– Gemiden başlayalım. O gemi, geçimlerini denizden sağlayan engelli kişilere aitti. Onu hasarlı hale getirmek istedim zira onların varacağı yerde gördüğü her sağlam gemiye el koyan bir hükümdar vardı.
Bknz: (2/216)
– Gemiden başlayalım. O gemi, geçimlerini denizden sağlayan engelli kişilere aitti. Onu hasarlı hale getirmek istedim zira onların varacağı yerde gördüğü her sağlam gemiye el koyan bir hükümdar vardı.
Bknz: (2/216)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Gemi, denizde çalışan yoksul kimselerindi, onu kusurlu bir hale getirmek istedim, çünkü ilerde bir padişah var, bütün gemileri zaptetmede.
(Kehf 79)“O (deldiğim) gemi var ya; denizde çalışan bazı yoksulların (geçim kaynağı) idi. Ben onu (kasıtlı olarak) yaralayıp deldim. Çünkü peşlerinde, her sağlam gemiyi zorla gasp eden bir hükümdar gelmekteydi. (Hasar verdim ki, bu gemiye tenezzül etmesin. Onun yoksul olan sahipleri de, kolayca tamir edip işlerine devam etsin.) ”
(Kehf 79)O gemi, geçimini denizden sağlayan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu bir hale getirmek istedim. Çünkü, arkalarında her sağlam gemiye, zorla el koyan bir hükümdar olduğunu biliyordum.
(Kehf 79)Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı.
(Kehf 79)"O tekneden başlayalım: O tekne, denizde çalışan yoksullarındı. Ben onu kusurlu yapmayı diledim... (Çünkü) onların karşılaşacağı, her tekneye el koyan bir Melik var idi" (yaralı tekneyi almayacağı için tekneyi kurtardım, onlara iyilik olsun diye).
(Kehf 79)“Gemi, çevresi, çaresi olmayan bir kısım yoksul insanlarındı. Denizde taşımacılık yaparak, çalışarak nafakalarını kazanıyorlardı. O gemiyi, ayıplı, kusurlu hale getirmek istedim. Daha ilerde, her sağlam gemiye el koymayı alışkanlık haline getiren zâlim zorba bir kral vardı.” dedi.
(Kehf 79)Gemi, denizde çalışan birtakım yoksullara aitti. Ben onu kusurlu yapmak istedim. (Çünkü) arkalarında her (sağlam) gemiyi zorla alan bir kral vardı.
(Kehf 79)"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."
(Kehf 79)Evvelâ gemi, denizde çalışan bir takım yoksullarındı. Ben, o gemiyi kusurlu yapmak istedim. (Çünkü) ötelerinde, her sağlam gemiyi zorla alan bir padişah vardı.
(Kehf 79)"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı. Onu kusurlu yapmak istedim. Çünkü biraz ileride, tüm gemileri zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı!"
(Kehf 79)“Önce gemiden başlayalım. O, geçimlerini denizden sağlayan birtakım fakirlere aitti. İstedim ki, onda bir kusur meydana getireyim. Çünkü önlerinde her sağlam gemiyi gasbeden zalim bir kral vardı.
(Kehf 79)Amma o gemi ise, denizde çalışan bazı yoksulların idi. Ben onu kusurlu yapmak istedim. Çünkü peşlerinde bütün (sağlam) gemileri gasp edip alan bir sultan vardı.
(Kehf 79)"O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere aitti. Ona hasar vermek istedim. Çünkü arkasında her sağlam gemiyi zorla gaspeden bir kral vardı."
(Kehf 79)«Gemi, denizde calisan birkac yoksula aitti; onu kusurlu kilmak istedim, cunku peslerinde her saglam gemiye zorla el koyan bir hukumdar vardi.»
(Kehf 79)Yoksul denizcilerin malıydı gemi, onu, eski göstermek istedim, ötede bir hakan var, zorla alır gemileri !
