23. Muminun Suresi / 109.ayet

Vaktiyle kullarımdan bir grup:
– Rabbimiz, biz yürekten iman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! Diye dua ederlerdi.

Bknz: (2/186)(40/60)

Mustafa Çavdar Meali

Müminun 109 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Şüphe yok ki bir bölük vardır kullarımdan, Rabbimiz derler, inandık, yarlıga bizi ve acı bize ve sensin merhametliler merhametlisi.

(Müminun 109)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

"Çünkü gerçekten Benim kullarımdan bir fırka (hizip, parti veya ekip) : “Rabbimiz, (biz Sana, Resulüllah’a ve Kur’an ahkâmına) iman ettik (ve İslam yolunda Hakk hâkim olsun diye gayret göstermekteyiz,Allah’ım) Sen artık bizi bağışla (başarıya ulaştır) ve bize merhamet buyur, (zira) Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” deyip (yalvarırlardı, sizi de Hakka ve hayra çağırırlardı).

(Müminun 109)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bakın kullarımın arasında: Ey Rabbimiz! Biz sana inandık, öyleyse bizim günahlarımızı bağışla ve bize acı, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın derlerdi de,

(Müminun 109)

Adem Uğur Meali:

Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi.

(Müminun 109)

Ahmet Hulusi Meali:

"Gerçek şu ki kullarımdan bir kısmı: 'Rabbimiz, iman ettik... Bizi mağfiret et ve bize rahmet et... Sen Rahıym olanların en hayırlısısın' derlerdi (de)... "

(Müminun 109)

Ahmet Tekin Meali:

Kullarımdan bir zümre: “Ey Rabbimiz, iman ettik. Bizi koruma kalkanına al, bağışla, bize merhamet et. Sen merhametlilerin en hayırlısısın.” diyorlardı.

(Müminun 109)

Ahmet Varol Meali

Doğrusu kullarımdan bir grup: "Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi bağışla ve bize merhamet et. Şüphesiz sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyordu.

(Müminun 109)

Ali Bulaç Meali:

"Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup: "Rabbimiz, iman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,"

(Müminun 109)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Çünkü mümin kullarımdan bir topluluk vardı ki, onlar: “- Ey Rabbimiz, iman ettik, artık bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” derlerken.

(Müminun 109)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Aslında, kullarımın arasından bir küme; ‘Efendimiz; inandık! Artık, bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü Sen, merhamet edenlerin en iyisisin!' diyorlardı!"

(Müminun 109)

Ali Ünal Meali:

“Çünkü kullarımdan bir grup, ‘Rabbimiz, biz iman ettik! Ne olur bizi bağışla ve bize merhamet et: Çünkü Sen, merhameti en hayırlı olan ve daima kullarının hayrına olarak merhamet edensin!’ diye istiğfar ve duada bulunurlardı da;

(Müminun 109)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Çünkü kullarımdan bir grup: “Ey Rabbimiz! Bizi bağışla, bize acı! Sen, rahmet edenlerin en hayırlısısın” derlerdi.

(Müminun 109)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- "Çünkü kullarımdan bir topluluk, 'Ey Rabbimiz! İnandık; bizi bağışla, bize merhamet et, sen çok merhametlisin' derdi de siz ise onlarla dalga geçerdiniz. Öyle ki, bu tavrınız size beni anmayı unutturmuştu. Siz onların yaptıklarına gülüyordunuz."

(Müminun 109)

Bekir Sadak Meali:

(108-11) 1 Allah: «inin oradan! Benimle konusmayin. Kullarimdan bir topluluk: «Rabbimiz! inandik, artik bizi bagisla, bize aci. Sen aciyanlarin en iyisisin» diyordu. Siz ise, onlari alaya aliyordunuz. Bu yaptiklariniz size Beni anmayi unutturuyordu. Onlara hep guluyordunuz. Sabretmelerine karsilik bugun onlari mukafatlandirdim. Dogrusu onlar kurtulanlardir» der.

