18. Kehf Suresi / 21.ayet

İşte böylece halkın onlardan haberdar olmalarını sağladık ki, Allah’ın öldükten sonra diriltme vaadinin hak olduğunu ve o saatin bu dünyanın bozulacağı şüphe götürmez bir gerçeklik olduğunu anlasınlar. Bir süre sonra halk, aralarında onlar hakkında tartışmaya başladı, bir kısmı “Onların üzerine bir anıt dikin onların durumunu Rableri daha iyi bilir” dedi, onlar üzerinde egemenlik kurmuş grup ise kesinlikle oraya bir mescit inşa edeceğiz dediler.

Bknz: (10/55)(16/38)(40/77)

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 21 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

İşte böylece Allah'ın vaadinin hak ve gerçek olduğunu ve gerçekten de kıyametin kopacağını ve onda hiçbir şüphe bulunmadığını bilmeleri için, tam bu hususlarda birbirleriyle çekişip dururlarken, insanları haberdar ettik de müşrikler dediler ki: Onların bulunduğu yere bir yapı yapın, halktan gizli kalsınlar. Halbuki Rableri, onların ahvalini daha iyi bilir. Hallerine vakıf olanlarsa onların bulundukları mağaranın önüne mutlaka bir mescit yapmalıyız dediler.

(Kehf 21)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Böylece, Allah'ın va'adinin Hakk olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri (ve gözleriyle şahit olup görmeleri) için (o şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları (bir ibret eseri olarak) buldurmuş (ve bırakmış) olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı:) "Onların üstüne bir bina inşa edin, (ki insanlar hatırlayıp hürmetle dua etsinler, gerçi) Rableri onları daha iyi bilir" diyorlardı. Onların işine galip gelen (sözleri geçen) ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescit yapmalıyız" diyorlardı.

(Kehf 21)

Abdullah Parlıyan Meali:

Böylece biz, şehir halkını onların halinden haberdar ettik ki, tüm insanlar Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu kesinlikle bilsinler. Fakat onlar, meseleyi bu yönde algılamaları gerekirken, kendi aralarında mağaradakilerin durumlarını tartışıyorlar ve diyorlardı ki, “Onların üzerine bir bina yapın onların başına gelen ne ise, en iyi Allah bilir.” Onların durumlarını iyi bilenler veya onların işini başarıya ulaştırıp, tevhid inancını topluma yerleştirenler ise: “Doğrusu onların hatırasına mağaranın önünde bir mescid yükseltmeliyiz” dediler.

(Kehf 21)

Adem Uğur Meali:

Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehfin durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: "Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir." Onların durumuna vâkıf olanlar ise: "Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

Ahmet Hulusi Meali:

Böylece onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allah'ın bildiriminin Hak olduğunu (ba'sı) ve o saatin (ölümün) şüphe götürmez olduğunu bilsinler! Hani onlar, aralarında onların olayını tartışıyorlardı... Şöyle dediler: "Onlar üzerine bina yapın; (ne olduklarını) Rableri daha iyi bilir"... Onların hakkında sözü geçenler ise; "Elbette biz onların (Ashab-ı Kehf'in) üzerine ibadethane yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

Ahmet Tekin Meali:

Onları uyuttuğumuz ve dirilttiğimiz gibi, insanları, onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın va'dinin hak ve doğru olduğunu, kıyametin kopacağı ânın geleceğinde ve gerçekleşeceğinde de şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar, aralarında Eshâb-ı Kehf'in durumunu tartışıyorlardı. “Üzerlerine bir anıt dikin. Rableri onların başına geleni, hallerini daha iyi bilir.” dediler. Eshâb-ı Kehf konusunda düşündüklerini, planlarını gerçekleştirme gücüne sahip olanlar: “Biz onların üzerlerine bir mescit yapacağız” dediler.

(Kehf 21)

Ahmet Varol Meali

Böylece, Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin geleceğinde şüphe olmadığını bilmeleri için (insanlara) onları buldurduk. Onların durumlarını aralarında tartışıyorlardı. (Bazıları): "Üzerlerine bir bina yapın" dediler. Rabbleri onları daha iyi bilir. Onların işlerine üstün gelenler de: "Mutlaka onların yanlarında bir mescid edineceğiz" dediler.

(Kehf 21)

Ali Bulaç Meali:

Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler.

