7. Araf Suresi / 171.ayet

Dağı onların üzerine sanki bir gölgelik gibi kaldırmıştık. Öyle ki dağın başlarına düşeceğini zannettiler. Ve onlara “Size verdiğimiz vahye kuvvetle sarılın. Onun içindekileri aklınızda tutun ki sorumlu davranasınız.” dedik.

Bknz: (2/63)(4/174)»(4/175)(43/43)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 171 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Hani biz, dağı adeta bir gölgelik gibi çekmiş, üstlerine doğru yüceltmiştik de nerdeyse üstlerine düşecek sanmışlardı. Size verdiğimiz kitabı kuvvetle, azimle tutun, içinde ne varsa hatırlayıp ona göre hareket edin de sakınanlardan olun demiştik.

(Araf 171)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Hani bir zamanlar (kudretimizi göstermek ve onları ikaz etmek üzere) dağı (Tûr-i Sina’yı), sanki bir gölgelikmiş gibi (kaldırıp Yahudilerin) üzerlerine çekmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara:) "Size verdiklerimize (İlahi emir ve hükümlerimize) sımsıkı sarılın ve onda (kitapta) olanı (sürekli) düşünüp hatırlayın ki, (küfür ve kötülükten) sakınasınız" demiştik.

(Araf 171)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bir zaman da, Sina dağını bir gölge gibi üzerlerine kaldırmıştık. Üstlerine düşecek sanmışlardı. Size sunduğumuz kitabı, kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırınızdan çıkarmayın ki, yolunuzu Allah'ın kitabıyla bulmuş olasınız.

(Araf 171)

Adem Uğur Meali:

Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. "Size verdiğimiz (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik.

(Araf 171)

Ahmet Hulusi Meali:

Hani o dağı sanki bir gölgelik gibi üstlerinde yükseltip kaldırmıştık da, o üzerlerine düşüp, kendilerini helak edecek diye düşünmüşlerdi... "Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve onda olanı hatırlayıp düşünün ki korunabilesiniz. "

(Araf 171)

Ahmet Tekin Meali:

Bir zamanlar, o dağı, Tûr'u gölgelik gibi kaldırıp silkeleyerek İsrailoğulları'nın üstüne çekmiştik. Dağı üstlerine düşecek sandılar. “Size verdiğimiz kitaba sıkı sıkı sarılın, sorumluluğuna pürdikkat sahip çıkın. İçindekileri ezberleyin, iyi düşünüp tahlil edin. Allah'a sığınıp, emirlerine yapışmanıza günahlardan arınıp, azaptan korunmanıza, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranmanıza, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olmanıza vesile olur" demiştik.

(Araf 171)

Ahmet Varol Meali

Bir zamanlar dağı, onların üzerlerine doğru adeta bir gölgelik gibi yükseltmiştik de onun başlarına düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiğimize sımsıkı sarılın ve içinde bulunanları düşünün, olur ki sakınırsınız."

(Araf 171)

Ali Bulaç Meali:

Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki:) "Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, ki sakınasınız."

(Araf 171)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz, bir vakit Tur dağını söküp İsraîloğullarının üzerine, gölgelik imiş gibi kaldırmıştık. Onlar, onu gerçekten üzerlerine düşecek sanmışlardı. Kendilerini bununla korkutup şöyle demiştik: “- Size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve içindeki emirlerle yasakları hatırlayın, düşünün. Olur ki, Allah'dan korkar, sakınırsınız.

(Araf 171)

Ali Rıza Sefa Meali:

Dağı, bir gölgelik gibi onların üzerine kaldırdığımızda, üstlerine düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiğimize sımsıkı sarılın ve içindekilerini aklınızda tutun; böylece, belki sorumluluk bilincine erişirsiniz!"

(Araf 171)

Ali Ünal Meali:

Bir vakit de o dağı bir gölgelik gibi İsrail Oğulları’nın başlarının üzerine kaldırıp öyle tutmuştuk da, dağın üzerlerine düşüvereceğini sanmışlardı. Böyle yapmamızdaki maksat ve manâ şu idi: “Size verdiğimiz (Kitaba) kuvvetle tutunun ve içindeki (kanun, irşad ve tavsiyeleri) belleyip, aklınızdan katiyen çıkarmayın ki, bu yolla takvaya ulaşarak, (dünyada da, Âhiret’te de başınıza gelebilecek azap ve cezalardan) Allah’ın koruması altına girebilesiniz.”

