23. Muminun Suresi / 101.ayet

Ve kalk borusu sur çaldığı zaman onların aralarında ne bir akrabalık bağı kalır ne de birbirlerini arayıp sorabilirler.

Bknz: (6/94)(36/49)»(36/66)

Mustafa Çavdar Meali

Müminun 101 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sura üfürülünce aralarında ne soysop var, ne de birbirlerinin halini soruştuRabilirler o gün.

(Müminun 101)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (ve nesep-akrabalık bağları) kalmayacaktır ve birbirlerinin durumlarını soruşturamayacaklardır.

(Müminun 101)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve kıyamet günü sûra üfürüldüğü zaman, ne aralarındaki kan bağları işe yarayacaktır, ne de birbirlerine olup biten hakkında soru sorabileceklerdir.

(Müminun 101)

Adem Uğur Meali:

Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar.

(Müminun 101)

Ahmet Hulusi Meali:

Sur'a üflendiğinde (yeni bir ba's için süreç başladığında), o gün aralarında nispetler (beşeri mensubiyetler, akrabalıklar, etiketler; dünyada birbirlerini tanımalarını sağlayan görünümleri) olmayacak! Sualleşmezler de (dünyadaki nispetlere/iletişime göre birbirlerini sormazlar da).

(Müminun 101)

Ahmet Tekin Meali:

Sûra üfürüldüğü zaman, artık aralarındaki akrabalık bağları bitmiştir. Birbirlerinden bir talepte bulunamazlar, olup bitenleri de artık birbirlerine soramazlar.

(Müminun 101)

Ahmet Varol Meali

Sur'a üflendiğinde artık aralarında soylar yoktur ve birbirlerine (bir şey) sormazlar.

(Müminun 101)

Ali Bulaç Meali:

Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.

(Müminun 101)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O vakit, Sûr'a üfürüldü mü, artık aralarında bugün ne neseb yardımlaşması vardır, ne de birbirinin halinden sorabilirler.

(Müminun 101)

Ali Rıza Sefa Meali:

Boruya üflendiğinde, artık o gün, ne aralarında kan ilişkisi kalacak ne de birbirlerini soracaklar.

(Müminun 101)

Ali Ünal Meali:

Derken Sûr’a üfürülür de, artık aralarında kendilerine fayda verecek nesep bağı da olmaz; (herkes kendi derdine düşer de), birbirlerinin hatırını sormayı bile düşünmezler.

(Müminun 101)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Sur’a (İsrafil’in borazanına) üfürüldüğü zaman, artık o gün, aralarında aşiretçilik ve akrabalık olmayacaktır ve birbirlerini de soramayacaklardır.

(Müminun 101)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Sura üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmayacaktır; birbirlerini de arayıp sormazlar.

(Müminun 101)

Bekir Sadak Meali:

Sura uflendigi zaman, o gun, aralarindaki soy yakinligi fayda vermez ve birbirlerine de birsey soramazlar.

(Müminun 101)

Besim Atalay Meali:

Sûr üfrülünce, o gün soy sop yoktur aralarında, sorulmazlar da

(Müminun 101)

Celal Yıldırım Meali:

Sûr'a üfürülünce, o gün artık aralarında soy bağlan kalmaz; birbirlerinden (bir şeyler de) soramazlar.

(Müminun 101)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve sonra, (kıyamet) suru üflendiği zaman, o gün artık ne aralarındaki kan bağları işe yarayacaktır ne de birbirlerine soru sorabileceklerdir.

(Müminun 101)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar.

(Müminun 101)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Sur'a üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır.

(Müminun 101)

Diyanet Vakfı Meali:

Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar.

(Müminun 101)

Edip Yüksel Meali:

Boruya üfürüldüğünde o gün artık aralarında akrabalık yoktur ve birbirleriyle de ilgilenemezler.

(Müminun 101)

Elmalılı Orjinal Meali:

O vakıt Sur üfürüldü mü artık beyinlerinde o gün ne ensab vardır ne de soruşurlar

(Müminun 101)

Elmalılı Yeni Meali:

Sur'a üfrüldüğü zaman, artık o gün ne aralarında soy sop ilişkisi olacak, ne de birbirlerini soracaklar.

(Müminun 101)

Erhan Aktaş Meali:

Sura üfürüldüğü gün, artık ailenin, akrabanın bir yararı yoktur. Birbirlerinden yardım da göremezler!

(Müminun 101)

Gültekin Onan Meali:

Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.

(Müminun 101)

Hakkı Yılmaz Meali:

Artık Sûr'a üflendiği 306 zaman, işte o gün aralarında soy-sop ilişkisi yoktur, kimse kimseden bir şey isteyemez de.