(Kehf 21)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Böylece, insanları onların hallerine muttali kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyametin vukuunda hiç şüphe olmadığını bilsinler. Çünkü (daha önce, dirilmenin ruh ve cesedle veya yalnız ruhla olacağı hususunda) dinlerinin emrini aralarında tartışıyorlardı. (Allah, mağaradaki bu yiğitleri öldürünce, kâfirler) şöyle dediler: “- Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onların hallerini daha iyi bilir.” Sözlerinde üstün gelen müminler: “- Mutlaka yanlarında bir mescid edineceğiz.” dediler (ve mağaranın kapısı önünde namaz kılmak için bir mescid yaptılar).

(Kehf 21)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve işte böylece, onların bilinmesini sağladık ki, Allah'ın verdiği sözün kesinlikle gerçek olduğunu ve evrenlerin sonu hakkında kuşku olmadığını bilsinler. Onların durumunu aralarında tartıştıklarında, "Üstlerine bir yapı kurun!" dediler. Efendileri, onları bilir. Görüşleri öne çıkanlar ise şöyle dediler: "Üstlerine kesinlikle bir yakarış yeri yapacağız!"

(Kehf 21)

Ali Ünal Meali:

Böylece, neticede Allah’ın (iman edip salih ameller işleyenleri galip kılacağıyla ilgili) va’dinin hak olduğunu ve Kıyamet’in vukuundan da asla şüphe edilmemesi gerektiğini iyice anlasınlar diye insanları onlardan haberdar ettik. Vefatlarının ardından halk, onlar için ne yapmaları gerektiği konusunda tartışmaya durdular. Bazıları, “Onların hatırasına bir anıt dikin; biz durumlarını tam anlayamadık; onların Rabbi, hallerini çok daha iyi bilir.” dediler. Onlar için ne yapacakları konusunda görüşleri ağır basan (mü’minler) ise ittifakla, “Hayır, onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız.” diye karar aldılar.

(Kehf 21)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve (o millet, “Ahiret var mıdır, yok mudur” diye) tartışırlarken, onları dirilttiğimiz gibi, o milleti onlardan haberdar ettik. Ki: “Allah’ın vaadinin hak olduğunu, kıyamette hiç şüphe olmadığını bilsinler. Bir grup: “Bunların üstüne bir bina yapın, (öyle bırakın.) Rableri onların durumunun ne olduğunu daha iyi bilir” dediler. İşe (duruma) hâkim olanlar: “Biz onların üstünde bir mescid yapacağız” dediler.

(Kehf 21)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Böylece Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyametin kopacağından şüphe edilemeyeceğini bilmeleri için, insanların onları bulmalarını sağladık. Çünkü, halk onların durumunu aralarında tartışıyorlardı. "Onların adına bir bina yapın" diyorlardı. Oysa, onları en iyi Rabbleri bilir. Tartışmayı kazananlar, "Onlaradına elbette bir mescit yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

Bekir Sadak Meali:

Boylece, Allah'in sozunun gercek oldugunu ve kiyametin kopmasindan suphe edilemiyecegini bilmeleri icin, insanlarin onlari bulmalarini sagladik. Nitekim halk, bunlarin hakkinda cekisip duruyor: «Onlarin magaralarinin cevresine bir bina kurun» diyorlardi. Oysa, Rableri onlari cok iyi bilir. Tarstimayi kazananlar: «Onlarin magaralarinin cevresinde mutlaka bir mescid kuracagiz» dediler.

(Kehf 21)

Besim Atalay Meali:

«Açık olan şeyden başka bir yolda onlarla tartışma sen, bu yolda bir şey de sorma kimseden»

(Kehf 21)

Celal Yıldırım Meali:

Böylece, Allah va'dinin hak olduğunu, Kıyametin kopuşunda hiçbir şüphe bulunmadığını bilmeleri için (insanları) onların durumu hakkında bilgi sahipleri kıldık. Öyle ki, halk onların durumuyla İlgili kendi aralarında tartışıp duruyorlardı: «Onların üzerine bir bina yapın» diyorlardı. Halbuki Rableri onları çok iyi bilendir. Görüşleri üstün gelenler ise, «and olsun ki, onların üzerine elbette bir mescid kurmalıyız!» dediler.

