13. Rad Suresi / 37.ayet

İşte böylece biz bu Kuran’ı, açık ve anlaşılır bir hüküm kaynağı olarak indirdik.(1) Eğer sen, sana vahiy geldikten sonra onların uyduruk inançlarına uyarsan, Allah’a karşı seni koruyacak ne bir veli/dost ne de bir koruyucu vardır.(2)

Bknz: 1(2/97)(19/97)(41/44) – 2(2/120)(5/48)»(5/49)

Mustafa Çavdar Meali

Rad 37 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

İşte böylece ona Arapça bir hükümdür indirdik. Sence bilindikten sonra tutar da onların dileklerine uyarsan Allah'a karşı ne bir dost bulunur sana, ne de seni ondan koruyacak biri.

(Rad 37)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

İşte böylece Biz Onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm (ve hikmet Kitabı) olarak indirdik. Andolsun, Sana gelen bu ilimden sonra, onların (müşriklerin ve münafıkların) hevâ (istek ve tutku) larına uyacak (ve Kur'ani hükümlerin bir kısmını bırakacak) olursan, (artık) Senin için Allah'tan; ne bir yardımcı-dost, ne bir koruyucu bulunacaktır.

(Rad 37)

Abdullah Parlıyan Meali:

İşte biz bu Kur'ân'ı Arap diliyle hükümler ve hikmetler yığını bir kitap olarak indirdik. Ey peygamber! Sana gelen bunca vahiy bilgisinden sonra, onların gelip geçici istek ve arzularına uyarsan bil ki, Allah'a karşı ne bir yardımcı ve ne de bir koruyucu bulamazsın.

(Rad 37)

Adem Uğur Meali:

Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.

(Rad 37)

Ahmet Hulusi Meali:

İşte biz Onu Arapça bir hüküm olarak inzal ettik... Yemin olsun ki, sana gelen ilimden sonra onların kuruntularına tabi olursan, senin Allah'tan ne bir Veliyy'in ve ne de bir koruyanın olur.

(Rad 37)

Ahmet Tekin Meali:

Dinî, sosyal, siyasî esasları içeren birbirine benzer kitaplar vahyettiğimiz gibi, bunların en mükemmeli ve sonuncusu Kurân'ı açık edebî bir Arapça ile, hükümranlık sağlayan bir kitap, uygulamalı bir anayasa, bütün anlaşmazlıkları çözen hâkim bir kanun, hikmetli bir söz, muhkem bir şeriat olarak indirdik. Eğer sana gelen bu kadar bilgiden sonra, onların şahsî arzu ve ihtiraslarına uyarsan seni Allah'ın azabından koruyacak ne bir dostun, ne bir koruyanın bulunur.*

(Rad 37)

Ahmet Varol Meali

İşte böylece biz onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyarsan senin için Allah'tan ne bir yardımcı ne de bir koruyucu olur.

(Rad 37)

Ali Bulaç Meali:

İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İşte biz, o Kur'ân'ı böyle Arapça bir hikmet olarak indirdik. Andolsun ki, eğer sana vahy ile gelen bu ilimden sonra, kâfirlerin arzularına uyacak olursan, senin için, Allah'ın azabından kurtaracak ne bir yardımcı, ne de bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve işte böylece, Onu, çok kolay anlaşılacak bir yargı olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra, onların isteklerine uyarsan, seni Allah'tan kurtaracak, ne bir dost ne de bir koruyucu bulamazsın.

(Rad 37)

Ali Ünal Meali:

Görüldüğü gibi, (Bir Allah’a iman ve ibadete çağıran ve Kitap Ehli’nin de tasdik etmesi gereken) bu Kur’ân’ı, Arapça dilinde nihaî hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. Eğer farzı muhal, sana İlim’den gelen bu kadar açık gerçekten sonra, (Kitap Ehli’nden olup da, Kur’ân kendi dillerinde ve istedikleri tarzda gelmedi diye ona inanmayı reddedenlerin) heva ve heveslerine kulak verecek olursan, bu takdirde Allah karşısında ne bir dost, sahip ve yardımcı, ne de bir koruyucu bulabilirsin.

