18. Kehf Suresi / 91.ayet

O’nun güç ve bilgisi işte böyle, zira biz O’nun sahip olduğu her şeyi kapsamlı olarak biliyorduk.

Bknz: (2/77)

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 91 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Böyleydi işte bu, gerçekten de nesi var, nesi yoksa bilgimiz hepsine şamildir, hepsinden de haberdarız.

(Kehf 91)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

İşte böyle, onun yanında (eşyanın aslını oluşturan ve) özü kapsayan bilgi olduğundan (haberdar idikve yanında olup-biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatıvermiştik.

(Kehf 91)

Abdullah Parlıyan Meali:

İşte Zülkarneyn'in gücü ve saltanatı böylece idi. Fakat onun yanında ne türlü alet ve bilgiler vardı ki, biz hepsini ilmimizle kuşatmışızdır.

(Kehf 91)

Adem Uğur Meali:

İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.

(Kehf 91)

Ahmet Hulusi Meali:

İşte böyle... Biz Onu, ondaki ile ihata etmiştik.

(Kehf 91)

Ahmet Tekin Meali:

Zülkarneyn burada da, tebliğde bulundu, ihtiyaç duydukları medeniyet araçlarını öğretti, kendilerine nasıl muamele yapacağını anlattı. Biz, onun sahip olduğu bilgiyi, medeniyet araçlarını, imkânlarını, gücünü, kudretini, tecrübesini biliyorduk.

(Kehf 91)

Ahmet Varol Meali

İşte böyle. Biz, onun yanında ne tür bilgi ve tecrübe varsa [3] (ilmimizle) kuşatmıştık.*

(Kehf 91)

Ali Bulaç Meali:

İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İşte Zü'l-karneyn'in kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmışızdır.

(Kehf 91)

Ali Rıza Sefa Meali:

İşte böyle. Kendisinde olan her şeyi bilgimizle kaplamıştık.

(Kehf 91)

Ali Ünal Meali:

Zülkarneyn’in haşmet ve saltanatına karşılık onların durumu böyle idi. Andolsun Biz, Zülkarneyn’in maddî ve manevî yönden nelere sahip olduğunu biliyorduk; (dolayısıyla, O’nun böyle bir kavme karşı nasıl davranacağı da belli idi.)

(Kehf 91)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İşte onu böylece yürüttük. Yanında ne var ne yok, hepsini biliyorduk.

(Kehf 91)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İşte onun durumu böyledir. Onun bilgi olarak sahip olduğu her şeyi biz biliriz.

(Kehf 91)

Bekir Sadak Meali:

Iste bunun gibi, onun yaptiklarinin hepsini bastanbasa biliyorduk.

(Kehf 91)

Besim Atalay Meali:

Yine bunculayın, yanında ne varsa biz biliyorduk

(Kehf 91)

Celal Yıldırım Meali:

İşte böylece onun yanında olan her şeyi kuşatıp biliyorduk.

(Kehf 91)

Cemal Külünkoğlu Meali:

İşte (Zülkarneyn 'in) kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi sizin bilmediğiniz daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Diyanet İşleri Eski Meali:

İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk.

(Kehf 91)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.

(Kehf 91)

Diyanet Vakfı Meali:

İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.

(Kehf 91)

Edip Yüksel Meali:

İşte böyle... Onun her bulduğunu tamamıyla biliyorduk.

(Kehf 91)

Elmalılı Orjinal Meali:

Böyle, halbuki onun yanında neler vardı temamını biz biliyorduk

(Kehf 91)

Elmalılı Yeni Meali:

İşte böyle. Halbuki Biz, onun yanında nelerin bulunduğunu tamamen biliyorduk.

(Kehf 91)

Erhan Aktaş Meali:

İşte böyle! Biz, onun yanında olan şeyleri bilgimizle kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Gültekin Onan Meali:

İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Hakkı Yılmaz Meali:

İşte böyle! Ve Biz onun yanında olan şeyleri bilgi yönünden kuşatmıştık. 289

(Kehf 91)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

İşte böyle! Biz onun yanında olan ne varsa hepsinin hakikatini ilmimizle kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Harun Yıldırım Meali:

İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.

(Kehf 91)

Hasan Basri Çantay:

İşte (Zülkarneynin işi) böyle idi. Halbuki onun yanında (neler vardı) ki biz hepsini ilm (imiz) le kuşatmışızdır.

(Kehf 91)

Hayrat Neşriyat Meali:

İşte (Zülkarneyn'in işi) böyledir! Ve onun yanında olan şeyleri, gerçekten(hepsinden) haberdâr olarak kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İşte bunun gibi, onun tarafında bulunanları haber bakımından kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Hüseyin Atay Meali:

Böylece, Biz, onun hakkında her şeyi biliyorduk.

(Kehf 91)

İbni Kesir Meali:

İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştan başa biliyorduk Biz.

