18. Kehf Suresi / 62.ayet

İki denizin birleştiği yeri geçince Musa yanındaki gence:
– Haydi, azığımızı getir de yiyelim bu yolculuk bizi bir hayli yordu, dedi.

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 62 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Oradan geçtikten sonra Musa, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi.

(Kehf 62)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize (karnımızı doyuralım), andolsun bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk (ve iyice acıktık) ."

(Kehf 62)

Abdullah Parlıyan Meali:

Orayı geçtiklerinde, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir” dedi. “Gerçektende şu yolculuk çok yordu bizi.”

(Kehf 62)

Adem Uğur Meali:

(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.

(Kehf 62)

Ahmet Hulusi Meali:

(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinden az sonra Musa hizmetlisine: "Öğle yemeğini çıkar bakalım; gerçekten bu yolculuk bizi yordu... "

(Kehf 62)

Ahmet Tekin Meali:

İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman Mûsâ genç arkadaşına, öğrencisine: “Kahvaltımızı getir. Gerçekten, biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk.” dedi.

(Kehf 62)

Ahmet Varol Meali

Orayı geçtiklerinde (Musa) genç adamına dedi ki: "Azığımızı getir. Andolsun, bu yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük."

(Kehf 62)

Ali Bulaç Meali:

(Varmaları gereken yere gelip) geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."

(Kehf 62)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İki deniz kavşağını geçtikleri zaman, Mûsa, genç arkadaşına: “-Kuşluk yemeğimizi getir, gerçekten biz bu yolculuğumuzdan yorgun düştük.” dedi.

(Kehf 62)

Ali Rıza Sefa Meali:

Geçtikten sonra, genç yardımcısına, şöyle dedi: "Öğle yemeğimizi çıkar. Gerçek şu ki, bu yolculuktan yorulduk!"

(Kehf 62)

Ali Ünal Meali:

Kararlaştırdıkları yeri farkına varmadan geçip bir müddet gittikten sonra Musa arkadaşına, “Şu kahvaltımızı getir artık,” dedi, “gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük.”

(Kehf 62)

Bahaeddin Sağlam Meali:

(İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde, Musa hizmetçisine: “Yemeğimizi getir. Andolsun! Bu seferimizde ağır bir yorgunluk çektik.” dedi.

(Kehf 62)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İkisi de orayı geçip gittiklerinde Musa, genç adamına, "Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan dolayı iyice yorulduk" dedi.

(Kehf 62)

Bekir Sadak Meali:

Oradan uzlaklastiklarinda Musa, yanindaki gence: «Azigimizi cikar, and olsun bu yolculugumuzda yorgun dustuk» dedi.

(Kehf 62)

Besim Atalay Meali:

Biraz ilerlediler, çömezine dedi ki: «Getir kuşluk yemeğini, bu yolculuk bizi yordu ! »

(Kehf 62)

Celal Yıldırım Meali:

Orayı geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına, «azığımızı faize getir; and olsun ki, bu yolculuğumuzdan yorgun ve bitkin düştük, demişti.»

(Kehf 62)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde (Musa,) genç arkadaşına: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük” dedi.

(Kehf 62)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: "Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük" dedi.

(Kehf 62)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Oradan uzaklaştıklarında Musa beraberindeki gence, "Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük" dedi.

(Kehf 62)

Diyanet Vakfı Meali:

(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.

(Kehf 62)

Edip Yüksel Meali:

Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, 'Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu,' dedi.

(Kehf 62)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bu suretle vakta ki geçtiler fetasına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk

(Kehf 62)

Elmalılı Yeni Meali:

Bu şekilde geçtikleri zaman genç hizmetçisine: "Getir kuşluk yemeğimizi; gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk." dedi.

(Kehf 62)

Erhan Aktaş Meali:

Epey bir mesafe aldıktan sonra, genç arkadaşına, "Yolculuğumuz nedeniyle iyice yorulduk, haydi sabah yemeğimizi getir." dedi.

(Kehf 62)

Gültekin Onan Meali:

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."

(Kehf 62)

Hakkı Yılmaz Meali:

Bu şekilde geçtikleri zaman Mûsâ, delikanlısına: “Getir kuşluk yemeğimizi, gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk” dedi.

