onlara denildi ki: Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, «bağışlanmak istiyoruz» deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız.

(Araf 161)

Edip Yüksel Meali:

Hatırla ki kendilerine, 'Bu şehirde oturun, oradan dilediğiniz gibi yiyin, dostça konuşun ve kapıdan alçak gönüllü olarak girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara fazlasını vereceğiz,' denildiğinde,

(Araf 161)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve o vakit onlara denilmişti ki şu şehre sakin olun ve ondan dilediğiniz yerde yeyin ve "hıtta" deyin ve secde ederek kapıya girin ki size suçlarınızı bağışlayalım, muhsinlere ilerde ziyadesini vereceğiz

(Araf 161)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve o vakit onlara denilmişti ki: "Şu şehre yerleşin ve orada dilediğiniz yerde yiyin, "Bağışla bizi!" deyin ve secde ederek kapıya girin ki size suçlarınızı bağışlayalım, iyilere ileride daha fazlasını vereceğiz."

(Araf 161)

Erhan Aktaş Meali:

Onlara, "Şu beldeye yerleşin ve orada dilediğiniz şeylerden yiyin. Af dilediğinizi söyleyin ve teslim olmuş/kabullenmiş olarak kapısından girin" denilmişti. Biz, "Hatalarınızı bağışlayalım ve iyilik edenlere fazlasıyla verelim."

(Araf 161)

Gültekin Onan Meali:

Onlara: "Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yiyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız" denildiğinde,

(Araf 161)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve bir zaman onlara, “Şu kente yerleşin ve oradan dilediğiniz şeyleri yiyin ve “Hitta” [günahlarımızı bağışla]! deyin ve teslim olmuş olarak kapıdan girin. Biz suçlarınızı bağışlayacağız, iyilere arttıracağız” denilmişti.

(Araf 161)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlara: “Bu beldeye yerleşin, orada dilediğiniz yerden yiyin, ‘Hıttatun/Günahlarımızı dök.’ deyin, kapıdan secde ederek girin ki biz de hatalarınızı bağışlayalım. Muhsinlere/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanlara (ihsanlarımızı) arttıracağız.” denildiğinde,

(Araf 161)

Harun Yıldırım Meali:

Hani onlara: “Bu şehirde yerleşin ve orada dilediğiniz yerden yiyin de hıtta: bağışlanma dileriz deyin ve kapısından secde ederek girin ki günahlarınızı bağışlayalım. Biz iyilik yapanlara daha da artıracağız!” demiştik.

(Araf 161)

Hasan Basri Çantay:

O zaman onlara: "Şu şehirde yerleşin. Onun dilediğiniz yerinden yeyin. "Hıtta" deyin. Kapısından hepiniz secde edici olarak girin ki suçlarınızı yarlığayalım. İyi hareket edenlere ileride daha fazlasıyle vereceğiz" denilmişdi.

(Araf 161)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bir zaman onlara şöyle denilmişti: “Şu şehre (Kudüs'e) yerleşin; ondan dilediğiniz yerde yiyin; ' حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi affet!)' deyin ve kapıdan secde eden (hürmetle eğilen)kimseler olarak girin ki sizin hatâlarınızı bağışlayalım. (Bu bağışlamadan sonra) yakında iyilik edenlere (mükâfâtlarını) daha da artıracağız.”

(Araf 161)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Bir vakit kendilerine "Bu kenti yurt edinin. Ondan tercih ettiğiniz yerden yiyin, 'hıtta[günahlarımızı düşür]¹' deyin ve kapıdan secde ederek girin ki sizin için hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere (mükafatı) artıracağız." denildi.

(Araf 161)

Hüseyin Atay Meali:

Onlara, "Şu kasabada oturun, dilediğiniz biçimde yiyin, yükümlülüğümüzü indir’ deyin ve boyun bükerek kapıdan girin. Biz de yanılmalarınızı bağışlayalım, iyi davrananlara daha da artıracağız" denmişti.

(Araf 161)

İbni Kesir Meali:

Hani onlara denilmişti ki: Şu şehirde oturun, dilediğiniz gibi yeyin, için. "Affet" deyin ve kapısından secde ederek girin ki; yanılmalarınızı bağışlayalım. İhsan edenlere daha da arttıracağız.

(Araf 161)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlara şu kasabaya yerleşip oturun, orada dilediğiniz şeylerden yiyin, “Rabbimiz! Bize yardım indir” deyin ve şehrin kapısından Rabbinize secde ederek girin. O zaman bizde sizin hatalarınızı bağışlarız. Biz iyilik yapanların karşılıklarını artırırız.

