Daha dün, onun yerinde olmak isteyenler bu defa şöyle dediler:
– Vay be demek ki, Allah, kullarından dilediğine/hak edene rızkı bolca veriyor ve dilediği kimse için ise bir ölçüye göre veriyormuş. Eğer Allah, bize lütfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay be, demek ki nankör kâfirler asla iflah olmazlarmış.
28. Kasas Suresi / 82.ayet
Kasas 82 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, öylesine sabahladılar ki hey gidi hey diyorlardı, şüphe yok ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırmada, dilediğini daraltmada, Allah lutfetmeseydi bize, bizi de yere geçirirdi ve hey gidi hey, şüphe yok ki kafirler kurtulmazlar, muratlarına ermezler.
(Kasas 82)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: “Vay be! Demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve (istediği anda) kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay be! Demek gerçekten inkâr edenler felah bulamaz” demeye başlamışlardı.
(Kasas 82)Abdullah Parlıyan Meali:
Ve daha dün, onun yerinde olmayı isteyenler, sarayıyla birlikte Kârûn'un yere batırıldığını görünce: “Vah bize!” dediler. “Demek ki, kullarından dilediğine rızkı geniş tutan, dilediğine de, kısıp daraltarak veren Allah'mış. Ya Allah bize lutfetmemiş olsaydı, hiç şüphe yok ki, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, muratlarına eremezlermiş!”
(Kasas 82)Adem Uğur Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkârcılar iflâh olmazmış! demeye başladılar.
(Kasas 82)Ahmet Hulusi Meali:
Daha dün onun (Karun'un) yerinde olmak isteyenler, şöyle diyerek sabahladı: "Vay, demek ki Allah kullarından dilediğinin yaşam gıdasını arttırıyor ve (dilediğine de) kısıyor! Allah bize lütfedip korumasaydı, elbette bizi de yerin dibine geçirirdi... Vay, demek ki hakikat bilgisini inkar edenler kurtulamazlar!"
(Kasas 82)Ahmet Tekin Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı arzulayanlar: “Demek ki, Allah rızkı, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına bollaştırıyor, bazılarına da ölçüyle kısarak veriyor. Şayet Allah bize lütufda bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler iflâh olmazmış, ebedî nimetlerle mutluluğa eremezmiş.” demeye başladılar.
(Kasas 82)Ahmet Varol Meali
Dün onun yerinde olmayı arzulayanlar da: "Vay! Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve daraltıyor! Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı muhakkak bizi de batırırdı. Vay! Demek ki inkarcılar gerçekten kurtuluşa eremezler!" demeye başladılar.
(Kasas 82)Ali Bulaç Meali:
Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkar edenler felah bulamaz" demeye başladılar.
(Kasas 82)Ali Fikri Yavuz Meali:
Dün onun mal ve saltanatını temenni edenler, şöyle demeğe başladılar: “- Vay, demek ki, Allah dilediği kimsenin rızkını genişletiyor ve daraltıyor. Eğer Allah bize lütuf etmeseydi, bizi de batırmıştı! Vay, demek ki hakikat şu: Kâfirler asla kurtulmıyacak!...”
(Kasas 82)Ali Rıza Sefa Meali:
Daha dün onun yerinde olmak isteyenler, sabahleyin, şöyle dediler: "Vay! Demek ki, Allah, dilediği kulunun geçimini hem genişletiyor hem de daraltıyor. Allah, bize lütufta bulunmasaydı, kesinlikle bizi de yerin dibine geçirirdi!" "Vay! Demek ki, nankörlük edenler iyi bir duruma gelmiyorlar!"
(Kasas 82)Ali Ünal Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı düşleyenler, “Aman Allah’ım!” dediler: “Meğerki Allah rızkı kullarından dilediğine bol verir, dilediğine ise kısar ve ölçülü verirmiş. Allah bize lütfuyla muamele etmemiş olsaydı, bizi de çoktan yerin dibine geçirmişti. Demek ki, kâfirler gerçekten felâh bulmazmış.”
