75. Kıyamet Suresi / 27.ayet

Bir çığlık koparılacak “Doktor nerede/şifacı kim?”

Bknz: (23/99)»(23/108)(63/10)

Mustafa Çavdar Meali

Kıyamet 27 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve bir okuyup üfleyen yok mu denince.

(Kıyamet 27)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ona: Haydi görelim şimdi tedavi için) "Son müdahaleyi yapacak kimdir?" (En güvendiğin hekiminiz, şeyhiniz, şöhretliniz nerededir) diye (hatırlatılacaktır).

(Kıyamet 27)

Abdullah Parlıyan Meali:

insanlar: “Bunu tedavi edebilecek kim vardır?” diyecekler.

(Kıyamet 27)

Adem Uğur Meali:

Tedavi edebilecek kimdir? denir.

(Kıyamet 27)

Ahmet Hulusi Meali:

"Kimdir ölümden kurtaracak?"

(Kıyamet 27)

Ahmet Tekin Meali:

“Kim tedavi edecek?” denilecek.

(Kıyamet 27)

Ahmet Varol Meali

Ve: "Kim efsun yapar?" [1] denir,*

(Kıyamet 27)

Ali Bulaç Meali:

"Son müdahaleyi yapacak kim" denir.

(Kıyamet 27)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?”

(Kıyamet 27)

Ali Rıza Sefa Meali:

Şöyle denilir: "Kurtaran yok mu?"[553]

553)"Kurtaran yok mu?" söylemi, Kur'an çevirilerinde, "Okuyup üfleyecek yok mu?" veya "Çare bulan var mı?" veya "Kim iyileştirecek?" veya "Büyücü kim?" biçiminde çevrilmiştir.

(Kıyamet 27)

Ali Ünal Meali:

“Yok mudur bunu iyileştirecek, kurtaracak?” denir;

(Kıyamet 27)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve “yukarı çeken kimdir?” denilince,

(Kıyamet 27)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, "Kim tedavi edecektir?" dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.

(Kıyamet 27)

Bekir Sadak Meali:

(26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.

(Kıyamet 27)

Besim Atalay Meali:

«Nerdedir hekim?» diyerek bağıracaktır!

(Kıyamet 27)

Celal Yıldırım Meali:

Okuyup üfleyecek bir kimse yok mudur? denilecek.

(Kıyamet 27)

Cemal Külünkoğlu Meali:

26,27. Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman: “Son müdahaleyi yapacak kim (tedavi edecek ve ömrü uzatacak biri var mı?)” denir.

(Kıyamet 27)

Diyanet İşleri Eski Meali:

26,27. Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.

(Kıyamet 27)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

(Kıyamet 27)

Diyanet Vakfı Meali:

«Tedavi edebilecek kimdir?» denir.

(Kıyamet 27)

Edip Yüksel Meali:

Ve, 'Çare bulan var mı?' dendiği zaman.

(Kıyamet 27)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve denilir: kim var bir okuyacak?

(Kıyamet 27)

Elmalılı Yeni Meali:

ve: "Okuyacak kim var?" denilir

(Kıyamet 27)

Erhan Aktaş Meali:

"Kurtaracak olan kimdir?" denir.

(Kıyamet 27)

Gültekin Onan Meali:

"Son müdahaleyi yapacak kim" denir.

(Kıyamet 27)

Hakkı Yılmaz Meali:

26-30 Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Köprücük kemiklerine dayandığı, “Çare bulan kimdir!” denildiği ve can çekişen kişi bunun o ayrılık anı olduğunu anladığı ve bacak bacağa dolaştığı zaman; işte o gün sürülüp götürülmek, sadece Rabbinedir.

(Kıyamet 27)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Var mı (ölüm hastalığını) tedavi edecek?” denildiğinde,

(Kıyamet 27)

Harun Yıldırım Meali:

“Var mı bir tedavi edecek?” denildiğinde,

(Kıyamet 27)

Hasan Basri Çantay:

"Tedavi edebilecek kim?" denildi (denilecek).

(Kıyamet 27)

Hayrat Neşriyat Meali:

26,27. Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: “Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?” denilir.

(Kıyamet 27)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(26-30) Asla! (can) köprücük kemiğine ulaştığında, "Kaldırıcı/iyileştirici¹ kimdir?" denildiğinde, [insan] onun ayrılış olduğunu düşündüğünde, bacak bacağa dolandığında² o gün, sevk sadece RAB'binedir.

