2. Bakara Suresi / 17.ayet

Onların hali, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimsenin haline benzer. Ateş onun çevresini aydınlattığı sırada Allah onun ışığını giderir de hiçbir şey göremez bir halde onları karanlıklar içerisinde bırakıverir.

Bknz: (2/257)(6/39)(24/40)

Mustafa Çavdar Meali

Bakara 17 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onlar, bir ateş yakıp ışıklanmak isteyen kimseye benzerler. Ateş, çevrelerindeki şeyleri aydınlattı mı Allah, nurlarını alıverir de onları karanlıklarda bırakır, görmezler.

(Bakara 17)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Bunların (münafıkların) misali, (karanlıkta) ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini (biraz) aydınlattığı (ve tam da zulümattan kurtulduğunu sandığı bir) anda, Allah onların aydınlığını giderip (hidayetlerini karartır) ve (artık) göremez (bakar kör) bir şekilde karanlıklar içinde bırakıp (kendi hallerine terk ediverir).

(Bakara 17)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onların hali, bir ateş yakan kimsenin haline benzer ki; o ateş çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah onların ışığını alıp, zifiri karanlıkta bırakıvermiştir.

(Bakara 17)

Adem Uğur Meali:

Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler.

(Bakara 17)

Ahmet Hulusi Meali:

Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne varki kendi hakikatlerinden gelen nur açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez!

(Bakara 17)

Ahmet Tekin Meali:

Münâfıkların hakka davet sırasında Muhammed'e takındıkları tavır, müjde (veya uyarı) ateşi yakarak insanları bilgilendiren bir haberciye kuşkucu-ikiyüzlü yaklaşan kimselerle ilgili söylenen darb-ı mesele benziyor. Şöyle ki, Muhammed'in, toplumların değişimi-dönüşümü için getirdiği esasları, Kur'an ayetleri ve sünnet ayan-beyan açıklarken, münafıkların düşmanca iki yüzlü tavır takınmaları, Kur'anı ve Sünneti anlamazlıktan gelmeleri sebebiyle Allah önlerini aydınlatan, hak ve hakikati gösteren nuru onlardan uzaklaştırıyor. Onları şüphe, nifak ve inkâr karanlıklarında bırakıyor. Ne doğruyu, hakkı görebiliyorlar, ne de hayrı şerden ayırt edebiliyorlar.*

(Bakara 17)

Ahmet Varol Meali

Bunların örneği ateş yakan bir adamın örneği gibidir ki, her ne zaman bu ateş o kişinin etrafını aydınlatsa Allah bunların gözlerinin nurunu alır da, hiçbir şeyi göremez halde karanlığın içinde kalırlar. [3]*

(Bakara 17)

Ali Bulaç Meali:

Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.

(Bakara 17)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onların hâli, o kimsenin hâli gibidir ki, o (korkulu bir sahrada) ateş yaktı da çevresini aydınlattığı zaman, tam o sırada Allah nurlarını giderip kendilerini karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. (İşte münafıkların hâli de böyledir. Dünyada selâmet ve emniyet üzere olduklarını sanırlar, fakat öldükleri zaman kendilerine korku ve azâb gelir.)

(Bakara 17)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onların durumu, ateş yakan kimselerin durumunun tıpkısıdır. Çevrelerini aydınlattığı zaman, Allah, onların aydınlıklarını alır ve göremez durumda karanlıklar içinde bırakır.

(Bakara 17)

Ali Ünal Meali:

Onların hali, şu kimsenin haline benzer: (Çölde giderken konakladığı yerde hem yalnızlığını gidermek hem eşyalarını korumak hem de zararlı hayvanlardan korunmak için gecenin karanlığında) bir ateş yakar; ateş etrafı aydınlatıp da (yanındakilerle birlikte tam rahatladık dedikleri anda, kıymetini bilmedikleri ve koruma altına almadıkları için, yaktıkları o ateş sönüp gider; böylece) Allah ışıklarını alıverir de, onları karanlıklar içinde bırakır ve artık hiçbir şey görmez olurlar.

