21. Enbiya Suresi / 65.ayet
Enbiya 65 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Sonra başlarını eğdiler ve andolsun ki dediler, sen de bunların konuşmadığını bilirsin.
(Enbiya 65)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Sonra, yine tepeleri üstüne (bâtıl inanç ve iddialarına) geri döndüler ve dediler ki: “Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilirsin (Ey İbrahim, dalga geçmenin sırası mı?) ”.
(Enbiya 65)Abdullah Parlıyan Meali:
Ama çok geçmeden, yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve İbrahim'e: “Bu putların konuşamadıklarını, kendin de pekala biliyorsun!” dediler.
(Enbiya 65)Adem Uğur Meali:
Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler.
(Enbiya 65)Ahmet Hulusi Meali:
Sonra gene kafaları alt üst olup eski fikirlerinde ısrarla: "Sen gerçekten bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!" (dediler).
(Enbiya 65)Ahmet Tekin Meali:
Sonra da eski kafalarına, eski inanç ve tartışmalarına döndüler. “Sen bunların konuşmayacağını pekâlâ biliyorsun” dediler.
(Enbiya 65)Ahmet Varol Meali
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: "Andolsun bunların konuşamayacaklarını sen de bilirsin!"
(Enbiya 65)Ali Bulaç Meali:
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin."
(Enbiya 65)Ali Fikri Yavuz Meali:
Sonra yine eski kafalarına (akıllarına) döndüler (ve Nemrud İbrâhîm'e şöyle dedi.) Sen gerçekten biliyorsun ki, bu putlar konuşamazlar.
(Enbiya 65)Ali Rıza Sefa Meali:
Yine de eski kafalarına döndüler: "Gerçek şu ki, bunların konuşamadıklarını sen de biliyorsun!"
(Enbiya 65)Ali Ünal Meali:
Ne var ki, ardından (kendilerini küfre iten aynı sebeplerle) yeniden serkeşliklerine, eski hallerine dönüp İbrahim’e, “Sen de pekalâ bilirsin ki, bunlar konuşmaz!” diye çıkıştılar.
(Enbiya 65)Bahaeddin Sağlam Meali:
Sonra eski kafalarına geri döndüler. İbrahim’e: “Sen bunların hiç konuşmadıklarını iyi bilirsin” dediler.
(Enbiya 65)Bayraktar Bayraklı Meali:
- Kendi kendilerine dönüp birbirlerine, "Doğrusu siz zalimlerdensiniz" dedikten sonra, gönüllerindeki eski inançları depreşerek, "Ey İbrahim! Sen bunların konuşmayacağını bilirsin" dediler.
(Enbiya 65)Bekir Sadak Meali:
(64-65) Kendi kendilerine: «Dogrusu siz haksizsiniz", sonra kafalarinda olan eski inanclarina donerek: «Ey Ibrahim! Bunlarin konusmayacagini, and olsun ki, bilirsin» dediler.
(Enbiya 65)Besim Atalay Meali:
64,65.4 İmdi dönüp, kendi kendilerine dediler ki: «Siz haksızsınız», sonra başlarını öne eğerek, İbrahim'e dediler ki: «Sen de biliyorsun bunlar konuşamazlar!»
(Enbiya 65)Celal Yıldırım Meali:
Sonra da başları üzerine döndüler de: «And olsun ki bunların konuşamıyacağını sen de bilirsin» dediler.
(Enbiya 65)Cemal Külünkoğlu Meali:
Fakat sonra yine eski dik kafalılıklarına dönerek İbrahim'e: “Sen de iyi bilirsin ki, bunlar konuşamazlar” dediler.
(Enbiya 65)Diyanet İşleri Eski Meali:
64,65. Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler.
(Enbiya 65)Diyanet İşleri Yeni Meali:
Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin" dediler.
(Enbiya 65)Diyanet Vakfı Meali:
Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler.
(Enbiya 65)Edip Yüksel Meali:
Sonra tekrar eski kafalarına döndüler: 'Bunların konuşamadığını sen gayet iyi bilirsin!'
(Enbiya 65)Elmalılı Orjinal Meali:
Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler
(Enbiya 65)Elmalılı Yeni Meali:
Sonra tepeleri üstü ters döndüler: "Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin." dediler.
