45. Casiye Suresi / 32.ayet

Zira “Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir ve o saat dünyanın sonunun geleceğinde kuşku yoktur,” denildiğinde, siz:
– O saat de neymiş? Biz böyle bir şey bilmiyoruz. Bu sadece bir evhamdan ibarettir böyle bir şeyin gerçekleşeceğine de kesinlikle inanmıyoruz, diyordunuz.

Bknz: (6/116)(10/36)

Mustafa Çavdar Meali

Casiye 32 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve size, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamette şüphe yoktur dendi mi, kıyamet nedir derdiniz, bilmiyoruz ki, ancak bir zanda bulunmadayız ve biz, iyideniyiye bilmedik, anlamadık ki.

(Casiye 32)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ey iman içlerine oturmamış ve dünya hayatı kendilerini aldatıp kuşatmış kimseler.) Size: “Gerçekten Allah’ın va’adi Hakk’tır ve (kıyamet-ahiret ve hesap) saati kesindir (ve gelecektir) ” denildiği zaman siz (şöyle cevap vermiştiniz: “Hesap ve kıyamet) saati de neymiş? (Biz bunuyakinen ve kesinlik derecesinde) Biliyor (ve inanıyor) değiliz. Bunları sadece bir zan ve ihtimal olarak görmekteyiz... Kesin ve yakin bir bilgiyle iman etmemekte (ama zahiren elbette Müslüman geçinmekte) yiz!” (demekten sakınmamıştınız.)

(Casiye 32)

Abdullah Parlıyan Meali:

Size Allah'ın verdiği söz, mutlaka yerini bulacaktır. Beklenen kıyametin kopacağında da şüphe yoktur, denildiği zaman: “Kıyamet nedir? Onun boş bir zan ve tahminden başka birşey olmadığını düşünüyoruz ve biz bu işi iyiden iyiye anlayıp bilmiş de değiliz” derdiniz.

(Casiye 32)

Adem Uğur Meali:

Allah'ın vâdi gerçektir, kıyamet gününde şüphe yoktur dendiği zaman: Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz, (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz, demiştiniz.

(Casiye 32)

Ahmet Hulusi Meali:

"Allah vaadi haktır ve O Saat (hakikatin ortaya çıkacağı süreç) ki, onda şüphe yoktur" denildiğinde: "O Saat nedir, bilmiyoruz... Sadece bir zan olduğunu düşünüyoruz ve buna yakinimiz yok!" demiştiniz.

(Casiye 32)

Ahmet Tekin Meali:

Onlara: “Diriltilme, hesap ve ceza ile ilgili Allah'ın va'di haktır, doğrudur. Kıyametin kopacağı ânın geleceğinde ve hesap sorulacağında şüphe yoktur.” denildiğinde: “Kıyamet nedir, bilmiyoruz. Yalnızca bir düşünceden, bir tasavvurdan ibaret sanıyoruz. Bu hususta ilme, delile dayanan kesin bir bilgiye, inanca sahip değiliz.” demiştiniz.

(Casiye 32)

Ahmet Varol Meali

"Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamet(in geleceğin)de şüphe yoktur" dendiği zaman da: "Biz kıyamet nedir bilmiyoruz. Sadece bir zanda bulunuyoruz ve kesin bir bilgiye dayanarak inanıyor değiliz" demiştiniz.

(Casiye 32)

Ali Bulaç Meali:

"Gerçekten Allah'ın va'di haktır, kıyamet saatinde hiçbir kuşku yoktur" denildiği zaman, siz: "Kıyamet saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)de bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz" demiştiniz.

(Casiye 32)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Hem (size ey kâfirler): “- Allah'ın (ölüleri dirilteceğine dair) vaadi hakdır ve kıyametin kopmasında şübhe yoktur.” denildiğinde, demiştiniz ki: Bilmiyoruz, kıyametin kopması nedir? Ancak bir zandan ibaret olduğuna kaniyiz; ve biz yakinen inananlar değiliz.

(Casiye 32)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Allah'ın sözünü verdiği kesinlikle gerçektir. Evrenlerin sonu hakkında da kuşku yoktur!" denildiğinde, şunu söylediniz: "Evrenlerin sonunun ne olduğunu bilmiyoruz. Yalnızca bir sanı olduğunu düşünüyoruz; kesin bir bilgimiz de yok!"

(Casiye 32)

Ali Ünal Meali:

‘Allah’ın vadi haktır, Kıyamet hakkında en küçük bir şüphe olamaz.’ dendiğinde, ‘Kıyamet, bizim (gibi akıllı insanların yanında) hiçbir manâ ifade etmiyor. O, sadece zihinlerimizde bir düşünceden, bir tasavvurdan ibaret. Bu konuda ikna olmuş falan değiliz.’ şeklinde mukabelede bulunmadınız mı?”