(Kasas 82)Bahaeddin Sağlam Meali:
Ve dün onun yerinde olmayı temenni edenler, şöyle demeye başladılar: “Yazıklar olsun bize! Allah’ın istediğine rızkı açtığını, istediğine de kıstığını anlamadık. Eğer Allah bize iyilik etmeseydi, bizi de yere batırırdı. Çok yazık, kâfirlerin hiçbir kurtuluş yönü yoktur.”
(Kasas 82)Bayraktar Bayraklı Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler, "Demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor; dilediğine de daraltıyor. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkarcılar iflah olmazmış!" demeye başladılar.
(Kasas 82)Bekir Sadak Meali:
Daha dun onun yerinde olmayi dileyenler: «Demek Allah kullarindan dilediginin rizkini genisletip bir olcuye gore veriyor. Eger Allah bize lutfetmis olmasaydi, bizi de yerin dibine gecirirdi. Demek ki inkarcilar basariya eremezler» demeye basladilar. *
(Kasas 82)Besim Atalay Meali:
Dün, onun yerinde olmak istiyenler, bugün, dediler ki: «Vay! Gördünüz mü? Kullarından istediği kimseye Allah bol azık verir, istediği kimseye de dar verir, Allah bize iylik etmeseydi, yere batardık; Vay! Gördünüz mü?», Kâfirler kurtulmazlar
(Kasas 82)Celal Yıldırım Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı temenni edenler sabahlayınca, «vay!» dediler, «demek Allah rızkı kullarından dilediği kimselere genişletiyor, dilediğine daraltıyor. Eğer Allah bize lûtfetmeseydi, elbette bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkâra saplananlar (küfrü seçip azgınlık göstererek böbürlenenler) umduklarına kavuşamazlar.»
(Kasas 82)Cemal Külünkoğlu Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler: “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmayacak” demeye başladılar.
(Kasas 82)Diyanet İşleri Eski Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler: "Demek Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkarcılar başarıya eremezler" demeye başladılar.*
(Kasas 82)Diyanet İşleri Yeni Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, "Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kafirler iflah olmayacak" demeye başladılar.
(Kasas 82)Diyanet Vakfı Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkârcılar iflâh olmazmış! demeye başladılar.
(Kasas 82)Edip Yüksel Meali:
Bir önceki gün onun durumuna imrenenler, 'Demek ki ALLAH kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar. ALLAH bize lütfetmeseydi bizi de batırırdı. Demek kafirler başarıya ulaşamazlar,' demeye başladılar.
(Kasas 82)Elmalılı Orjinal Meali:
Dün onun mevkıini temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: vayy be, demek ki Allah rızkı kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor, eğer Allah bize lutf etmese idi bizi de batırmıştı, ayy demek ki hakıkat bu: kafirler felah bulmıyacak
(Kasas 82)Elmalılı Yeni Meali:
Dün onun yerinde olmayı temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: "Vay be, demek ki, Allah, nimetini kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor. Eğer Allah bize lutufta bulunmasaydı, bizi de batırmıştı. Ay, demek ki, gerçekten kafirler felah bulmayacaklar!"
(Kasas 82)Erhan Aktaş Meali:
Dün, onun yerinde olmayı isteyenler; bugün, "Demek ki, kullarından dilediğine rızkı genişleten ve ölçülendiren Allah'mış. Eğer Allah bize lutfetmiş[1] olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay be! Demek ki gerçeği yalanlayan nankörler kurtuluşa eremezler." dediler.
1)Hoşnut edici, dostça davranış, incelik, iyilik.
Gültekin Onan Meali:
Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Tanrı kullarından dilediğinin rızkını genişletip / yaymakta veya kısıp / daraltmaktadır. Eğer Tanrı bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten kafirler kurtuluşa eremezler" demeye başladılar.
(Kasas 82)Hakkı Yılmaz Meali:
Ve daha dün onun yerinde olmayı isteyenler, “Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve daraltıyor. Şâyet Allah bize armağan vermiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Ve demek ki kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler kendilerini kurtaramıyorlar” diyerek sabahladılar.