(Enbiya 65)Erhan Aktaş Meali:
Sonra çok geçmeden yine eski inançlarına döndürüldüler: "Gerçek şu ki sen bunların konuşmadıklarını biliyorsun!" dediler.
(Enbiya 65)Gültekin Onan Meali:
Sonra yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin."
(Enbiya 65)Hakkı Yılmaz Meali:
Sonra onlar yine kendi kafalarına döndüler: “Andolsun ki bunların konuşmayacağını bilirdin” dediler.
(Enbiya 65)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Sonra tekrar baş aşağı olup (eski hâllerine döndüler) ve “Andolsun ki sen de bunların konuşamadığını biliyorsun.” (dediler.)
(Enbiya 65)Harun Yıldırım Meali:
Sonra başaşağı edildiler de: “Sen de çok iyi bilirsin ki bunlar konuşamazlar.”
(Enbiya 65)Hasan Basri Çantay:
Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; "Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin" dediler.
(Enbiya 65)Hayrat Neşriyat Meali:
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: “Yemîn olsun (sen de) bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!” (dediler).
(Enbiya 65)Hubeyb Öndeş Meali: /
Sonra başları üzerine ters döndürüldüler¹ (eski kafalarına geri döndüler) "Elbetteki bunların konuşamadığını bilmiştin!" [dediler].
(Enbiya 65)Hüseyin Atay Meali:
64-65 günün üzerine içlerine döndüler ve dediler: ‘"Doğrusu, haksızlık yapanlar sizsiniz.' Sonra kafalarındakine döndüler, ‘Bunların konuşmayacağını, andolsun ki, bilirsin.' "
(Enbiya 65)İbni Kesir Meali:
Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler.
(Enbiya 65)İlyas Yorulmaz Meali:
Sonra eski görüşlerine geri dönüp İbrahim'e “Bunların konuşamadıklarını sen çok iyi biliyorsun” dediler.
(Enbiya 65)İskender Ali Mihr Meali:
Sonra onların başları öne eğildi. (Hz. İbrâhîm’e): “Andolsun ki sen, bunların konuşmadığını (konuşamadığını) biliyordun.” (dediler).
(Enbiya 65)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
Sonra başlarını önlerine eğip dediler: «Gerçekten sen de bilirsin ya, bunlar söz söylemezler.»
(Enbiya 65)Kadri Çelik Meali:
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler de, “Şüphesiz bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin” (dediler).*
(Enbiya 65)Mahmut Kısa Meali:
Ne var ki, yüzyıllardan beri süregelen bir sistemin yanlışlığını itiraf etmek ve “dünkü çocuğun” karşısında yenilgiyi kabullenip hakîkate boyun eğmek, onlar için hiç de kolay değildi. Dahası, tek tanrı inancını benimsemek ve bu inanca göre hayatı yeni baştan kurmak, hiç mi hiç işlerine gelmezdi. Haksızlığın, hırsızlığın, sömürünün mahkûm edildiği, dürüstlük ve erdemliliğin en yüce değer hâline geldiği, hak ve adâlet prensiplerinin egemen olduğu bir toplum düzeninde yaşamak, onlar için ölüm demekti. Bunun için, eski kafalarına geri dönüp, “Lâf cambazlığı yapma, ey İbrahim!” dediler, “Sen de pekâlâ bilirsin ki, putlar konuşamaz!”
(Enbiya 65)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Yine başlarını eğdiler ve "Andolsun sen de bunların konuşamayacağını bilirsin" dediler.
(Enbiya 65)Mehmet Türk Meali:
Sonra yine başa döndüler ve (İbrahim’e): “Yemin olsun ki bu (putların) konuşamayacaklarını sen de bilmektesin” dediler.
(Enbiya 65)Muhammed Celal Şems Meali:
Sonrasına hepsi (yine) tepetaklak oldular ve “Sen, onların konuşmadıklarını, kesinlikle bilirsin,” dediler.
(Enbiya 65)Muhammed Esed Meali:
Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve (İbrahim'e:) "Bu (put)ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!" dediler.
(Enbiya 65)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Sonra yine eski kafalarına döndüler. "Bunların konuşmayacağını sen de biliyorsun!" dediler.