(Araf 161)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlara: “Bu şehirde yerleşin ve ondan dilediğiniz yerden yeyin, af dilediğinizi söyleyin ve kapıdan secde ederek girin.” denilmişti. “Sizin hatalarınızı mağfiret edelim ve muhsinlere daha da arttıralım.”

(Araf 161)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün onlara denilmişti: «Bu kente yerleşin. Onun neresinden isterseniz orasından yiyin. «Bağışla bizi» deyin. Kapısından da secde ederek girin ki yanıltılarınızı yarlıgayalım. Biz iyilik edenlere karşı iyiliğimizi artırırız.»

(Araf 161)

Kadri Çelik Meali:

Hani onlara denilmişti ki: “Şu şehirde (Beyt'ul Mukaddes'te) oturun ve dilediğiniz gibi yiyin. “Günahlarımızı dök” deyin ve kapısından secde ederek girin. Biz de böylece hatalarınızı bağışlayalım. İhsan edenlere elbette daha da arttıracağız.”*

(Araf 161)

Mahmut Kısa Meali:

Hani, halkı zâlim olan bir şehri fethedecekleri zaman onlara demiştik ki: “Şu şehre yerleşin ve nîmetlerinden dilediğiniz gibi serbestçe yiyin, için; ama kapısından kibir ve çalımla değil, “Günahlarımızı bağışla ey Rabb’imiz!” diyerek alçakgönüllülükle ve saygıyla eğilerek girin ki, Biz de günahlarınızı bağışlayalım. İşte böyle doğru ve yararlı davranış gösterenleri, fazlasıyla ödüllendireceğiz.”

(Araf 161)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Rahatça oturun bu şehirde, istediğiniz yerde yiyin ve deyin "Dileğimiz bağışlanmadır." Ardından da yerlere kapanıp secde ederek kapısından girin de hatalarınızı bağışlayalım. Fazlasıyla da iyi davranan, iyilik yapanların mükafatlarını verelim" denilmiştir.

(Araf 161)

Mehmet Türk Meali:

Ve onlara: “Şu şehre1 yerleşin ve dilediğiniz yerinden yiyin, günâhlarımızı bağışla! deyin ve kapıdan da secde ederek girin ki, günâhlarınızı affedelim. Sonra Biz, iyilik edenlere nîmetlerimizi daha da arttıracağız.” dedik.2*

(Araf 161)

Muhammed Celal Şems Meali:

Hani onlara, “Şu kasabaya yerleşin. Orada dilediğiniz yerden yiyin. Yükümüzün hafifletilmesini diliyoruz, deyin ve itaat ederek (şehrin ana kapısından) girin. Biz de hatalarınızı bağışlar, iyilik edenleri artırırız,” denmişti.

(Araf 161)

Muhammed Esed Meali:

Hani, size şöyle dendiği zaman(ı hatırlayın): "Bu ülkede yerleşin ve oranın ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanın; ve (bunu yaparken) "Bizden günahlarımızın yükünü kaldır!" diye niyaz edin. Ve alçak gönüllülükle (şehrin) kapı(sın)dan girin; (ki, böylece) sizin günahlarınızı bağışlayalım (ve) iyilik yapanları kat kat ödüllendirelim!"

(Araf 161)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onlara şöyle denildi; "Şu kentte oturun, orada istediğiniz şeylerden yiyin. 'Bağışlanmak istiyoruz,' diye yalvarın; kapıdan da secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Elbette ki, iyilik yapanlara iyiliklerinden daha fazlasını vereceğiz."

(Araf 161)

Mustafa Çavdar Meali:

Hani bir zamanlar onlara: – Şu beldeye yerleşin ve oradaki nimetlerden istediğiniz gibi istifade edin ve „Bizi bağışla’ diye tevazu ile kapıdan girin ki biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım, iyi davrananları daha fazla ödüllendiririz denilmişti.

Bknz: (2/61)

(Araf 161)

Mustafa Çevik Meali:

Onlara şöyle de denilmişti: “Şu gördüğünüz şehre gidip yerleşin, nimetlerin den siz de yararlanın, oradaki insanlara alçak gönüllülükle yaklaşın ve tevbe ederek Bize yönelin ki günahlarınızı bağışlayalım. Tevbe edip de samimiyetle doğruya iman edip gereklerini yerine getirenlere nimetlerimizi daha da artırırız.”

(Araf 161)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Hani, bir zaman da onlara denilmişti ki: "Yerleşin şu ülkeye, oranın ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanın! Bir yandan da 'Bağışla!' diye yalvarın ve mahviyet içerisinde (kentin) kapısından girin; Biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım ve sonunda güzel davrananları ödüllendirelim!"