(Kehf 21)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Böylece, (insanları) onların durumundan haberdar ettik ki Allah'ın sözünün gerçek olduğunu ve kıyametin kopmasından şüphe edilmeyeceğini bilsinler. (Fakat onlar meseleyi böyle ele alacakları yerde) kendi aralarında o (mağarada uyuyanların) durumunu tartışmaya başladılar. Bazıları: “Onların üzerine (hatırasına) bir bina (anıt) yapın. Çünkü (onların durumunu biz bilemeyiz) Rableri onları daha iyi bilir” dediler. Fakat görüşleri ağır basanlar ise: “Mutlaka onların üstüne (hatırasına) bir mescit yapacağız” dediler (ve mağaranın kapısının önünde bir mescid yaptılar).

(Kehf 21)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Böylece, Allah'ın sözünün gerçek olduğunu ve kıyametin kopmasından şüphe edilemeyeceğini bilmeleri için, insanların onları bulmalarını sağladık. Nitekim halk, bunların hakkında çekişip duruyor: "Onların mağaralarının çevresine bir bina kurun" diyorlardı. Oysa, Rableri onları çok iyi bilir. Tartışmayı kazananlar: "Onların mağaralarının çevresinde mutlaka bir mescid kuracağız" dediler.

(Kehf 21)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Böylece biz, (insanları) onların halinden haberdar ettik ki, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevi tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), "Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların halini daha iyi bilir" dediler. Duruma hakim olanlar ise, "Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

Diyanet Vakfı Meali:

Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehf'in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.» Onların durumuna vâkıf olanlar ise: «Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız» dediler.

(Kehf 21)

Edip Yüksel Meali:

Böylece onları (halka) buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve Saat (dünyanın sonu) konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, 'Onların üzerine bir bina yapın,' dedi. Rab'leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, 'Onların üstüne bir mescid yapacağız,' dediler.

(Kehf 21)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bu suretle de kendilerine vukuf peyda ettirdik ki Allahın va'di hakk olduğunu ve saat, hakıkaten şüphesiz bulunduğunu bilsinler, o sırada aralarında emirlerine niza' ediyorlardı, bunun üzerine dediler ki: üstlerine bir bina yapın, rabları onları daha iyi bilir, onların emri üzerine galebe etmiş olanlar elbette, dediler: biz bunların üzerine bir mescid ediniriz

(Kehf 21)

Elmalılı Yeni Meali:

Böylece kendilerini haberdar ettik ki, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve kıyamet gününün şüphesiz bulunduğunu bilsinler. O sırada kavimleri kendi aralarında bunların olayını tartışıyorlardı. Bunun üzerine dediler ki: "Üstlerine bir bina yapın; Rableri onları daha iyi bilir!" Düşmanlarına karşı galip gelenler: "Biz muhakkak bunların üzerine bir mescit yaparız." dediler.

(Kehf 21)

Erhan Aktaş Meali:

Böylece, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu, o saat[1] hakkında hiç kuşku olmadığını bilmeleri için onları haberdar ettik. O zaman, onların durumu hakkında aralarında tartışıyorlardı." Onların üzerlerine bir bina yapın; onların Rabb'leri, onları daha iyi bilir." dediler. Düşünceleri kabul edilenler: "Onların üzerlerine bir mescid[2] yapalım." dediler.

1)Kıyamet.
2)Tapınak

(Kehf 21)

Gültekin Onan Meali:

Böylece, Tanrı'nın vaadinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında buyruklarını / buyrultularını (isteklerini) tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, rableri onları daha iyi bilir." Onların buyrultularına galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler.

(Kehf 21)

Hakkı Yılmaz Meali:

Böylece, Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve kıyâmet gününde hiç şüphe olmadığını bilmeleri için, onlar üzerine haberdar yaptık. Hani onlar aralarında işlerini tartışıyorlardı. Dediler ki: “Üstlerine basit bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.” Onların işleri üzerine galip olanlar: “Üzerlerine kesinlikle bir mescit [ikna yerleri/âhiretin varlığını isbat edecek okullar] yapacağız” dediler.

(Kehf 21)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin (kopacağında) şüphe olmadığını bilmeleri için bulunmalarını sağladık. Hani onlar kendi aralarında işlerini tartışıyorlardı. (Bir grup) demişti ki: “Onların üzerine bir bina inşa edin. Rableri onları en iyi bilendir.” Onların içlerinde üstünlük sağlayanlar dediler ki: “Mutlaka onların üzerine bir mescid yapmalıyız.”