(Rad 37)

Bahaeddin Sağlam Meali:

(Daha önce mesajlarla yüklü kitabı gönderdiğimiz gibi,) O’nu, Arapça bir yasa ve bilgi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra, onların isteklerine uyarsan, Allah’a karşı, kendine ne bir sahip ne bir koruyucu bulamazsın.

(Rad 37)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hikmet kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur, ne de bir koruyucu.

(Rad 37)

Bekir Sadak Meali:

Boylece Biz Kuran'i arabca bir hukum ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onlarin heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katinda sana bir dost ve seni koruyan cikmaz. *

(Rad 37)

Besim Atalay Meali:

İşte böyle, Arapça bir hüküm olmak üzere, sana onu indirdik, sana bilgi verildikten sonra, sen uyarsan onların havalarına, Allaha karşı, senin ne bir dostun vardır, ne de bir koruyanın

(Rad 37)

Celal Yıldırım Meali:

Ve işte böylece Kur'ân'ı Arapça bir hüküm (ve hikmet) olarak indirdik. Artık (ey peygamber!) sana gelen (bunca) ilimden sonra onların heveslerine uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı dost, ne de bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve işte böylece biz onu (Kur'an'ı, Peygamber ve toplumu Arapça konuştuğu için) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Artık sana gelen (bunca) ilimden sonra onların heveslerine uyacak olursan (işte o zaman), Allah'ın azabından seni koruyacak ne bir dost, ne de bir koruyucu vardır.*

(Rad 37)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Böylece Biz Kuran'ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir dost ve seni koruyan çıkmaz.*

(Rad 37)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen onların heva ve heveslerine uyarsan, Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.

(Rad 37)

Diyanet Vakfı Meali:

Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.

(Rad 37)

Edip Yüksel Meali:

Böylece onu Arapça bir yasa olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra onların keyfine uyarsan ALLAH'a karşı ne bir dostun ne de bir koruyucun olamaz.

(Rad 37)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve işte biz o Kur'anı böyle arabiyyen hakim olmak üzere indirdik, kasem olsun ki eğer sen sana vahyile gelen bu ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan sana Allahtan ne bir veliy vardır, ne de vikaye edecek

(Rad 37)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve işte Biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm olmak üzere indirdik. Andolsun ki eğer sen, sana vahiyle gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, sana Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.

(Rad 37)

Erhan Aktaş Meali:

İşte böylece Biz onu Arapça bir hüküm[1] olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden[2] sonra onların hevalarına[3] uyarsan, seni Allah'tan koruyacak bir veli[4], bir koruyucu bulamazsın.

1)Yargılama, yasa kaynağı.
2)Vahiy. Vahiyle gelen bilgiden sonra
3)Tutku ve kuruntularına.
4)Yardımcı.

(Rad 37)

Gültekin Onan Meali:

İşte böylece biz onu (Kuran'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Tanrı'dan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz, böylece Kur’ân'ı Arapça; mükemmel bir yasa olarak indirdik. Ve eğer sana gelen bilgiden sonra onların boş-iğreti arzularına uyarsan, Allah'tan sana “bir yardımcı, yol gösterici yakın ve bir koruyucu” yoktur.

(Rad 37)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Biz onu Arapça bir hüküm (kitabı) olarak indirdik. Sana gelen ilimden sonra onların hevalarına/arzularına uyacak olursan, Allah’a karşı sana (yardım edecek) ne bir dost ne de koruyucu bulursun.

(Rad 37)

Harun Yıldırım Meali:

Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.

(Rad 37)

Hasan Basri Çantay:

İşte biz onu (Kur'anı) böyle Arabca bir hikmet olarak indirdik. Andolsun ki sana (vahy ile) gelen (bu) ilimden sonra onların heva (ve heves) lerine uyarsan Allahdan senin için ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu.