(Enbiya 65)Mustafa Çavdar Meali:
Sonra yine eski inançlarına döndüler ve: – Bunların konuşamayacağını sen de çok iyi biliyorsun, dediler. (Enbiya 65)Mustafa Çevik Meali:
64-70 Bunu dinleyenler biraz düşünüp sonra kendi kendilerine, “Bu cansız ve aciz, kendilerine bile faydası olmayan yaratıkları ilah edinip de yardımlarını ummak, her şeyi yaratıp yaşatan Allah’a nankörlük etmektir. Doğrusu biz böyle inanıp yaşamakla kendimize yazık etmişiz, İbrahim’in söyledikleri doğru.” dediler. Bu gerçeği görüp, anlamalarına rağmen çok geçmeden tekrar o eski çarpık, sahte, sapık inançlarına döndüler ve İbrahim’e: “Ey İbrahim! Sen de biliyorsun ki onlar konuşmazlar ama yine de bizim ilahlarımızdır.” deyince İbrahim onlara: “Yazıklar olsun size ve Allah’la birlikte ilah edindiklerinize, neden gerçek apaçık ortada dururken size hiçbir faydası olmayan bu şeylere ilahlık yakıştırıyorsunuz, siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?” dedi. İbrahim’den bunu duyanlar: “Şunu ateşe atalım da bir daha ilahlarımız hakkında ileri geri konuşmasın, böylece inancımıza ve nizamımıza sahip çıktığımızı herkese gösterelim.” dediler. Bunun üzerine Biz de: “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ol, onu yakma.” diye emrettik. Böylece müşriklerin İbrahim’i ortadan kaldırma planlarını boşa çıkarıp, onları hüsrana uğrattık.
(Enbiya 65)Mustafa İslamoğlu Meali:
Fakat daha sonra, baş aşağı çevrilmiş bilinç haline (geri dönerek); "Doğrusu, onların konuşamayacağını kendin de çok iyi biliyorsun!" (dediler).
(Enbiya 65)Osman Okur Meali:
Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve (İbrahim'e:) "Bu (put)ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!" dediler.
(Enbiya 65)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.»
(Enbiya 65)Ömer Öngüt Meali:
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler. “Sen de pekâlâ bunların konuşmadığını biliyorsun. ” dediler.
(Enbiya 65)Ömer Sevinçgül Meali:
Sonra eski kafalarına ‘yanlış düşüncelerine’ döndüler, “Sen de bilirsin, onlar konuşamazlar!” dediler.
(Enbiya 65)Sadık Türkmen Meali:
Sonra, yine eski kafalarına/düşüncelerine döndüler: “Kesinlikle sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar!”
(Enbiya 65)Seyyid Kutub Meali:
Fakat sonra yine eski dik kafalılıklarına dönerek İbrahim'e «Sen de iyi bilirsin ki, bunlar konuşamazlar,» dediler.
(Enbiya 65)Suat Yıldırım Meali:
Fakat bunu dışa vurmayıp sonra yine önceki görüşlerine dönüp İbrahim'e: "Bunların konuşmadıklarını sen de pek iyi bilirsin!" dediler.
(Enbiya 65)Süleyman Ateş Meali:
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: "Sen de bilirsin ki bunlar konuşmazlar," dediler.
(Enbiya 65)Süleymaniye Vakfı Meali:
Sonra başları önlerine eğildi de dediler ki "Sen de biliyorsun ki bunlar konuşmazlar."
(Enbiya 65)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Sonra eski kafalarına döndüler ve: "Bunların konuşamadığım sen de bilirsin" dediler.
(Enbiya 65)Şaban Piriş Meali:
Sonra yine eski kafalarına döndüler ve: -Onların konuşamayacağını sen çok iyi bilirsin, dediler.
(Enbiya 65)Talat Koçyiğit Meali:
Sonra tekrar eski kafalarına dönmüşler ve "sen de bilirsin ki bunlar konuşmazlar" demişlerdi.
(Enbiya 65)Tefhimul Kuran Meali:
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: «Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin.»
(Enbiya 65)Ümit Şimşek Meali:
Sonra yine eski kafalarına döndüler. “Bunların konuşmayacağını sen de biliyorsun” dediler.
(Enbiya 65)Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."
(Enbiya 65)