(Casiye 32)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve: “Allah’ın va’di haktır, kıyametin kopacağında asla şüphe olamaz” dendiği zaman, siz: “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Biz ancak (böyle bir şey olacağını) sanıyoruz, kesin bir kanaatimiz yoktur” dediniz.

(Casiye 32)

Bayraktar Bayraklı Meali:

"Allah'ın vaadi gerçektir, kıyametin kopacağından hiç şüphe yoktur" dendiğinde, şöyle derdiniz: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Sadece öyle bir şey sanıyoruz, ama biz onun gerçekleşeceğine de inanmıyoruz."

(Casiye 32)

Bekir Sadak Meali:

«Dogrusu Allah'in verdigi soz gercektir, kiyamet saati suphe goturmez» dendigi zaman: «Kiyametin ne oldugunu bilmiyoruz, yalniz yoktur saniyoruz, buna dair kesin bir bilgi elde etmis degiliz» derdiniz.

(Casiye 32)

Besim Atalay Meali:

Allahın va'di haktır, kıyametçe şüphe yok!» denildiğinde; «Kıyamet ne, bilmeyiz; ancak bir sanımız var, yakından bilmiyoruz!» demiş idiniz

(Casiye 32)

Celal Yıldırım Meali:

Allah'ın va'di (verdiği söz) mutlaka hakktır; Kıyâmet'in kopacağında hiç şüphe yoktur, denilince de, «biz, Kıyâmet'in kopuşu nedir bilmiyoruz, sadece zan ve tahminde bulunuyoruz ; bizim bu konuda kesin bilgimiz yoktur,» diye cevap verdiniz.

(Casiye 32)

Cemal Külünkoğlu Meali:

“Gerçekten Allah'ın vaadi haktır. Kıyamet günü şüphe götürmez bir gerçektir” denildiği zaman siz demiştiniz ki: “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak birtakım tahminlerde bulunuyoruz. Onun hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz.”

(Casiye 32)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Doğrusu Allah'ın verdiği söz gerçektir, kıyamet saati şüphe götürmez" dendiği zaman: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, yalnız yoktur sanıyoruz, buna dair kesin bir bilgi elde etmiş değiliz" derdiniz.

(Casiye 32)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Şüphesiz, Allah'ın va'di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur" dendiği zaman ise; "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda kesin kanaat sahibi değiliz" demiştiniz.

(Casiye 32)

Diyanet Vakfı Meali:

«Allah'ın vâdi gerçektir, kıyamet gününde şüphe yoktur» dendiği zaman: Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz, demiştiniz.  *

(Casiye 32)

Edip Yüksel Meali:

Kendilerine ALLAH'ın sözünün bir gerçek ve Saat'in kesinleşmesi kaçınılmaz bir olay olduğu söylendiğinde siz, 'Saat'in ne olduğunu bilmeyiz! Biz sadece çeşitli sanılara sahibiz ve bu konuda kesin bir bilgi elde etmiş değiliz,' derdiniz.

(Casiye 32)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hem Allahın va'dı haktır ve o saatın geleceğinde şübhe yoktur denildiğinde demiştiniz ki: bilmiyoruz saat nedir? Yalnız bir zandır zannediyoruz fakat biz yakin edinmiş değiliz

(Casiye 32)

Elmalılı Yeni Meali:

Hem "Allah'ın va'di gerçektir ve o kıyametin geleceğinden şüphe yoktur." denildiğinde, demiştiniz ki: "Kıyamet nedir, bilmiyoruz. Yalnız bir zandan ibaret sanıyoruz, fakat biz bu hususta kesin bir bilgi edinmiş değiliz!"

(Casiye 32)

Erhan Aktaş Meali:

"Allah'ın verdiği söz gerçektir ve Sa'at'in[1] geleceğinden kuşku yoktur." dendiği zaman, siz: "Biz, o Sa'at nedir bilmeyiz? Yalnızca bir varsayım olduğunu sanıyoruz, kesin bilgi sahibi değiliz." dediniz.

1)Kıyamet.

(Casiye 32)

Gültekin Onan Meali:

"Gerçekten Tanrı'nın vaadi haktır, kıyamet saatinde hiçbir kuşku yoktur" denildiği zaman, siz: "Kıyamet saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)de bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz" demiştiniz.