(Rad 37)

Hayrat Neşriyat Meali:

İşte böylece onu (o Kur'ân'ı) Arabca bir hüküm olarak indirdik. And olsun ki, eğer sana (vahiyle) gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, Allah'dan senin için ne bir dost, ne de bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İşte bunun gibi, onu [kur'an'ı] açık-anlaşılır¹ bir hüküm olarak indirdik. Şayet, bilgiden [bir kısmın] sana gelişinden sonra, onların keyiflerine uyarsan, senin için Allah'tan (koruyacak) hiçbir bir veli ve hiçbir koruyan yoktur.

(Rad 37)

Hüseyin Atay Meali:

Böylece Biz, onu Arapça bir yetke olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların havalarına uyarsan, Allah katında senin bir dostun ve koruyanın olmaz.

(Rad 37)

İbni Kesir Meali:

İşte böylece Biz, onu arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra, onların heveslerine uyarsan; andolsun ki Allah katından sana bir dost ve koruyucu çıkmaz.

(Rad 37)

İlyas Yorulmaz Meali:

Böylece kitabı sana Arapça olarak hükümlendirdik. Eğer sana gelen bunca ilimlerden sonra, onların (ayetlerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenlerin) arzularına tabi olursan, kendin için Allah dan başka, seni ne sahiplenen, nede seni koruyan birisini bulabilirsin.

(Rad 37)

İskender Ali Mihr Meali:

İşte böyle O'nu, Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilimden bunca şey geldikten sonra eğer onların heveslerine tâbî olursan, elbette senin için Allah’tan başka bir dost ve bir koruyucu yoktur.

(Rad 37)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Böylece Biz Kur'an'ı Arap diliyle bir yasa olarak bildirdik. Bu bilim sana geldikten sonra sen yine de onların dürtülerine uyacak olursan, Allah'a karşı ne koruyucun, ne de sakınıcın olur.

(Rad 37)

Kadri Çelik Meali:

İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Şüphesiz sana gelen bu ilimden sonra, onların hevalarına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir veli, ne de bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Mahmut Kısa Meali:

Ey Muhammed! İşte böylece biz, Kur’an’ı önce kendi halkına, sonra onlar aracılığıyla tüm insanlığa tebliğ edebilmen için onu Arapça bir hüküm ve hikmet kitabı olarakindirdik. Sana Rabb’inden ilim geldikten sonra, eğer o zâlim insanlarınşeytânî arzu ve isteklerine uyarak Kur’an’dan sapacak olursan, yemin olsun ki, o zaman seni Allah’ın gazâbından kurtarabilecek ne bir dostun olur, ne de bir koruyucun! Eğer inkârcılar, tabîatüstü güçleri olmayan ölümlü bir insan olduğun için seni reddediyorlarsa, şunu iyi bilsinler:

(Rad 37)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Riayet edilerek uygulanacak bir hüküm olarak indirilen Kur'an Arapçadır. Andolsun bu gelen şeylerden sonra onların, istek ve arzularına uyarsan eğer, Dost bulamazsın Allah'a karşı. Seni O’ndan koruyacak her hangi biri de yoktur.

(Rad 37)

Mehmet Türk Meali:

İşte böylece Biz, o (Kur’an’ı hükümleri uygulanmak üzere) Arapça bir kanun olarak indirdik. Eğer sana gelen bu (vahiy) ilminden sonra, onların arzularına uyacak olursan, (işte o zaman) sana Allah’tan (başka) dost da koruyucu da yoktur.1*

(Rad 37)

Muhammed Celal Şems Meali:

Böylece Biz onu, ayrıntılı (ve anlaşılır) bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra (yine de kâfirlerin) heveslerine uyarsan, o zaman Allah’a karşı ne bir dostun, ne (de) bir koruyucun olmayacak.

(Rad 37)

Muhammed Esed Meali:

Biz bu (ilahi kelamı) işte böyle Arap dilinde, bir hüküm ve hikmet (kaynağı) olarak indirdik. Ve gerçek şu ki, eğer sana (vahyi) bilgi geldikten sonra kalkıp insanların gelgeç isteklerine uyarsan, (bil ki) Allah'a karşı ne bir koruyucu ne de bir yardımcı bulabilirsin!

(Rad 37)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Böylece biz onu Arapça bir yasa olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra onların keyfine uyarsan Allah'a karşı ne bir dostun ne de bir koruyucun bulunmaz.

