28. Kasas Suresi / 79.ayet

Karun bir gün bütün görkem ve gösterişi ile halkının karşısına çıkmıştı. Dünya hayatına düşkün olanlar:
– Keşke biz de Karun gibi zengin olsaydık ne olurdu sanki. Gerçekten o ne kadar şanslı bir adammış, diye söylendiler.

Bknz: (14/2)»(14/3)

Mustafa Çavdar Meali

Kasas 79 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken kavminin karşısına süslenip çıktı da dünya yaşayışını dileyenler, ne olurdu dediler, bize de Karun'a verilen verilseydi, şüphe yok ki o, dünya malından büyük bir nasibe sahip.

(Kasas 79)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Karun) Böylece kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: “Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir” diye (imrenmişlerdi).

(Kasas 79)

Abdullah Parlıyan Meali:

Kârûn, görkem ve debdebesi içinde, milletinin karşısına çıktı. Dünya hayatına gözünü dikenler: “Ne olurdu bize de, Karun'a verilenin bir benzeri verilseydi. Şüphe yok ki, o ne zengin, ne büyük devlet sahibi!” dediler.

(Kasas 79)

Adem Uğur Meali:

Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.

(Kasas 79)

Ahmet Hulusi Meali:

(Karun) zenginlik göstergeleriyle yurttaşlarının arasına çıktığında; dünya hayatını (en sefil yaşamı) arzulayanlar dedi ki: "Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı... Şüphesiz büyük bir keyif ehlidir o!"

(Kasas 79)

Ahmet Tekin Meali:

Derken Karun ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: “Keşke Karun'a verilen servet kadar bize de verilseydi, doğrusu o çok talihli” dediler.

(Kasas 79)

Ahmet Varol Meali

Süsünün içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: "Keşke Karun'a verilen şeylerin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o büyük bir pay sahibidir" dediler.

(Kasas 79)

Ali Bulaç Meali:

Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: "Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir" dediler.

(Kasas 79)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Derken bir gün Karûn) zînet ve ihtişamı içinde kavmine karşı çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: “- Keşki Karûn'a verilen mal gibi, bizim de olsa! O, gerçekten büyük bir bahtiyardır.” dediler.

(Kasas 79)

Ali Rıza Sefa Meali:

Böylece, görkem ve gösteriş içinde toplumunun karşısına çıktı. Dünya yaşamını isteyenler, şöyle dediler: "Ah; keşke Karun'a verilenler kadar bizim de olsaydı! Aslında, gerçekten çok şanslı birisi!"

(Kasas 79)

Ali Ünal Meali:

Karun, halkının karşısına bütün şatafat ve debdebesiyle çıktı. Dünya hayatını dileyenler, “Keşke” diyorlardı, “bizim de Karun’a verilen servet gibi servetimiz olsaydı! Adam ne kadar da talihliymiş!”

(Kasas 79)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bunun üzerine Karun süs ve debdebe içinde, kavminin yanına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: “Keşke Karun’a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi, şüphesiz o, büyük bir haz ve pay sahibidir.” dediler.

(Kasas 79)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Karun, gösteriş içinde toplumun karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler, "Keşke Karun'a verildiği gibi bize de verilse; doğrusu o, büyük bir şans sahibidir" demişlerdi.

(Kasas 79)

Bekir Sadak Meali:

Karun, ihtisam icinde milletinin karsisina cikti. Dunya hayatini isteyenler: «Karun'a verildigi giibi bizim de olsa; dogrusu o buyuk bir varlik sahibidir» demislerdi.

(Kasas 79)

Besim Atalay Meali:

Karun, süsler içinde, ulusuna çıktığında, dünya dirliğini istiyenler dediler ki: «Ne olaydı Karun gibi biz de zengin olaydık, onun ne de büyük zenginliği var !»

(Kasas 79)

Celal Yıldırım Meali:

Derken Karun (bir gün) şatafat içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını (gönülden) arzu edenler, «keşke Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o büyük bir pay sahibidir» diye temennide bulundular.

(Kasas 79)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Derken (Karun, bir gün) ziyneti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: “Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler.

(Kasas 79)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Karun, ihtişam içinde milletinin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: "Karun'a verildiği gibi bizim de olsa; doğrusu o büyük bir varlık sahibidir" demişlerdi.

(Kasas 79)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Karun, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, "Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir" dediler.

(Kasas 79)

Diyanet Vakfı Meali:

Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.

(Kasas 79)

Edip Yüksel Meali:

Bir ara, tüm görkemiyle halkının arasına çıkmıştı. Dünya hayatını seçenler, 'Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten, o çok şanslı biri,' dediler.

(Kasas 79)

Elmalılı Orjinal Meali:

Derken ziyneti içinde kavmına karşı huruç etti, Dünya hayati arzu edenler ah, dediler, ne olurdu şu Karuna verilen gibi bizim de olsa! O cidden büyük bir bahtiyar

(Kasas 79)

Elmalılı Yeni Meali:

Derken, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: "Ah ne olurdu, şu Karun'a verilen gibisi bizim de olsa; o gerçekten büyük bir bahtiyar (varlık sahibi)!" dediler.

