59. Haşr Suresi / 9.ayet

Muhacirlerden önce Medine’yi yurt edinip, imanı kalplerine nakşetmiş ve yanlarına hicret eden müminleri seven müminler, muhacirlere verilen ganimetten dolayı içlerinde bir kıskançlık duymazlar, hatta muhtaç durumda bile olsalar onları kendilerine tercih ederler. Nefsini tamahkârlık ve cimrilik duygusundan arındıranlar var ya işte onlar kurtuluşa erip umduklarına kavuşacak olanlardır.

Bknz: (4/100)(16/41)

Mustafa Çavdar Meali

Haşr 9 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve onların göçmesinden önce yurtlarını hazırlayıp orasını bir iman konağı haline getirenlere ve yurtlarına göçenleri sevenlere ve onlara verilen şeylere karşı gönüllerinde bir ihtiyaç, bir istek duymayanlara ve ihtiyaçları bile olsa onları kendilerinden üstün tutanlara gelince: Ve kim, nefsinin hırsından, kıskançlık ve nekesliğinden geçerse gerçekten de o çeşit kimselerdir kurtulanların, muratlarına erenlerin ta kendileri.*

(Haşr 9)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler (Ensar sahabiler) ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) hissetmezler. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından sıyrılıp korunmuşsa, işte onlar felaha (kurtuluşa) erişecek kimselerdir.

(Haşr 9)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve onlardan önce Medine'yi yurt ve iman evi edinmiş olanlar, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilen ganimetlerden dolayı, gönüllerinde bir haset hissi taşımazlar, aksine kendileri ihtiyaç ve zaruret içinde bulunsalar bile, diğerlerini kendilerine tercih ederler. Kim aç gözlülükten sakınırsa, onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar.

(Haşr 9)

Adem Uğur Meali:

Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

(Haşr 9)

Ahmet Hulusi Meali:

Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) ve imana yerleşmiş olan kimseler (Ensar), kendilerine hicret edenleri severler. Onlara (muhacirlere) verilenlerde gözleri yoktur, buna ihtiyaç duymazlar! Kendileri ihtiyaç içinde olsalar da, onları kendi nefslerine tercih ederler! Kim nefsinin (bilincinin) cimriliğinden - ihtirasından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!

(Haşr 9)

Ahmet Tekin Meali:

Bu ganimet malları, daha önce Medine'yi Allah'ın dinine, İslâm'a, devletine yurt olarak hazırlamış ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimselerin, baskı zulüm ve işkencenin hakim olduğu memleketlerinden, özgürce Allah'a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edip kendilerine gelenleri sevenlerin, onlara ilâveten verilen ganimet mallarından dolayı gönüllerinde bir rahatsızlık hissetmeyenlerindir. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, onları, kendilerine, birbirlerine tercih edenlerindir. Nefsinin cimriliğinden korunanlar, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.*

(Haşr 9)

Ahmet Varol Meali

Onlardan önce o yurda yerleşen ve imana sarılanlar kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı gönüllerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile (onları) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.*

(Haşr 9)

Ali Bulaç Meali:

Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

(Haşr 9)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Muhacirlerden önce, Medine'yi yurd ve iman evi edinenler, kendilerine hicret edib gelenlere sevgi beslerler. Onlara verilen şeylerden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar; kendilerinde ihtiyaç bile olsa, (onları) nefisleri üzerine tercih ederler. Kim de nefsinin hırsından korunursa; işte bunlar (azabdan) kurtulanlardır.

(Haşr 9)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onlardan önce o yurda yerleşmiş ve yüreklerine inancı yerleştirmiş olanlar, kendilerine göç edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı yüreklerinde bir burukluk duymazlar. Üstelik kendilerinin gereksinimi olsa bile, onları, kendilerinden önde tutarlar. Benliğini bencillikten kim korursa; kurtuluşa erişenler, işte onlardır.