(Kehf 21)

Harun Yıldırım Meali:

Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâbı Kehfin durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: "Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir." Onların durumuna vâkıf olanlar ise: "Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

Hasan Basri Çantay:

Böylece (kullarımızı ve mü'minleri) onlar (ın ahvaaline) muttali' kıldık ki Allahın (tekrar dirilteceğine dair olan) va'dinin şübhesiz bir hak olduğunu, kıyamet (in vukuunda) da hiç bir şübhe bulunmadığını bilmiş olsunlar. O sırada onlar, bunların işini aralarında niza'laşıyorlardı. Bunun üzerine "Onların etrafına bir bina yapın" dediler. Rabları onları daha iyi bilendir. Onların işine gaalib (ve vaakıf) olanlar ise: "Mutlakaa yanlarında bir mescid edineceğiz" dedi (ler).

(Kehf 21)

Hayrat Neşriyat Meali:

Böylece (insanları) onlardan haberdâr ettik ki, şübhesiz Allah'ın va'dinin, hak olduğunu, yine şübhesiz kıyâmet(in geleceğin)de hiç şübhe olmadığını bilsinler! (1) O vakit(ahâli) kendi aralarında (artık va'deleri yeterek ölen bu gençlerin hâtırasına ne yapabileceklerine dâir) onların hâlini tartışıyorlardı; nihâyet (bir kısmı): “Onların üzerlerine (mağaralarının kapısına) bir binâ yapın!” dediler. Rableri onları en iyi bilendir. Onların durumları hakkında (sözleri) üstün gelen (mü'min)ler: “Elbette onların üzerine(yanıbaşlarına) bir mescid yapacağız!” dedi.*

(Kehf 21)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İşte bunun gibi, Allah'ın, verdiği sözünün Hak [gerçek] olduğunu ve saat'in, kendisinde hiçbir şüphe olmadığını bilsinler diye, onlar kendi aralarında işlerini çekişirlerken, onları rastlattık. "Onların üzerine bir binayı bina edin. RAB'leri onları en iyi bilendir." dediler. İşlerinin üzerine galip olan kimseler "onların üzerine mutlaka bir ibadethane yapacağız." dediler.

(Kehf 21)

Hüseyin Atay Meali:

Ve doğrusu, Allah'ın sözünün gerçek olduğunu ve doğrusu, Saatten şüphe edilemeyeceğini bilmeleri için, insanların onları bulmalarını böylece sağladık. Hani, aralarında onların durumunu çekişiyorlardı. "Onların üzerine bir bina yapın" diyorlardı. Oysa, onları en iyi Rableri bilir. Sözlerini geçirenler, "Onların üzerine elbette bir tapınak yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

İbni Kesir Meali:

Böylece, insanların onları bulmalarını sağladık ki Allah'ın sözünün gerçek olduğunu ve kıyametin kopmasından şüphe edilmeyeceğini bilsinler. Nitekim bunlar hakkında çekişip duruyorlar: Onların mağaralarının önüne bir bina kurun, diyorlardı. Halbuki Rabbları onları çok daha iyi bilendir. Onların yerlerine galib gelenler ise: Onların mağaralarının önüne mutlaka bir mescid yapacağız, dediler.

(Kehf 21)

İlyas Yorulmaz Meali:

Böylece insanların onları bulmalarını sağladık ki, Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve kıyamet gününün olacağında hiçbir şüphenin olmayacağını bilsinler. Onları bulan insanlar onları ne yapacakları ile ilgili aralarında tartışırlarken, bir kısmı “Rableri onları en iyi bilen olduğu için, siz onların üzerine bir bina kurun” dediler. Çoğunlukta olanlar da “Onların üzerine bir mescit yapalım” dediler.

(Kehf 21)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve böylece “Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve o saat (kıyâmet) hakkında şüphe olmadığını” bilsinler diye onları (şehir halkına) bildirdik. Aralarında onların durumu hakkında niza ediyorlar (çekişiyorlar)dı. “Onların üzerine binalar inşa edin.” dediler. Onların Rabbi, onları en iyi bilir. Onların işlerinde gâlip olanlar (sözü geçenler): “Onların üzerine mutlaka mescid yapacağız.” dedi.