(Müminun 101)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Sûr'a üfürüldüğü zaman aralarında hiçbir akrabalık bağı kalmaz, birbirlerine soru da sormazlar.

(Müminun 101)

Harun Yıldırım Meali:

Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar.

(Müminun 101)

Hasan Basri Çantay:

Suur'a üfürüldüğü zaman da artık aralarında o gün (böbürlenecekleri) soyları soplar (ı) olmadığı gibi (birbirinin haalini) de soruşmazlar onlar.

(Müminun 101)

Hayrat Neşriyat Meali:

Sûr'a üflendiği zaman, artık o gün aralarında ne soy sop kalır, ne de birbirlerine bir şey sorarlar.

(Müminun 101)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Sur'un içine üflendiği zaman, o gün aralarında nesepler[soy bağları] yoktur ve soruşturmazlar.

(Müminun 101)

Hüseyin Atay Meali:

Boruya üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de bir şey soramazlar.

(Müminun 101)

İbni Kesir Meali:

Sur'a üflendiği zaman; o gün, artık aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez. Birbirlerine bir şey de soramazlar.

(Müminun 101)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sura üfürüldüğü gün, aralarında hiçbir nesep bağı kalmayacak ve karşılıklı bir konuşmada olamayacak.

(Müminun 101)

İskender Ali Mihr Meali:

İzin günü sur’a üfürüldüğü zaman, artık onların aralarında bir neseb (soy bağı) yoktur. Ve (birbirlerine hal hatır) sormazlar.

(Müminun 101)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün boruya üfürülünce artık aralarında soy sop bağı kalmıyacak, kimse kimse ile ilgilenmiyecektir.

(Müminun 101)

Kadri Çelik Meali:

Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (akrabalık bağları) yoktur ve (soy soplarını artık) soruşturmazlar.*

(Müminun 101)

Mahmut Kısa Meali:

Ve nihâyet, yeniden diriliş için Sura üflenince, mezarlarından fırlayıp huzurumuza gelecekler; işte o zaman, aralarındaki bütün soy sop bağlantıları kesilecek ve herkes kendi derdiyle meşgul olduğundan, hiçbiri diğerine bir şey soramayacak, kimsenin kimseye zerre kadar yardımı dokunmayacaktır. Böylece, büyük mahkeme kurulacak ve bütün iyilikler, kötülükler bir bir ortaya dökülecektir:

(Müminun 101)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Üfürüldüğünde Sur'a artık soylar yoktur. Birbirine sorulacak şey de yoktur.

(Müminun 101)

Mehmet Türk Meali:

Sur’a1 üfürülünce, artık o gün onların aralarında akrabalık bağları da kalmaz, birbirlerini de arayıp soramazlar.*

(Müminun 101)

Muhammed Celal Şems Meali:

Borazan üfleneceği zaman, o gün aralarında akrabalık bağları kalmayacak ve birbirlerine (durumlarını da) soramayacaklar.

(Müminun 101)

Muhammed Esed Meali:

Ve sonra, (kıyamet) suru üflendiği zaman, o Gün artık ne aralarındaki kan bağları işe yarayacaktır ne de birbirlerine (olup biten hakkında) soru sorabileceklerdir.

(Müminun 101)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Boruya üflendiğinde, o gün artık aralarında akrabalık bağı kalmamıştır ve birbirlerini de arayıp sormazlar.

(Müminun 101)

Mustafa Çavdar Meali:

Ve kalk borusu sur çaldığı zaman onların aralarında ne bir akrabalık bağı kalır ne de birbirlerini arayıp sorabilirler.

Bknz: (6/94) - (36/49)»(36/66)

(Müminun 101)

Mustafa Çevik Meali:

