37. Saffat Suresi / 145.ayet
- « Saffat 144
- Saffat 145
- Saffat 146 »
Saffat 145 ayeti için diğer mealler.
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Sonunda bitkin bir durumdayken Onu çıplak bir yere (sahile) attık.
(Saffat 145)Abdullah Parlıyan Meali:
Ama balığın karnında bizi andı, tesbih etti biz de O'nu hasta bir halde, gölgesiz boş bir yere bıraktık.
(Saffat 145)Ahmet Hulusi Meali:
Biz Onu hasta (yıpranmış - sağlıksız) olarak çıplak arazide (kuvvelerin bilinmediği bir ortamda) bıraktık.
(Saffat 145)Ali Rıza Sefa Meali:
Sonunda, Onu, gücü tükenmiş bir durumda boş bir kıyıya attık.[381]
381)Yunus peygamberin kaçması ve çekilen kurada yitirdiği için balık tarafından yutulması ve sonunda Allah tarafından kurtarılması, Tevrat, Yunus 1:3,7,17 ve 2:1,2,10 ayetlerinde, şöyle yazılıdır: "Ne var ki, Yunus, Rabbin önünden Tarşiş'e kaçmaya kalkıştı. Yafa'ya indi ve Tarşiş'e giden bir gemi buldu. Rab'den uzaklaşmak için Tarşiş'e doğru yola çıktı. Sonra, denizciler, şöyle dedi: ‘Gelin kura çekelim; bakalım bu bela kimin yüzünden başımıza geldi?' Kura çektiler; Yunus'a düştü. Rab, Yunus'u yutmak için büyük bir balık hazırladı. Yunus, üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı. Balığın karnından, Allahı Rabbe, şöyle yakarışta bulundu: ‘Ya Rab! Sıkıntı içinde sana yakardım; beni yanıtladın. Ölüler diyarının bağrından yardım istedim; sesimi işittin.' Rab, balığa buyruk verdi ve balık Yunus'u karaya kustu."
Ali Ünal Meali:
Ama Biz O’nu ağaçsız, çıplak bir sahile attık; o anda bitkin bir haldeydi.
(Saffat 145)Hakkı Yılmaz Meali:
Sonra Biz, o fikir sancısı çekerken o'nu sahile attık, o'nu bunalımdan kurtardık.
(Saffat 145)Hasan Basri Çantay:
İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık.
(Saffat 145)Hayrat Neşriyat Meali:
Bunun üzerine kendisi hasta bir hâlde iken onu (ağaçsız bir) alana attık.
(Saffat 145)Hubeyb Öndeş Meali: /
Ardından onu, sağlıksız bir halde iken çıplak alana (sahile) attık.
(Saffat 145)İskender Ali Mihr Meali:
Bunun üzerine onu, bitkin (hasta) bir halde boş bir alana (sahile) attık.
(Saffat 145)Mahmut Kısa Meali:
Nihâyet Yunus tövbe edince, onu hasta ve bitkin bir hâlde, bitki örtüsü olmayan ıssız bir sahile attık.
(Saffat 145)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Fakat balık karnında bizi andı. Onu hasta halde, çıplak çorak bir yere, sahile atmışızdır.
(Saffat 145)Muhammed Esed Meali:
ama biz o'nu manevi çöküntü/iç huzursuzluğu içinde ıssız bir kıyıya çıkarttık,
(Saffat 145)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Bir süre sonra biz onu bitkin bir halde çıplak bir araziye çıkarmıştık.
(Saffat 145)Mustafa Çavdar Meali:
Derken biz onu baygın ve bitkin bir halde ıssız bir sahile attık.Bknz: (37/139)»(37/147) - (54/48)»(54/50)
(Saffat 145)Mustafa Çevik Meali:
145-148 Daha sonra Biz Yunus’u bitkin bir vaziyette sahile attırdık, güneşten korunması için de başına geniş yapraklı bir ağaç diktik. Kendini toparlayınca da onu tekrar umudunu kesip terk ettiği ve nüfusu da yüz binden fazla olan kavmine gönderdik, o da kavmini tekrar yaratılış sebepleri olan hakikate çağırmaya devam etti. Bu sefer kavmi ona inanıp, davete iman ederek yaşamaya başladı. Biz de onları dünya nimetlerinden bol bol yararlandırdık.
(Saffat 145)Mustafa İslamoğlu Meali:
Sonunda Biz onu bitkin bir halde ıssız ve çorak bir kıyıya çıkarttık;
(Saffat 145)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Artık O'nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik.
(Saffat 145)Ömer Sevinçgül Meali:
‘Yalvardı, bizi andı, biz de yakarısını kabul ettik.’ Onu hasta bir hâlde sahile atıverdik.
(Saffat 145)Suat Yıldırım Meali:
Derken Biz onu ağaçsız çıplak bir sahile attık, o bitkin bir halde idi.
(Saffat 145)Süleyman Ateş Meali:
(Ama balığın karnında bizi andı, tesbih etti, biz de) Onu hasta bir halde ağaçsız, çıplak bir yere attık.
(Saffat 145)Talat Koçyiğit Meali:
145-146 Buna rağmen biz onu, hasta olduğu halde boş bir yere çıkarmış üzerine de (gölgelik olarak) geniş yapraklı bir ağaç bitirmiştik.
(Saffat 145)Tefhimul Kuran Meali:
Sonunda o hasta bir durumdayken onu çıplak bir yere (sahile) attık.
(Saffat 145)