(Kehf 21)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Böylece Biz bütün bu olanları onlara anlattık. Şunun için ki Allah'ın sözünün doğru olduğunu, dirilme gününün geleceğinin şüphesiz olduğunu bilsinler. O sırada ki onlar bunu kendi aralarında çekişip duruyorlardı. «Onların üzerine bir anıt yapın» dediler. Çalapları ne yapılması gerektiğini en iyi bilendir. Sözü üstün gelenler de: «Onların üzerine bir tapınak yaparız» dediler.

(Kehf 21)

Kadri Çelik Meali:

Böylece onları (ülke halkına) duyurduk ki, Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyametin mutlaka geleceğini v onda asla şüphe olmadığını bilsinler. (Onlar ölünce halk) Kendi aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. Bazıları, “Onların üzerine bir bina yapın. Çünkü rableri onları daha iyi bilendir” dediler. Fakat onların işine galip gelenler (padişah ve muvahhitler) ise, “Mutlaka onların üstüne bir Mescid edineceğiz” dediler.

(Kehf 21)

Mahmut Kısa Meali:

İşte böylece, onların yaşadıkları bu ibret verici olayın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasını sağladık ki, uzun yıllar süren bir ölüm uykusunun ardından yeniden dirilen bu gençleri gören, duyan insanlar, Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu, kıyâmetin gelip çatacağında asla şüphe olmadığını kesin olarak bilsinler. Asıl üzerinde durulacak mesele bu iken: Onlar kendi aralarında, konuşarak bu gençlerindurumunu tartışıyorlardı. İçlerinden bazıları, “Hayatın tümünü onlar üzerine bina edelim.Her şeyde onları örnek alalım. Onlar gibi yaşayalım. İbadet ve itaatlerimizde, insan, eşya ve ihtiyaç anlayışımızda hatta baş kaldırma ve isyanımızda hep onlara dayanalım, onlar gibi olalım” dediler. Oysa onların durumunu Allah daha iyi bilir. Dolayısıyla hayat programında onlara değil Allah’a dayanmalı, O’nun dediği gibi yaşanmalıdır. Öte yanda topluma hakim olan egemen güçlere gelince, onlar da: “Hayır, biz onların adına bir mescid, bir secdegâh, bir ziyaretgâhyapalım. Onların adını ziyaret ve secde, hürmet ve tazim makamı bir mescidle yaşatalım. Böylece insanlar ekonomik, sosyal ve siyasal hayatta bizim istediğimiz gibi yaşarlarken, ibadet ihtiyaçlarını da orada, onlarla karşılasınlar” dediler. İşte, Ashab-ı Kehf kıssası bundan ibarettir ve kıssadan alınması gereken dersler bunlardır.

(Kehf 21)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Filhakika Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin gerçek bir Kesinliği olduğunu bildirmeleri için, şehrin insanları gördüler onları Elbette onları görenler, kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı Hallerine vakıf olan bir kısmı: "Üzerlerine bina yapın, gizli kalsın halleri Filhakika Rableri, onları daha iyi bilir" dedi. Bu işe böyle vakıf oldular. Kesinlikle onlar için mağara önüne bir mescid yapmalıyız dediler.

(Kehf 21)

Mehmet Türk Meali:

Böylece (sonunda) onları Allah’ın sözünün gerçek olduğunu ve kıyametin geleceğinden asla şüphe olmadığını bilmeleri için, (şehir halkına) buldurduk. Bir de ne görelim (onlar) kendi aralarında onların durumunu tartışmaya başladılar. Bazıları:1 “Onların (anısına) üzerlerine bir (anıt) bina yapın.” dediler. -Rableri bunları söyleyenleri çok iyi bilir.- Sözlerinde üstün gelen (mü’min)ler2 ise: “Biz onların üzerine kesinlikle bir mescid yapacağız” dediler. *

(Kehf 21)

Muhammed Celal Şems Meali:

Allah’ın vaadinin mutlaka doğru olduğunu ve vadolunan saatin gelmesinde (de) bir şüphe olmadığını bilsinler diye, Biz (insanları) durumlarından haberdar ettik. Kendi durumlarını aralarında tartışırlarken, onların (kaldıkları yerin) üzerine bina inşa edin, dediler. Rableri, onlar hakkında en iyi bilir. Kararlarında üstün çıkanlarsa, onların (kaldıkları yer) üzerine bir mescit inşa edeceğiz, dediler.