(Kıyamet 27)

Hüseyin Atay Meali:

26-27 Hayır olmaz! Köprücük kemiklerine dayandığı zaman, "Çare bulan yok mudur" denir.

(Kıyamet 27)

İbni Kesir Meali:

Çare bulacak kim? denir.

(Kıyamet 27)

İlyas Yorulmaz Meali:

Tedavi edecek yok mu? denir.

(Kıyamet 27)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve: “Kurtaracak kimdir?” denir.

(Kıyamet 27)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

denilecek: «Bir iyileştirici yok mu?»

(Kıyamet 27)

Kadri Çelik Meali:

“Kurtarıcı kim?” denir.

(Kıyamet 27)

Mahmut Kısa Meali:

Ve can çekişen adamın etrafındaki yakınlarının, “Bunu kurtaracak bir hekim yok mu!” diye feryat ettikleri zaman,

(Kıyamet 27)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Aynen işte o zaman " kim son tedaviyi yapacak?" denir.

(Kıyamet 27)

Mehmet Türk Meali:

26,27. Hayır! (Dikkat edin!) Can köprücük kemiğine gelip dayanınca ve “bir kurtarıcı1 yok mu?” denilmeye başlanılınca,*

(Kıyamet 27)

Muhammed Celal Şems Meali:

(26-27) Hayır, (iyi dinleyin! Can) boğaza dayandığında, üfürükçülükle bunu iyileştirecek var mı, denilecek.

(Kıyamet 27)

Muhammed Esed Meali:

ve insanlar: "(onu kurtaracak) bir hekim yok mu?" diye sorarlar;

(Kıyamet 27)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Kurtaracak olan kimse var mı?" denilir.

(Kıyamet 27)

Mustafa Çavdar Meali:

Bir çığlık koparılacak “Doktor nerede/şifacı kim?”

Bknz: (23/99)»(23/108) - (63/10)

(Kıyamet 27)

Mustafa Çevik Meali:

26-33 Dünya hayatını Allah’ın davetine sırtını dönüp O’na başkaldırmış olarak yaşamış insanın canı boğazına gelip dayandığında ve etrafındakilerin bunu kurtaracak biri yok mu diye çırpınıp durduğunda, işte o zaman kendisi de ayrılık vaktinin gelip çattığını iyice kavrar, son çırpınışla ayakları birbirine dolaşır ve ancak o zaman bu gidişin Rabbin huzuruna gidiş olduğuna inanıp iman eder fakat son pişmanlık fayda etmez. O, yaşadığı sürece Allah’ın peygamber ve kitaplarla davet ettiği yaratılışının sebebi olan hayat nizamına uymayı kabul etmedi. Ona karşı kibirlenip böbürlendi, çalım satarak kendine göre bir hayat nizamı kurmaya ya da kendi gibilerin kurduğu nizamlara yönelip sarıldı.

(Kıyamet 27)

Mustafa İslamoğlu Meali:

bir çığlık koparılacak: "Kim... Şifacı?"

(Kıyamet 27)

Osman Okur Meali:

(26-27) Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.

(Kıyamet 27)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?»

(Kıyamet 27)

Ömer Öngüt Meali:

"Kim afsun yapar, bunu kim tedavi eder?" denir.

(Kıyamet 27)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Kim okuyup üfleyecek!” denilir.

(Kıyamet 27)

Sadık Türkmen Meali:

“(Onu kurtaracak) bir hekim/ona okuyacak bir kimse yok mu?” diye sesleniyorlar.

(Kıyamet 27)

Seyyid Kutub Meali:

Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.

(Kıyamet 27)

Suat Yıldırım Meali:

"Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu?" der.

(Kıyamet 27)

Süleyman Ateş Meali:

Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir,

(Kıyamet 27)

Süleymaniye Vakfı Meali:

(telaşa düşülür) "Bunu kurtaracak biri var mı?" denir.

(Kıyamet 27)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(26-27) Birisi ölmek üzereyken, "Onu kurtarabilecek kimse yok mu?" denir.

(Kıyamet 27)

Şaban Piriş Meali:

-Son nefesini veren kimdir? denmiş.

(Kıyamet 27)

Talat Koçyiğit Meali:

26-27 Hayır, can köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, "kim kurtaracak?" denir.

(Kıyamet 27)

Tefhimul Kuran Meali:

«Son müdahaleyi yapacak kim» denir.

(Kıyamet 27)

Ümit Şimşek Meali:

“Yok mu kurtaran?” dendiğinde,

(Kıyamet 27)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!

(Kıyamet 27)