28. Kasas Suresi / 51.ayet

Andolsun ki biz belki düşünüp öğüt alırlar diye, onlara ilahi sözü peş peşe ulaştırdık.

Bknz: (21/10)

Mustafa Çavdar Meali

Kasas 51 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve andolsun öğüt alsınlar diye sözü, birbiri ardınca ayetayet ulayıp indirmedeyiz.

(Kasas 51)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun Biz öğüt alıp düşünsünler diye, Sözü (Kur’an ayetlerini) birbirlerinin (manalarını tamamlamak ve gönderiliş amacına ulaştırmak üzere) art arda bitiştirip (indirdik).

(Kasas 51)

Abdullah Parlıyan Meali:

Gerçek şu ki, biz vahyimizi onlara birbiri ardınca, aralıksız göndermişizdir. Belki düşünüp, öğüt alırlar diye.

(Kasas 51)

Adem Uğur Meali:

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).

(Kasas 51)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki onlara sözümüzü ardı ardına ulaştırdık... Umulur ki hatırlayıp düşünürler!

(Kasas 51)

Ahmet Tekin Meali:

Andolsun ki, biz ilâhi kitapları, ilâhi kelâmı, birbiri ardınca, birbirleriyle irtibatlı olarak onların lehlerine göndermeye devam ettik, şer'î ahkâmın, ahlâkî ilkelerin, geçmiş örneklerin, örfün vaatlerin ve tehditlerin, müjdelerin ve uyarıların, Kur'ân âyetlerinin birbirleriyle irtibatlandırılarak, bir bütünlük içinde anlaşılmasını ve uygulanmasını emrettik. Ola ki bunun hikmetini düşünüp öğüt alırlar.

(Kasas 51)

Ahmet Varol Meali

Andolsun biz, olur ki düşünürler diye onlar için sözü (Kur'an'ı) birbiri ardınca indirdik.*

(Kasas 51)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.

(Kasas 51)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Gerçekten o kâfirlere, Kur'an ayetlerini, birbiri ardınca inzal ve beyan ettik ki, ibret alıp iman etsinler.

(Kasas 51)

Ali Rıza Sefa Meali:

Gerçek şu ki, sözü, art arda onlara ulaştırdık; belki öğüt alırlar diye.

(Kasas 51)

Ali Ünal Meali:

Düşünüp ders alırlar mı diye, sözümüzü onlara birbiri ardınca ulaştırdık.

(Kasas 51)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Andolsun! Biz peşpeşe birbirlerini destekleyen bir sözü (Kur’anı) onlara ulaştırdık ki, idrak edip düşünsünler.

(Kasas 51)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun ki, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü birbiri ardınca yetiştirmişizdir.

(Kasas 51)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetistirdik; belki dusunurler.

(Kasas 51)

Besim Atalay Meali:

«Öğüt alsınlar» diye, sözü ulaştırdık o kimselere

(Kasas 51)

Celal Yıldırım Meali:

Biz, düşünürler de öğüt alırlar diye sözü birbiri ardınca getirdik,

(Kasas 51)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulaştırdık (vahiylerimizi aralıksız gönderdik).

(Kasas 51)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler.

(Kasas 51)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur'an ayetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.

(Kasas 51)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).

(Kasas 51)

Edip Yüksel Meali:

Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.

(Kasas 51)

Elmalılı Orjinal Meali:

Celalim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler

(Kasas 51)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki, iyi düşünsünler diye, onlar hakkında sözü uladık da uladık.

(Kasas 51)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun! Öğüt alırlar diye, onlara Söz'ü[1] ardı ardına yolladık.

1)Vahyi.

(Kasas 51)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.

(Kasas 51)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve andolsun Biz, Söz'ü [vahyi/Kur’ân'ı] öğüt alırlar diye birbiri ardınca yolladık.

(Kasas 51)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki öğüt alsınlar diye, sözü kesintisiz bir şekilde onlara ulaştırdık.

(Kasas 51)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).

(Kasas 51)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki biz onlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, sözü birbiri ardınca inzal edib durmuşuzdur.

(Kasas 51)

Hayrat Neşriyat Meali:

Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik.

(Kasas 51)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elbetteki, onlara (o) sözü ulaştırdık. Düşünüp öğüt almaları beklenir.

(Kasas 51)

Hüseyin Atay Meali:

Andolsun ki, hatırlasınlar diye sözü onlara ulaştırdık.

(Kasas 51)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; Biz, onlar için sözü birbirine bitiştirdik. Belki düşünürler diye.

