7. Araf Suresi / 168.ayet

Biz İsrailoğullarını paramparça ederek gruplar halinde yeryüzüne dağıttık. Gerçi onlardan erdemli ve dürüst olanlar da vardır, böyle olmayanlar da. Onları belki dönerler diye bolluk ve sıkıntılarla sınadık.

Bknz: (3/113)(21/35)(43/48)(46/27)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 168 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onları, yeryüzünde takımtakım topluluklar haline getirdik, dağıttık. İçlerinde iyileri var, onlardan daha aşağı derecede bulunanları var. Belki Tanrıya dönerler, itaate girerler diye de onları iyiliklerle, kötülüklerle sınadık.

(Araf 168)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Onları (İsrailoğullarını hile ve hıyanetleri, isyan ve fitneleri sebebiyle) yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar halinde paramparça edip dağıttık. (Bunların) Kimileri salih (davranışlar içindedir, ama genellikle) onların dışında kalanlar aşağılık kimselerdir. Olur ki dönerler (ve tevbe ederler) diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve onları ayrı ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık, onlardan bir kısmı dürüst ve erdemli kimselerdi, bazıları ise böyle değildi. Onları hem iyi, hem de fena hallerle sınadık ki, belki doğru yola dönerler diye.

(Araf 168)

Adem Uğur Meali:

Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Ahmet Hulusi Meali:

Onları yeryüzünde topluluklar halinde parçaladık... Onlardan salihler vardır... Onlardan bunun mertebe olarak altında olanları da vardır... Belki hakikate dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denedik.

(Araf 168)

Ahmet Tekin Meali:

Yahudileri tutkun, yetişmiş, organize cemaatler halinde yeryüzüne, değişik ülkelere dağıttık. Onlar arasında iyi kimseler de vardı. İçlerinden bazıları daha aşağı durumdaydılar. İsyandan, Hak yoldan sapmaktan, küfürden belki vazgeçerler diye, onları refah, güvenlik ve nimetlerle, sıkıntı, korku ve felâketlerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Ahmet Varol Meali

Onları yeryüzünde değişik toplumlara ayırdık. Onların içinde salih olanlar da vardır aşağı derecelerde olanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Ali Bulaç Meali:

Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.

(Araf 168)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O Yahudî'leri yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık; içlerinde sâlihleri (iyileri) de vardı, bunlardan aşağı (küfürde) olanlar da. Onları hem nimetle, hem de musibetle imtihan ettik ki, gerçeğe dönsünler.

(Araf 168)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onları, ayrı topluluklar biçiminde yeryüzüne dağıttık. Bir bölümü, erdemli olanlar arasındaydı; bir bölümü ise öyle değildi. İyiliklerle ve kötülüklerle onları sınadık; belki dönerler diye.

(Araf 168)

Ali Ünal Meali:

Onları ayrı ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık. İçlerinde salih (inanç, düşünce, söz ve davranışları itibariyle doğru yolda ve bozgunculuktan uzak) kimseler de vardır, başka türlü olanlar da. Ve onları, git tikleri yanlış yollardan, işledikleri hatalardan dönerler mi diye bazen nimetlerle, güzelliklerle, bazen de musibetlerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onları yeryüzünde topluluklar halinde dağıttık. Onlardan iyiler olduğu gibi onlardan bundan aşağı olanlar da vardır. Onları güzel ve kötü durumlar ile denedik. Belki dönüş yaparlar diye.

(Araf 168)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onları yeryüzünde birçok topluluğa böldük. İçlerinden bazıları iyi kimselerdi; bazıları ise böyle değildi. İyi olmayanları, yanlışlarından belki dönerler diye, iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Bekir Sadak Meali:

Biz onlari yeryuzunde iyiler ve asagiliklar olarak boluk boluk ayirdik; iyilige donerler diye onlari guzellikler ve kotuluklerle sinadik.

(Araf 168)

Besim Atalay Meali:

Biz onları, yeryüzünde bölük bölük dağıttık, onlardan onatlar da var, başka türlüsü de bulunur, dönebilmeleri için onları iyilikle, kötülükle sınadık

(Araf 168)

Celal Yıldırım Meali:

Onları yeryüzünde parça parça edip birkaç topluluğa ayırdık: Kimileri iyiler ve düzenli, kimileri de bundan aşağı düzensiz; iyilik ve düzene dönerler diye onları birtakım iyilikler ve kötülüklerle denedik.

(Araf 168)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler de vardır, aksine (inkârda ve isyanda) olanları da vardır. (Biz) belki (doğru yola) dönerler diye onları hem iyiliklerle hem de (kıtlık ve sıkıntı gibi) kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Biz onları yeryüzünde iyiler ve aşağılıklar olarak bölük bölük ayırdık; iyiliğe dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle sınadık.

(Araf 168)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.

(Araf 168)

Diyanet Vakfı Meali:

Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Edip Yüksel Meali:

Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.