(Müminun 109)

Besim Atalay Meali:

Kullarımdan bir bölük: «Tanrımız! İnanmışız, bizi bağışlayasın, bizi yarlıgayasın, sen yarlıgayanların hayırlısısın !» demektedirler

(Müminun 109)

Celal Yıldırım Meali:

Şüphesiz kullarımdan bir grup: «Ey Rabbimiz! İmân ettik, bizi bağışla, bize merhamet eyle; sen merhamet edenlerin en hayırlısısın» derlerdi de,

(Müminun 109)

Cemal Külünkoğlu Meali:

109,110,111. “Hani vaktiyle kullarımın bir bölümü: ‘Ey Rabbimiz! Biz sana inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!' diye dua ediyordu. Siz ise onlarla alay ediyordunuz. Bu yaptıklarınız size beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmeleri sebebiyle, bugün ben onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”

(Müminun 109)

Diyanet İşleri Eski Meali:

108,109,110,111. Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

(Müminun 109)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kullarımdan, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyen bir grup var idi.

(Müminun 109)

Diyanet Vakfı Meali:

Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi.

(Müminun 109)

Edip Yüksel Meali:

'Kullarımdan bir grup, 'Rabbimiz, inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.' derdi.'

(Müminun 109)

Elmalılı Orjinal Meali:

çünkü kullarımdan bir fırka vardı "rabbena amenna fağfirlena verhamna ve ente hayrurrahimin" diyorlardı da

(Müminun 109)

Elmalılı Yeni Meali:

Çünkü Kullarımdan: "Ey Rabbimiz, iman ettik; bizi bağışla, bize acı; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" diyenler vardı.

(Müminun 109)

Erhan Aktaş Meali:

Gerçek şu ki, kimi kullarım: "Rabb'imiz! Biz iman ettik; bizi bağışla, bize merhamet et, merhametlilerin en iyisi sensin." diyorlardı.

(Müminun 109)

Gültekin Onan Meali:

"Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup: "Rabbimiz, inandık, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" derlerdi de,"

(Müminun 109)

Hakkı Yılmaz Meali:

Şüphesiz Benim kullarımdan bir grup: “Rabbimiz! Biz iman ettik; artık bizi bağışla, bize merhamet et, Sen merhametlilerin en iyisisin” diyorlardı.

(Müminun 109)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Doğrusu, benim kullarımdan bir grup: “Rabbimiz! İman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın.” derlerdi.

(Müminun 109)

Harun Yıldırım Meali:

Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi.

(Müminun 109)

Hasan Basri Çantay:

Çünkü kullarımdan bir zümre vardır ki onlar: "Ey Rabbimiz, iman etdik. Bizi yarlığa, bizi esirge. Sen esirgeyenlerin en hayırlısısın" derlerken,

(Müminun 109)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Çünki kullarımdan bir zümre vardı ki: 'Rabbimiz! (Biz) îmân ettik; artık bizi bağışla; bize merhamet buyur; sen merhametlilerin en hayırlısısın!' diyorlardı.”

(Müminun 109)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(109-111) "Gerçek şu ki, kullarımızdan olan bir grup, "RAB'bimiz! İnandık, o halde bizi bağışla ve sen merhametlilerin en iyisi (hayırlısı) olarak bize merhamet et." diyordu. Siz, onları bir alay konusu ediniyordunuz. Öyle ki, hatırlatmamı (zikrimi) size unutturdular¹. Siz onlardan yana gülmekteydiniz. Gerçekten ben, bugün onlara sabır etmeleri sebebiyle ''Onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir" diye onlara karşılığını verdim."

(Müminun 109)

Hüseyin Atay Meali:

109-111 Doğrusu kullarımdan bir bölük, der ki: "Rabbimiz! İnandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin." Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız, size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Dayanmalarına karşılık bugün onları ödüllendirdim. Doğrusu, onlar başarıya ulaşanlardır."

(Müminun 109)

İbni Kesir Meali:

Çünkü kullarımdan bir zümre vardı ki, onlar: Rabbımız, inandık, artık bağışla bizi, merhamet et bize. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, diyordu.

(Müminun 109)

İlyas Yorulmaz Meali:

Yer yüzünde iken kullarımızdan bir topluluk “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü sen merhamet edip acıyanların en merhametlisisin” diyorlardı.

(Müminun 109)

İskender Ali Mihr Meali:

Muhakkak ki kullarımdan bir grup şöyle der: “Rabbimiz, biz âmenû olduk (ölmeden önce Sana ulaşmayı diledik). Artık bize mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm esma’n ile tecelli et). Ve Sen, Rahîm olanların en hayırlısısın.”

(Müminun 109)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İşte Benim kullarımdan bir takımı vardı ki şöyle derlerdi: «Ey çalabımız! Sen bizi yarlıga, Sen bizi esirge, Sen ki esirgeyicilerin yey olanısın.»

