34. Sebe Suresi / 45.ayet

Dahası onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz güç ve nimetlerin onda birine bile sahip değiller. Evet, onlar elçilerimi yalancılıkla suçlamışlar, ama sonuçta benim cezalandırmam nasılmış?

Bknz: (10/13)(50/12)»(50/14)

Mustafa Çavdar Meali

Sebe 45 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip çattı, helak etti onları.

(Sebe 45)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Kendilerinden öncekiler de (böyle) yalanlamıştı. Oysa bunlar, (kudret ve medeniyet bakımından) öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ama (bak bu) inkârın (ve kötülük planları kurmanın sonu) nasıl oldu! (Tarihe bakanlar anlayacaktır.)

(Sebe 45)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onlardan öncekiler de kitap verilmesine ve uyarıcılar gönderilmesine rağmen peygamberleri ve gelen mesajı yalanladılar. Halbuki bu Mekke'liler kendilerinden öncekilere verdiğimiz kuvvet, uzun ömür, mal ve evlat çokluğunun onda birine bile, henüz ulaşamamışlardır. Böyle iken, öncekiler peygamberleri ve mesajlarımızı yalanladılar da, bak beni inkâr edişin neticesi nasıl oldu?

(Sebe 45)

Adem Uğur Meali:

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!

(Sebe 45)

Ahmet Hulusi Meali:

Onlardan öncekiler de yalanlamıştı (genetik özellik)! (Oysa bunlar) onlara verdiğimizin onda birine bile ulaşmamışlardır... (Buna rağmen) Rasullerimi yalanladılar... İşte bak, benim de onları inkarımın sonucu nasıl oldu!

(Sebe 45)

Ahmet Tekin Meali:

Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bunlar, öncekilere verdiğimiz servetin, gücün, yaşadıkları hayatın sahip oldukları devletin onda birine ulaşamamışlardı. Bunlar da, Rasullerimi yalanladılar. Beni tanımamak nasılmış, onları gözden çıkarmam, gazabım nasılmış bir bak!*

(Sebe 45)

Ahmet Varol Meali

Bunlardan öncekiler de yalanladılar. Oysa bunlar onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdir. Böyleyken onlar elçilerimi yalanladılar. Ama benim inkârım nasıl oldu?

(Sebe 45)

Ali Bulaç Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

(Sebe 45)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onlardan (o Mekke kâfirlerinden) öncekiler de, (peygamberlerini) yalanlamışlardı; hem de bunlar, evvelki kâfirlere (mal, evlâd ve ömür gibi şeylerden) verdiklerimizin onda birine ermediler; peygamberimizi tekzip ettiler de beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?

(Sebe 45)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Üstelik bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Yine de elçilerimi yalanlamışlardı. Bana nankörlük etmenin sonu nasıl oldu?

(Sebe 45)

Ali Ünal Meali:

Kendilerinden önceki inkârcı topluluklar da gerçeği yalanlamışlardı. Bunlar, onlara verdiğimiz güç ve kuvvetin onda birine bile ulaşmış değiller. Onlar, kendilerine gönderilen rasûllerimizi yalanladıklarında (kendilerini öyle cezalandırdık ki,) görsünler Benim reddedişim, tanımayışım nasıl olurmuş!

(Sebe 45)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bunlardan öncekiler de peygamberleri yalanladılar. (Öyle ki) şimdikiler, onlara verdiğimizin onda birine dahi yetişmiş değiller. Fakat onlar peygamberleri yalanladılar. İşte Benim onları nasıl yakaladığımı görün!

(Sebe 45)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onlardan öncekiler de yalanladılar. Oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardır. Onlar da peygamberlerimizi yalanlamışlardı. Bak, beni inkarın sonu nasıl oldu?