(Kehf 79)Gemiye gelince, o, denizde iş gören birkaç yoksulundu, onu kusurlu kılmak istedim ki arkalarında (veya önlerinde) her (sağlam) gemiyi zorla alan bir hükümdar bulunuyordu.
(Kehf 79)“O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere aitti. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”
(Kehf 79)"Gemi, denizde çalışan birkaç yoksula aitti; onu kusurlu kılmak istedim, çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı."
(Kehf 79)"O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı."
(Kehf 79)«Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı.» *
(Kehf 79)'Gemi, denizde çalışan yoksul (balıkçı)lara aitti. Gemiyi kusurlu yapmak istedim; zira peşlerinde, tüm gemileri zorla ele geçiren bir kral vardı.'
(Kehf 79)Evvela gemi, denizde çalışan bir takım biçarelerin idi, ben onu ayıblandırmak istedim ki: ötelerinde bir Melik vardı, her sağlam gemiyi gasben alıyordu
(Kehf 79)Önce gemi, denizde çalışan birtakım zavallılarındı. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim; çünkü ötelerinde bütün sağlam gemileri gaspedip alan bir hükümdar vardı.
(Kehf 79)" O gemi, geçimini denizden sağlayan yoksul kimselere aitti. Gemiyi hasarlı göstermek istedim, zira onların arkasında bütün gemileri gasp eden bir hükümdar vardı."
(Kehf 79)"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."
(Kehf 79)(78-82) Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz, onun, anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeye sürüklemesinden korktuk. Sonra da ‘Rableri onun yerine kendilerine temizlikçe daha hayırlı ve merhamet bakımından daha yakınını versin’ istedik. Duvara da gelince; o, şehirdeki iki yetim oğlanındı ve onun altında onlar için bir define vardı. Babaları da iyi bir zat idi. İşte onun için, –Rabbinden bir rahmet olmak üzere– Rabbin onların erginlik çağına ermelerini, definelerini çıkarmalarını diledi. Ve ben onu [duvar doğrultma işini] kendi görüşümle yapmadım. İşte senin, üzerine sabretmeye takat getiremediğin şeylerin ilk plândaki anlamı!”
(Kehf 79)“Gemiye gelince, o, denizde çalışan yoksul insanlarındı. Onu kusurlu hâle getirmek istedim. (Çünkü) onların önünde (sağlam olan) her gemiye zorla el koyan bir yönetici vardı.”
(Kehf 79)"Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."
(Kehf 79)"Gemiye gelince: (o,) denizde iş yapan yoksullarındı. Ben onu kusurlu yapmak istedim (ki) arkalarında her (sağlam) gemiyi zorla almakda olan bir hükümdar vardı".
(Kehf 79)“O gemi var ya, işte (o,) denizde çalışan yoksul kimselere âid idi; bu yüzden onu kusurlu kılmak istedim; çünki onların ilerisinde bir hükümdar vardı; her (sağlam) gemiyi zorla alıyordu.”
(Kehf 79)Gemiye gelince: O, denizde çalışan yoksullara ait idi. Onu, kusurlu yapmayı istedim, gerilerinde [düzgün/sağlam]¹ tüm gemileri gasp ederek alan bir kral vardı.
(Kehf 79)Gemi denizde çalışan birkaç yoksulundu. Onu kusurlu kılmak istedim. Çünkü, önlerinde her sağlam gemiyi zorla alan bir kral vardı.
(Kehf 79)Gemi; denizde çalışan yoksullara aitti. Onu kusurlu kılmak istedim. Zira arkalarında, her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.
(Kehf 79)“Gemiye gelirsek ki, o gemi fakir insanlara ait idi. Onunla denizde çalışıyorlardı. O gemiye hasar vermek istememin sebebi, onların gerisinde bir hükümdar bütün (sağlam) gemilere zorla el koyuyordu.”