(Müminun 109)

Kadri Çelik Meali:

“Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup, “Rabbimiz! İman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” derlerdi de…”

(Müminun 109)

Mahmut Kısa Meali:

Çünkü vaktiyle, kullarım arasından bir grup inanmış insan, “Ey Rabb’imiz! Biz sana iman ettik, öyleyse bizim günahlarımızı bağışla ve bize merhamet eyle; hiç kuşkusuz Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın!” diye yalvarırlardı da;

(Müminun 109)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nitekim kullarımdan bir zümre vardır ki: "Rabbimiz biz iman etmişizdir. Merhamet et. Affet bizi. Acı bize. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" demişlerdir.

(Müminun 109)

Mehmet Türk Meali:

(Ve devamla): “Gerçekten Benim kullarımdan,1 ‘Ey Rabbimiz! (Biz Sana) îman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et, zîrâ Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın’, diyen bir grup vardı (da),”*

(Müminun 109)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Şüphesiz kullarımdan bir kesim, ey Rabbimiz, biz inandık, öyleyse Sen bizi bağışla (ve) bize merhamet et, çünkü Sen merhamet edenlerin en iyisisin, derlerdi.”

(Müminun 109)

Muhammed Esed Meali:

"Bakın, kullarımın arasında, 'Ey Rabbimiz! Biz (Sana) inandık; öyleyse, bizim günahlarımızı bağışla ve bize acı, çünkü gerçek acıyan(ımız), esirgeyen(imiz) Sensin! diyenler de vardı;

(Müminun 109)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Çünkü kullarımdan bir topluluk; 'Rabbimiz, inandık, bizi bağışla, bize acı, sen acıyanların en hayırlısısın!' derdi."

(Müminun 109)

Mustafa Çavdar Meali:

Vaktiyle kullarımdan bir grup: – Rabbimiz, biz yürekten iman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! Diye dua ederlerdi.

Bknz: (2/186) - (40/60)

(Müminun 109)

Mustafa Çevik Meali:

101-111 Kıyamet Günü gelip de Sûr’a üflenildiğinde, artık ne soyun sopun ne de başka bir yakınlığın ve dostluğun kimseye faydası dokunmayacaktır. O Gün kimsenin, kimseyi soracak, ya da görecek hali olmayacak, herkes hak ettiğinin karşılığını görmek üzere bir araya toplanacak, Allah’ı layıkıyla kavrayıp, davetine icabet edip, O’na karşı sorumluluklarını yerine getirenlerin salih amelleri terazilerinde ağır basacak. Böyleleri umduklarına kavuşup, mutlu olacaklar. Allah’ın kitapları ve peygamberleri ile yaptığı davetten yüz çevirenler, amellerinin tartıda hafif gelmesi ile hüsrana uğrayıp cehenneme sürüklenecekler. Cehennem ateşi de onların yüzlerini kavuracak, dudakları yanıp dökülecek, dişleri dışarıda acılar içinde kıvranıp duracaklar. O Gün Allah onlara şöyle diyecek “Âyetlerim sizlere okunup, tebliğ edilirken, onları yalan sayıp reddedenler sizler değil miydiniz?” Onlar da şöyle cevap verecekler: “Ey Rabbimiz! Kibrimizin, nankörlük ve azgınlığımızın kurbanı olduk. Bu yüzden daveti umursamadık. Ey Rabbimiz! Bizi bu ateşten çıkarıp bize bir fırsat daha ver. Eğer tekrar şirke ve küfre dönersek o zaman bizi kendine zulmeden zalimlerden, ebedî cehennemliklerden kıl.” Allah bu defa da onlara: “Siz hak ettiğiniz o azabın içinde devamlı kalacaksınız boşuna feryat edip durmayın, siz verilen nimetleri ve zamanı, yapılan uyarılara rağmen gerektiği gibi kullanmayıp, heder ettiniz. Hâlbuki sizin aranızda yaratılış sebebine uygun yaşamak uğrunda ellerinden gelen gayreti gösterenler de vardı. Fakat siz onlarla alay edip dururken, onlar “Ey Rabbimiz! Biz Senin merhametine, şefkatine ve affına sığınıyoruz.” diye dua ediyorlardı. Ey müşrikler! Mü’minlerin imanları ile alay etmenin yanında, âyetlerimiz üzerinde düşünmeyi aklınıza bile getirmediniz. İşte Ben de bugün, mü’minleri sizin zulmünüze, alaycı tavırlarınıza karşı imanlarından taviz vermeden direnmeleri ve Rablerine güvenmelerinden dolayı cennet ile ödüllendiriyorum. Gerçek başarı, kazanç ve mutluluk budur.”