(Araf 171)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve bir zaman dağı onların üstünden bir gölgelik gibi yükselttik. Onlar dağın başlarına düşeceğini sandılar. “Size verdiğimiz kitabı kuvvet ile tutun, ondaki mesajları hatırlayın, belki korunursunuz.” (dedik.)

(Araf 171)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Bir zamanlar, dağı İsrailoğulları'nın tepesine bir gölgelik gibi çekmiştik de onu üstlerine düşüyor sanmışlardı. "Size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutunuz ve içindekini hatırınızdan çıkarmayınız ki korunabilesiniz" dedik.

(Araf 171)

Bekir Sadak Meali:

Tur dagini, golgelik gibi onlarin uzerlerine yukseltmistik, onlar tepelerine dusecegini sanmislardi. Onlara: «Size verdigimiz Kitap'a sikica sarilin, icinde olani dusunun ki sakinanlardan olasiniz» demistik. *

(Araf 171)

Besim Atalay Meali:

Hani gölgelik gibi, dağı üzerlerine yükseltmiş idi, üstlerine düşecek sanmaktaydılar, size verilen şeyi kuvvetle alın, içerisinde bulunanı anınız, ola ki sakınasız

(Araf 171)

Celal Yıldırım Meali:

Ve bir vakit biz (Tür) dağını onların üzerine bir gölgelik gibi kaldırıp tutmuştuk da, üzerlerine düşecek sanmışlardı. Size verdiğimizi bütün gücünüzle tutun ve içindekini düşünüp hatırınızdan çıkarmayın ; olur ki (Allah'tan saygı ile korkup kötülüklerden) sakınırsınız.

(Araf 171)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Hani o dağı (Tur Dağı'nı tehdit için İsrailoğulları'nın) başları üzerine kaldırmıştık da onlar dağın üzerlerine düşeceğini sanmışlardı. Bu durumda kendilerine: “Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılın ve içindeki mesajları sürekli aklınızda tutun. Böylelikle sakınanlardan olursunuz” demiştik. *

(Araf 171)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Tur dağını, gölgelik gibi onların üzerlerine yükseltmiştik, onlar tepelerine düşeceğini sanmışlardı. Onlara: "Size verdiğimiz Kitap'a sıkıca sarılın, içinde olanı düşünün ki sakınanlardan olasınız" demiştik.*

(Araf 171)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Hani dağı sanki bir gölgelikmiş gibi onların üstüne kaldırmıştık da üzerlerine düşecek sanmışlardı. (Onlara:) "Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız" demiştik.

(Araf 171)

Diyanet Vakfı Meali:

Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. «Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız» dedik.

(Araf 171)

Edip Yüksel Meali:

Dağı bir şemsiye gibi üzerlerinde sarsmıştık. Öyle ki tepelerine düşeceğini sanmışlardı: 'Size verdiğime sımsıkı sarılın. Kurtulabilmeniz için içeriği üzerinde düşünün.'

(Araf 171)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hem bir vakıt biz o dağı bir gölgelik gibi tepelerine çekmiştik de kendilerine düşüyor zannettikleri bir halde demiştik ki size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın gerektir ki korunursunuz

(Araf 171)

Elmalılı Yeni Meali:

Hani bir zamanlar Biz o dağı bir gölgelik gibi tepelerine çekmiştik de üzerlerine düşüyor zannetikleri bir sırada demiştik ki: "Size verdiğimiz Kitabı sıkıca tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın, umulur ki korunursunuz!"

(Araf 171)

Erhan Aktaş Meali:

Hani! Biz, dağı gölgelik gibi üzerlerine kaldırmıştık da onlar da üzerlerine düşecek sanmışlardı. "Size verdiğimize sımsıkı sarılın, içindeki öğüdü tutun ki takva sahibi olabilesiniz."

(Araf 171)

Gültekin Onan Meali:

Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik/kaldırmıştık. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki:) "Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün ki sakınasınız."