(Kehf 79)Lâkin gemi, denizde çalışan fakirlerindi. Onu kusurlu yapmak istedim. Onların arkasında, bütün gemileri gasbederek (zorla) alan bir melik (kral) vardı.
(Kehf 79)O gemi denizde çalışan birtakım yoksul kimselerindi. Onunla denizde çalışıyorlardı. Geminin bir eksiği olmasını istemiştim. Çünkü arkalarında öyle bir hakan vardı ki her gemiyi zorla alıyordu.
(Kehf 79)“Gemiye gelince, denizde çalışan birkaç yoksula aitti; onu kusurlu kılmak istedim, çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.”
(Kehf 79)O hasar verdiğim gemi, geçimini denizden sağlayan yoksul insanlara aitti. Onu bilerek kusurlu hâle getirmek istedim; çünkü güzergâhları üzerinde, bütün sağlam gemilere zorla el koyan ve sahiplerini esir eden zâlim bir kral vardı. Gemiye verdiğim küçük bir zarar, çok daha büyük bir zararı önlemiş oldu.
(Kehf 79)Ele geçirdiği tüm sağlam gemilere el koyan bir kralın varlığını biliyorum Hem de bindiğimiz geminin, denizde çalışan yoksulların olduğunu biliyorum Fark ettirmeden gemiyi kusurlu yapıp zorba kraldan kurtarmak istedim.
(Kehf 79)(Devamla):“O gemi denizde çalışan yoksul kimselere aitti. Onu arızalı yapmak istedim. (Çünkü) onların ilerisinde, (sağlam) gemileri zorbalıkla ele geçiren bir hükümdar vardı.”
(Kehf 79)“Tekne, denizde çalışan birkaç yoksula aitti. Her tekneyi gasp eden bir kral, onların arkasından geldiği için, onu kusurlu kılmak istedim. ”
(Kehf 79)O tekne, geçimini denizden sağlayan yoksul insanlara aitti; ona hasar vermek istedim, çünkü peşlerinde her (sağlam) tekneye zorla el koyan bir hükümdar oldu(ğunu biliyordum).
(Kehf 79)"O gemi, denizde çalışan birkaç yoksula aitti; onu kusurlu kılmak istedim. Çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir kral vardı."
(Kehf 79)Bknz: (2/216)
(Kehf 79)79-82 “Gemi olayından başlayalım... O gemi, geçimlerini denizden sağlayan bir kısım yoksul kimselere aitti. Onu özellikle hasarlı hale getirdim, şayet yollarına devam etselerdi, önlerinde her sağlam gemiye el koyan bir hükümdarın adamları bekliyordu. Öldürdüğüm gence gelince, onun anne ve babası yalnız Allah’ı Rab ve ilah edinmiş, O’nun davetine iman etmiş mü’min kimselerdi. O gencin azgınlık, taşkınlık ve zulümleri sebebiyle anne ve babasına derin acılar yaşattığı, o sebepten öldürülmesi gerektiği bilgisi bana ulaştırılmıştı. Rableri olan Allah, onlara bu çocuk yerine hayırlı ve merhametli bir evlat nasip etsin. Yıkılmak üzere olan duvarı onarıp tamir etmemin sebebi ise o duvar orada yaşayan iki öksüz çocuğun evlerinin duvarı idi, duvarın altında da o çocuklara ait bir hazine vardı. Onların babaları yalnız Allah’ı Rab ve ilah edinip O’na iman etmiş bir mü’min olarak vefat etmişti. Bu yüzden de Rabbin, onlar erişkin birer insan olunca, hazinelerine kavuşsunlar diye, onlara bir lütuf ve rahmet olarak böyle diledi, dolayısıyla bütün bu işleri kendi irademle de yapmadım. İşte senin sabredemeyip katlanamadığın işlerin iç yüzü budur.”