(Kasas 82)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Dün onun yerinde olmayı isteyenler, sabah şöyle demeye başlamışlardı: “Vay be! Demek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletip (dilediğine) daraltıyor. Şayet Allah bize ihsanda bulunup (Karun gibi olmaktan korumasaydı), bizi de yerin dibine geçirecekti. Vay be! Demek ki gerçekten kâfirler kurtuluşa ermiyormuş!”
(Kasas 82)Harun Yıldırım Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkârcılar iflâh olmazmış! demeye başladılar.
(Kasas 82)Hasan Basri Çantay:
Dün onun mevkiini temenni edenler sabahleyin (şöyle) diyorlardı: "Vay, demek ki Allah, kullarından kimi dilerse onun rızkını yayıyor (genişletiyor, yahud) daraltıyor. Allah bize lutfetmeseydi bizi de muhakkak batırırdı. Vay, demek ki hakıykat şudur: Kafirler felah bulmaz"!
(Kasas 82)Hayrat Neşriyat Meali:
Dün onun yerinde olmayı temennî edenler, (ertesi sabah): “Vay! Demek şu gerçek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve (dilediğine de) daraltıyor. Eğer Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, elbette bizi de yere batırırdı. Vay! Demek şu gerçek ki, kâfirler kurtuluşa ermeyecek!” demeye başladılar.
(Kasas 82)Hubeyb Öndeş Meali: /
Dün, kendisinin mekanını-konumunu temenni edenler "Demekki Allah, kullarından tercih ettiği kimseye rızkı açar [arttırır] ve belirler (ölçüler). Şayet, Allah bize büyük iyilikte bulunmuş olmasaydı, kesinlikle bizi de [yere] sokardı. Demekki kâfirler [gerçeği örtenler] kesinlikle başarılı olmuyorlar." diyerek sabahladılar.
(Kasas 82)Hüseyin Atay Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler derler ki: "Vah! Öyleyse Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğine bir ölçüyle veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah! Öyleyse inkârcılar başarıya eremezler."
(Kasas 82)İbni Kesir Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Vay demek ki Allah; kullarından dilediğinin rızkını genişletip daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lutfetmemiş olsaydı; bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki kafirler, asla felah bulmazlar, demeye başladılar.
(Kasas 82)İlyas Yorulmaz Meali:
Dün onun yerinde olmayı isteyenler, bugün olmayı istemedi. Onlar “Vay be! Allah kullarından dilediği kimseye rızkı bolca yayar, dilediğine de az verirmiş. Allah bize iyilik etmeseydi, bizi de yerin dibine batırırdı. Yazık ki doğruları reddedenler kurtuluşa erişemezler” dediler.
(Kasas 82)İskender Ali Mihr Meali:
Ve dün onun yerinde olmayı temenni edenler, sabahlayınca "Vay! Öyleyse Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletir ve daraltır (takdir eder). Eğer Allah bizi ni’metlendirmiş olmasaydı, mutlaka bizi de yere geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler, felâha ermez." dediler.
(Kasas 82)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
Son günlere kadar onun katına ulaşmak istiyenler şöyle demiye başladılar: «Demek Allah kullarından dilediğinin azığını genişletir, dilediğininkini de daraltırmış. Allah bizi kayırmış olmasaydı kesenkes bizi de yerin dibine geçirmiş olacaktı. Meğer gerçek şu imiş, tanımazlar onmazlarmış.»
(Kasas 82)Kadri Çelik Meali:
Dün onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında, “Vay, demek Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten küfre sapanlar felah bulamaz” demeye başladılar.
(Kasas 82)Mahmut Kısa Meali:
Ve daha düne kadar onun yerinde olmak için can atanlar, “Vay canına!” demeye başladılar, “Meğer Allah, imtihân için kullarından dilediğinin rızkını —bu kişi inkârcı bile olsa— bollaştırır, dilediğinin rızkını da yeteri kadar verirmiş! Dünyevî refah ve servetin gerçek başarı olduğunu sanmakla ne büyük bir aptallık etmişiz! İyi ki, bizi zamanında uyaran ilim sahibi kardeşlerimize kulak vermişiz! Allah bize lütufta bulunup da bizi kurtarmasaydı, çoktan bizi de yerin dibine geçirmişti! Vay be; demek inkârcılar, asla gerçek mutluluk ve başarıya ulaşamazlarmış! Peki, nedir gerçek kurtuluş?