(Haşr 9)

Ali Ünal Meali:

Onlardan önce Medine’yi yurt edinip, onu İslâm’a da yurt olarak hazırlayan ve imanı da kendilerine bir yurt kılmış olanlara gelince, onlar Allah yolunda muhacir olarak kendilerine gelenlere sevgi besler, onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir kıskançlık, bir ihtiyaç hissetmezler; bunun da ötesinde, kendi paylarına düşen yoksulluk da olsa onları kendilerine tercih ederler. (Elbette onların da o ganimet mallarında bir hissesi olacaktır.) Her kim nefsinin hırsından ve mala düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte onlardır kurtuluşa eren ve gerçek mazhariyet sahipleri.

(Haşr 9)

Bahaeddin Sağlam Meali:

(Bir de onlara ki) o muhacirlerden önce o memlekete yerleşmişler, sağlam imana sahip olmuşlar ve kendilerine hicret edenleri severler, o muhacirlere verilen(ganimetler)den dolayı gönüllerinde bir ihtiyaç hissetmezler. Kendilerinin özellikle ihtiyaçları olduğu halde, arkadaşlarını kendilerine tercih ederler. Ve kim nefsinin ihtirasından korunursa, işte asıl kurtuluşa erenler onlardır!

(Haşr 9)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Daha önce Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile muhacirleri kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin kıskançlığından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

(Haşr 9)

Bekir Sadak Meali:

Daha onceden Medine'yi yurt edinmis ve gonullerine imani yerlestirmis olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karsisinda iclerinde bir cekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret icinde bulunsalar bile onlari kendilerinden onde tutarlar. Nefsinin tamahkarligindan korunabilmis kimseler, iste onlar saadete erenlerdir.

(Haşr 9)

Besim Atalay Meali:

Bunlardan önce Medine'yi yurt edinip, inan evi edinenler, kendi yanlarına göçenleri severler, onlara verilenden, bir üzüntü duymazlar; sıkılmış olsalar da onları kendilerinden üstün tutarlar, kim kendini cimrilikten korursa, işte bunlar kurtulurlar!

(Haşr 9)

Celal Yıldırım Meali:

Bunlardan önce (Medine'yi) yurt edinip, imânı (kalblerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilen şeylerden dolayı kalblerinde bir ihtiyaç duymazlar; ihtiyaçları olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Kim de nefsinin aşırı cimrilik, kıskançlık ve ihtirasından korunursa, işte onlar umduklarına kavuşanlardır.

(Haşr 9)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları (muhacirleri) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. *

(Haşr 9)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkarlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.

(Haşr 9)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)

Diyanet Vakfı Meali:

Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.  *

(Haşr 9)

Edip Yüksel Meali:

Onlardan önce yurt ve inanca sahip olanlar, kendilerine göç edenleri severler ve verdiklerinden ötürü içlerinde bir burukluk duymazlar. Hatta kendileri ihtiyaç içinde bile olsalar onları kendilerinden önde tutarlar. Doğrusu, nefislerinin bencilliğinden korunanlar kurtulanlardır.

(Haşr 9)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve şunlar ki onlardan önce yurdu hazırlayıp iymana sahib oldular, kendilerine hicret edenlere mahabbet beslerler ve onlara verilenden nefislerinde bir kaygı duymazlar, kendilerinde ihtiyaç bile olsa iysar ile nefislerine tercih ederler, her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlardır o felah bulanlar!

(Haşr 9)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve şunlar ki, onlardan önce yurdu hazırlayıp imana sahip oldular, kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler, onlara verilenlerden nefislerinde bir kaygı duymazlar, kendilerinin ihtiyacı olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Her kim de nefsinin hırsından (cimriliğinden) korunursa, işte onlardır o kurtuluş bulanlar!

