18. Kehf Suresi / 67.ayet

O da:
– Sen benimle birlikte olmaya katlanamazsın.

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 67 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

O, sen dedi, benimle beraber bulunmaya dayanamazsın.

(Kehf 67)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

O (Zat, Hızır A.S.) ise: “Doğrusu, Sen benimle birlikte kalmaya ve (yaptıklarıma katlanmaya) asla sabredip dayanamazsın!”

(Kehf 67)

Abdullah Parlıyan Meali:

O da: “Sen benimle birlikteyken, olacak olanlara katlanamazsın” dedi.

(Kehf 67)

Adem Uğur Meali:

Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

(Kehf 67)

Ahmet Hulusi Meali:

(Hızır a. s. ) dedi ki: "Sen benimle beraberliğe kesinlikle dayanamazsın (senin varoluş programın ve işlevin zahire, göz boyutuna dönük; batın/gayb boyutuna ait hükümleri, işlevinin gereği bakışla hazmedemezsin)!"

(Kehf 67)

Ahmet Tekin Meali:

Sâlih kulumuz Hızır: “Sen benimle birlikte bulunmaya asla sabredemezsin” dedi.

(Kehf 67)

Ahmet Varol Meali

O da dedi ki: "Doğrusu sen benimle sabretmeye güç yetiremezsin.

(Kehf 67)

Ali Bulaç Meali:

Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."

(Kehf 67)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Hızır dedi ki: “- Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin.

(Kehf 67)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Aslında, benimle birlikte asla dirençli olamazsın!" dedi.

(Kehf 67)

Ali Ünal Meali:

“İyi de” dedi (ilmi ledün sahibi zat [Hızır]), “sen, benimle beraberliğe asla katlanamazsın.

(Kehf 67)

Bahaeddin Sağlam Meali:

O abd: “Sen, benimle beraber kalmaya, sabretmeye dayanmazsın” dedi.

(Kehf 67)

Bayraktar Bayraklı Meali:

O kul, "Sen benimle birlikte olmaya sabredemezsin."

(Kehf 67)

Bekir Sadak Meali:

(67-68) O: «Sen dogrusu benim yaptiklarima dayanamazsin, bilgice kavrayamadigin bir seye nasil dayanabilirsin?» dedi.

(Kehf 67)

Besim Atalay Meali:

O dedi ki: «Sen benim yanımda hiç sabredemezsin

(Kehf 67)

Celal Yıldırım Meali:

O, «sen benimle beraber elbette pek sabredemezsin» dedi.

(Kehf 67)

Cemal Külünkoğlu Meali:

67,68. (Hızır,) şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin. İç yüzünü kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl sabredebilirsin ki?”

(Kehf 67)

Diyanet İşleri Eski Meali:

67,68. O: "Sen doğrusu benim yaptıklarıma dayanamazsın, bilgice kavrayamadığın bir şeye nasıl dayanabilirsin?" dedi.

(Kehf 67)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Adam, şöyle dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin."

(Kehf 67)

Diyanet Vakfı Meali:

Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

(Kehf 67)

Edip Yüksel Meali:

'Sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın,' dedi,

(Kehf 67)

Elmalılı Orjinal Meali:

Doğrusu, dedi: sen benimle sabredemezsin

(Kehf 67)

Elmalılı Yeni Meali:

O: "Doğrusu sen benimle beraber olmaya sabredemezsin.

(Kehf 67)

Erhan Aktaş Meali:

Sen, benimle beraber olmada sabretmeye asla güç yetiremezsin.

(Kehf 67)

Gültekin Onan Meali:

Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."

(Kehf 67)

Hakkı Yılmaz Meali:

(67,68) Âlim ve rahmete mazhar kul: “Şüphesiz sen benimle beraber sabretmeye takat yetiremezsin. Ve kavrayamadığın bilgiye nasıl sabredeceksin!” dedi.

(Kehf 67)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Demişti ki: “Sen, benimle beraberliğe sabredemezsin!”