(Kehf 62)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(İki denizin buluştuğu yeri) geçince gence demişti ki: “Yiyeceğimizi getir. Andolsun ki bu yolculuğumuzdan (sebep) pek yorulduk.”

(Kehf 62)

Harun Yıldırım Meali:

Geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.

(Kehf 62)

Hasan Basri Çantay:

Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: "Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük".

(Kehf 62)

Hayrat Neşriyat Meali:

Sonunda (Mûsâ oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaş)ına: “Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük” dedi.

(Kehf 62)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Geçip gittiklerinde Musa, gencine "kahvaltımızı getir, Elbetteki seferimizden (dolayı) bu yorgunlukla karşılaşmış [bulunuyoruz]." dedi

(Kehf 62)

Hüseyin Atay Meali:

Böylece oradan ayrıldıklarında, o genç adamına dedi: "Yiyeceğimizi getir, doğrusu, bu yolculuğumuzda yorulduk"

(Kehf 62)

İbni Kesir Meali:

Oradan uzaklaştıkları vakit Musa delikanlısına; azığımızı çıkar, bu yolculuğumuzdan andolsun ki yorgun düştük, dedi.

(Kehf 62)

İlyas Yorulmaz Meali:

Yolda bir müddet gittikten sonra Musa genç arkadaşına “Bu kadar yorucu yolculuktan sonra yemeğimizi getir (yiyelim)” dedi.

(Kehf 62)

İskender Ali Mihr Meali:

(Buluşma yerini) geçtikten sonra (Musa A.S) genç arkadaşına (şöyle) dedi: “Sabah kahvaltımızı getir. Andolsun ki bu yorgunluğa, yolculuğumuz sebebiyle maruz kaldık.”

(Kehf 62)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Oradan geçip gittikten sonra Musa delikanlıya dedi: «Getir şu yemeğimizi. Ant olsun ki yolculuk bizi iyice yormuş.»

(Kehf 62)

Kadri Çelik Meali:

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç delikanlısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize; şüphesiz bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.”

(Kehf 62)

Mahmut Kısa Meali:

Oradan biraz uzaklaşınca, Mûsâ yardımcısına, “Azığımızı getir de karnımızı doyuralım!” dedi, “Doğrusu bu yolculuk, bizi epeyce yordu.”

(Kehf 62)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Hedeflerini geçtiklerinde Musa genç arkadaşına: "Kahvaltımızı getir. Farkında olmadan gerçekten bu yolculukta yorgun düştük" demiştir.

(Kehf 62)

Mehmet Türk Meali:

(Oradan biraz) uzaklaştıklarında (Mûsa) hizmetçisine: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük.” dedi.

(Kehf 62)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Orayı) geçtikten sonra (Musa) genç arkadaşına, “Sabah yemeğimizi getir. Doğrusu bu yolculuğumuzdan dolayı üzerimize bir yorgunluk çöktü,” dedi.

(Kehf 62)

Muhammed Esed Meali:

Ve biraz uzaklaştıktan sonra (Musa) yardımcısına: "Öğlen azığımızı çıkar" dedi, "doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!"

(Kehf 62)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Oradan geçtikten sonra Musa, genç arkadaşına; "Kuşluk yemeğimizi getir," dedi, "Gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi."

(Kehf 62)

Mustafa Çavdar Meali:

İki denizin birleştiği yeri geçince Musa yanındaki gence: – Haydi, azığımızı getir de yiyelim bu yolculuk bizi bir hayli yordu, dedi. (Kehf 62)

Mustafa Çevik Meali:

60-70 Vaktiyle Musa, Allah’ın kendisine lütufta bulunup, üstün ilim bahşettiği âlim bir zat ile iki denizin birbirine kavuştuğu yerde buluşmak ve onun bilgisinden istifade etmek amacı ile arkadaşıyla birlikte yola koyulmuş, ömrünün sonuna kadar yürüsem de oraya ulaşacağım demişti. En son dinlenmek için konakladıkları deniz kenarındaki kayalıkların yanında yemek için yanlarında bulundurdukları balıklarını unuttular, zaten balık da denize düşüp gözden kaybolmuştu. Konakladıkları o yerden uzaklaşıp da karınları acıkınca, Musa arkadaşına, “Bu yolculuk bizi epeyce yordu, getir şu balığı da yiyelim.” dedi. Arkadaşı da ona: “Ben balıkla ilgili durumu sana söylemeyi unuttum, hani en son dinlenmek için oturduğumuz kaya var ya, işte orada balık şaşılacak biçimde denize düşüp kayboldu. Bunu sana söylemeyi de galiba şeytan bana unutturdu.” dedi. Bunun üzerine Musa heyecanla, “İşte aradığımız yer, buluşma noktamız orasıydı.” diyerek hemen geldikleri o yöne doğru dönüp yürüdüler, oraya varınca da kendisine katımızdan üstün ilim bahşedip, görevler verdiğimiz kulumuzla karşılaştılar. Musa hemen ona: “Sendeki bilgilerden yararlanmak suretiyle yaşanmakta olanların gerçek mahiyetini öğrenmek ve doğru olanı yapabilmek için yanında olmak, gideceğin yerlere seninle birlikte gitmek istiyorum.” dedi. İlim verdiğimiz o kişi de Musa’ya: “Sen benimle birlikteyken, karşılaşacaklarımıza, olup biteceklere katlanamazsın. İç yüzünü, gerçek mahiyetini bilip anlayamadığın işlere nasıl katlanırsın, sen kendi işine bak.” dedi. Musa da ona: “İnşallah benim sabırlı biri olduğumu göreceksin, senin yaptığın hiçbir işine karışıp, karşı çıkıp, itiraz etmeyeceğim.” dedi. Bunun üzerine ilim verdiğimiz kulumuz da Musa’ya: “Şayet benimle birlikte geleceksen, o halde ben sana yaptığım işin mahiyetini açıklamadıkça bana hiçbir şey sormayacaksın.” dedi.

(Kehf 62)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve bir miktar uzaklaştıklarında, (Musa) yardımcısına "Azığımızı çıkar" dedi, "doğrusu bu yolculuk bizi hayli yormuştur."

(Kehf 62)

Osman Okur Meali:

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."

(Kehf 62)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Vaktâ ki geçip gittiler. (Hazreti Mûsa) Genç arkadaşına dedi ki: «Bize kuşluk yemeğimizi getir, biz bu yolculuğumuzda muhakkak ki yorgunluğa uğradık.»

(Kehf 62)

Ömer Öngüt Meali:

Orayı geçtiklerinde Musa genç arkadaşına: “Azığımızı getir, bu yolculuğumuzda gerçekten yorgun ve bitkin düştük. ” dedi.

(Kehf 62)

Ömer Sevinçgül Meali:

Oradan ayrılıp bir süre yürüdüler. Musa, arkadaşına, “Öğlen yemeğimizi getir. Yolculuk yüzünden yorgun düştük” dedi.

(Kehf 62)

Sadık Türkmen Meali:

Orayı geçip gittiklerinde genç yardımcısına dedi ki: “Kuşluk/sabah yiyeceğimizi bize getir. Andolsun bu yolculuğumuzda epeyce yorgunluk çektik.”

(Kehf 62)

Seyyid Kutub Meali:

İki denizin birleştiği yeri geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına, «Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük» dedi.

(Kehf 62)

Suat Yıldırım Meali:

Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Musa yardımcısına:"Getir artık kahvaltımızı!" dedi, "Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük."

(Kehf 62)

Süleyman Ateş Meali:

Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi.

(Kehf 62)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Oradan geçtikten sonra Musa genç arkadaşına dedi ki "Getir şu kuşluk yemeğimizi; bu yolculuk bizi iyice yordu."

(Kehf 62)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Orayı geçtiklerinde Mûsâ, yardımcısına: "Yiyeceğimizi getir. Bu yolculuk bizi iyice yordu" dedi.

(Kehf 62)

Şaban Piriş Meali:

O yeri geçtikleri zaman genç arkadaşına: -Yiyeceğimizi getir, bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük, dedi.

(Kehf 62)

Talat Koçyiğit Meali:

O yeri geçtikleri zaman, Mûsâ hizmetçisine demişti ki: "Yiyeceğimizi getir. Bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük".

(Kehf 62)

Tefhimul Kuran Meali:

(Varmaları gereken yere gelip) geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: «Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.»

(Kehf 62)

Ümit Şimşek Meali:

Buluşma yerini geçtiklerinde, Musa genç hizmetkârına “Yemeğimizi getir,” dedi. “Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yorgun düşürdü.”

(Kehf 62)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Orayı geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."

(Kehf 62)