(Haşr 9)

Erhan Aktaş Meali:

Onlardan önce Medine'yi yurt edinen ve kalplerine iman yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilen ganimetlerden dolayı, -kendileri muhtaç olsa bile- kalplerinde bir kaygı, kıskançlık duymazlar. Onları kendilerine tercih ederler. Kim, kendisini cimrilikten korursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

(Haşr 9)

Gültekin Onan Meali:

Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp inancı (gönüllerine) yerleştirenler ise hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefslerine tercih ederler. Kim nefsini 'cimri ve bencil tutkularından' korumuşsa işte onlar felah (kurtuluş) bulanlardır.

(Haşr 9)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlardan önce o yurda ve imana yerleşen kimseler de, kendilerine göç edenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları kendilerine tercih ederler. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kendilerinden önce (Medine) yurdunu hazırlayan ve iman ehli olan (Ensar), onlara hicret edenleri severler ve (Muhacirlere) verilenlerden dolayı içlerinde bir çekememezlik hissetmezler. Şiddetle ihtiyaç duymalarına rağmen (kardeşlerini) kendilerine tercih ederler. Kim de nefsinin bencilliğinden korunursa işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)

Harun Yıldırım Meali:

Ve bir de daha önce orayı kendilerine yurt edinip imanı yerleştirenlere ki hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir çekememezlik duymazlar. Kendileri fakirlik içinde bulunsalar dahi öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimrilik ve bencilliğinden korunmuşsa, işte onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.

(Haşr 9)

Hasan Basri Çantay:

Onlardan evvel (Medineyi) yurd ve iman (evi) edinmiş olan kimseler, kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler. Onlara verilen şeylerden dolayı göğüslerinde bir ihtiyaç (meyli) bulmazlar. Kendilerinde fakr-u ihtiyaç olsa bile (onlar:) öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa işte muradlarına erenler onların ta kendileridir.

(Haşr 9)

Hayrat Neşriyat Meali:

Onlardan önce o yurda (Medîne'ye) yerleşmiş ve (samîmâne) îmâna sarılmış olanlar(Ensar), kendilerine hicret edip gelen (Muhâcir)leri severler; hem (onlara) verilenlerden dolayı sînelerinde bir ihtiyaç (bir rahatsızlık) duymazlar ve kendilerinde bir sıkıntı (bir ihtiyaç)bile olsa, (o kardeşlerini) kendi nefislerine tercîh ederler!(3) Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir!*

(Haşr 9)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onlardan önce yurda ve inanca yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret [göç] eden kimse[ler'i] seviyorlar. Onlara verilmiş olanlardan dolayı göğüslerinde herhangi bir hacet [ihtiyaç/kıskançlık] bulamazlar. Onlar kendilerinde bir boşluk [geçim sıkıntısı] olsa bile onları kendi canlarına karşı tercih ediyorlar. Kim[ler], kendi canının doyumsuzluğundan korunup sakınırsa [bilsinler ki] kazananların ta kendileri işte kendileridir.

(Haşr 9)

Hüseyin Atay Meali:

Daha önceden orayı yurt edinmiş ve gönüllerine inancı benimsemiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler; onlara verilenlerden içlerinde bir çekemezlik duymazlar, kendileri zorluk içinde bulunsalar bile, onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin cimriliğinden korunabilmiş kimseler, işte onlar kurtuluşa ulaşanlardır.

(Haşr 9)

İbni Kesir Meali:

Onlardan önce o diyarı yurt edinmiş ve göğüslerine imanı yerleştirmiş olanlar; kendilerine hicret edip gelenleri severler. Ve onlara verilenlerden ötürü içlerinde bir çekememezlik duymazlar. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları, kendilerine tercih ederler. Her kim nefsinin tamahkarlığından korunabilmişse; işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.