(Sebe 45)

Bekir Sadak Meali:

Kendilerinden once gelenleri de yalanlamislardi; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erisememislerdi. Boyleyken peygamberlerimizi yalanladilar; Beni inkar etmek nasil olur? *

(Sebe 45)

Besim Atalay Meali:

Bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı, onlara verdiğimiz şeyin onda birine, bunlar ermemişlerdi, benim gönderdiğim peygamberleri yalanladılar, imdi azabım nicedir?

(Sebe 45)

Celal Yıldırım Meali:

Onlardan önce gelen (inkarcılar da) yalanlamıştı; onlara verdiğimizin onda birine olsun (bunlar) erişememişlerdir. Peygamberlerini yalanladılar. (Bir bak), beni inkârın sonu ne oldu !

(Sebe 45)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. (Buna rağmen) peygamberlerimi yalanladılar. Peki, benim (onları) inkârım (yok saymam/yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

(Sebe 45)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Kendilerinden önce gelenleri de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken peygamberlerimizi yalanladılar; Beni inkar etmek nasıl olur?*

(Sebe 45)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkar etmenin sonucu nasıl oldu!

(Sebe 45)

Diyanet Vakfı Meali:

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!

(Sebe 45)

Edip Yüksel Meali:

Onlardan öncekiler yalanladılar. Halbuki onlara verilenlerin onda birine ulaşmamışlardı. Elçilerimi yalanladılar. Beni tanımamak da nasılmış?

(Sebe 45)

Elmalılı Orjinal Meali:

Onlardan evvelkiler de tekzib etmişlerdi, hem bunlar onlara verdiklerimizin onda birine ermediler, Resullerimizi tekzib ettiler de nasıl oldu inkarım?

(Sebe 45)

Elmalılı Yeni Meali:

Onlardan öncekiler de yalan demişlerdi. Hem de bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine ermediler. Peygamberlerini yalanladılar da nasıl oldu inkarım?

(Sebe 45)

Erhan Aktaş Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Ve onlara verdiğimiz nimetlerin onda birine bile sahip değillerdi. Buna rağmen rasullerimizi yalanladılar. Fakat Beni yok sayma neymiş gördüler!

(Sebe 45)

Gültekin Onan Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkarım nasıl oldu?

(Sebe 45)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlardan önceki kimseler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda- birine/binde-birine bile erememişlerdi. Buna rağmen elçilerimi yalanladılar. Peki, Beni tanımama/ tanıtmamaya yelteniş nasıl oldu?

(Sebe 45)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Oysa bu (Mekkeliler), öncekilere verdiğimizin onda birini dahi elde edememişken (yine de) resûllerimi yalanladılar. (Onların inkârına karşı) benim inkârım nasılmış?

(Sebe 45)

Harun Yıldırım Meali:

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!

(Sebe 45)

Hasan Basri Çantay:

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) tekzib etdi (ler) Halbuki bunlar öbürlerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. (Böyle iken) öbürleri peygamberlerimizi tekzib etmişlerdi. (Bak) beni inkar (edişin akıbeti) nice oldu!

(Sebe 45)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bunlardan öncekiler de (peygamberleri) yalanlamıştı; (bunlar, servet ve ömürce)onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmediler; böyle iken peygamberlerimi yalanladılar; ama beni inkâr etmek nasıl olurmuş (gördüler)!(2)*

(Sebe 45)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onlardan öncekiler de yalanladı, onlara verdiğimizin onda birine (bile) ulaşamadılar. Ardından, Elçilerimi yalanladılar. O halde benim tanımamak nasıl olmuş?

(Sebe 45)

Hüseyin Atay Meali:

Kendilerinden önce gelenler de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken elçilerimizi yalanladılar; Beni tanımamak nasıl olur?

(Sebe 45)

İbni Kesir Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Peygamberlerimi yalanladılar. Beni inkar nasıl olurmuş?

(Sebe 45)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlardan öncekilerde yalanlamıştı. Henüz onlara verilenlerin onda biri kendilerine ulaşmamışken, elçilerimi yalanlamışlardı. Sonra (Bak bakalım) inkar etmenin sonu nasıl olmuş?