(Araf 161)

Osman Okur Meali:

Onlara denildi ki: Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yiyin, «bağışlanmak istiyoruz» deyin ve kapıdan eğilerek (tevazu içinde ) girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız.

(Araf 161)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve o vakti ki onlara denilmişti: «Şu beldede oturunuz. Ve ondan dilediğiniz yerde yeyiniz ve 'Hıtta' deyiniz ve secde eder olduğunuz halde kapıya giriniz ki, size hatalarınızı bağışlayalım, muhsin olanlara (mükâfaatlarını) elbette arttıracağızdır.»

(Araf 161)

Ömer Öngüt Meali:

Onlara denildi ki: “Şu şehirde oturun. Orada dilediğiniz gibi yiyin. 'Hıtta (bizi affet!)' deyin ve kapısından secde ederek girin ki, biz de hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyilik edenlere daha da artıracağız. ”

(Araf 161)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bir zamanlar onlara, “Şu şehirde oturun. Ürünlerinden hangisini arzu ederseniz yiyin. “Affet!” deyin. Büyük bir saygıyla şehrin kapısından girin. Biz de sizin hatalarınızı affedelim. Güzel davrananlara daha da artırırız” dedik.

(Araf 161)

Sadık Türkmen Meali:

Hani onlara: “Şu kentte oturun ve ondan dilediğinizi yiyin. Ve ‘affet/bağışla!’ deyin. Secde/itaat edici olarak (kentin) kapı(sın)dan girin ki, (böylece) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ise daha da artıracağız” denilmişti.

(Araf 161)

Seyyid Kutub Meali:

Hani onlara denmişti ki; «Şu kasabada oturunuz, orada ne isterseniz yiyiniz, kasabanın kapısından girerken, başlarınızı eğerek 'Bağışla bizi' deyiniz ki, günahlarınızı affedelim ve iyilik edenlerin mükâfatını arttıralım.»

(Araf 161)

Suat Yıldırım Meali:

O vakit onlara denildi ki: "Şu şehre (Kudüs'e) yerleşin, oranın ürünlerinden dilediğiniz şekilde yiyin, yararlanın, "Affet bizi ya Rebbena! (hıtta)" deyin ve şehrin kapısından tevazu ile eğilerek girin ki suçlarınızı bağışlayalım. İyi ve güzel davrananlara, ayrıca daha fazla mükafatlar vereceğiz."

(Araf 161)

Süleyman Ateş Meali:

Onlara: "Şu kentte oturun. Orada dilediğiniz yerden yeyin, (Allah'a niyaz edip bizi) affet deyin ve secde ederek kapıdan girin ki hatalarınızı bağışlayalım; biz iyilik edenlere daha fazlasını da vereceğiz." denildi.

(Araf 161)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bir gün onlara şöyle denmişti: "Bu kente yerleşin. Orada beğendiğiniz[1] yerden yiyin. "Bağışla bizi" deyin. Kapısından baş eğerek girin ki hatalarınızı örtelim. Güzel davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz .

1) ....

(Araf 161)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onlara, "Bu bölgeye yerleşin ve nimetlerinden dilediğiniz gibi yararlanın, ayrıca bağışlanma dileyin ve secde ederek kapısından girin ki günahlarınızı bağışlayalım. İyilik edenleri kat kat ödüllendireceğiz" denmişti.

(Araf 161)

Şaban Piriş Meali:

Onlara: -Bu ülkede oturun ve orada dilediğiniz yerden yiyin, "bağışla" diyerek kapıdan secde edip girin ki biz de sizi bağışlayalım. İyiler için daha fazlasını vereceğiz, denilmişti.

(Araf 161)

Talat Koçyiğit Meali:

Nitekim onlara "şu şehirde oturun; dilediğiniz şekilde orada yeyin. Hatta (bağışla) deyin ve kapıdan secde ederek girin. Biz de sizin kusurlarınızı bağışlayalım. îyilik edenlere (ecirlerini) daha da artıracağız" denilmişti.

(Araf 161)

Tefhimul Kuran Meali:

Onlara: «Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yeyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız» denildiğinde,

(Araf 161)

Ümit Şimşek Meali:

Bir de “Şu beldede yerleşin ve orada dilediğiniz yerde yiyip için,” dedik. “Yalnız, 'Hıtta' deyip kapıdan secde ederek girin ki hatâlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları ise, ziyadesiyle ödüllendireceğiz.”

(Araf 161)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlara şöyle denildi: Şu kentte oturun, orada istediğiniz yerden yiyin. 'Affet' diye yalvarın; kapıdan da secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Güzel düşünüp güzel iş yapanlara daha fazlasını da vereceğiz.

(Araf 161)