(Rad 37)

Mustafa Çavdar Meali:

İşte böylece biz bu Kuran’ı, açık ve anlaşılır bir hüküm kaynağı olarak indirdik.(1) Eğer sen, sana vahiy geldikten sonra onların uyduruk inançlarına uyarsan, Allah’a karşı seni koruyacak ne bir veli/dost ne de bir koruyucu vardır.(2)

Bknz: 1(2/97) - (19/97) - (41/44) - 2(2/120) - (5/48)»(5/49)

(Rad 37)

Mustafa Çevik Meali:

Biz âyetlerimizi, Arapça harflerden oluşan kelimelerle indirdik. Sana Kur’an ile gelen bu bilgiden sonra başkalarının isteklerine boyun eğersen, seni Allah’ın azabından kurtaracak ne bir dost ne de bir yardımcı bulamazsın.

(Rad 37)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve işte böylece Biz, onu Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Artık sana ilimden bir pay verildikten sonra eğer onların keyfi arzularının peşine düşersen, senin için Allah'tan başka ne bir yar, ne de bir sığınak var!

(Rad 37)

Osman Okur Meali:

Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.

(Rad 37)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve işte Biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik ve andolsun ki, eğer sana gelen ilmden sonra onların hevâlarına uyacak olursan senin için Allah'tan ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu.

(Rad 37)

Ömer Öngüt Meali:

İşte biz böylece onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların hevâlarına uyarsan, andolsun ki Allah katından sana ne bir dost ne de bir koruyucu çıkmaz.

(Rad 37)

Ömer Sevinçgül Meali:

Böylece Kur’an’ı arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, senin için ne bir koruyucu bulunabilir, ne de bir yardımcı!

(Rad 37)

Sadık Türkmen Meali:

Böylece Biz onu (Kur’an’ı), Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen, onların heva (hak, hukuk tanımayan arzularına) ve heveslerine uyarsan; Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.

(Rad 37)

Seyyid Kutub Meali:

Bunun yanısıra biz onu Arapça bir hüküm sistemi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra onların keyfi arzularına uyacak olursan, seni Allah'ın elinden kurtaracak bir destekçi, bir koruyucu bulamazsın.

(Rad 37)

Suat Yıldırım Meali:

Böylece biz Kur'an'ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Şayet, sana gelen bunca ilimden sonra o muhaliflerin keyiflerine uyacak olursan, Allah'ın cezasından seni koruyacak ne bir dost, ne bir hami bulamazsın.

(Rad 37)

Süleyman Ateş Meali:

Ve işte biz onu, Arapça bir hüküm (hikmet gereğince hükmeden bir Kitap) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, artık seni Allah'tan kurtaracak ne bir veli ne de koruyucu olmaz.

(Rad 37)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Kural böyledir[1]; Kur'an'ı Arapça hükümler olarak indirdik. Bu bilgi sana geldikten sonra onların arzularına uyarsan, Allah'a karşı senin ne bir dostun ne de koruyucun olur.

1) Her elçiye verilen kitap, kendi toplumunun diliyle olur(Bkz: İbrahim 14/4)

(Rad 37)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bu Kur'an'ı açık bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan, Allah'a karşı ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulabilirsin.

(Rad 37)

Şaban Piriş Meali:

İşte böylece Kur'an'ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir veli ve koruyucu olamaz.

(Rad 37)

Talat Koçyiğit Meali:

Keza Kitab'ı, arapça bir hüküm olarak indirdik. Eğer sen, sana bu ilim geldikten sonra, o gurupların heveslerine uyacak olursan, Allah'tan senin ne bir dostun ve ne de bir yardımcın olur.

(Rad 37)

Tefhimul Kuran Meali:

İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku) larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı, dost, ne de bir koruyucu vardır.

(Rad 37)

Ümit Şimşek Meali:

Böylece Biz onu Arapça bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. Sana gelmiş olan ilimden sonra sen onların heveslerine uyarsan, seni Allah'ın elinden kurtaracak ne bir dostun olur, ne bir koruyucun.

(Rad 37)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.

(Rad 37)