Yalnız tövbe edip iman ederek iyi ve güzel işler yapanlara gelince, işte onlar kesinlikle kurtuluşa erenlerden olacaklar.
Bknz: (20/82)
Yalnız tövbe edip iman ederek iyi ve güzel işler yapanlara gelince, işte onlar kesinlikle kurtuluşa erenlerden olacaklar.
Bknz: (20/82)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Fakat tövbe eden ve inanan ve iyi işlerde bulunan, umulur ki kurtulanlardan olur, muradına erer.
(Kasas 67)Ancak her kim (küfür ve kötülükten samimiyetle) tevbe edip, iman eder ve salih ameller işlerse (ve geri kalan ömrünü Hakk ve hayır üzere geçirirse) artık onlar kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
(Kasas 67)Ama buna karşılık pişman olup, doğru yola dönen ve dolayısıyla inanıp, doğru dürüst davranışlar ortaya koyan kişiye gelince, böyle biri kurtuluşa erenlerden olabilir.
(Kasas 67)Fakat tevbe eden, iman edip iyi işler yapan kimseye gelince, onun kurtuluşa erenler arasında olması umulur.
(Kasas 67)Fakat kim yanlışından pişmanlıkla geri dönüp, iman edip imanının gereğini uygularsa, (işte onun) kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Fakat geçmişin kirlerinden arınarak tevbe ederek iman edip gevşekliği bırakarak, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyen, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenler arasında olmayı umabilir.
(Kasas 67)Ancak kim tevbe eder, iman eder ve salih amel işlerse kurtuluşa erenlerden olabilir.
(Kasas 67)Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
(Kasas 67)Fakat küfürden tevbe edip de iman eden ve salih amel işliyen kimse, zafere kavuşanlardan olmayı umabilir.
(Kasas 67)Fakat kim pişmanlık gösterir, inanmış olarak erdemli edimler yaparsa, sonunda, kurtuluşa erişenler arasında olması umut edilebilir.
(Kasas 67)Ancak şirk ve inkârından vazgeçip Allah’a yönelen ve doğru, yerinde, sağlam ve ıslaha yönelik işlerde bulunanlar, kurtulanlardan olmayı umabilirler.
(Kasas 67)Fakat böyleler içinde tevbe eden, iman edip iyi işler yapan olursa, onun kurtuluşa ermesi kuvvetle muhtemeldir.
(Kasas 67)Fakat tövbe eden, inanan ve iyi amel yapanlara gelince; onun kurtuluşa erenler arasında olması umulur.
(Kasas 67)Fakat, tevbe eden, inanip yararli is isleyen kimsenin, kurtulusa erenler arasinda bulunmasi umulur.
(Kasas 67)Ama tevbe edip dosdoğru inanan, iyi-yararlı amelde bulunan kimselerin korktuklarından kurtulup umduklarına kavuşanlardan olması umulur.
(Kasas 67)Ancak kim (bu dünyada) tevbe edip iman eder ve faydalı eylemlerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
(Kasas 67)Fakat, tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyen kimsenin, kurtuluşa erenler arasında bulunması umulur.
(Kasas 67)Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Fakat tevbe eden, iman edip iyi işler yapan kimseye gelince, onun kurtuluşa erenler arasında olması umulur.
(Kasas 67)Kim tevbe eder, inanır ve erdemli davranırsa işte o zaman başarılı olabilir.
(Kasas 67)Amma tevbe ve iyman edip salah ile çalışan kimse işte o felah bulanlardan olmayı umabilir
(Kasas 67)Ancak tevbe edip iman ederek iyi işlerde bulunan kimse işte o, kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
(Kasas 67)Fakat tövbe eden[1], iman eden ve salihatı yapan[2] kimse, kurtuluşa erenlerden olacağını umabilir.
1)Tövbe, sözle yapılan pişmanlık ifadesi değil, kötülük yapmaktan vaz geçmektir.
2)Bozuk olan şeyi düzeltmeye çalışmak, düzeltici olmak, yapıcı olmak, iyi olmak, düzeltmeye teşvik etmek, iyiye yönlendirmek.
Ancak kim tevbe edip inanır ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
(Kasas 67)Fakat tevbe etmiş, iman etmiş ve düzeltici işler yapmış kimseye gelince; o, kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
(Kasas 67)Kim de tevbe eder, iman eder ve salih amel işlerse, kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Fakat tevbe eden, iman edip iyi işler yapan kimseye gelince, onun kurtuluşa erenler arasında olması umulur.
(Kasas 67)Amma tevbe ve iman edib de iyi amel (ve hareket) de bulunan kimseler muradlarına erenlerden olacaklarını umabilir (ler).
(Kasas 67)Fakat tevbe edip îmân eden ve sâlih amel işleyen kimseye gelince, işte onun kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Artık tevbe etmiş, inanmış ve düzgün-iyi eylemde bulunmuş kimseye gelince, onun başaranlardan [biri] olması umulur. .
(Kasas 67)Ancak, pişman olan, inanan ve yararlı iş işleyen kimsenin başarıya ulaşanlar arasında bulunması umulur.
(Kasas 67)Ama tevbe edip inanan ve salih amel işleyen kimsenin, kurtuluşa erenlerden olması ümid edilir.