(Bakara 17)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onların örneği şu adam gibidir ki; bir ateş tutuşturmak ister; ateş etrafını aydınlatınca Allah onların (göz) nurunu alır, onları karanlıklar içinde bırakır. Onlar öylece göremezler.

(Bakara 17)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onların durumu, bir ateş yakan kimseye benzer. O ateş yanıp etrafını aydınlattığında, Allah hemen onların aydınlığını giderir ve onları hiçbir şey göremeyecekleri karanlıklar içinde bırakır.

(Bakara 17)

Bekir Sadak Meali:

Onlar, cevresini aydinlatmak icin ates yakan kimseye benzerler ki, Allah isiklarini yok edince, onlari karanliklar icinde gormez bir halde birakmistir.

(Bakara 17)

Besim Atalay Meali:

Bunlar, geceleyin aydınlık için, ateş yakan bir kimseye benzerler, ateş çevresine ışık verince, Allah söyündürür ışıkların, karanlıkta bırakarak birbirlerin göremezler

(Bakara 17)

Celal Yıldırım Meali:

Onların durumu o kimselere benzer ki, bir ateş yakmak isteyip (yakılan) ateş çevrelerini aydınlatınca Allah ışıklarını tutup almış da onları zifiri karanlıklar içinde bırakmıştır. (Böylece onlar) göremez olmuşlardır.

(Bakara 17)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumu gibidir. Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada, görmesinler diye Allah, ışıklarını alıp onları zifiri karanlığa gömer.

(Bakara 17)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlar, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimseye benzerler ki, Allah ışıklarını yok edince, onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakmıştır.

(Bakara 17)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.

(Bakara 17)

Diyanet Vakfı Meali:

Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler.*

(Bakara 17)

Edip Yüksel Meali:

Durumları, ateş yakan kimselerin şu durumuna benzer: Ateş çevrelerini aydınlatmaya başlayınca ALLAH onların ışığını giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakır.

(Bakara 17)

Elmalılı Orjinal Meali:

bunların meseli şunun meseline benzer ki bir ateş yakmak istedi, vakta ki çevresindekileri aydınlattı, tam o sırada Allah nurlarını gideriverip kendilerini zulmetler içinde bıraktı, artık bunlar görmezler

(Bakara 17)

Elmalılı Yeni Meali:

Bunların durumu, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumuna benzer. Ateş, çevresindekileri aydınlatınca Allah, nurlarını gideriverip kendilerini karanlıklar içinde bırakır. Artık bunlar görmezler.

(Bakara 17)

Erhan Aktaş Meali:

Onların durumu karanlıkta ateş yakan kimselerin durumu gibidir. Ateş, etraflarını aydınlatır aydınlatmaz, Allah onların ışığını yok eder ve onları karanlıklar içinde görmez halde bırakır.

(Bakara 17)

Gültekin Onan Meali:

Onların hali / örneği / durumu, ateş yakan kimsenin hali / örneği / durumu gibidir: Ateş çevresini aydınlatmaya başlayınca Tanrı onların ışığını (nur) giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakıverir.

(Bakara 17)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onların durumu, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumu gibidir. Ateş, ateş yakan kimsenin kenarını aydınlatınca, Allah, onların nûrlarını giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez olarak bıraktı.

(Bakara 17)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onların misali (şuna benzemektedir): Bir ateş yakmıştır. (Ateş) etrafını aydınlatmaya başlayınca da Allah onların nurunu/ışığını almış ve onları karanlıklar içinde görmez bir hâlde bırakmıştır!

(Bakara 17)

Harun Yıldırım Meali:

Onların durumu, bir ateş yakan kimsenin durumu gibidir ki, etrafını aydınlatınca Allah onların nûrunu giderdi ve onları karanlıklar içerisinde görmez bir halde bıraktı.