(Kehf 21)

Muhammed Esed Meali:

İşte bu yolla (insanların) dikkatini onların kıssası üzerine çektik, ki onların başına gelenler konusunda aralarında tartıştıkları zaman bilsinler ki, Allah'ın (ölümden sonraki kalkış konusundaki) vaadi bütünüyle gerçektir ve Son Saat'in gelip çatacağına hiç şüphe yoktur. Ve böylece (o şehrin ahalisinden) bazıları: "Onların anısına bir anıt dikin; onların başına gelen her neyse, bunu en iyi Allah bilir" dediler. Görüşleri genel kabul gören başkaları ise: "Doğrusu, onların anısına mutlaka bir mescid yükseltmeliyiz!" dediler.

(Kehf 21)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Böylece insanları onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allah'ın sözünün gerçek, dünyanın sonunun geleceğinin de kuşku götürmez olduğunu bilsinler. Çünkü onlar, aralarında mağara topluluğunun durumunu tartışıyorlardı. "Onların üstüne bir bina kurun," dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onlar hakkında görüşleri üstün gelenlerse şöyle dediler; "Bulundukları yere mutlaka bir secdelik yapacağız."

(Kehf 21)

Mustafa Çavdar Meali:

İşte böylece halkın onlardan haberdar olmalarını sağladık ki, Allah’ın öldükten sonra diriltme vaadinin hak olduğunu ve o saatin bu dünyanın bozulacağı şüphe götürmez bir gerçeklik olduğunu anlasınlar. Bir süre sonra halk, aralarında onlar hakkında tartışmaya başladı, bir kısmı “Onların üzerine bir anıt dikin onların durumunu Rableri daha iyi bilir” dedi, onlar üzerinde egemenlik kurmuş grup ise kesinlikle oraya bir mescit inşa edeceğiz dediler.

Bknz: (10/55) - (16/38) - (40/77)

(Kehf 21)

Mustafa Çevik Meali:

19-21 Nihayet günü gelince Biz onları nasıl ki uzun süre uykuda bıraktıysak, öylece de uyandırdık. Bunun üzerine onlar da birbirlerine acaba burada ne kadar uyuduk diye sormaya başladılar. İçlerinden biri, “Bir gün, ya da bir günden de biraz daha az uyuduk.” derken, diğeri de “Ne kadar uyuduğumuzu tam olarak Allah bilir, şimdi bunun hesabını bırakın da, içimizden biri şu parayı alıp şehre gitsin, temiz yiyecek satan birini bulup da bir şeyler alıp gelsin. Alışveriş yaparken çok dikkatli olsun ki, başkası burada olduğumuzu anlamasın, çünkü bu müşrik halk bizi ellerine geçirirse ya taşa tutup öldürürler ya da kendi inançlarına döndürmek için işkence ederler. Onların nizamları ile yaşamaya dönersek işte o zaman da Allah’la birlikte başka Rab ve ilah da edinmiş oluruz, dünyada ve âhirette de asla iflah olmayız.” dedi. Biz de şehre alışveriş için giden gençle, halkın onlardan haberdar olmasını sağladık. Bununla amacımız, Allah’ın insanı öldürdükten sonra tekrar diriltme vaadinin gerçek olduğunu ve Hesap Günü’nün geleceğinin apaçık göstermekti. Halk şehre inen gencin kullandığı paranın çok eski bir tarihe ait olduğunu görüp anlayınca, onlarla ilgili durumdan haberdar oldu. Bir müddet sonra da gençler ölünce, halk aralarında onlarla ilgili ne yapmaları gerektiğini tartışmaya başladılar. İçlerinden bir kısmı, “Onların uyuyakaldıkları mağaranın üstüne bir anıt dikelim, mağarayı da türbeye dönüştürelim derken, bir kısmı da doğrusunu Allah bilir ama o mağaranın önüne bir mescit yapmak daha doğru olur.” dediler.

(Kehf 21)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İşte bu yöntemle onların hikayesini (insanlara) aktardık ki, Allah'ın vaadinin bütünüyle gerçek olduğunu ve Son Saat'in gelip çatacağından kuşku duyulmaması gerektiğini bilip fark etsinler. O zamanlar, (işin bu yanını bırakıp) onların eylemini aralarında tartışmaya başladılar. Onlardan bir kısmı "Onların hatırasına anıtsal bir kitabe dikin; onların gerçek konumunu Rableri daha iyi bilir" dediler. Onların yönetimini ellerine geçirmiş olan egemen sınıfa mensup berikiler ise "(Kararımız) kesindir: onların üzerine ille de bir mabed yapılacaktır!" dediler.

