21. Enbiya Suresi / 64.ayet

Bunun üzerine birbirlerine dönüp:
– Biz gerçekten konuşamayan varlıklara kulluk ederek sapıtmışız, diye birbirlerini suçladılar.

Bknz: (28/62)»(28/64)

Mustafa Çavdar Meali

Enbiya 64 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Birbirlerine dönüp de gerçekten de zalimsiniz siz dediler.

(Enbiya 64)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Hz. İbrahim, cansız ve kendilerini korumaktan bile aciz putlara tapınmanın ahmaklık olduğunu hatırlatınca) Bunun üzerine (kavmi) kendi vicdanlarına (nefislerinin önyargısız manevi tartılarına) başvurdular da; “Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz) ” diyerek (kafaları dank etmeye başlamıştı).

(Enbiya 64)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bunun üzerine birbirlerine veya vicdanlarına dönüp: “Doğrusu asıl zalim olan, yani yaratılış gayesi dışında yaşamak suretiyle yoldan çıkan biziz!” diyerek kendilerini suçlamış oldular.

(Enbiya 64)

Adem Uğur Meali:

Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) "Zalimler sizlersiniz, sizler!" dediler.

(Enbiya 64)

Ahmet Hulusi Meali:

Şöyle bir düşündükten sonra: "Muhakkak ki siz, evet siz zalimlersiniz" dediler (birbirlerine).

(Enbiya 64)

Ahmet Tekin Meali:

Bunun üzerine akılları başlarına gelerek mantıklı düşündüler. Birbirlerine dönüp: “Siz, evet siz bu cansız putlara kulluk ve ibadet etmekle kendilerine haksızlık eden zâlimlersiniz” dediler.

(Enbiya 64)

Ahmet Varol Meali

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurarak: "Şüphesiz sizsiniz asıl zalimler, siz" dediler.

(Enbiya 64)

Ali Bulaç Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.

(Enbiya 64)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: “- Doğrusu siz haksızsınız.” dediler.

(Enbiya 64)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bunun üzerine, kendilerine geldiler; "Demek ki, gerçekten haksızlık yapmışsınız!" dediler.

(Enbiya 64)

Ali Ünal Meali:

Bunun üzerine, gerçeğe uyanan vicdanlarına yöneldiler ve (kendi içlerinde itirafta bulunup) dediler: “Biziz, evet (en büyük yanlışı ve haksızlığı yapan) asıl zalim biziz!”

(Enbiya 64)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar kendilerine dönüp: “Şüphesiz siz, zulmettiniz”(*) dediler.*

(Enbiya 64)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Kendi kendilerine dönüp birbirlerine, "Doğrusu siz zalimlerdensiniz" dedikten sonra, gönüllerindeki eski inançları depreşerek, "Ey İbrahim! Sen bunların konuşmayacağını bilirsin" dediler.

(Enbiya 64)

Bekir Sadak Meali:

(64-65) Kendi kendilerine: «Dogrusu siz haksizsiniz", sonra kafalarinda olan eski inanclarina donerek: «Ey Ibrahim! Bunlarin konusmayacagini, and olsun ki, bilirsin» dediler.

(Enbiya 64)

Besim Atalay Meali:

64,65.4 İmdi dönüp, kendi kendilerine dediler ki: «Siz haksızsınız», sonra başlarını öne eğerek, İbrahim'e dediler ki: «Sen de biliyorsun bunlar konuşamazlar!»

(Enbiya 64)

Celal Yıldırım Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına dönüp: «Şüphesiz ki siz haksızlarsınız» dediler.

(Enbiya 64)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (içlerinden kendi kendilerine): “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.

(Enbiya 64)

Diyanet İşleri Eski Meali:

64,65. Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler.

(Enbiya 64)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Bunun üzerine birbirlerine dönüp, "Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz" dediler.

(Enbiya 64)

Diyanet Vakfı Meali:

Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) «Zalimler sizlersiniz, sizler!» dediler.  *

(Enbiya 64)

Edip Yüksel Meali:

Kendi vicdanlarına dönüp, kendi kendilerine şunu söylediler: 'Gerçekten sizler haksızsınız.'