(Haşr 9)

İlyas Yorulmaz Meali:

Muhacirlerden daha önce (Medine'ye) yerleşmiş ve iman etmiş (ensar) olanlar, kendilerine muhacir olarak gelenleri severler ve kendi ihtiyaçları da olsa, hicret edenleri kendi nefislerine tercih ederek verdikleri yardımlardan dolayı, nefislerinde asla bir sıkıntı duymazlar. Kim nefsini aşırı düşkünlüklerden korursa, işte onlar kurtulmuşlardır.

(Haşr 9)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlardan önce (Medine’yi) yurt edinmiş olup kalplerinde îmân yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret eden kimseleri severler. Ve onlara verilenlerden (dağıtılan ganimetlerden) dolayı, kendileri onlara muhtaç olsa bile, gönüllerinde bir hacet (kaygı, haset) bulunmaz. Ve onları kendi nefslerine tercih ederler (üstün tutarlar). Ve kim nefsini cimrilikten korursa, o taktirde işte onlar, onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir.

(Haşr 9)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunlardan önce Medine'yi yurt, inanç evi edinenler göçenlere karşı sevgi beslerler. Onlara verilen mallardan dolayı hiç kıskançlık duymazlar, kendileri yoksulluk içinde olsalar bile, onları kendilerinden üstün tutarlar. Herkim kendini cimrilikten koruyabilirse işte onacak olanlar bu gibilerdir.

(Haşr 9)

Kadri Çelik Meali:

Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar, kurtuluş bulanlardır.

(Haşr 9)

Mahmut Kısa Meali:

Onlardan önce o diyarı yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan Medîneli fedâkâr Müslümanlara gelince, onlar, kendi ülkelerine göç eden bu muhacirleri kendi canları gibi severler ve onlara fazladan verilen ganîmetlerden dolayı içlerinde en ufak bir kıskançlık, bir burukluk duymazlar. Hattâ kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, daha muhtaç durumda olan mümin kardeşlerini kendilerine tercih ederler. Unutmayın; her kim kendi heva ve hevesinin bencillik, kıskançlık, cimrilik gibi ihtirâslarından korunursa, işte dünyada ve âhirette kurtuluşa erecek olanlar onlardır.

(Haşr 9)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Hicret edenleri severler. Önceden, Medine’yi hazırlayıp imanı içlerine yerleştirenler, Aslında onlara verilenlerden dolayı, ihtiyaçları olsa bile kendilerine tercih ederler. Şahsi aç gözlülükten kim sakınırsa, mutluluğa ulaşacak olanlar, ancak onlar olacaktır.

(Haşr 9)

Mehmet Türk Meali:

Daha önce o yurdu, hazırlayıp îman (yurdu)1 haline getirenler2 ise, kendi yurtlarına hicret edenleri severler ve onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmedikleri gibi, kendileri yoksulluk içerisinde bile bulunsalar, onları kendilerine tercih ederler.3 (İşte böylece) nefsinin açgözlülüğünden4 korunanlar, gerçekten kurtuluşa erenlerdir.*

(Haşr 9)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlardan önce (Medine’de kendilerine) ev hazırlayanlar ve imanı (da kalplerine) yerleştirenler, hicret ederek kendilerine gelenleri (zaten) severlerdi. (Muhacirlere) verilen (mallar) için kalplerinde hiçbir istek taşımıyorlardı. Onlar darlık içinde olmalarına rağmen, (muhacirleri) kendi canlarına tercih ederlerdi. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, başarıya ulaşanlar (da,) ancak onlardır.

(Haşr 9)

Muhammed Esed Meali:

Onlardan önce bu yöreyi yurt edinmiş ve (gönüllerine) imanı yerleştirmiş olanlar (arasındaki yoksullara da ganimetin bir kısmı verilecektir), bir sığınak arayışı içinde kendilerine gelenlerin hepsini seven ve başkasına verilmiş olanlara karşı kalplerinde hiçbir haset olmayan, aksine kendileri yoksulluk içinde bulunsalar bile diğerlerini kendilerine tercih edenler; işte böyleleri, açgözlülükten korunanlardır, onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar!