(Kehf 21)

Osman Okur Meali:

Böylece, (insanları) onların durumundan haberdar ettik ki Allah'ın sözünün gerçek olduğunu (yani öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu) ve kıyametin kopmasından şüphe edilmeyeceğini bilsinler. (Fakat onlar meseleyi böyle ele alacakları yerde) kendi aralarında o (mağara da uyuyanların) durumunu tartışmaya başladılar. Bazıları: “Onların üzerine (hatırasına) bir bina (anıt) yapın. Çünkü (onların durumunu biz bilemeyiz) Rableri onları daha iyi bilir” dediler. Fakat görüşleri ağır basanlar ise: “Mutlaka onların üstüne (hatırasına) bir mescit yapacağız” dediler (ve mağaranın kapısının önünde bir mescid yaptılar).

(Kehf 21)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve böylece onların ahvaline başkalarını muttali kıldık ki, vaad-i İlâhînin şüphesiz bir hak olduğunu ve Kıyametin vukubulacağında da bir şüphe bulunmadığını bilsinler. O sıradaki, (o şehir ahalisi) aralarında onların işlerine ait münazaada bulunuyorlardı. Binaenaleyh dediler ki: «Onların üzerlerine bir bina yapınız.» Onları, Rableri daha ziyâde bilicidir. Onların işine malumatları galip olanlar da dedi ki: «Elbette onların yanlarında bir mescid ittihaz edineceğiz.»

(Kehf 21)

Ömer Öngüt Meali:

Böylece onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu, kıyametin geleceğinde hiç şüphe bulunmadığını bilsinler. Nitekim halk o sırada onların (Ashab-ı Kehf'in) durumları ile ilgili olarak kendi aralarında tartışıyorlardı. “Onların üzerine bir bina yapın!” dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onların işine vâkıf olanlar ise: “Biz bunların üzerine mutlaka bir mescid yapacağız!” dediler.

(Kehf 21)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bu yolla insanların onları tanımasını sağladık. Bu vesileyle, Allah’ın ‘ölümden sonra diriltip kaldırma’ sözünün gerçek, kıyamet gününün kesin olduğunu anlamalarını istedik. Kendi aralarında ne yapacaklarını tartıştılar. Bazıları, “Onların bulundukları yere bir anıt yapalım” diyordu. Rabbindir onları en iyi bilen! Tartışmada üstün gelenler, “Biz bunların bulundukları yere bir mabet yapacağız” dediler.

(Kehf 21)

Sadık Türkmen Meali:

İŞTE BU YOLLA/böylece onları buldurduk ki, Allah’ın vadinin gerçek olduğunu ve kendisinde hiç şüphe olmayan kıyamet saatinin geleceğini bilsinler. Hani onlar, işlerini kendi aralarında birbirleriyle tartışıyorlardı: Bir kısmı; “Onların üzerine bir bina yapın, Rableri onların durumunu daha iyi bilir” diyorlardı. Onlar hakkında yapılan tartışmada galip gelenler: “Biz mutlaka onların üzerine bir mescit yapacağız” dediler.

(Kehf 21)

Seyyid Kutub Meali:

Böylece hemşehrilerinin onları bulmalarını sağladık. Amacımız, Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu, kıyamet gününün mutlaka geleceğini, bunda hiçbir kuşku olmadığını öğrenmeleridir. Hemşehrileri o sırada bu gençlerin durumunu tartışmaya koyuldular. Bir bölümü 'Uyudukları mağaranın önüne bir anıt dikin, Rabb'leri onları hepimizden iyi bilir' dedi. Fakat inançlarının içyüzünü iyi bilenler ise 'Mağaralarının önünde mutlaka bir mescid yapacağız' dediler.

(Kehf 21)

Suat Yıldırım Meali:

Fakat bizim takdirimiz başka idi. Nasıl onları uyutup sonra uyandırdıksa, aynı şekilde öbür kullarımızı da Ashab-ı Kehfin durumundan haberdar ettik ki, Allah'ın haşir vadinin gerçeğin ta kendisi olup hakkında hiçbir şüphe olmayacağını onlar da anlasınlar. Derken onları bulan halk, kendi aralarında onlar hakkında ne yapacaklarını tartışmaya girişti. Bazıları: "Onların anısına bir anıt dikin, biz gerçek durumlarını anlayamadık, onların Rabbi hallerini pek iyi bilir" derken, görüşleri ağır basan müminler ise: "Mutlaka onların yanı başlarına bir mescid yapacağız." dediler.