(Kasas 79)

Erhan Aktaş Meali:

Karun, görkemli bir şekilde halkının karşısına çıktı. Dünya hayatına düşkünlüğü olanlar: "Keşke bizim de Karun gibi varlığımız olsaydı! Gerçekten o, çok kısmetli biri." diye iç geçirdiler.

(Kasas 79)

Gültekin Onan Meali:

Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: "Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir" dediler.

(Kasas 79)

Hakkı Yılmaz Meali:

Derken Karun, süs, görkem içinde toplumunun karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyen kimseler, “Keşke Karun'a verilen gibi bizim de olsaydı! Şüphesiz ki o Karun, çok büyük bir nasip sahibidir” dediler.

(Kasas 79)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Zenginliğini açığa çıkaran şatafat ve) süsü içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: “Keşke Karun’a verilenin benzeri (bir zenginlik) bize de verilseydi. Şüphesiz ki o, çok büyük bir şansa sahiptir.” dediler.

(Kasas 79)

Harun Yıldırım Meali:

Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.

(Kasas 79)

Hasan Basri Çantay:

Derken zineti (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıkdı. Dünya hayatını arzu edenler: "Nolurdu, dediler, Kaaruna verilen (şu servet) gibi bizim de (malımız) olsaydı. O, hakıykaten büyük nasib saahibidir.

(Kasas 79)

Hayrat Neşriyat Meali:

Derken, ziyneti içinde (ihtişâmla) kavminin karşısına çıktı. Dünya hayâtını isteyenler dedi ki: “Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de olsa; şübhesiz o elbette büyük bir nasib sâhibidir.”

(Kasas 79)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Derken, Karun kendisinin süsü içinde milletinin karşısına çıktı. Dünya [ilk] hayatını isteyenler "Keşke karun'a verilenlerin benzeri bize ait olsaydı. Gerçekten o, çok büyük bir pay sahibidir" dediler.

(Kasas 79)

Hüseyin Atay Meali:

Ne var ki gösteriş içinde toplumunun karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler, "Keşke Karun'a verildiği gibi bize de verilse, doğrusu o büyük bir şans sahibidir" demişlerdi.

(Kasas 79)

İbni Kesir Meali:

Debdebe içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: keşki Karun'a verildiği gibi bizim de olsaydı. Doğrusu o, büyük bir varlık sahibidir, demişlerdi.

(Kasas 79)

İlyas Yorulmaz Meali:

Karun bütün ziynetleriyle birlikte kavminin karşısına çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler “Keşke Karun'a verilenlerin benzerleri bize de verilmiş olsaydı. Gerçekten o çok büyük zevk sahibi” dediler.

(Kasas 79)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece ziyneti ile (büyük bir ihtişam ile) kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: "Keşke Karun’a verilenler kadar bizim de olsaydı. Muhakkak ki o gerçekten en büyük hazzın sahibidir." dediler.

(Kasas 79)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bir gün Karun bütün bezenekleriyle ulusunun karşısına çıktı. Dünya yaşayışını diliyenler dediler: «Ne olurdu. Karun'a verilen bize de verilseydi? Bakın, Karun ne varlıklı kimse!»

(Kasas 79)

Kadri Çelik Meali:

Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar, “Ah keşke Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı! Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir” dediler.

(Kasas 79)

Mahmut Kısa Meali:

Derken Karun, göz kamaştırıcı bir görkem ve gösteriş içindesoydaşlarının karşısına çıktı; dünya hayatına düşkün olanlar ona imrenerek, “Ah, keşke Karun’a verilen şu servet ve nîmetlerin bir benzeri bize de verilseydi; doğrusu o, gerçekten de çok şanslı biri!” dediler.

(Kasas 79)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ahalinin karşısına kendi ihtişamı ve süsü içinde çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: Şu Karun'a verilenlerin bir benzeri bizimde olsaydı keşke, O büyük pay sahibidir dediler.

(Kasas 79)

Mehmet Türk Meali:

(Bir gün) Kârûn, görkemli bir şekilde toplumunun karşısına çıktı. Sadece dünya hayatını isteyenler: “Keşke bizim de Kârûn’a verilen kadar servetimiz olsaydı. Doğrusu o, çok şânslı1 bir adam!” dediler.*

(Kasas 79)

Muhammed Celal Şems Meali:

Sonra (Kârûn, tüm) süsü ve ihtişamıyla kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler, “Keşke Kârûn’a verildiği gibi bize (de) verilseydi! Şüphesiz o, büyük bir şansa sahiptir,” dediler.

(Kasas 79)

Muhammed Esed Meali:

(Karun) işte böyle görkem ve gösteriş içinde soydaşlarının karşısına çıkardı. (Öyle ki,) yalnızca dünya hayatına gözünü dikenler (ona bakıp da): "Ah, n'olurdu" derlerdi, "Karun'a verildiği kadar bize de verilseydi! Çünkü o gerçekten çok talihli biri!"

(Kasas 79)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bir ara Karun, tüm görkemiyle halkının karşısına çıkmıştı. Dünya yaşamını seçenler; "Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten, o çok nasipli biri," dediler.