(Bakara 17)

Hasan Basri Çantay:

Onların haali bir ateş yakanın haali gibidir ki o (ateş) çevresindekileri aydınlatınca Allah ışıklarını giderib (söndürüb) kendilerini karanlıklar içinde, görmez (ve şaşkın kimse) ler haalinde bırakıvermişdir.

(Bakara 17)

Hayrat Neşriyat Meali:

Onların (o münâfıkların) misâli, (karanlıkta) ateş yakan kimsenin hâli gibidir. Derken (o ateş) etrâfını aydınlatınca, Allah onların nûrunu giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez bir hâlde bıraktı.

(Bakara 17)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onların örneği, bir ateş tutuşturmak istemiş olanın örneği gibidir. Artık, [ateş] çevresinde ne varsa onu aydınlattığı an, Allah onların aydınlığını (hidayetini) götürdü ve onlar göremiyor bir haldeyken karanlıklar (yanlış yollar) içinde terk etti.

(Bakara 17)

Hüseyin Atay Meali:

Onların durumu, ateş yakmak isteyenin durumu gibidir. Ateş onun çevresindekini aydınlattığı anda, Allah onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; görmezler.

(Bakara 17)

İbni Kesir Meali:

Onların misali; ateş yakan kimsenin misali gibidir ki, ateş çevresindekileri aydınlatınca, Allah onların ışığını giderdi. Karanlıkların içerisinde görmez halde bırakıverdi.

(Bakara 17)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onların misali, (içlerinden) birisinin bir ateş yakıp ta, ateş çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlıklarını giderip de, onları karanlıklar içerisinde bıraktığında, hiçbir şey göremeyen kimselerin durumuna benzerler.

(Bakara 17)

İskender Ali Mihr Meali:

Onların durumu, ateş yakıp böylece çevresindeki şeyleri aydınlattığı zaman Allah’ın nurlarını giderdiği ve onları karanlıklar içinde bıraktığı kimselerin durumu gibidir. (Artık) onlar göremezler.

(Bakara 17)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onların durumu o kimselerin durumuna benzer ki ateş yakıp ortalığı aydınlatmışlardır. Ancak Allah, o ateşin ışığını yoketmiş, onları karanlıklar içinde, gözleri görmez olarak bırakmıştır.

(Bakara 17)

Kadri Çelik Meali:

Onların örneği ateş yakan, ateş etraflarını aydınlatınca Allah'ın nurlarını yok ettiği ve onları (hiçbir şeyi) göremedikleri karanlıklarda terk ettiği kimsenin örneği gibidir.

(Bakara 17)

Mahmut Kısa Meali:

Onların durumu, ateş yakıp etrafı güzelce aydınlatmaya çalışan bir adamın çevresinde toplanıp, ateşin aydınlığından istifade eden insanların hâline benzer. Bu örnekte ateş yakan kişi Hz. Muhammed; yaktığı ateş de, güneş gibi parlak mesajıyla inkâr ve cehâlet karanlıklarını yok eden Kur’an’dır: Ateş alev alev yanıp etrafını aydınlatmaya başlayınca, adâlet ve doğruluk ilkelerine dayalı İslâm sistemi topluma egemen olmaya başlar. Bu durum, adâlete susamış mazlum halkı sevince boğarken, karanlık ortamda her türlü zulüm ve haksızlığı yapmaya alışmış olan zâlimleri çileden çıkarır. Herkes gibi ışığı gören ve başlangıçta iman etme imkânına sahip olan bu insanlar; kibir, ihtirâs, kıskançlık, çıkarcılık gibi sebeplerle ilâhî mesaja karşı düşmanca tavır takınırlar. Kan ve gözyaşıyla beslenen kölelik düzenlerinin sarsılmaya başladığını görünce de, ışığa karşı amansız bir savaş başlatırlar. Bunun üzerine, Allah’ın insan için varettiği yaratılış kanunları devreye girer: Allah, bu nankörlerin gözlerinin nurunu ve hakîkatigörme yeteneklerini ellerinden geri alarak, onları karanlıklar içinde bırakır ve böylece, ışık kaynağının yanı başında, kopkoyu inkâr karanlığına gömülürler. Öyle ki, artık en apaçık delilleri, en açık mucizeleri bilegörmezler.