(Kehf 21)

Süleyman Ateş Meali:

(Nasıl onları uyutup sonra uyandırdıksa yine) böylece onları (bazı insanlara) buldurduk ki, Allah'ın (öldükten sonra diriltme) va'dinin gerçek olduğunu ve (Duruşma) saatin(in geleceğin)de asla şüphe olmadığını bilsinler. (Bulanlar), o sırada kendi aralarında onların durumlarını tartışıyorlardı: "Onların üstüne bir bina yapın!" dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onların işine gaalip gelen(yetkili)ler: "Mutlaka onların üstüne bir mescid yapacağız" dediler.

(Kehf 21)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Öteki insanlar bunların durumunu aralarında tartıştıkları bir sırada, bunları birden bire karşılarına çıkardık ki böylece Allah'ın sözünün doğru olduğunu, kıyamet saatinde şüphe edilemeyeceğini bilsinler. Sonra dediler ki "Onların üzerine bir anıt yapın. Rableri onları çok iyi bilir." Sözü dinlenenler dediler ki "Onların üzerine bir mescit[1] yapacağız".

1) Mescid: Secde edilen yere mescid denir.

(Kehf 21)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Böylece, Allah'ın verdiği sözün doğru olduğunu ve kıyametin kopacağında kuşku olmadığını anlamaları için, insanların dikkatini onların başından geçenlere çektik. Halkın bir kısmı: "Onların anısına bir anıt dikin. Onların durumunu en iyi Rableri bilir" dedi. Görüşleri kabul edilen kimseler ise: "Onların anısına bir mescit yapalım" dedi.

(Kehf 21)

Şaban Piriş Meali:

İşte bu şekilde insanların onları bulmalarını sağladık ki Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyamet hakkında şüphe olmayacağını bilsinler. Aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. -Onların üzerine bina yapın. Onları en iyi Rableri bilir, diyorlardı. Onlar hakkında tartışmada galip gelenler: -Oraya mescid yapacağız, dediler.

(Kehf 21)

Talat Koçyiğit Meali:

Onları önce uyutup sonra tekrar uyandırdığımız gibi, Allah'ın (insanları öldükten sonra tekrar dirilteceği hususundaki) va'dinin gerçek olduğunu ve kıyamet vaktinin geleceğinde şüphe bulunmadığını herkesin bilmesi için, bazı kimselerin onları bulmalarını sağladık. (Onları mağarada bulanlar), aralarında durumlarını münakaşa ediyorlardı. (Bazıları) demişlerdi ki: "Üzerlerine bina yapın; Rabları onları çok iyi bilir". Onların durumlarını yakından bilip gâlib gelenler de şöyle demişlerdi: "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız".

(Kehf 21)

Tefhimul Kuran Meali:

Böylece onları (Şehir halkına) duyurduk ki, Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyametin mutlaka geleceğini, onda asla şüphe olmadığını bilsinler. (Fakat onlar meseleyi böyle ele alacakları yerde) kendi aralarında onların (Mağarada uyuyanlar) durumunu tartışıyorlardı. Bazıları: «Onların üzerine bir bina yapın. Çünkü Rableri onları daha iyi bilendir,» dediler. Fakat onların işine galip gelenler ise: «Mutlaka onların üstüne bir mescit yapacağız» dediler.

(Kehf 21)

Ümit Şimşek Meali:

Böylece Biz insanları onlardan haberdar ettik—tâ ki Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin geleceğinde hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Derken insanlar, onların hakkında tartışmaya giriştiler. Bazıları “Üzerlerine bir anıt dikin; onların halini Rableri daha iyi bilir” dediler. Görüşleri ağır basanlar ise “Onların bulunduğu yerde bir mescid yapacağız” dediler.

(Kehf 21)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Böylece insanları onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allah'ın vaadinin hak, kıyamet saatinin de kuşkusuz olduğunu bilsinler. Çünkü onlar, aralarında mağara yaranının durumunu tartışıyorlardı. "Onların üstüne bir bina kurun." dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onlar hakkında görüşleri galip gelenlerse şöyle dediler: "Üzerlerine mutlaka bir mescit edineceğiz."

(Kehf 21)