(Haşr 9)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine inanmayı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik duymazlar; kendileri zorluk içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)

Mustafa Çavdar Meali:

Muhacirlerden önce Medine’yi yurt edinip, imanı kalplerine nakşetmiş ve yanlarına hicret eden müminleri seven müminler, muhacirlere verilen ganimetten dolayı içlerinde bir kıskançlık duymazlar, hatta muhtaç durumda bile olsalar onları kendilerine tercih ederler. Nefsini tamahkârlık ve cimrilik duygusundan arındıranlar var ya işte onlar kurtuluşa erip umduklarına kavuşacak olanlardır.

Bknz: (4/100) - (16/41)

(Haşr 9)

Mustafa Çevik Meali:

5-9 Ey iman edenler! Size düşmanlık eden Kitap Ehlinin kestiğiniz hurma ağaçlarını, kesmeyip bıraktıklarınızı da Allah’ın izni ve yardımıyla yaptınız. Çünkü onlar Peygamber’le yaptıkları anlaşmayı bozmuş ve ihanete teşebbüs ederek cezalandırılmayı hak etmişlerdi. Savaşmaksızın onlardan ganimet olarak Allah’ın Peygamberine nasip ettikleri için ne at koşturdunuz ne deve. Allah Peygamberini dilediği kimselerin üzerine sevk eder ve onlara karşı galip getirir, dilediğini yapmaya kâdir olan yalnızca Allah’tır. Allah Peygamberine savaşmadan elde edilen ganimetlerin nasıl pay edileceğini şöyle bildirmiştir. Bu ganimetlerin bir kısmı (Allah’a) Allah’ın yolu İslâm nizamı ile ahlakını ayakta tutmak amacı ile Beytülmale (Devlet hazinesine), diğer kısmı Peygamber’in tasarrufu ile onun uygun gördüğü yakınlarına, ölenlerin geride bıraktıkları yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Böyle yaptık ki, ganimet zenginler arasında dolaşan, onların servetlerine servet katan bir meta haline dönüşmesin. Peygamber bu ganimetlerden belirtilen kişilerden kime ne veriyorsa o da onu alsın, vermediği kimse de istemekten uzak dursun. Allah’ın emirlerine karşı sorumlu olduğunuzu unutmayın çünkü Allah’ın cezalandırması çok çetindir. Bu ganimetlerden bir kısmı da Allah merkezli nizam ile ahlakı yaşamak ve yaşatmak uğrunda mücadele ederken, müşrik ve kâfirlerin zulmünden dolayı yurtlarını ve yuvalarını terk ederek hicret etmek zorunda kalan yoksullaşmış mü’minlere verilecektir. Onlar imanları uğrunda mallarını ve mülklerini terk edip, Allah’ın davetine koşan kimselerdir. Ganimetlerin böyle pay edilmesinden, o bölgenin mü’min kardeşlerine kapılarını açmış olan yerli halkı, kıskançlık duymazlar, hatta bazıları kendileri ihtiyaçlı olsalar bile muhacir olarak gelmiş kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler. Kendilerini aç gözlülük ve başkalarına verilenlere göz dikmekten arındıran bu kimseleri, Allah ödüllendirip mutluluğa kavuşturacaktır.

(Haşr 9)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bir de, onlar (gelmeden) önce kendilerine yurdu hazırlayan ve imanı (yerleştiren) kimselere (verilir); onlar kendilerine sığınan muhacirleri severler, diğerlerine verilenlerden dolayı içlerinde bir hasislik duymazlar; dahası kendileri çok muhtaç halde bulunsalar da, başkalarını kendilerine tercih ederler. Evet, başkasının elindekine göz dikmekten korunanlar var ya: işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)

Osman Okur Meali:

Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkarlığın dan korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.