(Enbiya 64)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız

(Enbiya 64)

Elmalılı Yeni Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: "Doğrusu siz haksızsınız!" dediler.

(Enbiya 64)

Erhan Aktaş Meali:

Bunun üzerine birbirlerine dönüp, "Haksızlık ediyoruz." dediler.

(Enbiya 64)

Gültekin Onan Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.

(Enbiya 64)

Hakkı Yılmaz Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına döndüler de: “Şüphesiz siz, yanlış; kendi zararlarına iş yapanların ta kendisisiniz” dediler.

(Enbiya 64)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kendi iç dünyalarına dönüp (düşündükten sonra) demişlerdi ki: “Şüphesiz ki (konuşamayan ve kendini savunamayan varlıklara ibadet etmekle) sizler zalimlerin ta kendisisiniz.”

(Enbiya 64)

Harun Yıldırım Meali:

Kendi vicdanlarına dönerek dediler ki: “Muhakkak asıl zalimler sizlersiniz.”

(Enbiya 64)

Hasan Basri Çantay:

Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: "Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz"!

(Enbiya 64)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bunun üzerine (orada bulunanlar) kendi vicdanlarına döndüler de (kendi kendilerine): “Gerçekten zâlim olanlar, ancak sizlersiniz” dediler.

(Enbiya 64)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Kendi benliklerine/birbirlerine dönüp, "gerçekten siz, zalimlerin ta kendisisiniz!" dediler.

(Enbiya 64)

Hüseyin Atay Meali:

64-65 günün üzerine içlerine döndüler ve dediler: ‘"Doğrusu, haksızlık yapanlar sizsiniz.' Sonra kafalarındakine döndüler, ‘Bunların konuşmayacağını, andolsun ki, bilirsin.' "

(Enbiya 64)

İbni Kesir Meali:

Bunun üzerine kendilerine dönüp dediler ki: Hiç şüphesiz zalimler sizsiniz siz.

(Enbiya 64)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sonlar puta tapanlar kendi aralarında konuşmak için döndüler ve “Gerçekten siz (bu putlara kulluk etmekle) kendi kendinize haksızlık yapıyorsunuz” dediler.

(Enbiya 64)

İskender Ali Mihr Meali:

Bunun üzerine kendilerine geldiler, sonra da (kendileri için); “Muhakkak ki siz; siz zalimlersiniz.” dediler.

(Enbiya 64)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine kendilerine geldiler de biribirlerine: «İşte kıyıcıların ta kendisi sîzlersiniz» dediler.

(Enbiya 64)

Kadri Çelik Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da (kendi kendilerine), “Şüphesiz zalim olanlar sizlersiniz” deyiverdiler.

(Enbiya 64)

Mahmut Kısa Meali:

Bu sözler, beyinlerinde şimşek gibi çaktı; bunun üzerine, bir an için vicdanlarının sesine kulak vererek, içlerinden, “Aslında İbrahim doğru söylüyor, bizim yaptığımız düpedüz saçmalık, bu âciz putlara tapmakla, asıl haksız durumda olan biziz!” dediler.

(Enbiya 64)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

İşte o an birbirlerine döndüler:" Gerçek şu ki zalim olan sizlersiniz (bizler)" dediler.

(Enbiya 64)

Mehmet Türk Meali:

Bunun üzerine birbirlerine döndüler ve: “(şu putları korumadığınız için) gerçek zâlim sizlersiniz.” dediler.1*

(Enbiya 64)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bunun üzerine onlar kendi liderlerine yönelerek, “Zalim olan sizlersiniz,” dediler.

(Enbiya 64)

Muhammed Esed Meali:

Bunun üzerine birbirlerine dönüp: "Doğrusu, asıl zalim olan sizlermişsiniz!" dediler.

(Enbiya 64)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına dönüp, kendi kendilerine; "Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz, siz!" dediler.

(Enbiya 64)

Mustafa Çavdar Meali:

Bunun üzerine birbirlerine dönüp: – Biz gerçekten konuşamayan varlıklara kulluk ederek sapıtmışız, diye birbirlerini suçladılar.

