O’nun güç ve bilgisi işte böyle, zira biz O’nun sahip olduğu her şeyi kapsamlı olarak biliyorduk.
Bknz: (2/77)
O’nun güç ve bilgisi işte böyle, zira biz O’nun sahip olduğu her şeyi kapsamlı olarak biliyorduk.
Bknz: (2/77)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Böyleydi işte bu, gerçekten de nesi var, nesi yoksa bilgimiz hepsine şamildir, hepsinden de haberdarız.
(Kehf 91)İşte böyle, onun yanında (eşyanın aslını oluşturan ve) özü kapsayan bilgi olduğundan (haberdar idikve yanında olup-biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatıvermiştik.
(Kehf 91)İşte Zülkarneyn'in gücü ve saltanatı böylece idi. Fakat onun yanında ne türlü alet ve bilgiler vardı ki, biz hepsini ilmimizle kuşatmışızdır.
(Kehf 91)Zülkarneyn burada da, tebliğde bulundu, ihtiyaç duydukları medeniyet araçlarını öğretti, kendilerine nasıl muamele yapacağını anlattı. Biz, onun sahip olduğu bilgiyi, medeniyet araçlarını, imkânlarını, gücünü, kudretini, tecrübesini biliyorduk.
(Kehf 91)İşte böyle. Biz, onun yanında ne tür bilgi ve tecrübe varsa [3] (ilmimizle) kuşatmıştık.*
(Kehf 91)İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte Zü'l-karneyn'in kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmışızdır.
(Kehf 91)Zülkarneyn’in haşmet ve saltanatına karşılık onların durumu böyle idi. Andolsun Biz, Zülkarneyn’in maddî ve manevî yönden nelere sahip olduğunu biliyorduk; (dolayısıyla, O’nun böyle bir kavme karşı nasıl davranacağı da belli idi.)
(Kehf 91)İşte onu böylece yürüttük. Yanında ne var ne yok, hepsini biliyorduk.
(Kehf 91)İşte onun durumu böyledir. Onun bilgi olarak sahip olduğu her şeyi biz biliriz.
(Kehf 91)İşte (Zülkarneyn 'in) kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi sizin bilmediğiniz daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk.
(Kehf 91)İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.
(Kehf 91)İşte böyle. Halbuki Biz, onun yanında nelerin bulunduğunu tamamen biliyorduk.
(Kehf 91)İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte böyle! Ve Biz onun yanında olan şeyleri bilgi yönünden kuşatmıştık. 289
(Kehf 91)İşte böyle! Biz onun yanında olan ne varsa hepsinin hakikatini ilmimizle kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte (Zülkarneynin işi) böyle idi. Halbuki onun yanında (neler vardı) ki biz hepsini ilm (imiz) le kuşatmışızdır.
(Kehf 91)İşte (Zülkarneyn'in işi) böyledir! Ve onun yanında olan şeyleri, gerçekten(hepsinden) haberdâr olarak kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte bunun gibi, onun tarafında bulunanları haber bakımından kuşatmıştık.
(Kehf 91)Böylece biz onları bulundukları hal ile kuşattık (kendi hallerine bıraktık).
(Kehf 91)İşte böylece Biz, onun yanında oluşan şeyleri (olayları), haberdar olarak, (ilmimizle) ihata ettik.
(Kehf 91)İşte böyle. Doğrusu Biz Zülkarneyn'in yanında olanları bitenleri bilgimizle kaplamışızdır.
(Kehf 91)İşte böyleydi, onun yanında olan her şeyi (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte Zülkarneyn, yeryüzünün doğusuna ve batısına hükmeden böyle kudretli ve bilge bir hükümdardı. Ve hiç kuşkusuz Biz, onun bütün yaptıklarından haberdar idik.
(Kehf 91)Haliyle biz böyle biliyorduk Zülkarneynle ilgili öz bilgi ve her şeyi
(Kehf 91)İşte böylece Biz, onun yaptıklarının hepsini bütün ayrıntıları ile biliyorduk.1*
(Kehf 91)İşte (bu hadise, aynen) böyle oldu. Bizim (bilgimiz,) onunla ilgili (tüm olayları) kapsamaktadır.
(Kehf 91)(Biz onları) işte böyle (bir yaşama tarzı içinde, böyle bir düzeyde bırakmıştık ve o da onları öylece kendi hallerine bıraktı;) ve muhakkak ki sınırsız bilgimizle Biz onun zihninden geçenleri kuşatmış bulunuyorduk.
(Kehf 91)İşte böylece biz, onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
(Kehf 91)Bknz: (2/77)
(Kehf 91)89-92 Bir süre sonra Zülkarneyn oradan ayrılıp yeni bir görev için güneşin doğduğu yöne doğru ulaşabildiği en son yere ulaştı, oraya varınca da güneşin üzerlerinden hiç eksik olmadığı, aylarca güneş gören bir halk ile karşılaştı. İşte Biz Zülkarneyn’e buralara ve böylesi toplumlara ulaşabilecek kadar ilim, güç ve imkân vermiştik. Şüphesiz ona bahşettiklerimizin sınırını ve neler olduğunu da Biz biliriz.
(Kehf 91)onların yaşam tarzı da işte böyleydi; fakat doğrusu Biz, onun sahip olduğu tasavvuru derin bir bilgiyle kuşatmışızdır.
(Kehf 91)İşte (Zülkarneyn 'in) kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi sizin bilmediğiniz daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte böylece. Ve şüphe yok ki, onun yanında neler olduğunu Biz ilmen ihata etmişizdir.
(Kehf 91)İşte böyle, onun serüveni, bütün ayrıntıları ile bilgimizin kapsamı içindedir.
(Kehf 91)İşte Zülkarneyn, böyle yüksek bir hükümranlığa sahip idi. Onun yanında ne var, ne yoksa Biz hepsine vakıf idik.
(Kehf 91)İşte (Zu'l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sahip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk.
(Kehf 91)İşte o böyle (bir kimse) idi ve biz onun (gizli ve açık) sahip olduğu bilgiye muttali idik.
(Kehf 91)İşte böyle, onun yanında «özü kapsayan bilgi olduğunu» (veya yanında olup biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
(Kehf 91)İşte Zülkarneyn'in hali böyleydi; ve Bizim ilmimiz, onun herşeyini kuşatmış bulunuyordu.
(Kehf 91)İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
(Kehf 91)