Şimdi o ülkelerin halkı, geceleyin uyurken azabımızın kendilerine ansızın gelip çatmayacağından emin midirler?
Bknz: (7/4)
Şimdi o ülkelerin halkı, geceleyin uyurken azabımızın kendilerine ansızın gelip çatmayacağından emin midirler?
Bknz: (7/4)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Memleketlerdeki halk, uykuya dalmışken geceleyin ansızın azabımızın gelip çatmayacağından emin mi?
(Araf 97)Peki o ülkeler halkı (ve bugünkü gaflet ve dalâlet toplulukları), geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
(Araf 97)O halde, o ülkelerin sakinleri geceleyin uyurlarken, azabımızın ansızın kendilerine, gelmesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)O bölgelerin halkları, gecenin bir vakti uyurlarken, kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden eminler mi?
(Araf 97)Acaba, o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?
(Araf 97)Kasabaların halkı, uyumakta oldukları bir gece vaktinde kendilerine şiddetli azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
(Araf 97)O ülkeler halkı, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
(Araf 97)O memleketlerin halkı (kâfirler), geceleyin uyurlarken, azabımızın kendilerine inivermesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Yoksa o kentlerin halkının, geceleyin onlar uykudayken, cezamızın gelmeyeceğine ilişkin güvenceleri mi var?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin ahalisi, zorlu ve karşı konulmaz baskınımızın onlar geceleyin uyurken birden bastırıvermesinden kendilerini emniyette mi hissediyorlardı?
(Araf 97)O kentliler, geceleyin uyurken azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin miydiler?
(Araf 97)Kasabalarin halki, geceleyin uyurlarken azabimizin kendilerine gelmesinden guvende miydiler?
(Araf 97)Şehirlerde bulunanlar, bizim azabımızın geceleyin gelip, çatacağına karşı emniyette imiydiler?
(Araf 97)Kasabalar halkı geceleyin uykuda iken azabımızın (ansızın) kendilerine gelmesinden güvende midirler?
(Araf 97)O halde, hangi toplumun insanları, azabımızın, geceleyin onlar uykudayken ansızın başlarına gelmeyeceğinden emin olabilir?
(Araf 97)Kentlerin halkı, geceleyin uyurlarken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?
(Araf 97)Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Ülkelerin halkları, azabımızın geceleyin onlar uyurlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Ya şimdi şu köy, kasaba ahalisi geceleyin uyurlarken azabımızın kendilerine baskın halinde gelivermiyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Şimdi şu köy, kasaba halkı geceleyi uyurlarken, kendilerine azabımızın baskın halinde gelmeyeceğinden emin miydiler?
(Araf 97)O beldelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)O ülkeler ehli, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?
(Araf 97)97-99 Acaba o kentlerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmesinden güvende oldular mı? Yoksa o kentlerin halkı, kuşluk vakti anlamsız işlerle uğraşırlarken onlara azabımızın geleceğinden güvende oldular mı? Öyleyse Allah'ın ince plânından güvende oldular mı? Ziyana uğramış topluluktan başkası Allah'ın ince plânından kendini güvende görmez.
(Araf 97)Yoksa o belde halkı, gece uyurken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)O ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)O memleketlerin halkı, kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından (korkmayıb) emin mi oldu (lar)?
(Araf 97)Yoksa o şehirlerin halkı, kendileri uyuyan kimseler iken azâbımızın kendilerine geceleyin gelmesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Artık kentlerin halkı kendileri uyurken geceleyin 'perişan edişimizin [azabımızın)' kendilerine gelmesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Ülkelerin halkı, uyurlarken, geceleyin, baskınımızın başlarına gelmesinden güvende mi idiler?
(Araf 97)Kasabaların halkı; kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın onlara gelip çatmasından emin mi oldular?
(Araf 97)Kasaba halkı gece uyurken, ansızın gece vaktinde azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar gece vakti uyurken gelmesinden (gelmemesinden) emin miydiler?
(Araf 97)İl kişileri ne biliyorlar ki azabımız onları geceleyin uykuda iken gelip çarpmıyacak?
(Araf 97)Kasabaların halkı geceleyin uyurlarken, azabımızın kendilerine gelmesinden güvende midirler?
(Araf 97)Peki, şu anda yeryüzünde hüküm süren dünya toplumları, geceleyin uyurlarken azâbımızın ansızın gelip tepelerine çökmeyeceğinden nasıl emîn olabiliyorlar?
(Araf 97)Rahatça uykuya dalmışken geceleyin, o ülke halkları, ansızın zorlu bir Azabımızın, kendilerine gelip çatmayacağından emin mi oldular?
(Araf 97)Acaba (helâk edilen) bu ülkelerin halkları geceleyin uyurlarken kendilerine helâkin gelmesinden hiç emin olabilirler mi?
(Araf 97)(Bu) yerleşimlerin halkı, geceleyin uyurlarken azabımızın gelip çatmasından emniyette midirler?
(Araf 97)O halde, artık hangi toplumun insanları, azabımızın, geceleyin daha onlar uykudayken ansızın başlarına kopmayacağından emin olabilirler?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin halkı, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
(Araf 97)Bknz: (7/4)
(Araf 97)97-98 O halde hangi toplum, davetimize sırtını dönmesi halinde, azabımızın onları da geceleyin uykularında ansızın yakalamayacağından emin olabilir. Yahut gündüzün iş güçle oyalanıp dururken azabımızın gelip çatmayacağını bilebilir?
(Araf 97)Şu halde bu ülkelerin insanları, azabımızın gece vakti onlar uykudayken ansızıp gelip çatmayacağından emin olabilirler miydi?
(Araf 97)Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Ya o beldeler ahalisi, geceleyin uyurlarken azabımın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Yoksa o memleketlerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelemeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)Şu toplumun insanları, geceleyin uyurlarken baskınımız kendilerine gelmeyecek diye güvende olabilirler mi!
(Araf 97)O ülkeler halkı geceleyin uyuyorlar iken, zorlu azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin midirler?
(Araf 97)Acaba o ülkelerin halkları geceleyin uyurlarken başlarına azabımızın gelmeyeceğinden emin midirler?
(Araf 97)Peki o ülkelerin ahalisi, geceleyin uyurlarken satvetimizin kendilerine baskın halinde gelivermesinden emin mi oldular?
(Araf 97)Peki (o) ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin midirler?
(Araf 97)Bu gibi kentlerin ahalisi gece uykuda iken baskınımıza uğramayacaklarından emin midirler?
(Araf 97)(97-98) Hangi toplum geceleyin uyurken veya gündüz vakti işlerine dalmışken azabımızın başına inmeyeceğinden emin olabilir?
(Araf 97)(97-99) Ülkelerin halkı, azabımızın geceleyin, onlar uykuda iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Ya da ülkelerin halkı azabımızın güpegündüz onlar eğlencede iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Allah'ın tuzağından emin midirler? Allah'ın tuzağından mahvolmuş toplumdan başkası asla emin olmaz.
(Araf 97)Peki, o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken, azabımızın kendilerine gelip çatmayacağından emin mi idiler ki?
(Araf 97)O ülkeler halkı, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
(Araf 97)Yoksa o beldelerin ahalisi, gece vakti onlar uyurken azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
(Araf 97)O kentlerin halkı, uyudukları bir sırada, şiddetimizin bir gece kendilerine gelmeyeceğinden emin mi idiler?
(Araf 97)