(Araf 168)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve onları yer yüzünde bir çok ümmetlere parçaladık, içlerinden salihleri de vardı, beri benzerleri de. Ve onları kah ni'met ve kah musibet ile imtihan da ettik ki rücu' ederler

(Araf 168)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve onları yeryüzünde birçok milletlere parçaladık. İçlerinde iyi olanları da vardı, iyinin altında olanları da. Onları bazan nimet, bazan da musibet ile imtihan ettik ki, döneler.

(Araf 168)

Erhan Aktaş Meali:

Onları, yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan, salih[1] olanlar da vardı olmayanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık.

1)İyi, dürüst, seçkin, samimi, erdemli.

(Araf 168)

Gültekin Onan Meali:

Onları yeryüzünde ümmetlere ayırdık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık ki dönsünler.

(Araf 168)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve onları yeryüzünde birçok önderli toplumlara ayırdık. Onlardan bir kısmı düzgün kimselerdi, bir kısmı da bundan aşağı idi. Ve Biz, onları dönsünler diye iyiliklerle ve kötülüklerle sınama yaptık.

(Araf 168)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onları yeryüzünde topluluklar hâlinde böldük. İçlerinde salih kimseler olduğu gibi, böyle olmayanlar da vardır. (Takva ve salihliğe) dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Harun Yıldırım Meali:

Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar haline getirdik. Salih olanlar vardı. İçlerinden bunlardan uzak olanlar da vardı. Dönsünler diye onları hem iyiliklerle hem de kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Hasan Basri Çantay:

Onları — kimi salah erbabı, kimi bu (salandan) aşağı ümmetler olmak üzere — perişan bir suretde yer yüzüne dağıtdık. Onları hem iyi, hem fena hallerle imtihaana çekdik ki (gözlerini açıb iyiliğe) dönsünler.

(Araf 168)

Hayrat Neşriyat Meali:

Onları (o yahudileri) ise yeryüzünde parça parça topluluklar hâlinde böldük. Onlardan bir kısmı sâlih kimselerdir, bir kısmı da bundan aşağıdır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihân ettik; tâ ki (kötülüklerden) dönsünler.

(Araf 168)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onları yerde [dünyada] topluluklara ayırdık. Onlardan düzeltenler-iyileştirenler de vardır, bundan beride olanlar da vardır. Geri dönmeleri beklendiği için kendilerini güzelliklerle ve çirkinliklerle [kötülüklerle] sınadık.

(Araf 168)

Hüseyin Atay Meali:

Biz onları, yeryüzünde iyiler ve aşağılar olarak bölük bölük ayırdık. Dönerler diye, onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık.

(Araf 168)

İbni Kesir Meali:

Biz; onları, yeryüzünde cemaatlere ayırdık. İçlerinden kimisi salihlerdi, kimisi de onlardan aşağıdırlar. Belki dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle denedik.

(Araf 168)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onları yer yüzünde farklı topluluklara ayırdık. İçlerinde doğru işler yapanlar olduğu gibi, yanlış şeyler yapanlarda vardı. Belki doğru yola dönerler diye, bizde onları hem iyiliklerle, hemde kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve yeryüzünde onları ümmetlere (topluluklara) ayırdık. Onlardan bir kısmı salihler ve bir kısmı bunlardan başkalarıdır (salih olmayanlar). Ve onları, hasenat (pozitif derece kazandıran ameller) ve seyyiat (negatif derece kazandıran ameller) ile imtihan ettik ki; böylece (Allah’a) dönsünler diye.

(Araf 168)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz onları bölük bölük edip herbirini bir yere dağıttık. içlerinde iyi olanlar da vardı, aşağılık olanlar da. Biz onları hem iyilikle hem de kötülükle sınadık, Bize dönsünler diye.

(Araf 168)

Kadri Çelik Meali:

Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. Belki (kötülüklerinden) dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Mahmut Kısa Meali:

Daha sonra onları, parçalanmış topluluklar hâlinde yeryüzüne dağıttık; içlerinde iyileri de vardır, kötüleri de. Onları, belki doğru yola dönerler diye kimi zaman çeşitli nîmet ve güzellikler bahşederek, bazen de belâ ve musîbetler vererek sürekli imtihân ettik.

(Araf 168)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ayrı ayrı bir takım topluluklar olarak onları yeryüzüne dağıttık. Bazıları Faydalı iyi işler yaparlar. Bazıları da bunların dışında kalıp aşağılıklardır. Amaç şudur ki; iyilikler ve kötülüklerle imtihan ettik ki belki (Rabbe) dönerler.

(Araf 168)

Mehmet Türk Meali:

Ve Biz onları yeryüzünde içlerinden iyileri de iyi olmayanları da bulunan gruplara ayırdık. Dosdoğru yola dönerler diye onları, iyiliklerle de kötülükler de imtihan ettik.

(Araf 168)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz onları, yeryüzünde (değişik) kavimler halinde böldük. Onlar arasında iyi olanlar (da) vardır. Aralarında iyi olmayanlar (da) vardır. Biz onları, (hidayete) dönsünler diye, iyi ve kötü halleriyle deneriz.