(Sebe 45)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlardan öncekiler (de) tekzip ettiler (yalanladılar). Ve onlara verdiğimiz şeylerin onda birine (bile) erişmediler. Buna rağmen resûllerimizi tekzip ettiler (yalanladılar). Bundan sonra inkârım (cezam) nasıl oldu?

(Sebe 45)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onlardan öncekiler de elçilerimizi yalancı yerine koymuşlardı. Oysaki bunlar onlara verdiklerimizin onda birini edinmemişlerdi. Böyle iken yine de elçilerimizi yalancı saymışlardı. Beni yoğumsamanın sonu nasıl olurmuş bakın.

(Sebe 45)

Kadri Çelik Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardır. Buna rağmen (azabı engelleyemediler), elçilerimi yalan saydılar, ama benim reddedişim (yıkıma uğratmam) nasıl olurmuş (iyice gördüler)!

(Sebe 45)

Mahmut Kısa Meali:

Onlardan önce yaşamış olan zâlim toplumlar da hakîkati böyle inkâr etmiş ve sonunda cezalarını çekmişlerdi. Bugünkü müşrikleri de aynı âkıbet bekliyor! Sakın servetlerine, güçlerine güvenmesinler. Çünkü onlar, geçmişte yaşayan bu insanlara verdiğimiz bilgi, güç, servet ve medeniyetin henüz onda birine bile ulaşmış değiller. Evet, onlara gerçekten büyük nîmetler bahşetmiştik. Buna rağmen, elçilerimizi yalanladılar fakat sonunda, Beni inkâr etmek ne demekmiş, gördüler!

(Sebe 45)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Sabittir ki, kendilerinden öncekiler de yalanladı. Halbuki bunlar onlara verilenlere ulaşmadılar Evvelkilere verilenler cihetiyle, bunlar onda birine bile ulaşmadılar. Öylece yalanladılar. Buna rağmen azabı engelleyemediler, Resullerimi yalanladılar. Reddim nasılmış, iyi gördüler!

(Sebe 45)

Mehmet Türk Meali:

Kendilerine verdiklerimiz bunlardan on kat daha fazlasına ulaşan öncekiler de hem gerçekleri hem de Peygamberlerimi yalanladılar. (Sonunda) benim de (onları) inkârım nasıl olurmuş (gördüler).1 *

(Sebe 45)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlardan öncekiler (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Bunlar (kendilerinden öncekilere) verdiğimizin onda birine (bile) ulaşamadılar. Ancak onlar (da) peygamberlerimi yalanladılar. Sonunda azabım ne kadar (şiddetli) idi!

(Sebe 45)

Muhammed Esed Meali:

Onlardan önce yaşamış olanlar(ın çoğu) da, böylece hakikati yalanlamışlardı; bu (eski toplumlar), (kendilerinden sonraki kuşaklara) tevdi ettiğimiz (hakikatin kanıtlarının) onda birine bile sahip olmadıkları halde yine de elçilerimizi yalanladıklarında, Benim onları yok saymam ne korkunç oldu!

(Sebe 45)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Bunlar onlara verdiğimizin onda birine bile ulaşamadılar. Buna rağmen öncekiler elçilerimi yalanlamışlardı. Peki buna karşı benim cezam nasıldı?

(Sebe 45)

Mustafa Çavdar Meali:

Dahası onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz güç ve nimetlerin onda birine bile sahip değiller. Evet, onlar elçilerimi yalancılıkla suçlamışlar, ama sonuçta benim cezalandırmam nasılmış?

Bknz: (10/13) - (50/12)»(50/14)

(Sebe 45)

Mustafa Çevik Meali:

Bu müşriklerden önce gelip geçenlerin de çoğu, Allah adına yapılan daveti reddetmiş, peygamberlerini yalancılıkla suçlamışlardı. Bunlar öncekilere verdiğimiz nimetlerin onda birine bile sahip değiller. Sonunda onları cezalandırmamız çok çetin oldu.