(Kehf 67)

Harun Yıldırım Meali:

Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

(Kehf 67)

Hasan Basri Çantay:

O da (Musaya): "Doğrusu sen benim beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın".

(Kehf 67)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Hızır, cevâben şöyle) dedi: “Doğrusu sen, berâberimde sabretmeye aslâ güç yetiremezsin!”

(Kehf 67)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(67-68) [O kişi] "Gerçekten sen, benimle birlikte herhangi bir sabra asla güç yetiremeyeceksin." dedi. "Haber bakımından kendisini hiç kuşatmadığın (bilmediğin) [bir şey] üzerine nasıl sabredebilirsin?"

(Kehf 67)

Hüseyin Atay Meali:

66-68 Musa dedi: "Sana öğretilmiş olandan, bana doğruyu öğretmen için peşinden gelebilir miyim?" Dedi ki: "Doğrusu, sen benimle beraber bulunmaya dayanamazsın. Ve bilgin olmayan bir şeye nasıl katlanabilirsin?"

(Kehf 67)

İbni Kesir Meali:

O da dedi ki: Doğrusu sen, benim yaptıklarıma asla dayanamazsın.

(Kehf 67)

İlyas Yorulmaz Meali:

O da “Sen benimle beraber olmaya tahammül edip sabır gösteremezsin.”

(Kehf 67)

İskender Ali Mihr Meali:

(Hızır A.S): “Muhakkak ki sen, benim maiyetimde (iken vuku bulacak olaylara) sabretmeye asla güç yetiremezsin.” dedi.

(Kehf 67)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O da dedi: «Doğrusu, senin benimle birlikte katlanmıya gücün yetmiyecektir.

(Kehf 67)

Kadri Çelik Meali:

Dedi ki: “Gerçekten sen, benimle birlikteliğe sabretmeye güç yetiremezsin.”

(Kehf 67)

Mahmut Kısa Meali:

Hızır, “Elbette fakat sen bir insan olarak, sana bildirilen ilâhî kurallara uymakla yükümlü olduğundan, benimle arkadaşlığa kesinlikle dayanamaz ve yaptıklarıma —doğal olarak— karşı çıkarsın!” dedi. Ve ekledi:

(Kehf 67)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Fakat o: "Gerçekte sen benimle birlikteyken sabır gösteremezsin" dedi.

(Kehf 67)

Mehmet Türk Meali:

O da: “gerçekten sen, benimle beraberliğe asla sabredemezsin.” dedi.1*

(Kehf 67)

Muhammed Celal Şems Meali:

O, (Musa’ya) dedi ki: “Benim yanımda hiç sabredemezsin.”

(Kehf 67)

Muhammed Esed Meali:

(Öteki;) "Sen benimle birlikte(yken olacak olanlara) katlanamazsın" dedi,

(Kehf 67)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

O şöyle dedi; "Doğrusu sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın."

(Kehf 67)

Mustafa Çavdar Meali:

O da: – Sen benimle birlikte olmaya katlanamazsın.(Kehf 67)

Mustafa Çevik Meali:

60-70 Vaktiyle Musa, Allah’ın kendisine lütufta bulunup, üstün ilim bahşettiği âlim bir zat ile iki denizin birbirine kavuştuğu yerde buluşmak ve onun bilgisinden istifade etmek amacı ile arkadaşıyla birlikte yola koyulmuş, ömrünün sonuna kadar yürüsem de oraya ulaşacağım demişti. En son dinlenmek için konakladıkları deniz kenarındaki kayalıkların yanında yemek için yanlarında bulundurdukları balıklarını unuttular, zaten balık da denize düşüp gözden kaybolmuştu. Konakladıkları o yerden uzaklaşıp da karınları acıkınca, Musa arkadaşına, “Bu yolculuk bizi epeyce yordu, getir şu balığı da yiyelim.” dedi. Arkadaşı da ona: “Ben balıkla ilgili durumu sana söylemeyi unuttum, hani en son dinlenmek için oturduğumuz kaya var ya, işte orada balık şaşılacak biçimde denize düşüp kayboldu. Bunu sana söylemeyi de galiba şeytan bana unutturdu.” dedi. Bunun üzerine Musa heyecanla, “İşte aradığımız yer, buluşma noktamız orasıydı.” diyerek hemen geldikleri o yöne doğru dönüp yürüdüler, oraya varınca da kendisine katımızdan üstün ilim bahşedip, görevler verdiğimiz kulumuzla karşılaştılar. Musa hemen ona: “Sendeki bilgilerden yararlanmak suretiyle yaşanmakta olanların gerçek mahiyetini öğrenmek ve doğru olanı yapabilmek için yanında olmak, gideceğin yerlere seninle birlikte gitmek istiyorum.” dedi. İlim verdiğimiz o kişi de Musa’ya: “Sen benimle birlikteyken, karşılaşacaklarımıza, olup biteceklere katlanamazsın. İç yüzünü, gerçek mahiyetini bilip anlayamadığın işlere nasıl katlanırsın, sen kendi işine bak.” dedi. Musa da ona: “İnşallah benim sabırlı biri olduğumu göreceksin, senin yaptığın hiçbir işine karışıp, karşı çıkıp, itiraz etmeyeceğim.” dedi. Bunun üzerine ilim verdiğimiz kulumuz da Musa’ya: “Şayet benimle birlikte geleceksen, o halde ben sana yaptığım işin mahiyetini açıklamadıkça bana hiçbir şey sormayacaksın.” dedi.

(Kehf 67)

Mustafa İslamoğlu Meali:

O, "Korkarım ki sen benimle birlikteliğe sabredemezsin!" dedi (ve ekledi):

(Kehf 67)

Osman Okur Meali:

(67-68) (Melek veya nebi kul,) şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabır edemezsin. İç yüzünü kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl sabır edebilirsin ki?”

(Kehf 67)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Dedi ki: «Şüphe yok sen benimle beraber sabra kâdir olamazsın.»

(Kehf 67)

Ömer Öngüt Meali:

O da dedi ki: “Doğrusu sen benimle beraber bulunmaya sabredemezsin!”

(Kehf 67)

Ömer Sevinçgül Meali:

‘Hızır’ “Sen benim yanımdayken ‘tanık olacaklarına’ katlanamazsın!

(Kehf 67)

Sadık Türkmen Meali:

(O kul) dedi ki: ”Doğrusu, sen benimle beraber bulunmaya sabredemezsin!

(Kehf 67)

Seyyid Kutub Meali:

O kulumuz, Musa'ya dedi ki; «Sen benimle beraber olmaya katlanamazsın.»

(Kehf 67)

Suat Yıldırım Meali:

(67-68) "Doğrusu" dedi, "sen benimle beraberliğe sabredemezsin. Bütün yönleriyle kavrayamadığın meseleler karşısında nasıl kendini tutabilirsin ki?"

(Kehf 67)

Süleyman Ateş Meali:

(O da): "Sen benimle beraber bulunmağa dayanamazsın" dedi.

(Kehf 67)

Süleymaniye Vakfı Meali:

"Sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın" dedi.

(Kehf 67)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(67-68) O: "Ama sen benim yaptıklarıma dayanamazsın. İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl dayanacaksın?" dedi.

(Kehf 67)

Şaban Piriş Meali:

O da: -Sen benimle olmaya sabredemezsin, dedi.

(Kehf 67)

Talat Koçyiğit Meali:

O da demişti ki: "Şu bir gerçektir ki, sen, benimle beraber bulunmaya asla sabredemezsin".

(Kehf 67)

Tefhimul Kuran Meali:

Dedi ki: «Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin.»

(Kehf 67)

Ümit Şimşek Meali:

O ise “Sen benim beraberliğime tahammül edemezsin,” dedi.

(Kehf 67)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın."

(Kehf 67)