(Kasas 79)

Mustafa Çavdar Meali:

Karun bir gün bütün görkem ve gösterişi ile halkının karşısına çıkmıştı. Dünya hayatına düşkün olanlar: – Keşke biz de Karun gibi zengin olsaydık ne olurdu sanki. Gerçekten o ne kadar şanslı bir adammış, diye söylendiler.

Bknz: (14/2)»(14/3)

(Kasas 79)

Mustafa Çevik Meali:

79-80 Karun, kavminin karşısına gösterişli, süslü ve böbürlenerek çıktığında, dünya hayatından başka bir hayatı hesaba katmayan ve zengin olmanın gösteriş ve gücün peşinde olanlar derlerdi ki, “Ne olurdu sanki biz de Karun gibi zengin olabilseydik, o gerçekten çok şanslı bir insan.” Yaratılışlarının sebebini kavramış ve ona uygun yaşamaları gerektiğine iman edip, onun için gayret edenler ise Karun’a imrenenlere şöyle derlerdi: “Yazıklar olsun sizlere, Allah’ın razı olacağı amellerde bulunup da, O’nun nasip edeceği mükâfatlarına kavuşmak daha hayırlı değil midir?” Buna ancak sabırla, zorluklara göğüs gererek Allah yolunda gayret edenler kavuşabilirler.

(Kasas 79)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve işte bu kişi kavminin karşısına tüm görkem ve gösterişi içinde çıkmıştı. Yalnızca dünya hayatını isteyenler (ona bakıp) "Ah keşke, ne olurdu Karun'a verilen kadar bize de verilseydi! Şu kesin ki o gerçekten de çok şanslı biriymiş!" derlerdi.

(Kasas 79)

Osman Okur Meali:

Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: (ona bakıp da): "Karun'a verildiği gibi bizim de olsa; doğrusu o büyük bir varlık sahibidir" demişlerdi.

(Kasas 79)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Derken kavmine karşı ziynetiyle çıkıverdi. Dünya hayatını isteyenler dedi ki: «Keşke Karun'a verilmiş olan şeyin misli, bizim için de verilmiş olsa. Şüphe yok ki, o pek büyük bir baht sahibidir.»

(Kasas 79)

Ömer Öngüt Meali:

Debdebe ve ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler dediler ki: “Keşke Karun'a verildiği gibi bizim de olsaydı. Doğrusu o büyük nasip sahibidir. ”

(Kasas 79)

Ömer Sevinçgül Meali:

Derken, şatafat içinde halkının huzuruna çıktı. Dünya hayatını isteyenler, “Ah ne olurdu! Karuna verilen gibisi bizim de olsaydı! Ne talihli adam!” dediler.

(Kasas 79)

Sadık Türkmen Meali:

Böylelikle (Karun), ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyen kimseler, dediler ki: “Ne olurdu, Karun‘a verilen şeylerin benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, büyük bir şans sahibi!”

(Kasas 79)

Seyyid Kutub Meali:

Karun süsü, debdebesi içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler; «Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri de bize verilse, doğrusu o büyük varlık sahibidir» demişlerdi.

(Kasas 79)

Suat Yıldırım Meali:

Karun bir gün, yine bütün ihtişam ve şatafatıyla halkının karşısına çıktı. Dünya hayatına çok düşkün olanlar: "Keşke bizim de Karun'unki gibi servetimiz olsaydı. Adamın amma da şansı varmış, keyfine diyecek yok!" dediler.

(Kasas 79)

Süleyman Ateş Meali:

(Karun) süsü, (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıktı. dünya hayatını isteyenler: "Keşke Karun'a verilenin bir benzeri de bize verilseydi, dediler, gerçekten onun büyük şansı var!"

(Kasas 79)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sonra bütün haşmetiyle halkının karşısına çıktı. Dünyalık arzusu içinde olanlar dediler ki, "Ah keşke Karun'a verilenin bir benzeri bizde de olsa? O gerçekten büyük bir paya sahip!"

(Kasas 79)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Karun, gösteriş yaparak soydaşlarının karşısına çıkardı. Sadece dünya hayatının nimetlerine sahip olmak isteyenler: "Keşke Karun'a verilenler bize de verilseydi! Çünkü o, çok talihli biri" dediler.

(Kasas 79)

Şaban Piriş Meali:

Kavminin karşısına süslü takılarıyla çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler: -Keşke Karun'a verilen gibi bize de verilseydi. O, gerçekten çok şanslı demişlerdi.

(Kasas 79)

Talat Koçyiğit Meali:

Bir gün kavmine ziynetleriyle çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler de demişlerdi ki: "Keşke Karun'a verilen şeyler gibisi bizim de olsaydı. Doğrusu o çok talihli imiş".

(Kasas 79)

Tefhimul Kuran Meali:

Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: «Ah keşke, Kârun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir» dediler.

(Kasas 79)

Ümit Şimşek Meali:

Derken, bütün debdebesiyle kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, “Keşke Karun'a verilenin benzeri bize de verilseydi,” dediler. “Gerçekten onun çok büyük bir nasibi var.”

(Kasas 79)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Karun, süsü püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!"

(Kasas 79)