(Bakara 17)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Karşılaştırıldığında onların hali; ateş yakan adamın örneği gibidir. Ateşi çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların ziyasını giderir. Rahatlıkla onları karanlıklar içince göremez şekilde bırakıverir.

(Bakara 17)

Mehmet Türk Meali:

Bu (münâfık)ların durumu,1 (karanlıkta) ateş yakan, tam ateş etrafını aydınlatınca da Allah’ın görme duyularını alarak2 kendilerini hiçbir şeyi göremeyecekleri koyu bir karanlıkta bıraktığı kimsenin durumu, gibidir.*

(Bakara 17)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onların durumu, ateş yakan bir kimsenin durumu gibidir. O (ateş) çevreyi aydınlatınca, Allah ışıklarını alıp götürdü ve onları karanlıklar içinde, (hiçbir şeyi) göremez (halde) bıraktı.

(Bakara 17)

Muhammed Esed Meali:

Onların hali, ateş yakan öyle kimselerin haline benzer ki, o (ateş), çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah, görmesinler diye ışıklarını alıp onları zifiri karanlığa gömer;

(Bakara 17)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onların durumu ateş yakan bir kimsenin durumuna benzer. Ateş, etrafındakiler! aydınlattığında, Allah, onun ışığını söndürüverir de onlar karanlıklar içinde kalıp göremez olurlar.

(Bakara 17)

Mustafa Çavdar Meali:

Onların hali, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimsenin haline benzer. Ateş onun çevresini aydınlattığı sırada Allah onun ışığını giderir de hiçbir şey göremez bir halde onları karanlıklar içerisinde bırakıverir.

Bknz: (2/257) - (6/39) - (24/40)

(Bakara 17)

Mustafa Çevik Meali:

17-20 Bu münafıkların durumu, sözde etrafı aydınlatmak için ateş yakan fakat asıl amacı yangın çıkarıp etrafı ateşe vermeye çalışan kimselerin durumuna benzer. O ateşi yakmalarıyla birlikte, Allah da yaktıkları ateşi söndürüp onları zifiri karanlığa mahkûm eder. Onlar gerçeğe karşı kör, sağır ve dilsizdirler, o yüzden de Allah’ın davetine yönelmezler. Bu münafıkların durumu aynı zamanda zifiri karanlık bir gecede, gök gürültüsü ile birlikte şimşekler çakıp yıldırımlar düşmekte, bardaktan boşanırcasına yağmur yağmakta iken ölüm korkusuyla kulaklarını tıkayan, şimşeğin bir anlık göz alıcı ışığında birkaç adım attıktan sonra, tekrar zifiri karanlıkta çakılıp kalan çaresiz zavallının durumuna benzer. Şayet Allah dileseydi böylelerinin gözlerini tamamen kör, kulaklarını da sağır ederdi. Elbette ki Allah’ın gücü her şeye yeter.

(Bakara 17)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onların durumu şu kişinin durumuna benzer: O kişi bir meş'ale tutuşturdu; Alevler etrafını aydınlatır aydınlatmaz Allah (gözlerinin) nurunu alıverdi ve kendilerini karanlıklar içinde bıraktı; artık göremezler:

(Bakara 17)

Osman Okur Meali:

Sanki Onların durumu bir ışık yakmak iste yenin durumuna benzer. (yaktıkları bu ışık) Çevrelerini aydınlatınca, sanki Allah onların ışıklarını gidermiş ve onları karanlıklar içinde bırakmış gibidirler. Bu yüzden onlar (hakikati) göremiyorlar.