(Casiye 32)

Hakkı Yılmaz Meali:

(31,32) Şu kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimselere gelince de, “Peki size âyetlerim okunmadı mı da siz büyüklük tasladınız ve günah işleyen bir toplum oldunuz? Ve ‘Allah'ın sözü kesinlikle gerçektir; ve kıyâmet anına gelince, onda kuşku yoktur’ denildiğinde, ‘Kıyâmet anının ne olduğunu bilmiyoruz, yalnızca biz, sadece zannediyoruz, kesin bir bilgi edinmiş değiliz’ dediniz.

(Casiye 32)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Allah’ın vaadi haktır, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur.” denildiğinde: “Kıyamet de neymiş? Biz bilmiyoruz. Biz yalnızca zanda bulunduk ve biz yakinen inananlar değiliz.” dediniz.

(Casiye 32)

Harun Yıldırım Meali:

“Gerçekten Allah’ın va’di haktır, kıyametsaatinde de şüphe yoktur.” denildiğinde siz: “Kıyametsaati de neymiş? Biz bilmiyoruz; biz sadece şüphe ve zan ediyoruz, biz kesin bilgiyle inananlardan değiliz.” demiştiniz.

(Casiye 32)

Hasan Basri Çantay:

(Ey kafirler, size:) "Şübhesiz Allahın va'di hakdır. O saattin geleceğin) de asla şübhe yokdur" denildiği zaman siz "O saat de neymiş, bilmiyoruz. Tereddüdden başka bir zamanda bulunmuyoruz. Biz (onun muhakkak geleceğine) kat'i inan ve bilgi besleyenler değiliz" dediniz.

(Casiye 32)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem (size): “Şübhesiz ki Allah'ın va'di haktır; kıyâmet(in geleceği) ki onda hiç şübhe yoktur!” denildiği zaman: “Kıyâmet nedir, bilmiyoruz; sâdece bir zan(dan ibâret)olduğunu sanıyoruz; zâten biz (onun geleceğine) kat'î olarak inanıcılar değiliz!” demiştiniz.

(Casiye 32)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Gerçekten, Allah'ın verdiği söz Haktır [gerçektir]. Saat'te (evet!) onda hiçbir şüphe yoktur." denildiği zaman, "Saat'in ne olduğunu ön görmüyoruz. Biz, ancak bir zan olarak zanda bulunuyoruz. Biz, yakinen-kesin olarak inanmayı dileyenler değiliz" dediniz.

(Casiye 32)

Hüseyin Atay Meali:

Doğrusu, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Ve Saatte şüphe yoktur" dendiği zaman, "Saat nedir? Bilmiyoruz, yalnız bir sanıda bulunuyoruz, kesin bir bilgimiz yoktur" derdiniz.

(Casiye 32)

İbni Kesir Meali:

Allah'ın vaadi haktır ve kıyamet günü hakkında hiç şüphe yoktur, denildiği zaman; siz demiştiniz ki: Kıyamet nedir? bilmiyoruz, ancak bir takım tahminlerde bulunuyoruz. Onun hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz.

(Casiye 32)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Şüphesiz ki Allah'ın vaadi gerçekleşecek ve kıyamet saatinin olacağında hiçbir şüphe yok denildiğinde siz “Kıyamet saati de nedir? Biz bilmeyiz. Öyle zannediyoruz ki, kıyamet saatinin olacağı bizim için kesin değil” demiştiniz.

(Casiye 32)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve: “Allah’ın vaadi ve hakkında şüphe olmayan o saat (kıyâmet) haktır.” denildiği zaman siz: “Biz o saat (kıyâmet) nedir bilmeyiz? Sadece bir zan olduğunu sanıyoruz. Ve biz, yakîn sahibi değiliz.” dediniz.

(Casiye 32)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

«Size Allah'ın verdiği söz doğrudur. Kalkış olacağında hiç işkil yoktur» denilince siz dediniz: «Biz kalkış nedir bilmiyoruz, öyle sanıyoruz, okadar! Bunun olacağına kanasıya inanmış değiliz,»

(Casiye 32)

Kadri Çelik Meali:

“Gerçekten Allah'ın vaadi haktır, kıyamet hakkında hiç bir kuşku yoktur” denildiği zaman siz, “Kıyamet de neymiş, biz bilmiyoruz; onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz” demiştiniz.

(Casiye 32)

Mahmut Kısa Meali:

“Size dünyadayken, “Allah’ın verdiği söz mutlaka gerçekleşecektir ve kıyâmet hakkında asla şüphe yoktur!” denildiğinde, “Biz kıyâmetten filan anlamayız! Evet, bu konuda birtakım zanlarımız yok değil fakat asla iknâ olmuş değiliz!” dememiş miydiniz?”