(Kasas 82)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Sabahladıklarında dün onun yerini arzu edenler: "Vay bize, Allah dilediği kuluna genişletir. Arzu ettiği kuluna da daraltmaktadır rızkı. Eğer Allah bize de lütfetmiş olsaydı bizi de batırır, Sahiden de demek ki inkarcılar kurtuluşa eremez, felah bulamaz" demeye başladılar.
(Kasas 82)Mehmet Türk Meali:
Daha dün, onun yerinde olmayı isteyenler: “Vay be! Demek ki, kullarından dilediğine rızkı bol veren de az veren de Allah imiş! Eğer Allah, bize iyilikte bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçiriverirdi. Vay be! Demek ki, kâfirler kesinlikle iflâh olmazmış!” demeye başladılar.
(Kasas 82)Muhammed Celal Şems Meali:
Düne kadar onun yerinde (olmayı) temenni edenler dediler ki: “Eyvah! Allah kullarından dilediğine rızkı bollaştırır ve (dilediğine de) daraltır. Allah bize iyilikte bulunmasaydı, bizi (de yere) gömerdi. Eyvah! (Aslında) kâfirler asla başarıya ulaşamazlar.”
(Kasas 82)Muhammed Esed Meali:
Ve daha dün onun yerinde olmak isteyenler: "Vah bize!" dediler, "Demek ki, kullarından dilediğine rızkı geniş tutan, dilediğine de ölçülü, idareli veren Allah'mış! Ya Allah bize lütfetmemiş olsaydı, hiç şüphe yok, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah, demek, hakkı inkar edenler iflah olmazmış!"
(Kasas 82)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Daha dün, onun yerinde olmayı isteyenler; "Vay, demek ki, Allah, kullarından dilediğinin yaşamlığını genişletiyor ve dilediğininkini daraltıyormuş. Eğer Allah'ın bize nimetleri olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki inkarcılar kurtuluşa eremezlermiş," demeye başladılar.
(Kasas 82)Mustafa Çavdar Meali:
Daha dün, onun yerinde olmak isteyenler bu defa şöyle dediler: – Vay be demek ki, Allah, kullarından dilediğine/hak edene rızkı bolca veriyor ve dilediği kimse için ise bir ölçüye göre veriyormuş. Eğer Allah, bize lütfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay be, demek ki nankör kâfirler asla iflah olmazlarmış. (Kasas 82)Mustafa Çevik Meali:
Bunu görüp şahit olan ve daha dün ona imrenip, onun yerinde olmak için can atanlar bu defa şöyle demeye başladılar: “Demek ki Allah imtihan etmek için dilediğine rızkı bol verirken, dilediğine de sınırlı tutuyormuş. Şayet Allah bize merhamet etmeseydi, söylediklerimizden dolayı bizi de yerin dibine geçirirdi, anlaşılan o ki nankörler, kibirlenenler ve zalimler asla iflah olmazlar.”
(Kasas 82)Mustafa İslamoğlu Meali:
Daha dün onun yerinde olmaya can atanlar diyordu ki: "Vay canına! Demek ki kullarından dileyenin rızkını genişletmeyi dileyen, dileyenin kini de sınırlamayı dileyen Allah'mış! Eğer Allah bize lutfetmemiş olsaydı, elbet bizi de yerin dibine geçirirdi! Vay be! Görülen o ki, meğer nankörler asla iflah olmazmış!"
(Kasas 82)Osman Okur Meali:
Ve daha dün onun (Karunun) yerinde olmak isteyenler: "Vah bize!" dediler, "Demek ki, kullarından gayretini (sırf dünya nimetleri için sarfedene) rızkı genişletip, koyduğu ölçülere göre, veren Allah'mış! Ya Allah bize (doğruluğu) lütfetmemiş olsaydı da (bizde karun gibi davransaydık), hiç şüphe yok, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah, demek hakkı inkar edenler iflah olmazmış!"