(Araf 171)

Hakkı Yılmaz Meali:

Hani bir zamanlar, o dağ gölgelik/şemsiye gibi iken, onlar da, dağ üzerlerine yıkılacak diye inanmışlarken Biz, onların Üst'ünü/en seçkinlerini o dağa çekmiştik/ yükseltmiştik: “Allah'ın koruması altında olmanız için size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın!”

(Araf 171)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Hatırlayın!) Hani bir zamanlar, (Tur) Dağı’nı bir gölgelik gibi tepelerinde yükseltmiştik de, onun tepelerine düşeceğini sanmışlardı. (O sırada onlara şöyle öğüt vermiştik:) “Size verdiğimize kuvvetle yapışın ve içindekileri hatırlayın ki korkup sakınasınız.”

(Araf 171)

Harun Yıldırım Meali:

Hani biz dağı bir gölgelik gibi üzerlerine kaldırmıştık da onlar üstlerine düşecek sanmışlardı. “Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve ondakileri düşünün, umulur ki sakınırsınız.”

(Araf 171)

Hasan Basri Çantay:

Biz bir zaman dağı, sanki o bir gölgelik imiş gibi, çekib (İsrail oğullarının) üstlerine kaldırmışdık. Onlar hakıykaten bu, kendilerine düşecek sanmışlardı. (İşte o vakit): "Size verdiğimiz (kitab) ı kuvvetle (ciddiyetle, azm ile) tutun. Onda olanı düşünün. Taki (kötülükden) sakınmış olasınız" (demişdik).

(Araf 171)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bir zaman (Tûr) dağı(nı), bir gölgelikmiş gibi üzerlerine kaldırmıştık da, gerçekten onu (üstlerine düştü düşecek) olan bir şey zannetmişlerdi. (Onlara:) “Size verdiğimizi(Kitâb'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanları hatırlayın, tâ ki (ona muhâlefetten) sakınasınız!”(diye emretmiştik).

(Araf 171)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Bir vakit, (o) dağı sanki o gölge imiş gibi üstlerine çekip kaldırdık. Onun kendilerine düşücü [düşecek] olduğunu düşündüler. "size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekileri hatırlayın, korunup sakınmanız beklenir." [dedik]¹

(Araf 171)

Hüseyin Atay Meali:

Hani, Dağ’ı gölgelik gibi üzerlerine yükseltmiştik. Üzerlerine düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiğimize sıkıca sarılın ve içinde olanı hatırlayın. Böylece saygılı olursunuz."

(Araf 171)

İbni Kesir Meali:

Hani, Biz dağı üzerlerine gölgelik gibi kaldırmıştık da, onlar tepelerine düşecek sanmışlardı. Size verdiğimizi kuvvetle tutun. Ve onda olanı düşünün ki; sakınasınız.

(Araf 171)

İlyas Yorulmaz Meali:

Bir gölge gibi dağı onların üzerine salladığımızda, onlarda dağın sanki üzerlerine yıkılacağını zannetmişlerdi. “Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve kitabın içerisindekileri hatırlayın, umulur ki sakınırsınız” (demiştik.)

(Araf 171)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve dağı, bir gölge gibi onların üzerine çekip kaldırdığımız zaman onu, üzerlerine düşecek zannettiler. Size verdiğimiz şeyi, kuvvetle tutun ve onun içinde olanı (emir ve yasakları), hatırlayın (uygulayın). Böylece siz, takva sahibi olursunuz.

(Araf 171)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün Biz dağı gölgelik gibi üzerlerine kaldırmıştık. Onlar da gerçekten dağ başlarına yıkılacak sanmışlardı. Biz de demiştik: «Size verdiğimizi sımsıkı tutun. İçindekileri düşünün ki sakınmış olasınız.»

(Araf 171)

Kadri Çelik Meali:

Hani dağı (Tur'u tehdit olarak), bir gölgelik gibi koparıp tepenize dikmiştik de onlar tepelerine düşeceğini sanmışlardı. Onlara, “Size verdiğimize (kitaba) sıkıca sarılın ve içinde olanı hatırınızda tutun ki sakınanlardan olasınız” demiştik.