(Müminun 109)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Çünkü kullarımın arasında bir gurup vardı. Onlar "Rabbimiz! Biz iman ettik: o halde bizi bağışla, bize merhamet et! Zira merhametlilerin en hayırlısı Sensin!" diyorlardı.

(Müminun 109)

Osman Okur Meali:

(108-111) (Allah ) Buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana karşı konuşmayın artık. Kullarımdan bir topluluk: "Biz! İnandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

(Müminun 109)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Çünkü kullarımdan bir zümre var idi ki, 'Ey Rabbimiz! Sana imân ettik, artık bizi yarlığa ve bize merhamet buyur ve Sen rahmet edenlerin elbette hayırlısısın' derlerdi.»

(Müminun 109)

Ömer Öngüt Meali:

Kullarımdan bir zümre: “Ey Rabbimiz! İnandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. ” diyorlardı.

(Müminun 109)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Çünkü, kullarımdan bazıları, “Rabbimiz! Sana inandık. Bizi affet. Bize merhamet eyle. Merhametlilerin en hayırlısı sensin!” diyorlardı.

(Müminun 109)

Sadık Türkmen Meali:

Gerçek kullarımdan: ‘Rabbimiz! İnandık, artık bizi bağışla ve bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en iyisisin’ diyen bir topluluk vardı.

(Müminun 109)

Seyyid Kutub Meali:

Hani vaktiyle kullarımın bir bölümü 'Ey Rabb'imiz, biz sana inandık, bizi affeyle, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en iyisisin' diyorlardı.»

(Müminun 109)

Suat Yıldırım Meali:

(109-110) Kullarımdan, bir kısmı "inandık ya Rabbi! Affet günahlarımızı, merhamet et bize, çünkü Sen merhamet edenlerin en iyisi, en hayırlısısın!" dediklerinde, onları alaya alan sizler değil miydiniz! Sonunda sizin bu davranışlarınız Beni gönlünüzden geçirmeyi, Beni yadetmeyi size unutturdu da, onlarla eğlenip durdunuz.

(Müminun 109)

Süleyman Ateş Meali:

"Zira kullarımdan bir zümre: 'Rabbimiz inandık, bizi bağışla, bize acı, sen acıyanların en hayırlısısın' dedikleri için"

(Müminun 109)

Süleymaniye Vakfı Meali:

"Kullarımdan bir takımı şöyle dua ederlerdi: "Rabbimiz! Bizi bağışla, bize ikram et, sen ikram edenlerin en iyisisin."

(Müminun 109)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(108-111) Allah; "Kesin sesinizi, Benimle konuşmayın. Kullarımın bir kısmı: 'Rabbimiz! Sana iman ediyoruz, bize acı ve bizi bağışla. Çünkü Sen'in rahmetin sonsuzdur' diyor, siz ise onları alaya alıyordunuz. Sonunda Beni anmayı unuttunuz, onlara gülüp durdunuz. Sabrettikleri için bu Gün onları ödüllendireceğim. İşte onlar kazançlı çıkacaklar" der.

(Müminun 109)

Şaban Piriş Meali:

Çünkü kullarımdan bir grup: -Rabbimiz, iman ettik, bizi bağışla, bize merhamet et, merhamet edenlerin en hayırlısı sensin! derlerdi.

(Müminun 109)

Talat Koçyiğit Meali:

Zira kullarımdan bir gurup, "Rabbimiz! Biz îman ettik; bizi bağışla ve bize merhamet eyle. Sen merhametlilerin en hayırlısısın" diyorlardı da,

(Müminun 109)

Tefhimul Kuran Meali:

«Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup: -Rabbimiz, iman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,»

(Müminun 109)

Ümit Şimşek Meali:

“Benim kullarımdan bir topluluk vardı ki 'Rabbimiz, iman ettik. Sen de bizi bağışla, bize merhamet et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin' derdi.

(Müminun 109)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Kullarımdan bir zümre "Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın" diyorken,

(Müminun 109)