(Kasas 82)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Ve dünkü gün onun mekanını temenni edenler, ertesi sabah diyorlardı ki: «Vay sana! Şüphe yok ki, Allah kullarından dilediğine rızkı yayıyor ve daraltıyor. Eğer Allah bize lûtfetmese idi elbette bizi de batırmıştı. Ay! Muhakkak ki, kâfir olanlar felâha eremezler.»
(Kasas 82)Ömer Öngüt Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: “Vay! Demek ki Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler aslâ felâh bulmazlar. ” demeye başladılar.
(Kasas 82)Ömer Sevinçgül Meali:
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler dediler: “Vay canına! Allah, kullarından kimi dilerse ona rızkı yayıyor da, kısıyor da. Allah bize lütfetmeseydi bizi de yere batırmıştı. Vay canına! Kâfirler gerçekten de başarıya erişemiyorlar!”
(Kasas 82)Sadık Türkmen Meali:
Dün onun yerinde olmayı temenni eden kimseler; başladılar şöyle demeye: “Demek ki Allah; kullarından dilediği kimse için, rızkı açıp genişletir ve daraltıp kısar da!.. Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine batırırdı. Demek ki; gerçekten de kâfirler, mutlu/huzurlu olamazmış!.”
(Kasas 82)Seyyid Kutub Meali:
Dün onun yerinde olmayı isteyenler; «Demek Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Allah bize lutfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine batırırdı. Demek ki, kâfirler kurtulmazlar» demeye başladı.
(Kasas 82)Suat Yıldırım Meali:
Daha dün onun yerinde olmaya can atanlar bu sabah şöyle dediler: "Vah bize! Meğer Allah dilediği kimsenin rızkını bol bol verir, dilediğinin rızkını kısarmış! Şayet Allah bize lütfedip korumasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah! Demek ki gerçekten kafirler iflah olmazmış!"
(Kasas 82)Süleyman Ateş Meali:
Dün onun yerinde olmayı isteyenler: "Vay, demek Allah kullarından dilediğine rızkı açar ve kısar. Allah bize lutfetmiş olmasaydı, bizi de yere batırırdı. Demek gerçekten kafirler iflah olmaz!" demeğe başladılar.
(Kasas 82)Süleymaniye Vakfı Meali:
Düne kadar onun yerinde olmak isteyenler şöyle demeye başladılar: "Vay be! Demek ki Allah rızkı, kimi kullarının önüne seriyor, kimi kullarına da ölçülü olarak veriyormuş. Allah yüzümüze bakmasaydı bizi de batırırdı. Vay be! Demek ki, nankörler iflah olmazlarmış."
(Kasas 82)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Dün onun yerinde olmak isteyenler: "Demek Allah dilediğinin rızkını genişletiyor, dilediğine de bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize iyilikte bulunmamış olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek kâfirler iflah olmuyormuş" demeye başladılar.
(Kasas 82)Şaban Piriş Meali:
Daha dün, onun yerinde olmayı arzu edenler: -Vay, demek ki, Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğininkini daraltıyormuş. Allah'ın bize nimetleri olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki inkarcılar kurtuluşa eremezlermiş, demeye başladılar.
(Kasas 82)Talat Koçyiğit Meali:
Daha dün onun yerinde olmak isteyenler ise: "Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediğine rızkını genişletiyormuş ve sıkıyormuş. Eğer üzerimizde Allah'ın lûtfu olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler asla iflah olmuyorlarmış." demeye başlamışlardı.
(Kasas 82)Tefhimul Kuran Meali:
Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: «Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten küfre sapanlar felah bulamaz» demeğe başladılar.
(Kasas 82)Ümit Şimşek Meali:
Akşam vakti onun yerinde olmak isteyenler ise, sabahladıklarında, “Demek ki,” diyorlardı, “Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletir, dilediğininkini de daraltırmış. Allah bize lütfetmeseydi biz de yerin dibine geçecektik. Demek nankörler iflâh olmuyormuş!”
(Kasas 82)Yaşar Nuri Öztürk Meali
Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkarcılar asla iflah etmiyorlar."
(Kasas 82)