(Araf 171)

Mahmut Kısa Meali:

Hani Allah’a verdikleri sözün önemini iyice idrâk etmeleri ve bu antlaşmayı bozdukları takdirde doğabilecek vahim sonuçları belleklerinde hep canlı tutmaları için, Sînâ dağını yerinden söküp, tıpkı bir bulutgölgesi gibi üzerlerine kaldırmıştık da, koskoca dağ, başlarına yıkılacak sanmışlardı. Bu hâldeyken, onlardan şu sözü almıştık: “Size bahşettiğimizKitaba sımsıkı sarılın ve içindeki temel hayat prensiplerinisürekli aklınızda ve gündeminizde tutun ki, yeryüzünde adâlet, barış ve huzuru sağlayarak kötülüklerden sakınıp korunabilesiniz.” Zaten her insan, daha kendisine ruh verilirken, yaratılışına nakşedilen fıtrî özellikler sayesinde, Rabb’ini bizzat yüreğinde hissetme ve O’na bağlanma ihtiyacı duyar:

(Araf 171)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rahat bir gölgelik gibi, dağı üstlerine doğru yükseltmiştik hani bir zamanlar. Aşağı doğru tepelerine düşecek sanmışlardı onu. Size verdiklerimize sarılın, Filhakika ona göre hareket edin. Onda olanı düşünün de sakınanlardan olun.

(Araf 171)

Mehmet Türk Meali:

Hani bir zamanlar Biz o dağı bir gölgelik gibi onların üzerlerine çekmiştik, onlar da onu tepelerine düşecek sanmışlardı.1 (O zaman) Biz onlara: “Eğer Allah’tan hakkıyla sakınmak istiyorsanız size verdiğimiz (kitaba) sımsıkı sarılın ve içerisindekini hatırınızdan çıkarmayın.” dedik.2 *

(Araf 171)

Muhammed Celal Şems Meali:

Hani Biz, (Tûr) dağını gölgelik gibi üzerlerine yükseltmiştik (de,) onun üzerlerine yıkılacağını sanmışlardı. (Bknz. 2:63) Biz onlara, “Size verdiğimiz (Kitab’a) sıkıca sarılın ve takva sahibi olmanız için, içindekileri hatırınızda tutun,” (demiştik.)

(Araf 171)

Muhammed Esed Meali:

Ve Sina Dağını, adeta bir gölge gibi İsrailoğullarının tepesinde salladığımız ve onların da dağın üzerlerine yıkılacağını düşündükleri zaman (onlara dememiş miydik:) "Size bahşettiğimiz kitaba sıkıca sarılın ve onun içindekileri aklınızda iyi tutun, ki Allaha karşı sorumluluk bilincine erişesiniz"?

(Araf 171)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Hani biz dağı onların üzerine gölgelik olarak kaldırmıştık da üzerlerine düşüverecek sanmışlardı. "Size verdiğimiz kitaba bütün gücünüzle sarılın; içindekileri hatırınızdan çıkarmayın ki, korunmuş olasınız," demiştik.

(Araf 171)

Mustafa Çavdar Meali:

Dağı onların üzerine sanki bir gölgelik gibi kaldırmıştık. Öyle ki dağın başlarına düşeceğini zannettiler. Ve onlara “Size verdiğimiz vahye kuvvetle sarılın. Onun içindekileri aklınızda tutun ki sorumlu davranasınız.” dedik.

Bknz: (2/63) - (4/174)»(4/175) - (43/43)

(Araf 171)

Mustafa Çevik Meali:

Vaktiyle, Sina Dağı’nı İsrailoğullarının üzerine kaldırıp, dağın sanki üzer lerine düşeceğini sandıkları zaman da, yine onlara demiştik ki: “Sizi kitapla davet ettiğimiz hayata sıkıca sarılın, içindekileri aklınızdan çıkarmayıp ona uyun. Dün ya ve âhiret hayatında mutluluğunuz, kurtuluşunuz ancak böylece mümkün olur.”

(Araf 171)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve Biz (Sina) Dağı'nı bir gölgelik gibi tepelerine dikip, onların dağın üzerlerine yıkılacağını zannettikleri o zaman da (demiştik): "Size bahşettiğimiz vahye sımsıkı sarılın ve onun ilkelerini aklınızdan çıkarmayın ki, sorumluluğunuzu yerine getirmiş olasınız!"

(Araf 171)

Osman Okur Meali:

Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. «Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız» dedik.