(Kehf 79)"Gemiden başlayalım: O gemi, geçimini denizden sağlayan yoksullara aitti. Hal böyleyken onu hasarlı hale getirmek istedim, çünkü onların peşinde her gemiye zorla el koyan bir yönetici bulunuyordu."
(Kehf 79)"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) peşlerinde her (sağlam) tekneye zorla el koyan bir hükümdar oldu(ğunu biliyordum).
(Kehf 79)Şöyle ki: «Gemi, denizde çalışan birtakım zayıflara ait idi. Artık ben onu kusurlu yapmak istedim ve onların otesinde bir hükümdar vardır ki, her (sağlam) gemiyi zulmen alıvermektedir.»
(Kehf 79)“Gemi, denizde çalışan bir kaç yoksula âit idi. Ben onu (tamire muhtaç) ayıplı göstermek istedim. Çünkü gideceği yerde her güzel gemiyi zorla alan bir kral vardı. ”
(Kehf 79)“O gemi, geçimi için denizde çalışan yoksulların malıydı. Ona zarar verdim, çünkü ileride sağlam gemileri sahiplerinin elinden zorla alan ‘zalim’ bir kral vardı ‘bunu biliyordum’.
(Kehf 79)O GEMİ var ya; o, denizde çalışan yoksulların idi. Ben onu kusurlu yaptım, çünkü ötelerinde her sağlam gemiye zorbalıkla el koyan diktatör/zorba bir kral vardı.
(Kehf 79)O gemi var ya, yoksul deniz işçilerinin malı idi. Onda bir kusur meydana getirmek istedim. Çünkü bu denizcileri, rastladığı her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar kovalıyordu.
(Kehf 79)Evvela, o gemi, denizde çalışan birtakım fakirlere ait idi. Ben onu kasden bir miktar zedeledim. Zira öte yanında, sağlam olan bütün gemileri gasbeden zalim bir hükümdar vardı.
(Kehf 79)"O (yaraladığım) gemi, denizde çalışan yoksullarındı. Onu kusurlu yapmak istedim, çünkü onların ilerisinde her (sağlam) gemiyi zorla alan bir kral vardı."
(Kehf 79)O gemi, denizde çalışan miskinlere[1] aitti, yolları üstünde her gemiye zorla el koyan bir kral vardı; bu sebeple onu hasarlı hale getirmek istedim.
1)Miskinin kök anlamı hareketin ardından durağanlaşmadır. Hasta, sakat, yaşlı ve işsiz gibi çaresiz kalmış herkes bu konuma girer. Nebimiz şöyle demiştir:
"Miskin bir parça, iki parça yiyecek ile yetinen kişi değildir. İhtiyacını karşılayamadığı halde utanan veya ısrarla kimseden bir şey isteyemeyen kişidir." (Buhari, "Zekat", 53; Müslim, "Zekat", 101; Ebu Davud, "Zekat", 23; Nesai, "Zekat", 78.) Bunlara miskin denmesi, gemileri ellerinden alındıktan sonra işsiz kalacaklarından dolayıydı.
"O gemi, denizde çalışan yoksullarındı. Ona hasar vermek istedim. Çünkü arkalarında, sağlam gemilere el koyan bir kral vardı."
(Kehf 79)Birincisi gemi, denizde çalışan fakirlere aitti. Onun kusurlu görünmesini istedim. Çünkü arkalarında, her sağlam gemiyi gasp eden bir kral vardı.
(Kehf 79)"Önce o gemi, denizde çalışan bir takım yoksullarındı. Onu kusurlu yapmak istedim; zira arkalarında bir hükümdar vardı ki, bütün gemileri zorla alıyordu".
(Kehf 79)Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.»
(Kehf 79)“O gemi, denizde hayatını kazanan yoksullara aitti. Onu kusurlu hale getirmek istedim; çünkü peşlerinde, bulduğu her gemiyi gasp eden bir hükümdar vardı.
(Kehf 79)"Gemiden başlayayım: O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el koyuyordu."
(Kehf 79)