(Kehf 91)

İlyas Yorulmaz Meali:

Böylece biz onları bulundukları hal ile kuşattık (kendi hallerine bıraktık).

(Kehf 91)

İskender Ali Mihr Meali:

İşte böylece Biz, onun yanında oluşan şeyleri (olayları), haberdar olarak, (ilmimizle) ihata ettik.

(Kehf 91)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İşte böyle. Doğrusu Biz Zülkarneyn'in yanında olanları bitenleri bilgimizle kaplamışızdır.

(Kehf 91)

Kadri Çelik Meali:

İşte böyleydi, onun yanında olan her şeyi (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Mahmut Kısa Meali:

İşte Zülkarneyn, yeryüzünün doğusuna ve batısına hükmeden böyle kudretli ve bilge bir hükümdardı. Ve hiç kuşkusuz Biz, onun bütün yaptıklarından haberdar idik.

(Kehf 91)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Haliyle biz böyle biliyorduk Zülkarneynle ilgili öz bilgi ve her şeyi

(Kehf 91)

Mehmet Türk Meali:

İşte böylece Biz, onun yaptıklarının hepsini bütün ayrıntıları ile biliyorduk.1*

(Kehf 91)

Muhammed Celal Şems Meali:

İşte (bu hadise, aynen) böyle oldu. Bizim (bilgimiz,) onunla ilgili (tüm olayları) kapsamaktadır.

(Kehf 91)

Muhammed Esed Meali:

(Biz onları) işte böyle (bir yaşama tarzı içinde, böyle bir düzeyde bırakmıştık ve o da onları öylece kendi hallerine bıraktı;) ve muhakkak ki sınırsız bilgimizle Biz onun zihninden geçenleri kuşatmış bulunuyorduk.

(Kehf 91)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İşte böylece biz, onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Mustafa Çavdar Meali:

O’nun güç ve bilgisi işte böyle, zira biz O’nun sahip olduğu her şeyi kapsamlı olarak biliyorduk.

Bknz: (2/77)

(Kehf 91)

Mustafa Çevik Meali:

89-92 Bir süre sonra Zülkarneyn oradan ayrılıp yeni bir görev için güneşin doğduğu yöne doğru ulaşabildiği en son yere ulaştı, oraya varınca da güneşin üzerlerinden hiç eksik olmadığı, aylarca güneş gören bir halk ile karşılaştı. İşte Biz Zülkarneyn’e buralara ve böylesi toplumlara ulaşabilecek kadar ilim, güç ve imkân vermiştik. Şüphesiz ona bahşettiklerimizin sınırını ve neler olduğunu da Biz biliriz.

(Kehf 91)

Mustafa İslamoğlu Meali:

onların yaşam tarzı da işte böyleydi; fakat doğrusu Biz, onun sahip olduğu tasavvuru derin bir bilgiyle kuşatmışızdır.

(Kehf 91)

Osman Okur Meali:

İşte (Zülkarneyn 'in) kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi sizin bilmediğiniz daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

İşte böylece. Ve şüphe yok ki, onun yanında neler olduğunu Biz ilmen ihata etmişizdir.

(Kehf 91)

Ömer Öngüt Meali:

İşte böylece onunla ilgili baştan başa her şeyden haberdar idik.

(Kehf 91)

Ömer Sevinçgül Meali:

İşte böyle! Onun yanında olan ne varsa hepsi bilgimiz dahilindeydi.

(Kehf 91)

Sadık Türkmen Meali:

İşte böyle! Biz onunla ilgili olan her bilgiyi kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Seyyid Kutub Meali:

İşte böyle, onun serüveni, bütün ayrıntıları ile bilgimizin kapsamı içindedir.

(Kehf 91)

Suat Yıldırım Meali:

İşte Zülkarneyn, böyle yüksek bir hükümranlığa sahip idi. Onun yanında ne var, ne yoksa Biz hepsine vakıf idik.

(Kehf 91)

Süleyman Ateş Meali:

İşte (Zu'l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sahip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk.

(Kehf 91)

Süleymaniye Vakfı Meali:

İşte böyle; Biz o topluğun her şeyini biliyorduk.

(Kehf 91)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

İşte böyle. Biz onun yaptıklarını bilmekteydik.

(Kehf 91)

Şaban Piriş Meali:

İşte böyle, onun yanındakilerin hepsini baştan başa biliyorduk.

(Kehf 91)

Talat Koçyiğit Meali:

İşte o böyle (bir kimse) idi ve biz onun (gizli ve açık) sahip olduğu bilgiye muttali idik.

(Kehf 91)

Tefhimul Kuran Meali:

İşte böyle, onun yanında «özü kapsayan bilgi olduğunu» (veya yanında olup biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

(Kehf 91)

Ümit Şimşek Meali:

İşte Zülkarneyn'in hali böyleydi; ve Bizim ilmimiz, onun herşeyini kuşatmış bulunuyordu.

(Kehf 91)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.

(Kehf 91)