(Kasas 51)

İlyas Yorulmaz Meali:

Belki düşünürler diye (Allah'a ait) sözleri onlara ulaştırdık.

(Kasas 51)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki, tezekkür etsinler diye sözü (âyetlerimizi) ardarda onlara ulaştırdık.

(Kasas 51)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz onlara Allah'ın sözünü biribiri ardınca bildirdik, öğütlensinler diye.

(Kasas 51)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz biz hatırlayıp kendilerine gelsinler diye sözü birbiri ardınca dizip indirdik.

(Kasas 51)

Mahmut Kısa Meali:

Doğrusu Biz, bu ilâhî sözü onlara birbiri ardınca, kesintisiz bir şekilde ulaştırdık ki, sürekli gündeme gelen ayetlerimizi düşünüp öğüt alsınlar.

(Kasas 51)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Sözü ardarda, biz getirdik onlar için andolsun. Belki o sözleri hakkıyla düşünüp öğüt alırlar.

(Kasas 51)

Mehmet Türk Meali:

Yemin olsun ki Biz, belki düşünüp (inanırlar) diye, onlara (Kur’an) âyetlerini ardı ardına gönderdik.

(Kasas 51)

Muhammed Celal Şems Meali:

Öğüt alsınlar diye, Biz şüphesiz onlara sözü adamakıllı ulaştırdık.

(Kasas 51)

Muhammed Esed Meali:

Gerçek şu ki, Biz vahyi onlara adım adım ulaştırdık ki böylece belki (üzerinde düşünür), akıllarında tutarlar.

(Kasas 51)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık.

(Kasas 51)

Mustafa Çavdar Meali:

Andolsun ki biz belki düşünüp öğüt alırlar diye, onlara ilahi sözü peş peşe ulaştırdık.

Bknz: (21/10)

(Kasas 51)

Mustafa Çevik Meali:

51-53 Biz, iyice anlaşılsın, düşünülüp öğüt alınsın ve bilinçlenilsin diye, âyetlerimizi bölüm, bölüm birbiri ardınca indiriyoruz. Kendilerine daha önce kitap verdiklerimizden bazıları, ellerindeki kitapların içlerinde kalan, doğruları tasdik eden, bu Kur’an’a da inanırlar ve Kur’an onlara okunduğu zaman onlar da: “Biz bu kitapla yapılan davete hemen uyarız, Çünkü bu bize Rabbimizden gelen bir mesajdır. Zaten biz, Kur’an bize ulaşmadan önce de Rabbimize boyun eğmek isteyen kimselerdik.” derler.

(Kasas 51)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Doğrusu Biz bu ilahi sözü onlara adım adım ulaştırdık ki, belki (sorumluluklarını) hatırlarlar.

(Kasas 51)

Osman Okur Meali:

Andolsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler.

(Kasas 51)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Kasem olsun ki, onlar için belki düşünürler diye sözü birbiri ardınca irâd ettik.

(Kasas 51)

Ömer Öngüt Meali:

Gerçekten biz onlar için sözü birbiri ardınca ulaştırdık ki belki düşünürler.

(Kasas 51)

Ömer Sevinçgül Meali:

Andolsun, belki iyice düşünürler de ibret alırlar diye, sözü ‘ayetleri’ birbiri ardınca indirdik.

(Kasas 51)

Sadık Türkmen Meali:

GERÇEK ŞU Kİ, sözü/vahyi onlara aralıksız yetiştirdik. Belki (ayetler üzerinde) düşünüp öğüt alırlar, diye.

(Kasas 51)

Seyyid Kutub Meali:

Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye vahyi birbirine bitiştirdik.

(Kasas 51)

Suat Yıldırım Meali:

Düşünüp ibret almaları için Biz, sözümüzü birbiri ardından getirdik.

(Kasas 51)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan ayetler gönderdik).

(Kasas 51)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bu sözleri onlar için peş peşe sıraladık. Belki kafalarını çalıştırırlar.

(Kasas 51)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Gerçek şu ki, düşünüp öğüt alsınlar diye onlara söyleyeceklerimizi bölüm bölüm indirdik.

(Kasas 51)

Şaban Piriş Meali:

Andolsun ki, belki düşünürler diye, onlar için sözü ard arda bildirdik.

(Kasas 51)

Talat Koçyiğit Meali:

Şu muhakkaktır ki, belki düşünürler diye Kur"ân âyetlerini birbiri arkasına indirdik.

(Kasas 51)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.

(Kasas 51)

Ümit Şimşek Meali:

Güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık.(6)*

(Kasas 51)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

(Kasas 51)