101-111 Kıyamet Günü gelip de Sûr’a üflenildiğinde, artık ne soyun sopun ne de başka bir yakınlığın ve dostluğun kimseye faydası dokunmayacaktır. O Gün kimsenin, kimseyi soracak, ya da görecek hali olmayacak, herkes hak ettiğinin karşılığını görmek üzere bir araya toplanacak, Allah’ı layıkıyla kavrayıp, davetine icabet edip, O’na karşı sorumluluklarını yerine getirenlerin salih amelleri terazilerinde ağır basacak. Böyleleri umduklarına kavuşup, mutlu olacaklar. Allah’ın kitapları ve peygamberleri ile yaptığı davetten yüz çevirenler, amellerinin tartıda hafif gelmesi ile hüsrana uğrayıp cehenneme sürüklenecekler. Cehennem ateşi de onların yüzlerini kavuracak, dudakları yanıp dökülecek, dişleri dışarıda acılar içinde kıvranıp duracaklar. O Gün Allah onlara şöyle diyecek “Âyetlerim sizlere okunup, tebliğ edilirken, onları yalan sayıp reddedenler sizler değil miydiniz?” Onlar da şöyle cevap verecekler: “Ey Rabbimiz! Kibrimizin, nankörlük ve azgınlığımızın kurbanı olduk. Bu yüzden daveti umursamadık. Ey Rabbimiz! Bizi bu ateşten çıkarıp bize bir fırsat daha ver. Eğer tekrar şirke ve küfre dönersek o zaman bizi kendine zulmeden zalimlerden, ebedî cehennemliklerden kıl.” Allah bu defa da onlara: “Siz hak ettiğiniz o azabın içinde devamlı kalacaksınız boşuna feryat edip durmayın, siz verilen nimetleri ve zamanı, yapılan uyarılara rağmen gerektiği gibi kullanmayıp, heder ettiniz. Hâlbuki sizin aranızda yaratılış sebebine uygun yaşamak uğrunda ellerinden gelen gayreti gösterenler de vardı. Fakat siz onlarla alay edip dururken, onlar “Ey Rabbimiz! Biz Senin merhametine, şefkatine ve affına sığınıyoruz.” diye dua ediyorlardı. Ey müşrikler! Mü’minlerin imanları ile alay etmenin yanında, âyetlerimiz üzerinde düşünmeyi aklınıza bile getirmediniz. İşte Ben de bugün, mü’minleri sizin zulmünüze, alaycı tavırlarınıza karşı imanlarından taviz vermeden direnmeleri ve Rablerine güvenmelerinden dolayı cennet ile ödüllendiriyorum. Gerçek başarı, kazanç ve mutluluk budur.”

(Müminun 101)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve kalk borusu çaldığı zaman, artık o gün ne aralarındaki soy yakınlığı işe yarar ne de birbirlerine (olan biteni) sorabilirler.

(Müminun 101)

Osman Okur Meali:

Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar.

(Müminun 101)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Sûra üfürüleceği zaman artık aralarında ne ensab vardır ve ne de soruşurlar.

(Müminun 101)

Ömer Öngüt Meali:

Sur'a üfürüldüğü o günün dehşetinden aralarında ne nesep (akrabalık) bağı kalır ne de birbirlerine bir şey sorabilirler.

(Müminun 101)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sûra üflenince, o gün aralarındaki soy ilgisi anlamını yitirir. Dönüp birbirlerinden yardım da isteyemezler!

(Müminun 101)

Sadık Türkmen Meali:

SUR’A üflendiği zaman, artık o gün aralarında soy-sop yakınlığı yoktur ve birbirlerine de soramazlar.

(Müminun 101)

Seyyid Kutub Meali:

Sura üflendiği zaman, o gün artık aralarında soy bağı kalmaz ve birbirlerine hal hatır sormazlar.

(Müminun 101)

Suat Yıldırım Meali:

Sura üflendiği zaman, o gün artık ne aralarındaki akraba tutkunluğu bir fayda verir, ne de kişi bir başkasının halini sormayı hatırından geçirir.

(Müminun 101)

Süleyman Ateş Meali:

Sur'a üflendiği zaman, artık o gün aralarında soylar yoktur ve (insanlar, birbirlerine soylarını) sormazlar.

(Müminun 101)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sura üfürüldüğünde (kalk borusu çaldığında), aralarında ne bir akrabalık bağı kalır ne de birbirlerini arayıp sorarlar.

(Müminun 101)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sur'a üflendiği zaman yeryüzündeki yakınları kimseye bir fayda sağlayamaz. Birbirlerine bir soru da soramazlar.

(Müminun 101)

Şaban Piriş Meali:

Sur'a üflendiği zaman, işte o gün, aralarında soy bağı kalmaz, birbirlerinden birşey de isteyemezler.

(Müminun 101)

Talat Koçyiğit Meali:

Sûr'a üflendiği zaman, artık o gün, aralarında ne soy sop kalır; ne de biribirlerine onu sorarlar.

(Müminun 101)

Tefhimul Kuran Meali:

Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.

(Müminun 101)

Ümit Şimşek Meali:

Sûra üfürüldüğü gün, artık ne aralarında bir soy bağı kalmıştır, ne de birbirlerini soruşturacak halleri vardır.

(Müminun 101)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sura üfürüldüğünde, aralarında artık soy sop / şuna buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da.

(Müminun 101)