(Kasas 67)Ancak hatasından vaz geçip tövbe eden, iman edip salih amel işleyenlerin, kurtulanlardan oldukları umulur.
(Kasas 67)Artık (mürşidin önünde) tövbe eden ve (ikinci defa) âmenû olup, salih amel (nefs tezkiyesi) yapanın, bu sebeple felâha erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Ancak, tövbe edip iyilik işliyen kimseye gelince o, onacaktır.
(Kasas 67)Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Buna karşılık, fırsat varken günahlarından tövbe eden; Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan ve bu imanın gereği olan güzel ve yararlı davranışları ortaya koyan kimselere gelince; işte bunların dünya ve âhirette kurtuluşa eren kimselerden olması elbette umulabilir. Yeter ki, Allah’ı iyi tanısınlar:
(Kasas 67)Ancak kim tövbe edip iman eder ve salih amel yaparsa kurtuluşa erenlerden olabilir.
(Kasas 67)Fakat tevbe eden, inanan ve (inandığı) iyi işleri yaşayan kimseye gelince o, kurtulanlardan olmayı umabilir.
(Kasas 67)Bundan böyle tevbe edip iman eden ve (yerli yerinde) iyi işler yapanın (da,) başarıya ulaşanlardan olması ümit edilir.
(Kasas 67)Ama buna karşılık, pişman olup doğru yola dönen ve dolayısıyla, inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kişiye gelince, böyle birinin (öte dünyada) kendini kurtulan, esenliğe erişen kimseler arasında bulması (elbette) umulabilir.
(Kasas 67)Tövbe eden, inanıp, doğru işler yapan kimseye gelince, onun kurtuluşa erenlerden olması umulmaktadır.
(Kasas 67)Bknz: (20/82)
(Kasas 67)63-67 O Gün haklarında azap hükmü gerçekleşmiş olanların önderleri diyecekler ki; “Rabbimiz, bizler uyarılıp davet edilmemize rağmen öğüt almayıp, nankörlük ederek azgınlaştığımız gibi doğru yoldan sapmaya yatkın kimselerin de Senin davetinden uzaklaşmalarına sebep olduk, şimdi onlarla ilişiğimiz kesilmiş olarak Sana sığınıyoruz.” Sonra da onların hepsine birden denilecek ki, “Haydi çağırın bakalım Allah’tan başka ilah edinip de peşinden gittiklerinizi.” Onlar da dünya hayatlarında ilah edinmiş olduklarını yardıma çağıracaklar fakat çağırdıklarından hiç cevap alamayacaklar. Bunun üzerine hak ettikleri azap ile karşılaşacaklar. Vaktiyle âhirete iman edip Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirip de bu azapla karşılaşmasalar olmaz mıydı? O gün onlara, dünya hayatlarında kendilerine elçilerle gönderilen mesajlara karşı tutumları sorulacak. İşte o an ileri sürecekleri hiçbir mazeret bulamayacaklar. Zaten artık o mesajlara uyma fırsatları da çoktan kaçmış olacaktır. Ancak onların içlerinden dünya hayatlarında iken şirk ve küfürlerinden tevbe ederek, Allah’ın davetine dönmüş ve böylece salih ameller işlemiş olanlar kurtuluşa erebilirler.
(Kasas 67)Ama tevbe eden, iman eden ve imana uygun davrananlara gelince: işte böylelerinin kurtuluşa erenlerden olması beklenecek.
(Kasas 67)Fakat, tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyen kimsenin, kurtuluşa erenler arasında bulunması umulur.
(Kasas 67)Amma tevbe eden ve imân edip sâlih amelde bulunan ise felâha ermişlerden olmasını umabilir.
(Kasas 67)Fakat tevbe ederek, iman edip sâlih amel işleyen kimseye gelince, o kurtuluşa erenler arasında olmayı ümit edebilir.
(Kasas 67)Tevbe edenlere, inananlara, güzel davrananlara gelince, bunların kurtuluşa erme ümidi vardır.
(Kasas 67)AMA kim tövbe edip iman eder, salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yaparsa; onun başarı ve kurtuluşa ulaşanlardan olması umulur.
(Kasas 67)Fakat tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyen kimsenin, kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Ama inkardan dönüş yapıp iman eden, güzel ve makbul işler yapan kimseler felah bulanlardan olmayı umabilirler.
(Kasas 67)Ama kim tevbe eder, inanır ve iyi iş yaparsa, o kurtuluşa erenlerden olabilir.
(Kasas 67)Tevbe edip inanmış ve iyi işler yapmış olan kimsenin, umduğuna kavuşması beklenir.
(Kasas 67)Ama yaptıklarına pişman olup doğru yola dönenler, iman edip salih amel işleyenler kurtuluşa erecekler.
(Kasas 67)Tevbe eden, inanıp, doğruları yapan kimseye gelince, onun kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Oysa (dünyada iken) tövbe eden, îman eden ve sâlih amel işleyen kimsenin, kurtuluşa erenlerden olması umulur.
(Kasas 67)Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmasını umabilir.
(Kasas 67)Tevbe ederek iman eden ve güzel bir iş yapan kimseye gelince, o, kurtuluşa erenler arasında olmayı umabilir.
(Kasas 67)Ama tövbe eden, inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapan kişinin, kurtuluşa erenlerden olması ümidi vardır.
(Kasas 67)