(Araf 168)

Muhammed Esed Meali:

Ve onları (ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık; onlardan bazıları dürüst ve erdemli kimselerdi; bazılarıysa böyle değildi: bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, ki belki doğru yola dönerler.

(Araf 168)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onların bazısı iyi kişilerdir. Kimileri de bundan aşağıdırlar. Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.

(Araf 168)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz İsrailoğullarını paramparça ederek gruplar halinde yeryüzüne dağıttık. Gerçi onlardan erdemli ve dürüst olanlar da vardır, böyle olmayanlar da. Onları belki dönerler diye bolluk ve sıkıntılarla sınadık.

Bknz: (3/113) - (21/35) - (43/48) - (46/27)

(Araf 168)

Mustafa Çevik Meali:

Biz o İsrailoğullarını yeryüzünde ayrı ayrı gruplar halinde yaşamaya mahkûm ettik, içlerinde Allah’ın davetine iman edenler olduğu gibi, müşrik, kâfir zalim kalmakta inatla direnenler de vardır. Böylelerini de belki dönerler diye hem bolluk hem de darlıkla sınadık.

(Araf 168)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve onları gurup gurup yeryüzünün her tarafına dağıttık; onların aralarında dürüst ve erdemli kimseler olduğu gibi, böyle olmayanlar da var. Bu sonuncuları belki kendilerine dönerler umuduyla, hem bağış ve bollukla hem sıkıntı ve darlıkla sınadık.

(Araf 168)

Osman Okur Meali:

Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler de vardır, aksine (inkârda ve isyanda) olanları da vardır. (Biz) belki (doğru yola) dönerler diye onları hem iyiliklerle hem de (kıtlık ve sıkıntı gibi) kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.

(Araf 168)

Ömer Öngüt Meali:

Biz (yahudileri) yeryüzünde birçok topluluklara ayırdık. İçlerinden bazıları iyi kimselerdir. (İslâm'ı kabul edenlerdir). Bundan aşağı olanlar da vardır. Belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyidir, bir kısmı sıradan kimselerdir. Belki dönerler diye, kendilerini bazen güzelliklerle, bazen de kötülüklerle sınadık.

(Araf 168)

Sadık Türkmen Meali:

Onları, yeryüzünde grup grup paramparça savurduk. İçlerinde salih olanlar da vardır, bundan (başka) aşağıda olanlar da vardır. Onları iyilik yapmalarına ve kötülük yapmalarına özgürlük tanıyarak açığa çıkardık, belki dönerler diye (süre tanıdık!)

(Araf 168)

Seyyid Kutub Meali:

Biz yahudileri yeryüzünde çeşitli gruplara ayırdık. Kimileri iyi kimselerdir, kimileri öyle değildir. Ola ki doğru yola dönerler diye onları iyilikler ile ve kötülükler ile sınavdan geçirdik.

(Araf 168)

Suat Yıldırım Meali:

Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da. Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gah nimetler, gah musibetlerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Süleyman Ateş Meali:

Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi kişilerdi, kimi de alçak! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.

(Araf 168)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Onları yeryüzünde her biri ayrı bir toplum (ümmet) olacak şekilde böldük. İçlerinde iyi olanlar olduğu gibi bu durumdan daha aşağıda kalanlar da vardır. Belki dönerler diye onları hem o iyilikler hem o sıkıntılarla[1] imtihanlardan geçirdik.

1) Araf 7/162 nedeniyle bu ayete mahsus SEYİAT kelimesine SIKINTI anlamı verildi.  Çünkü: Allah kötülük (seyiat) yapmaz Allah günah (seyiat) yapmaz Allah hata (seyiat) yapmaz

(Araf 168)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bunun üzerine onları topluluklara ayırarak dünyanın her yerine dağıttık. Kötüleri, doğru yola dönsünler diye bolluk ve darlık ile sınadık.

(Araf 168)

Şaban Piriş Meali:

Onları yeryüzünde topluluklara böldük. Salih olanları da vardır; olmayanları da! Onları belki dönerler diye iyilik ve kötülükle deneriz.

(Araf 168)

Talat Koçyiğit Meali:

Yeryüzünde onları (dağınık) topluluklara ayırmıştık. Onlardan bir kısmı iyiler, bir kısmı da bunların aşağısında olanlardı. Belki (kötülüklerinden) dönerler diye de onları, kâh iyiliklerle, kâh kötülüklerle imtihana tabi tutmuştuk.

(Araf 168)

Tefhimul Kuran Meali:

Onları yer yüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Umulur ki dönerler diye, onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.

(Araf 168)

Ümit Şimşek Meali:

Onları bölük bölük yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi ve hayırlı olanlar da vardır, olmayanlar da. İsyanlarından dönsünler diye, Biz onları iyilikle de, kötülükle de sınadık.

(Araf 168)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.

(Araf 168)