11. Hud Suresi / 67.ayet

Ve o zalimleri korkunç bir çığlık yakalayıverdi, dizüstü çökmüş bir halde evlerinde cansız donakaldılar.

Bknz: (7/78)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 67 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bir bağırış, o zulmedenleri kapıverdi, yurtlarında, diz çökmüş bir halde helak oluverdiler.

(Hud 67)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

O zulmedenleri (korkunç gök gürültüsü gibi) dayanılmaz bir çığlık yakalayıvermişti de kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahlamışlardı.

(Hud 67)

Abdullah Parlıyan Meali:

Yaratılış gayelerine aykırı hareket eden o kavme gelince, onları Allah tarafından cezalandırıcı bir ses, bir gürültü yakalayıverdi de, kendi yurtlarında dizlerinin bağı çözülüp cansız olarak serilip kaldılar.

(Hud 67)

Adem Uğur Meali:

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

(Hud 67)

Ahmet Hulusi Meali:

O zulmedenleri, (dördüncü gün) o malum sayha (şiddetli, titreşimli korkunç ses) yakaladı da evlerinde göçüp kaldılar!

(Hud 67)

Ahmet Tekin Meali:

Şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe haksızlık edenlerin, zulmedenlerin işini bitirdi. Sabahleyin, yurtlarında yere çarpılarak çakılıp kalanlar oldular.

(Hud 67)

Ahmet Varol Meali

Zulmedenleri de korkunç bir çığlık aldı ve yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Ali Bulaç Meali:

O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Hud 67)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O zulmedenleri ise, korkunç gürültü yakalayıverdi de evlerinde çöküp helâk oldular.

(Hud 67)

Ali Rıza Sefa Meali:

Haksızlık yapanları ise bir gürleme yakaladı. Sonunda, kendi ülkelerinde diz üstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Ali Ünal Meali:

(En büyük zulüm olan) şirkte direten ve hem başkalarına, hem kendilerine zulmedenleri ise korkunç bir çığlık yakalayıverdi de, (hiçbir kurtuluş zaman ve imkânı bulamadan) oldukları yerde yüzüstü kapaklanıp gittiler.

(Hud 67)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve bir ses ve patlama o zalimleri yakaladı. Evlerinde yığılıp kaldılar.

(Hud 67)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

(Hud 67)

Bekir Sadak Meali:

Haksizlik yapanlari bir ciglik tuttu, olduklari yerde diz ustu cokuverdiler.

(Hud 67)

Besim Atalay Meali:

Zalim olan kimselere, bir gürültü çatarak, yüzü kuylu serildiler, yurtlarında yerlere

(Hud 67)

Celal Yıldırım Meali:

O zulmedenleri korkunç bir ses, bir gürültü yakalayıverdi, derken evlerinde dizüstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Cemal Külünkoğlu Meali:

O zulmedenleri ise, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de yurtlarında/evlerinde diz üstü çöküp helâk oldular.

(Hud 67)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Haksızlık yapanları bir çığlık tuttu, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.

(Hud 67)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

(Hud 67)

Diyanet Vakfı Meali:

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

(Hud 67)

Edip Yüksel Meali:

Zalimleri korkunç bir ses yakaladı, yurtlarında çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Elmalılı Orjinal Meali:

O zulmedenleri ise sayha tutuverdi de diyarlarında çöke kaldılar

(Hud 67)

Elmalılı Yeni Meali:

O zulmedenleri ise bir müthiş ses yakaladı da yurtlarında çöke kaldılar.

(Hud 67)

Erhan Aktaş Meali:

Zulmedenleri bir çığlık yakaladı. Yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Gültekin Onan Meali:

O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Hud 67)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseleri korkunç bir gürültü yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

O zulmedenleri ise (kulakları sağır edip beyinleri patlatan) bir çığlık yakalayıverdi. Öz yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Harun Yıldırım Meali:

O zulmedenleri korkunç bir ses sarıverdi de yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Hud 67)

Hasan Basri Çantay:

O zaalimleri ise korkunç bir ses alıb götürdü de yurdlarına diz üstü çöken (canları çıkan) kimseler oluverdiler.

(Hud 67)

Hayrat Neşriyat Meali:

Zulmedenleri ise, o korkunç ses yakaladı da bulundukları yerde çöküp kalan kimseler oldular!

(Hud 67)

Hubeyb Öndeş Meali: /

zulmetmiş olanları (o) çığlık yakaladı, ardından yurtlarında çökmüş bir halde sabahladılar.

(Hud 67)

Hüseyin Atay Meali:

Haksızlık edenleri bir çığlık yakaladı, oldukları yerlerde dizüstü düşüverdiler.

(Hud 67)

İbni Kesir Meali:

Zulmedenleri bir çığlık tuttu. Oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.

(Hud 67)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ardından (Allah'ın uyarılarına karşı çıkarak) kendilerine zulmedenleri çok yüksek frekanslı bir ses (sayha) yakaladı. Bunun ardından bulundukları yerde dizlerinin üstlerine çöke kaldılar.