(Casiye 32)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Ceza ve hesap vakti olan kıyamet (dirilme) saati gelecektir. Allah'ın vaadi gerçektir." Açıkça denildiğinde size, siz ise: "Kıyamet neymiş, biz kesinlikle inanmayız." dediniz.

(Casiye 32)

Mehmet Türk Meali:

“Ve size; -Allah’ın sözünün gerçek olduğu ve kıyametin geleceğinden de asla şüphe olmadığı- söylendiği zaman siz: ‘kıyamet de neymiş? Biz onun sadece boş bir laf olduğu kanaatindeyiz ve ona kesinlikle inanmıyoruz,’ demiştiniz.” (denilir.)

(Casiye 32)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Size,) “Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. (Kıyamet) saatinin (gelmesinde de) şüphe yoktur,” denildiğinde, sizler, “(Kıyamet) saati nedir? Biz (onu) bilmeyiz. (Onun hakkında,) ancak bir varsayımda bulunmaktayız. Kesin bir bilgimiz (de) yoktur,” dersiniz.

(Casiye 32)

Muhammed Esed Meali:

Çünkü "Bakın, Allah'ın vaadi her zaman gerçekleşir ve Son Saat(in gelişi) hakkında hiçbir şüphe olamaz" denildiğinde siz şu cevabı verirdiniz: "Son Saat'in ne olduğunu bilmiyoruz, onun boş bir zandan başka bir şey olmadığını düşünüyoruz ve (sonuçta) ona kani olmuş değiliz!"

(Casiye 32)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Elbette ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir, diriliş günü kuşku götürmez bir gündür!" dendiği zaman siz; "Diriliş gününün ne olduğunu bilmiyoruz, ama olmadığını sanıyoruz, buna ilişkin kesin bir bilgi elde etmiş değiliz," demiştiniz.

(Casiye 32)

Mustafa Çavdar Meali:

Zira “Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir ve o saat dünyanın sonunun geleceğinde kuşku yoktur,” denildiğinde, siz: – O saat de neymiş? Biz böyle bir şey bilmiyoruz. Bu sadece bir evhamdan ibarettir böyle bir şeyin gerçekleşeceğine de kesinlikle inanmıyoruz, diyordunuz.

Bknz: (6/116) - (10/36)

(Casiye 32)

Mustafa Çevik Meali:

31-35 Gerçeği inkârı tabiatları haline getirenlere Hesap Günü şöyle denilecek: “Âyetlerimizle uyarılıp bugünlerle karşılaşacağınız bildirilmesine rağmen, kibirlenip böbürlenerek, umursamayanlar sizler değil miydiniz? Size, “Allah’ın vaadi haktır, Kıyamet ve Hesap Günü’nün geleceğinden hiç şüpheniz olmasın.” denildiğinde, “Kıyamet de neymiş! Biz böyle şeylere inanmıyoruz. O dediğiniz sizin uydurduğunuz boş bir zandan ibarettir.” diyordunuz. Hesap Günü, bu söyledikleri ve dünya hayatlarında yapıp ettikleri onların önlerine konulacak, önemsemeyip alay ettikleri gerçek karşılarına çıkacak ve azap onları çepeçevre saracak. O Gün onlara ayrıca şöyle de denilecek: “Sizler Hesap Günü ile karşılaşacağınızı ciddiye almayıp nasıl unuttuysanız; bugün de Biz sizin azap içindeki pişmanlıkla yalvarıp yakarışlarınızı duymayıp, cehennemde unutulmuş durumda bırakacağız. Orada bir yardımcı da bulamayacaksınız. Bu duruma düşmenize Allah’ın daveti ile alay edip, dünya hayatının geçici zevklerine aşırı tutkunluğunuz sebep olmuştur.” O günden itibaren onlar cehennemde kalacaklar. Pişmanlıkları ve dünyaya tekrar döndürülüp davete uyma istekleri de asla kabul edilmeyecek.”

(Casiye 32)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Size ne zaman, "Bakın, Allah'ın vaadi gerçekleşecektir ve Son Saat asla kuşku kaldırmaz!" denilmişse, siz şu cevabı vermiştiniz: "Bilmiyoruz, 'Son Saat' nedir? Ne ki biz onun bir zandan ibaret olduğunu sanıyoruz ve biz (bu konuda) ikna olmuş değiliz."