(Sebe 45)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Dahası onlardan öncekiler de yalanlamışlardı; ama onlara verilen (manevi nimetler, bu ümmete) verilenin onda birine bile ulaşmamıştı; buna rağmen elçilerimi yalanladılar ve sonuçta inkar nasıl olurmuş gördüler.

(Sebe 45)

Osman Okur Meali:

Bunlardan öncekiler de (nebileri) yalanlamıştı; (bunlar, servet ve ömürce) onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmediler; böyle iken Elçilerimi yalanladılar; ama beni inkâr etmek nasıl olurmuş (gördüler)!

(Sebe 45)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onlardan evvelkiler de tekzîp etmişlerdi. Halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. Resûllerimizi tekzîp ettiler. Artık bak, Benim (onları) inkârım nasıl oldu?

(Sebe 45)

Ömer Öngüt Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine ulaşamadılar. Böyleyken peygamberlerini yalanlamışlardı. Beni inkâr nasıl olurmuş!

(Sebe 45)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Üstelik bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişemediler. Elçilerimizi yine de yalanladılar. Şimdi bak bakalım nasıl oldu inkârım!

(Sebe 45)

Sadık Türkmen Meali:

Onlardan öncekiler de yalanladılar. Ve verdiklerimizin onda birine ulaşamamışlardır! Yine de elçilerimi yalanladılar. Peki, Benim azabım nasıl oldu?

(Sebe 45)

Seyyid Kutub Meali:

Onlardan önceki bir çok milletler de mesajımızı yalanlamışlardı., Bu müşrikler onlara verdiğimiz dünyalıkların onda birine bile ermiş değillerdir. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar, ama bu inkârcılığın karşılığı nice oldu?

(Sebe 45)

Suat Yıldırım Meali:

Bunlardan, (Mekke müşriklerinden) öncekiler de hakkı yalan saymışlardı. Halbuki bunların güç ve kuvveti onlarınkinin onda biri kadar bile değildir. Buna rağmen azabı engelleyemediler. Peygamberlerimi yalan saydılar ama, redlerine karşı Benim reddedişim nasıl olurmuş, iyice gördüler!

(Sebe 45)

Süleyman Ateş Meali:

Bunlardan önceki (millet)ler de yalanlanmışlardı. Bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir. (Onlara o kadar ni'met verdiğim halde yine) elçilerimi yalanladılar. Ama benim de (onları) inkarım nasıl oldu, (onları nasıl mahvettim)!?

(Sebe 45)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bunlardan öncekiler de yalana sarılmışlardı. Üstelik bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birini bile ulaşamadılar. Buna rağmen onlar da elçilerimi yalanlamışlar (kitaplarımı tanımamışlar)dı. Onları nasıl da tanınmaz hale getirdim.

(Sebe 45)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onlardan önce yaşayanların çoğu da hakikati yalanlamıştı. Kendilerinden öncekilerin sahip olduklarının onda birine bile sahip olmadıkları halde bunlar da hakikati yalanladı. Ama onları nasıl cezalandırdım!

(Sebe 45)

Şaban Piriş Meali:

Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Onlara verdiğimizin onda birine bile ulaşamadılar. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar. Buna karşı benim cezam nasıldı?

(Sebe 45)

Talat Koçyiğit Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine erişmiş değillerdir. Buna rağmen yine de peygamberlerimizi yalanlamışlardı. Fakat beni inkâr nasıl olurmuş gör.

(Sebe 45)

Tefhimul Kuran Meali:

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkârım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

(Sebe 45)

Ümit Şimşek Meali:

Bundan öncekiler de yalanlamışlardı. Şimdikilerin gücü ise onlara verdiklerimizin onda birini bulmuyor. Onlar peygamberlerimi yalanladılar da inkârlarının sonu ne oldu?

(Sebe 45)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?

(Sebe 45)