Bknz: (28/62)»(28/64)

(Enbiya 64)

Mustafa Çevik Meali:

64-70 Bunu dinleyenler biraz düşünüp sonra kendi kendilerine, “Bu cansız ve aciz, kendilerine bile faydası olmayan yaratıkları ilah edinip de yardımlarını ummak, her şeyi yaratıp yaşatan Allah’a nankörlük etmektir. Doğrusu biz böyle inanıp yaşamakla kendimize yazık etmişiz, İbrahim’in söyledikleri doğru.” dediler. Bu gerçeği görüp, anlamalarına rağmen çok geçmeden tekrar o eski çarpık, sahte, sapık inançlarına döndüler ve İbrahim’e: “Ey İbrahim! Sen de biliyorsun ki onlar konuşmazlar ama yine de bizim ilahlarımızdır.” deyince İbrahim onlara: “Yazıklar olsun size ve Allah’la birlikte ilah edindiklerinize, neden gerçek apaçık ortada dururken size hiçbir faydası olmayan bu şeylere ilahlık yakıştırıyorsunuz, siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?” dedi. İbrahim’den bunu duyanlar: “Şunu ateşe atalım da bir daha ilahlarımız hakkında ileri geri konuşmasın, böylece inancımıza ve nizamımıza sahip çıktığımızı herkese gösterelim.” dediler. Bunun üzerine Biz de: “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ol, onu yakma.” diye emrettik. Böylece müşriklerin İbrahim’i ortadan kaldırma planlarını boşa çıkarıp, onları hüsrana uğrattık.

(Enbiya 64)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bunun üzerine kendi iç dünyalarına döndüler ve (kendi kendilerine) "Siz var ya, siz" dediler, "işte asıl haddini bilmezin ta kendisisiniz!"

(Enbiya 64)

Osman Okur Meali:

Bunun üzerine kendi iç dünyalarına döndüler ve (kendi kendilerine) "Siz var ya, siz" dediler, "işte asıl haddini bilmezin ta kendisisiniz!"

(Enbiya 64)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.»

(Enbiya 64)

Ömer Öngüt Meali:

Kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine): “Hakikaten sizler zâlimlersiniz!” dediler.

(Enbiya 64)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına danıştılar, “Haksız olan sizsiniz!” dediler.

(Enbiya 64)

Sadık Türkmen Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da birbirlerine: “Gerçekten siz zalimlersiniz” dediler.

(Enbiya 64)

Seyyid Kutub Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına başvurarak birbirlerine «asıl zalimler sizlersiniz» dediler.

(Enbiya 64)

Suat Yıldırım Meali:

Bunun üzerine vicdanlarına dönüp içlerinden: "Asıl zalim İbrahim değil, bu aciz putlara ibadet edip bel bağlayan sizler, biz müşriklermişiz!" dediler.

(Enbiya 64)

Süleyman Ateş Meali:

Kendi vicdanlarına başvurup (içlerinden): "Hakikaten sizler haksızsınız!" dediler.

(Enbiya 64)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bunun üzerine kendilerine geldiler de "Biz, gerçekten yanlış yoldayız[1]" dediler.

1)iltifat Bakara 2/64

(Enbiya 64)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bir an akılları başlarına geldi. "Asıl zalim olan sizsiniz" dediler.

(Enbiya 64)

Şaban Piriş Meali:

Bunun üzerine kendilerine gelip: -Siz, gerçekten haksızsınız dediler.

(Enbiya 64)

Talat Koçyiğit Meali:

Bunun üzerine kendi kendilerine dönüp şöyle demişlerdi: "Siz, hakikaten haksızsınız".

(Enbiya 64)

Tefhimul Kuran Meali:

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da: «Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz» dediler.

(Enbiya 64)

Ümit Şimşek Meali:

Vicdanlarının sesini dinlediklerinde, “Gerçekten zalim olan biziz” dediler.

(Enbiya 64)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz."

(Enbiya 64)