(Casiye 32)

Osman Okur Meali:

Çünkü "Bakın, Allah'ın vaadi her zaman gerçekleşir ve Son Saat (in gelişi) hakkında hiçbir şüphe olamaz" denildiğinde siz şu cevabı verirdiniz: "Son Saat'in ne olduğunu bilmiyoruz, onun boş bir zandan başka bir şey olmadığını düşünüyoruz ve (sonuçta) ona kani olmuş değiliz!"

(Casiye 32)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve şüphe yok ki, «Allah'ın vaadi haktır ve o Kıyamette bir süphe yoktur» denildiği zaman siz dediniz ki, «Kıyamet nedir? Biz (bunu) bir zandan başka bir şey sanmıyoruz ve biz (bu hususta) yakîn edinmişler değiliz.»

(Casiye 32)

Ömer Öngüt Meali:

Size: "Allah'ın vaadi haktır, kıyamet gününde şüphe yoktur. " denildiği zaman: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, yalnız yoktur sanıyoruz, hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz. " demiştiniz.

(Casiye 32)

Ömer Sevinçgül Meali:

Size, “Allah’ın verdiği söz mutlaka gerçekleşir. Kıyamet konusunda şüphe olamaz” denilince, “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Onun bir zandan ibaret olduğunu sanıyoruz. Bu konuda kesin bir inanca sahip değiliz” demiştiniz.

(Casiye 32)

Sadık Türkmen Meali:

Şüphesiz “Allah’ın sözü gerçektir ve o Saat’te şüphe yoktur” denildiği zaman siz demiştiniz ki: “Saat’in ne olduğunu bilmiyoruz. Biz, onun ancak bir varsayım olduğunu sanıyoruz! Kesin bilgi edinmiş değiliz” demiştiniz.

(Casiye 32)

Seyyid Kutub Meali:

Allah’ın vaadi haktır. Ve kıyamet günü şüphe götürmez denildiği zaman siz demiştiniz ki: “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak birtakım tahminlerde bulunuyoruz. Onun hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz.”

(Casiye 32)

Suat Yıldırım Meali:

Size: "Allah'ın vadi gerçektir, kıyamet (dirilme) saati mutlaka gelecektir" denildiğinde siz: "Kıyamet neymiş bilmeyiz, biz olsa olsa bir zan ve tahminde bulunabiliriz, ama biz kesin bir tarzda ona inanmayız." demiştiniz.

(Casiye 32)

Süleyman Ateş Meali:

"Allah'ın va'di gerçektir, (Duruşma) sa'at(inin geleceğin)de şüphe yoktur" dendiği zaman: "Sa'at nedir, bilmiyoruz, (onu) sadece (bir kuruntu) sanıyoruz biz ona inanmıyoruz" demiştiniz ha?!"

(Casiye 32)

Süleymaniye Vakfı Meali:

"Allah'ın verdiği söz doğrudur; kıyamet saatinden şüphe duyulamaz." denilince şöyle demiştiniz: "Kıyamet saati de ne oluyor? Biz bunu sadece bir olasılık olarak görüyoruz. Kesin bir kanaate varmış değiliz."

(Casiye 32)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Allah'ın verdiği söz mutlaka yerine gelecektir; kıyametin kopacağında kuşku yoktur" denildiği zaman; "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, kopacağına da inanmıyoruz" demiştiniz.

(Casiye 32)

Şaban Piriş Meali:

Allah'ın verdiği söz haktır ve kıyametin kopacağında şüphe yoktur, denildiği zaman: -Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Yalnız olmadığını sanıyoruz. Bu konuda kesin bir bilgi sahibi değiliz.

(Casiye 32)

Talat Koçyiğit Meali:

Size "Allah'ın va'di haktır; kıyamette asla şüphe yoktur" denildiği zaman, "kıyamet nedir, bilmiyoruz; ancak olmadığını zannediyoruz; fakat emin değiliz" diyordunuz.

(Casiye 32)

Tefhimul Kuran Meali:

«Gerçekten Allah'ın va'di haktır, kıyamet saatinde hiçbir kuşku yoktur» denildiği zaman, siz: «Kıyamet saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)de bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz» demiştiniz.

(Casiye 32)

Ümit Şimşek Meali:

“Allah'ın vaadi gerçektir; kıyametin geleceğinde de hiçbir kuşku yoktur” dendiğinde, siz dediniz ki: “Kıyamet neymiş, biz bilmeyiz. Biz onu bir tahminden ibaret sanıyoruz; kesin bir bilgi sahibi değiliz.”

(Casiye 32)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hani, size, "Hiç kuşkusuz, Allah'ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle demiştiniz: "Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece birşeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz."

(Casiye 32)