(Hud 67)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve zulmeden kimseleri bir sayha (çok kuvvetli korkunç ses) aldı (helâk etti). Böylece kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Hud 67)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onları öyle bir haykırış çarptı ki oldukları yere yüzükoyun düşüp öldüler.

(Hud 67)

Kadri Çelik Meali:

Zulmedenleri bir çığlık tutuverdi de yurtlarında dizüstü çökmüş kimseler olarak sabahladılar.

(Hud 67)

Mahmut Kısa Meali:

O zalimlere gelince, şehrin altını üstüne getiren korkunç bir ses çarpıverdi onları; böylece, yurtlarında cansız bir hâlde yere yığılıp kaldılar!

(Hud 67)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Üzerlerini dayanılmaz bir ses kaplayıverdi. Zulmedenlerin işini bitirmiştir. Diz çökmüş bir halde, sabaha karşı kendi yurtlarında helak oluverdiler.

(Hud 67)

Mehmet Türk Meali:

O zâlimleri, korkunç bir ses yakalar yakalamaz onlar oldukları yerde diz üstü çöke kaldılar.1*

(Hud 67)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Nihayet) zulmedenleri korkunç bir ses yakaladı. Sabah olduğunda evlerinde yere yapışmış bir vaziyette, (yığılıp) kaldılar.

(Hud 67)

Muhammed Esed Meali:

O zulmedenlere gelince, onları (Allah katından cezalandırıcı) bir sayha yakalayıverdi de kendi evlerinde cansız olarak yere yığılıp kaldılar;

(Hud 67)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Zalimleri ise korkunç bir ses yakaladı da yurtlarında yere yığılıp kaldılar.

(Hud 67)

Mustafa Çavdar Meali:

Ve o zalimleri korkunç bir çığlık yakalayıverdi, dizüstü çökmüş bir halde evlerinde cansız donakaldılar.

Bknz: (7/78)

(Hud 67)

Mustafa Çevik Meali:

66-68 Helak etmek için belirlediğimiz vakit gelince, Salih ve onunla birlikte iman edenleri rahmet, merhamet ve şefkatimiz gereği o azabın zilletinden kurtardık. Gerçek şu ki, Rabbinizin gücü dilediği her şeyi yapmaya yeter. Nankör, azgın ve inkârcı kavmi de, şiddetli bir sarsıntı ile yakalayıp korkunç çığlıklarla yerin dibine geçirdik. Böylece Semûd kavmi sanki o diyarlarda hiç yaşamamış gibi yok olup gitti, tarih sahnesinden silindiler.

(Hud 67)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Derken, zalimleri (dehşetli) sayha yakalayıverdi de, kendi yurtlarında cansız donakaldılar;

(Hud 67)

Osman Okur Meali:

O zulmedenleri ise, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de yurtlarında/ evlerinde diz üstü çöküp (helâk) oldular.

(Hud 67)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

O zulmetmiş olanları da bir korkunç ses yakaladı. Artık yurtlarında diz üstü çöküp bitmiş bir halde sabahladılar.

(Hud 67)

Ömer Öngüt Meali:

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında dizüstü çökekaldılar.

(Hud 67)

Ömer Sevinçgül Meali:

Zalimleri bir büyük çığlık yakaladı, oldukları yerde cansız cisim kesildiler!

(Hud 67)

Sadık Türkmen Meali:

Zulmeden kişileri korkunç ses yakaladı da derhal, yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar!

(Hud 67)

Seyyid Kutub Meali:

O zalimleri müthiş bir gürültü yakaladı da evlerinde, oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.

(Hud 67)

Suat Yıldırım Meali:

(67-68) Zulmedenleri ise o korkunç ses tutuverdi de diyarlarında çökekaldılar. Sanki hiç orada yaşamamış gibi oldular, ortadan silindiler. Evet... inkar etti Rabbini Semud milleti. Evet, işte onun için defolup gitti Semud milleti!

(Hud 67)

Süleyman Ateş Meali:

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında çöküp kaldılar.

(Hud 67)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Yanlış yapanları o ses (Allah'ın, cezalandırma emri[1]) yakaladı da kendi yurtlarında çöküp kalmış olarak sabaha çıktılar.

1)  Bir şeyi irade ettiğinde O'nun yaptığı, o şey için sadece ‘Ol' demektir;  o şey hemen oluşur. (Yasin 36/82)

(Hud 67)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Zâlimler de korkunç bir gürültüye yakalandı. Oldukları yerde serilip kaldılar.

(Hud 67)

Şaban Piriş Meali:

Zalimleri ise bir çığlık aldı ve yurtlarında cansız olarak yığılıp kaldılar.

(Hud 67)

Talat Koçyiğit Meali:

(İşte o zaman küfür işleyip) zulmedenleri şiddetli bir yıldırım sesi yakalamış ve yerlerinde (hiç kimsenin kurtaramayacağı bir şekilde) yüzüstü çöke kalmışlardı.

(Hud 67)

Tefhimul Kuran Meali:

O zulme sapanları dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Hud 67)

Ümit Şimşek Meali:

Zulmedenleri ise o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar.(11)*

(Hud 67)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler.

(Hud 67)