(Araf 171)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve bir vakit, dağı sanki o bir gölgelik imiş gibi onların üstlerine koparıp kaldırmıştı. Ve sandılar ki, o hakikaten üstlerine düşecek. (Onlara dedik ki:) «Size verdiğimizi kuvvetle tutun, ve onda olanı zikrediniz, İhtimal ki, sakınırsınız.»

(Araf 171)

Ömer Öngüt Meali:

Bir zaman da dağı üzerlerine gölge gibi kaldırıp tutmuştuk da, üstlerine düşecek sandılar. “Size verdiğimiz (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın. Umulur ki sakınırsınız. ” dedik.

(Araf 171)

Ömer Sevinçgül Meali:

Derken, Tûr dağını bir gölgelik gibi üzerlerine kaldırdık. Tepelerine düşecek sandılar. “Size verdiğimiz kitaba sıkıca sarılın. İçinde anlatılanları iyice düşünün. Belki sakınırsınız!” dedik.

(Araf 171)

Sadık Türkmen Meali:

Hani bir zaman, üzerlerine bir gölge gibi dağı söküp kaldırmıştık da onu üzerlerine düşecek sanmışlardı. “Size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun ve içindeki şeyleri hatırlayın, belki korunup sakınırsınız.”

(Araf 171)

Seyyid Kutub Meali:

Hani o dağı (Tur Dağı'nı) başları üzerine çıkarmıştık, onlar dağın üzerlerine düşeceğini sanmışlardı. Bu durumda kendilerine «Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılınız ve içindeki mesajları sürekli aklınızda tutunuz.

(Araf 171)

Suat Yıldırım Meali:

Hem bir vakit biz o dağı bir gölgelik gibi İsrailoğullarının başlarının üstüne kaldırmıştık da onlar, dağın üzerlerine düşeceğini sanmışlardı. O zaman demiştik ki: Size verdiğimiz bu kitab'a ciddiyetle sarılın ve içindeki gerçekleri düşünüp hiç hatırınızdan çıkarmayın ki Allah'ı sayıp kötülüklerden sakınasınız.

(Araf 171)

Süleyman Ateş Meali:

Bir zaman da üzerlerine dağı, bir gölge gibi kaldırmıştık, üstlerine düşecek sanmışlardı: "Size verdiğim(Kitap)ı kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlay(ıp yap)ın ki (azabımızdan) korunasınız!" (demiştik).

(Araf 171)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bir gün o dağı adeta bir gölgelik gibi üzerlerine kaldırdık; başlarına düşeceğini sandılar. "Size verdiğimizi(Tevrat'ı) sıkı tutun. İçindekilerini düşünün ki kendinizi koruyabilesiniz" dedik.

(Araf 171)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sina Dağı'nı gölgelik gibi üzerlerine yükseltmiştik ve onun tepelerine düşeceğini sanmışlardı. Onlara: "Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılın ve içindekileri unutmayın ki Allah'a karşı gelmekten çekinenlerden olasınız" dedik.

(Araf 171)

Şaban Piriş Meali:

Dağı onların üzerine kaldırmıştık. Sanki o gölgelik gibiydi. Öyle ki başlarına düşeceğini zannettiler. Size verdiğimize kuvvetle sarılın. Onun içinde olanları aklınızda tutun ki korunabilesiniz!

(Araf 171)

Talat Koçyiğit Meali:

Dağı, İsrail oğullarının üstüne, bir gölgelik gibi dikmiştik de, onun, üzerlerine düşüvereceğini sanmışlardı. (İşte o zaman onlara şunu demiştik:) Size verdiğimiz (Kİtab) i kuvvette tutun ve içindekileri düşünün ki (kötülüklerden) sakınasınız.

(Araf 171)

Tefhimul Kuran Meali:

Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki:) «Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, umulur ki korkup sakınırsınız.»

(Araf 171)

Ümit Şimşek Meali:

Hani Biz dağı onların üzerine gölgelik gibi kaldırmıştık da üzerlerine düşüverecek sanmışlardı. “Size verdiğimiz kitaba bütün gücünüzle sarılın; onda olanları hatırlayın ki korunmuş olasınız” demiştik.

(Araf 171)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bir zaman, dağı tepelerine bir gölgelik gibi çekmiştik de onu üstlerine düşüyor sanmışlardı. "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın ki korunabilesiniz."

(Araf 171)