(Haşr 9)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve o kimseler ki onlardan evvel yurt ve imân edinmişlerdir, kendilerine muhâcerette bulunanları severler ve onlara verilen şeylerden dolayı kendi kalblerinde bir ihtiyaç duymazlar, ve kendilerinde bir ihtiyaç bulunsa dahi onları kendi nefislerine tercih ederler. Ve her kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte felâha ermiş olanlar onlardır.

(Haşr 9)

Ömer Öngüt Meali:

Muhacirlerden evvel Medine'yi yurt ve iman evi edinmiş olan Ensar, kendilerine hicret edip gelenleri severler. Onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir kaygı hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, muhacir kardeşlerini tercih ederler. Kim nefsinin mala olan hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar saâdete erenlerdir.

(Haşr 9)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onlardan önce yer tutup inananlar, kendilerine göç ederek gelenlere sevgi beslerler. Onlara verilenden dolayı gönüllerinde olumsuz bir duygu hissetmezler. Kendileri darlıkta da olsalar onları tercih ederler. Bunlar, tutkularından korunabilenlerdir. İşte bunlardır murada erenler!

(Haşr 9)

Sadık Türkmen Meali:

Onlardan önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)

Seyyid Kutub Meali:

Daha önce Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenler karşısında içlerinde bir kaygı duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, göç eden yoksul kardeşlerini öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar başarıya erenlerdir.

(Haşr 9)

Suat Yıldırım Meali:

Bunlardan önce Medine'yi yurt edinip imana sarılanlar ise, kendi beldelerine hicret edenlere sevgi besler, onlara verilen ganimetlerden ötürü içlerinde bir kıskanma veya istek duymazlar. Hatta kendileri ihtiyaç duysalar bile o kardeşlerine öncelik verir, onlara verilmesini tercih ederler. Her kim nefsinin hırsından ve mala düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte felah ve mutluluğa erenler onlar olacaklardır.

(Haşr 9)

Süleyman Ateş Meali:

Ve onlardan önce o yurda (Medine'ye) yerleşen, imana sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilen (ganimet)lerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç (eğilimi) duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, (göç eden yoksul kardeşlerini) öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar başarıya erenlerdir.

(Haşr 9)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Onlardan önce Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olanlar (ensar), kendilerine sığınanları severler; onlara verilen bu (feyden) mallardan dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Ellerinde bir şey olmasa bile onları kendilerine tercih ederler. İçlerinde olan kıskançlıklardan korunanlar umduklarına kavuşacak olanlardır.

(Haşr 9)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onlardan önce orada yaşayan ve iman edenler, göç edip yanlarına gelenleri severler ve onlara verileni kıskanmazlar. Kendileri muhtaç olsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Kim ihtiraslarına engel olursa, işte onlar mutluluğa erişeceklerdir.

(Haşr 9)

Şaban Piriş Meali:

Onlardan önce o diyarı yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olanlar, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendi ihtiyaçları olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin tamahkarlığından korunursa, işte onlar, kurtuluşa erenlerdir.

(Haşr 9)

Talat Koçyiğit Meali:

Muhacirler gelmezden önce Medine'yi yurt edinenler ve îmanı kalblerine sindirmiş olanlar, kendilerine hicret edenleri severler; onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir hasedlik hissetmezler; kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, onları kendilerinden önce tutarlar. Kim nefsinin mal hırsından korunursa, işte asıl kurtuluşa erenler bunlardır.

(Haşr 9)

Tefhimul Kuran Meali:

Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

(Haşr 9)

Ümit Şimşek Meali:

Daha önce kendilerine bir yurt edinmiş ve imanı benliklerine sindirmiş olanlar, kendilerine hicret edenlere muhabbet beslerler; onlara verilenlerden dolayı gönüllerinde bir sıkıntı duymazlar; hattâ kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin tutkularından korunmuşsa, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır.

(Haşr 9)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlardan önce yurda konmuş ve imana sarılmış olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile, ötekileri kendi nefslerine tercih ederler. Nefsinin cimriliğinden/doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

(Haşr 9)