(Bakara 17)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Onların meseli, ateş yakmış kimsenin meseli gibidir ki, o ateş vaktâ ki çevresindekilerini aydınlattı.Hak Teâlâ hemen onların nûrunu giderdi, onları zulmetler içinde görmez bir halde bıraktı.

(Bakara 17)

Ömer Öngüt Meali:

Onların (münafıkların) hali, karanlık bir gecede ateş yakan kimsenin durumuna benzer. Ki, ateş tam onların çevresini aydınlatmışken, Allah onların nurlarını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. Onlar artık hiçbir şeyi göremez olurlar.

(Bakara 17)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bunların durumu, ateş yakan kimselerin durumuna benzer. Onlar bir ateş yaktılar. Ateş, çevresini aydınlatmaya başlayınca, Allah nurlarını giderdi. Onları karanlıklar içinde bıraktı. Artık görmezler!

(Bakara 17)

Sadık Türkmen Meali:

ONLARIN durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer. (Ateş) tam çevresini aydınlatınca; Allah da onların nurlarını/ışıklarını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. Çünkü onlar gerçekleri görmek istemediler.

(Bakara 17)

Seyyid Kutub Meali:

Onların durumu karanlıkta ateş yakan kimseler gibidir. Ateş etraflarını aydınlattığı zaman Allah onların aydınlıklarını gidererek kendilerini hiçbir şey göremeyecekleri koyu bir karanlıkta bırakır.

(Bakara 17)

Suat Yıldırım Meali:

Bunların durumu, aydınlanmak için ateş yakan bir kimsenin durumuna benzer. Ateş çevresini aydınlatır aydınlatmaz, Allah onların gözlerinin nurunu giderir ve karanlıklar içinde bırakır, onlar da göremez olurlar.

(Bakara 17)

Süleyman Ateş Meali:

Onların durumu, tıpkı şuna benzer ki, (aydınlanmak için) bir ateş yakmak istedi. (Ateş) çevresini aydınlatır aydınlatmaz, Allah onların nurunu giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, artık görmezler.

(Bakara 17)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Tıpkı bir meşale yakmak isteyen kişiye benzerler. Meşale çevresini aydınlatınca sanki Allah, gözlerini kör etmiş ve onlan karanlıklar içinde bırakmış da bir şey göremez hale gelmişlerdir.[1]

1)Âyette münafıkların durumları, istiare-i temsiliyye (alegori) denen mecazi anlatımla canlandırılmıştır. Onlar, bir meşale ile yani Allah'ın dini ile aydınlanmak ve doğru yolda yürümek istemişler ama önleri aydınlanınca kör numarası yapmaya başlamışlardır.

(Bakara 17)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Seninle onların durumu şuna benzer: Sen, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimse gibisin. Ateş etrafını aydınlattığında Allah onların ışığını yok eder, karanlığa gömerek görmelerine engel olur.

(Bakara 17)

Şaban Piriş Meali:

Onların hali, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimsenin haline benzer. Ateş çevresindekileri aydınlattığı sırada Allah onun ışığını giderir ve onları karanlıklar içerisinde görmez bir halde bırakır.

(Bakara 17)

Talat Koçyiğit Meali:

Onların durumu, ateş yakan kimsenin durumu gibidir: (Yakılan ateş) etrafını aydınlattığında, Allah ışıklarını giderir de onları, görmez bir halde, karanlıklar içinde bırakıverir.

(Bakara 17)

Tefhimul Kuran Meali:

Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.

(Bakara 17)

Ümit Şimşek Meali:

Onların hali, ateş yakan kimsenin durumu gibidir. Ateş parlayıp da çevresini aydınlatınca, Allah onların nurunu alıp onları karanlıkta bırakmış, birşey göremez olmuşlardır.

(Bakara 17)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onların durumu şu kişinin durumuna benzer: Bir ateş tutuşturmak istedi. Ateş, çevresindekileri aydınlattığında, Allah onların ışığını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler.

(Bakara 17)